Sel ve taşkınlar kader değil, tedbirsizliğin doğal olmayan sonucu.

Yusuf Yavuz Türkiye iki-üç gündür taşkınlarla boğuşuyor. Yıllardır ihmal edilen havza planlaması yapılmaması ve taşkın yönetim planlarının gereğince uygulanamamasının sonuçlarını yaşıyoruz. Kentler giderek hacimsel olarak büyürken, imar rantının bölüşümüyle meşgul olan belediyeler, diğer yandan da aslında imarı da rantı da tehlike altına attığının farkında değil. Ankara Mamak'ta Mayıs 2018'de yaşanan taşkınla ilgili geçmişte yapılan hatalı imar planı düzenlemesi, Sayıştay raporunda yer verildi. Türkiye'de artık rantın partisi yok. İktidarı ve muhalefetiyle siyasilerin uzlaşabildiği nadir konulardan biri de imar rantı. Önceki gün Ankara'da ana muhalefet partisinin Mamak ilçe yöneticisi otomobiliyle sele kapılarak can verdi. İktidar da muhalefet de en üst düzeyde olayla ilgili başsağlığı ve taziye mesajı yayınlamakla yetindi. Oysa bu utanç, iktidarıyla muhalefetiyle bir ülkenin siyasilerinin alnındaki kara leke olmalıdır. Başsağlığı dilemek yetmez, kentleri sokaklarında insanların sele kapılıp ölmeyeceği hale getirmekle yükümlüsünüz. Boğaçayı'nda uygunsuz şekilde menfezlerin üzerine beton dökülerek inşa edilen köprü. Taşkın konusu oldukça önemli. Hafta başında bu konuda Sayıştay'ın hazırladığı raporu ele alan kapsamlı bir haber yayınlamıştık. Tam da Sayıştay'ın eksik gördüğü, hatalı bulduğu uygulamaların altı çizilen raporda olduğu gibi bir iki gün sonra Ankara başta olmak üzere ülkenin değişik bölgelerinden taşkın haberleri, ölüm haberleriyle birlikte geldi. Antalya kent merkezinde, Boğaçayı’nın bir kolu olan Karaman Çayı kıyısındaki atıklar. Taşkınlar konusunda özellikle 8 Büyükşehir belediyesine yetki verildi. Bu konuda DSİ'nin sorumluluğu yanında Büyükşehir Belediyelerinin de sorumluluğu var. Yaşadığınız kentlerdeki havza boyutunda taşkın yönetim planlarının uygulanıp uygulanmadığını, uygulandıysa bu konudaki izleme çalışmalarının sağlıklı yürütülüp yürütülmediğini denetlemek sadece kamunun değil, yurttaşların da sorumluluğu. Yasa var, yönetmelik var, plan var ama hala kentlerin göbeğinde insanlar sele kapılıp ölüyor. Belediyelerin işi sadece meclis toplantılarında üyelerin el kaldırıp indirmesiyle inşaat emsal oranını yükseltmek, emlak rantını körüklemek değil. Aynı zamanda o kentlerin sağlıklı ve yaşanılır hale gelmesi için yasaların verdiği yetki ve sorumlulukları da yerine getirmek. Antalya kent merkezinde, Boğaçayı’nın bir kolu olan Karaman Çayı kıyısındaki atıklar. Taşkınların en önemli nedenlerinden biri olarak görülen dere yataklarına moloz ve hafriyat dökülmesi de büyükşehirlerde belediyelerin denetimine tabi. Cezai yaptırım uygulama, atık izleme, izinli alanlar dışındaki yerlere atık dökülmemesini sağlamak gibi yükümlülükleri var. Bu nedenle yaşadığınız kentlerde bu tür uygulamalarla karşılaştığınızda bağlı olduğunuz büyükşehir belediyelerine görevini hatırlatın. Konuyla ilgili ayrıntılar aşağıda bağlantısını paylaştığım haberimizde bulunabilir. Antalya kent merkezinde, Boğaçayı’nın bir kolu olan Karaman Çayı kıyısındaki atıklar. Yurttaş refleksi ve kamuoyu baskısı olmadan kurumlar kendileri çalıp kendileri oynuyor. Bu sorunlar başka türlü düzelmeyecek. (Yusuf Yavuz) ]]>