Deprem muhalefeti de sarstı
21 yıldır ülkeyi yönetmesine rağmen üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyerek yıkımın ve ölümlerin baş faili olan AKP iktidarı, eşine az rastlanır bir pişkinlikle suçu muhalefete yıkmanın derdinde. Rejimin sözcüleri ve yandaş medya birkaç gündür kentsel dönüşüm üzerinden muhalefetin etrafında basınç alanı oluşturmaya çalışıyor. Siyasi bir arkeolojik çalışma yapılarak, muhalif figürlerin rant odaklı kentsel dönüşümle ilgili geçmiş tarihli eleştirileri kamuoyunun önüne getiriliyor. İktidarın kontrolündeki medya organlarının sosyal medya hesapları, “felaketin sorumlusu kentsel dönüşüme karşı çıkan muhalefettir” algısını yaratmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Planlı, organize ve tek merkezden yönetilen bir operasyon icra ediliyor. Troll orduları ve güdümlü medya kendilerine biçilen rolü oynarken, içlerinden Mehmet Barlas gibi hükümete hiç toz kondurmayıp işi evladını depremde kaybeden Orhan Aydın’ı eleştirmeye vardıracak kadar şuursuzlaşanlar bile çıkıyor.
Gerçek sorumluların suçlarını gizleme çabasına karşılık siyasetin CHP hattında ise dikkat çeken bir yaklaşım farklılığı var. CHP, deprem konusunda iktidarı hedef almanın ötesine geçmeyi tercih etti. Erdoğan yönetiminin hatalarının altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefette olmanın konforunu kullanmaktansa, partisine mensup isimler tarafından yönetilen Hatay Büyükşehir Belediyesi, Arsuz Belediyesi, Defne Belediyesi ve Samandağ Belediyesi’nin felaketteki sorumluluklarının araştırılması için talimat verdi. Bu ilkesel duruş, iktidar aklının karşısında doğruyu temsil etmesi bakımından oldukça kıymetli. Partinin Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun başkanlığında konunun uzmanlarından oluşturulacak heyetin yapacağı araştırma sonucunda belki de bazı belediye başkanları koltuklarını kaybedecek. Sürecin layıkıyla yürütülmesi CHP'nin saygınlığı için hayati önemde.
Diğer yandan CHP için “değişim” paradigmasının içeriği biraz daha derinleşti. Kılıçdaroğlu’nun salı günkü grup konuşmasında bunun izlerini görmek mümkündü. Konuşmasını uzun uzun düşündüğünü belirten CHP lideri, depremin ardından gittiği Hatay’da hissettiklerini ve düşündüklerini anlattı kürsüden. “Anladım ki ben artık eski ben olamayacağım” derken sesinin titreyişini fark etmemek imkansızdı. Sözlerinin devamında da artık neden eski Kılıçdaroğlu olamayacağını açıkladı. “Bizim bir iktidarı değiştirmekten çok daha derin meselelerimiz var. Değişim iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz lazım” dedi. AKP’siz bir AKP düzeni kurmanın, aynı rantçı ve piyasacı akılla yol yürümenin ülkeyi düzlüğe çıkaramayacağını ilk kez bu kadar doğrudan bir şekilde vurguladı Kılıçdaroğlu. Ardından bu sözlerini şöyle pekiştirdi: “Büyük küçük herkes rantın peşinde. Biz ne yaptık kendimize böyle? Elbette önce bu düzeni suçlayacağız. Bu düzeni onlar getirdi. İğneyi kendimize batırmak zorundayız. Siyasete giren anormal şekilde zenginleşiyor. (…) Değişmemiz lazım. Düzenin çalışma şeklini kökünden değiştirmemiz lazım. Siyasetin yapılma şeklini değiştirmemiz lazım. Davranışlarımızı değiştirmemiz lazım. Her şeyi temelden değiştirmek zorundayız. Değişime bu vahşi neoliberal tek adam rejiminden başlayacağız. Halkı ilgilendiren her alana sirayet edecek değişim.”
Deprem AKP’yi siyasi bir enkazın altında bırakırken, muhalefeti olumlu şekilde sarstı. CHP’nin depremden sonra aldığı tutum ve Kılıçdaroğlu’nun “değişim” kelimesine yüklediği yeni anlam, buna işaret ediyor. Devam edip etmeyeceğini bilmek güç olsa da hiç de küçümsenecek bir başlangıç değil. Millet İttifakı’nın seçim stratejisinde Kılıçdaroğlu’nun yeni değişim tanımının ne denli karşılık bulacağı ise ayrı bir tartışma konusu. Muhtemel ki bu aşamada ayağına, ittifakın değişimi tek adam rejiminin tasfiyesinden ibaret gören ideolojik tel örgüleri takılacak.//Berkant Gültekin