4 gündür sandalye üstünde tedavi bekliyor
Burası bir film seti değil, İstanbul’un göbeğindeki en büyük hastanelerden biri. Tüm birimlere günde on binin üzerinde hasta kabul edilen, acil servise ise 2 bin 500’den fazla vakanın getirildiği Okmeydanı Araştırma Hastanesi... İşte, 21. yüzyılda ancak ortaçağ karanlığıyla açıklanabilecek vahim olay da tam burada geçiyor. Cumhuriyet gazetesinden Erk Acarer'in haberine göre Sağ bacağındaki yanık nedeniyle onunla ilgilenen bir vatandaş tarafından bu hastaneye getirilen yaşlı adam, tam 4 gündür, adı “gözlem odası” diye geçen havasız bir yerde tekerlekli sandalye üzerinde bekletiliyor. İhtiyaçlarını, kendi başına karşılamak zorunda bırakılan ve tedavi olmaya gelen diğer hastalar tarafından yiyecek verilen kimsesiz yurttaş, “böyle olur yeni Türkiye’nin sağlık sistemi” dedirtiyor.
Bacağında kangren olan yaşlı adam adeta ölüme terk edilmiş gibi. Yatak olmadığı ve kangren bacağı koku yaptığı gerekçesiyle havasız bir odada kaderiyle başbaşa bırakılmış bir durumda. Adının Süheyla Kaşık olduğunu öğrendiğimiz kimsesiz yurttaş durumunu şu sözlerle özetliyor:
“Benimle ilgilenebilecek kimsem yok. 59 yaşındayım. Bacağım tost makinesinde yandı. Uzun süre doktora gidemedim. Durumum kötüleşti. Sonunda hastaneye getirdiler. 4 gündür burada bekletiyorlar, sandelye üzerinde uyuyor, uyanıyorum. Yatak yokmuş, dün bacağıma ilaç sürüp sardılar. Durumum da gidecek bir yerim de yok. Biri gelip bilgi verse ya da benle ilgilense diye bekliyorum. Beni keşke bir yatağa koysalar.”
İsimlerini vermek istemeyen bazı hastane çalışanlarından yaşlı adamın durumunu teyit ediyoruz. Bu arada geceden beri, tedavi amacıyla hastanede olan diğer vatandaşlar konuyla ilgili şu dehşet verici bilgileri aktarıyorlar: “Karnı aç, ihtiyaçlarının hiçbiri karşılanmadı. Bacağından irin akıyordu. Onu bile yeni sardılar. Vicdan sahibi yurttaşlar duruma müdahale etmek istedi. Güvenlik personeliyle arbede yaşandı.”
Hastanın tedavisini yapmak yerine onunla ilgilenen vatandaşlara tavır almak ancak Türkiye’de yaşanabilecek bir durum olsa gerek. Süheyla Kaşık’la ilgilendiğimizi gören güvenlik ve hastane polisi bizi dışarı çıkarmaya çalışıyor. Peki, bu vatandaşın durumu ne olacak sorusu da böylece kalıyor.
Başhekimlik yerine, halkla ilişkiler birimi sorularımızı yanıtlıyor. Hasta ve yaşlı bir adam 4 gündür, bir sandalye tepesinde tutulabilir mi? Tedavi edilmesi gerekirken ölüme mi mahkûm edildi. Mazeret acil servis birimi taşınacak. Böyle aksaklıklar olması normal.” Aslında, Türkiye’deki tüm hastanelerde durumun benzer olduğunu biliyoruz. Vatandaş olmak zor, kimsesiz olmak ölüme bırakılmakla eşdeğer.