AKİT’E BAK!
Bugün başımı “Ben Türkiye Cumhuriyeti Sevdalısıyım” diyenler için öne eğiyorum.
Hatırlarsanız bir önceki videomuzda, 9 Eylül 2023’de yani İzmir’in Kurtuluş Yıldönümünde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve onun heykeline karşı yapılan, ahlaksız, vicdansız ve şerefsiz saldırıdan bahsetmiş ve bundan sonrasının,
Ben Türküm Diyenler” ile “Demeyenler”, “Var Olmak İsteyenler” ile “Yok Etmek İsteyenler” arasında,
Bundan sonrasının ölüm-kalım savaşı, bundan sonrasının II. Kurtuluş Savaşı olduğunu dile getirmiştik.
Bu yayınımızın ardından, geçmişte,
10 Kasım 2015'te, ATATÜRK'ün ölüm yıldönümünde, ekranda “Zulüm 1938'de Son Buldu” başlığını kullanan,
11 Şubat 2018’de, “Afrin’de 11 şehit” haberinin ardından asker kayıplarından mutluluk duyulduğunu ifade eden,
12 Mayıs 2020 tarihli bir programda katılımcı profesörün, “13-16 yaş aralığında süper kadınların olduğunu” savunup “doğurmak için en ideal yaşın bu olduğunu” söylediği,
30 Ağustos 2020'de, Zafer Bayramı törenini veren haberde, “Devletin Zirvesi Anıtkabir’de” altyazısını kullandığı için bunun yanlışlıkla olduğunu ve durumdan dolayı üzüntü duyduklarını açıklayan
AKİT Yayın Grubu, yanlış anlaşılmasın “Ak it” değil “Akit” Gazetesi,
Bunu özellikle vurguluyorum zira, hani “İnkılap” kelimesi vardır “İnkilap” diye telaffuz edildiğinde başka manaya gelir.
Biz de burada “Akit” derken arada boşluk bırakmıyor hızlıca tek seferde söylüyoruz başka manaya gelmesin diye.
İşte bu Akit Yayın Grubu,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “heykel boyamak ifade biçimidir” içtihadına atıfla, ATATÜRK’ün heykeline yapılan saldırıya destek çıkıyor.
İyi de Sevgili Akit,
Bahsettiğimiz olay boyamanın hayli ötesinde, bunu siz de biz de çok iyi biliyoruz.
Hadi bu kare dediğiniz gibi kendini ifade biçimi olsun.
O zaman buradaki ilk kelimeyi de kendini yansıtma biçimi olarak mı görmeliyiz?
İnsanın kendini bazen boyayla bazen de yazıyla ifade etmesi iyi de gönlümüz, bu yazıyı yazanın da onu destekleyen sizlerin de kendinizi bu şekilde yansıtmanızdan yana değil haberiniz olsun.
Ya da isterseniz şöyle yapalım.
Kelime oyunlarını bir kenara bırakıp sadede gelelim.
Ben size doğrudan, alenen, yekten ve açıktan söyleyeyim.
TÜRK’e ve Türklüğe, ATATÜRK’e ve Atatürkçülüğe edilecek o laf öyle duvarda değil, adamın üzerinde olursa işe yarar.
Ha, bende de var o dediğin diyorsan, hodri meydan.
Bizim gibi Türkçü ve Atatürkçüler için sizin gibilerden bir eksik bir fazla olması, hiç ama hiç fark etmez
YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ, VAR OLSUN TÜRK MİLLETİ.
İzlemek için