FIRTINA VADİSİ’NDEN DOĞA KORUMA ÇAĞRISI

Bu konularla ilgili olarak, bir basın açıklaması düzenleyen Çamlıhemşin halkı, konuyu kamuoyu gündemine taşıdı.
  “Fırtına vadisinde, deresinde, yaylalarında neler oluyor?” başlıklı basın açıklamasında, vadide yaşanan sorunlara değinen Çamlıhemşinliler, “ Gece yarılarında dinamitler patlatılıyor; iş makinaları, kamyonlar derenin içine girip taş, çakıl çalıyor. 1. derece sit alanı ve ormanda taş ocakları, kırma/eleme tesisleri kuruluyor; tarihi konakların bulunduğu köylerin altında 1 km.’lik tünel inşa ediliyor; vadinin içinde 15 mt. genişliğinde ‘yol genişletme’ adı altında ‘otoban’ yapılıyor; 1. derece arkeolojik sit alanında (Zil kale) 5 dönüm orman, sadece 250.mt2’lik kır lokantası yapımı için kiraya veriliyor. Kadim köy patikaları ve taş kemer köprüler, Tabiat ve Kültürel Varlıklar kurullarından saklanıp; buralar ve mezarlıklar imar planlarıyla yerleşime açılıyor.


Fırtına vadisinin en bakir bölgesinin koruma statüsü, 1. dereceden -mutlak koruma- 3. dereceye düşürülüyor. Yolu dahi olmayan eski köy çayırlıkları, kadim yayla yolları -ki ipek yolu bağlantılı- ve güzergahları doğrudan 3. derece ilan ediliyor. Dere yatakları aynı şekilde imara açılıyor. Bu surette; bu alanlarda maden ocağı da dâhil, doğayı katleden her türlü faaliyetlerin önü açılıyor“ sözleriyle tehlikeye dikkat çekti. Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın, “Doğu Karadeniz’de dere yataklarını imara kapatacağız, olanları da taşıyacağız” sözlerine karşın, Fırtına deresi kenarında, dere yatağındaki çay tarlalarının, maliklerinin oluru alınmaksızın TOKİ için acele kamulaştırılıp “ticaret, konut ve turizm” amaçlı imar planı yapıldığını belirten halk, “ Dünyanın 200 önemli ekolojik ve Avrupa’nın en sıcak 100 koruma alanından biri olan; yaşlı alüvyal ormanları, şimşir ormanları ve endemik türleri ve zengin biyoçeşitliliğiyle, eşsiz peyzajı, 12 ay yağış alma özelliğiyle Fırtına vadisi, deresi, ormanı, çayırı, merası, tarihi konak ve köprüleriyle, bilcümle gözümüz gibi korumamız icap eden alanlar yoğun insani faaliyetlere açıldı” dedi.
Öncelik doğanın korunması olmalı Temelde turizme karşı olmadıkları ama bu faaliyetlerin de yasa çerçevesinde yapılması gerektiğine işaret eden vatandaşlar, önceliklerinin doğanın korunması olduğunu ifade ederek, “ Vadinin tarımsal, hayvansal, bitkisel vb. üretim imkanları, arıcılık gibi konular turizmin yan kolları gibi görülmesin; başlı başına sosyal ve ekonomik faaliyetler olarak ele alınıp planlansın. Vadiye günlük, aylık, senelik insan ve araç girişi; konaklama, yeme içme vb. ihtiyaçlar önceden öngörülüp, vadinin ekolojik hassasiyetleri de dikkate alınarak bir turizm planı yapılabilir. Çamlıhemşin insanı, bu gibi girişimlere HES’den bu yana -yeşil yol da dahil- geçit vermedi, vermeyecek; doğasını ve insanını ve kültürünü savunmaya inatla, ısrarla devam edecektir. Bu süreçte, kendini Çamlıhemşinli, Fırtınalı gören/hissedenleri, yöre derneklerini, doğa derneklerini/vakıflarını, doğaseverleri, dağcıları, fotoğraf sanatçılarını, biliminsanlarını ve bilcümle insandan ve doğadan yana olan herkesi, vadinin yok olmasını önlemek adına ellerinden geleni yapmaya çağırıyoruz” sözleriyle destek çağrısında bulundu.


Tünel inşaatı hukuksuz Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Rize milletvekili Tahsin Ocaklı da yaptığı konuşmada, “ İzinsiz, kuralsız bir biçimde malzeme alınan dereler ile ayrıca halka anlatılmadan, ruhsatlandırılmadan yapılan projelerle Fırtına vadisindeki talan devam ediyor. Ardeşen-Ayder arasındaki yolun yapım maliyeti 1.7 milyon olarak, TBMM’den geçmiş, Rize valiliğinin yatırımlarına sadece 10 bin TL ayrılmışken,müteahit firma özellikle bu tünel inşaatından granit ve sert taş elde etmek suretiyle aslında kendisi için bir taş ocağı izni gerekmeden malzeme temini yapıyor. Buradaki hukuksuzluk, bir taş ocağı ruhsatına ihtiyaç duyulduğu halde bu düzenleme yapılmadan bu tünel inşaatının hukuksuz bir biçimde açılmasıdır” dedi.
  Kaynak: Uğur Biryol