Yeşim Tütün

Erbaş’ın, ekmekle ilgili bu cümlesinin arkasında durarak halkın geçim sıkıntısı çeken kesimlerini göz ardı etmesi, büyük bir sorumsuzluktur. Ancak asıl dikkat çeken nokta, Erbaş’ın lüks yaşamı ve aldığı astronomik maaş ve ikramiyedir.

Diyanet’teki “İkramiye” Gerçeği
Ali Erbaş’ın lüks bir yaşam sürdüğüne dair son günlerdeki tartışmalar, yalnızca söz konusu açıklama ile sınırlı kalmamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan personelin emeklilik maaşlarına dair bir tablo yayımlandığı, fakat bu tablonun “tepki çekmemesi” amacıyla çalışanlara gönderilmediği iddiaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu tabloya göre, Ali Erbaş emekli olduğunda yaklaşık 78 bin TL maaş alacak ve 1,8 milyon TL tutarında bir emeklilik ikramiyesi elde edecek.

Tok Açın Halinden Anlamaz
Bu astronomik rakamlar, halkın ekmek almak için zorlandığı bir ortamda, Diyanet İşleri Başkanı’nın ve onun çevresinin ne kadar duyarsızlaştığını ve gerçeklerden koptuğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. “Ekmek yiyin, doyurucudur” diyen birinin, milyonlarca insanın açlıkla, sefaletle ve temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar düşük gelirle mücadele ettiği bir dönemde, kendi maaşını ve ikramiyesini bu kadar yüksek tutması kabul edilemez. Tok açın halinden anlamaz; lüks içinde yaşayan biri, halkın yaşadığı yoksullukla ilgili gerçekleri anlamaktan ne yazık ki uzak kalır.

Bir Lüks Yaşamın Bedeli
Diyanet İşleri Başkanı'nın aldığı maaş ve ikramiye, halkın büyük bir kesiminin bir yıl boyunca kazanacağı toplam gelirden çok daha yüksek rakamlara ulaşmaktadır. Bu da, Ali Erbaş ve onun bulunduğu pozisyondaki diğer bürokratların, halkın yaşadığı zorluklardan ne kadar uzak olduklarını, halkın sorunlarını sadece teorik olarak dile getirdiklerini gösteriyor. Emekli olacağı zaman alacağı 78 bin TL maaş ve 1,8 milyon TL ikramiye, bu kişilerin yaşamlarını daha da zenginleştirirken, halkın ekmek almak için dahi ciddi bir mücadele verdiği göz ardı edilmektedir.

 Çifte Standart ve Duyarsızlık
Ali Erbaş’ın açıklamaları ve aldığı maaşlar arasındaki uçurum, toplumun her kesiminin öfkesini artıran bir durumdur. "Ekmek yiyin" tavsiyesi, yalnızca boş bir söylemden ibaret kalırken, emekli olduğunda alacağı maaş ve ikramiyelerle kendi lüks yaşamını sürdüren bir kişinin bu açıklamaları yapması, halkın gözünde büyük bir çelişki yaratmaktadır. “Tok açın halinden anlamaz” atasözü, bu durumda fazlasıyla anlam kazanmaktadır. Erbaş’ın ve onun gibi pozisyondaki diğer yöneticilerin, halkın sorunlarıyla empati kurarak daha sorumlu bir yaklaşım benimsemeleri ve kendi lüks yaşamlarıyla halkın gerçek ihtiyaçları arasındaki farkı görmeleri gerekmektedir. Bu tür duyarsızlıklar, toplumsal adaletin ve huzurun sağlanmasına engel olmaktadır.