ALEVİ BEKTAŞİ ÖRGÜTLENMELERİNİN DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI

Alevilik mücadelesinin 37 yıllık ve inandığı yolda; haftalık ve aylık Divan, Pir, Kızılbaş, Aday gibi bir çok dergi yayınları ve çeşitli yazılı yayınlarda ki makaleleri ile mücadelesini yazılı basında aralıksız devam ettiren Ali Ülger (Nami diğer Kızılbaş Ali) ile 'Aleviliğin dünü, bugünü ve yarını' üzerine söyleşi yaptık.

Özgür İfade Gazetemizin sorularına içtenlikle samimi cevaplar veren 21 Ocak 2023 de gerçekleştirdiğimiz Kızılbaş - Ali Ülger röportajı:

-Sevgili Ali Akger Nami diğer Kızılbaş Ali can kısaca kendinizi tanıtabilirmisiniz?
Kızılbaş Ali: 1957 Divriği Gödeş köyünde doğdum. Türük’te mektebe başladım. İstanbul’a daha sonra Ankara’a ordan da 1970 de Almanya'ya göçtüm. Almanyada 3 ay sonra işe başladım. 18 yaşına girince maden ocağına girdim. Beş yıl yeraltında çalıştım. Daha sonra Demir Çelik fabrikasına geçtim yirmibeş yıl ocaklarda çalıştım. Fabrika kapatılıdı. Matbaaya girdim orda çalıştıktan sonra emekli oldum. Şimdi İstanbuldayım.

-Alevilik meselesiyle uğraşıyorsunuz. Nasıl başladı bu yolculuk?
Kızılbaş Ali: Ben Kızılbaş bir aileden geliyorum. Çocukluğumda bizim vede kışın, dedem büyük babam eski kitapları okurdu. Oradan başlayan bir ilgi merak bende hep vardı. Bizim gençliğimizde Alevilik Kızılbaşlık sadece kendi hanemizde işletilirdi. Sokakta işte sosyal hayatta hepimiz solcuyduk. Sanki doğuştan gelmiş gibiydi. Kanlı-Maraş katliamından sonra bulunduğumuz şehirde ilk kez bir Alevi Dernegi kurmaya çalıştık 1986’da bende vardım ve en genç kurucuydum. Bulunduğum Almanya’nın Duisburg şehrinde her türlü siyaset dernekler vardı. Sağlı sollu ve camiler bir dönem Duisburg da 171 cami ve dernek vardı.

“Alevilerin Demokratik taleplerini örgütlenmelerini destekliyoruz” başlıklı bir bildiri yayınlanmıştı TKP/B tarafından. Duisburg’ta var olan tüm dernek ve siyasetler alevilikle ilgili tartışmaya aktif katıldılar. Binbir türlü görüş beyan ettiler. Bu ateşli tartışmaları Aleviler Kızılbaşlar Bektaşilerler sessiz seyirci kaldılar!..

Karınca kaderince alevilik konusunda bende tartışmalara katıldım. Orada bir şey gördüm. Var olan durumun degişmesine solcular kürtler ve müslümanlar karşı çıktılar ortak davrandılar. Hepsi de aleviliği türk islam tezi içinde islamın anadolu(!) verziyonu olarak ifade ettiler. Bu ortaklık benzerlik benim aklıma pek yatmadı.

“Alevilik Bildirgesi” yayınlandı dörtbiryanda bu bildiri dağıtılmaya başlandı. Konsoloslukların din ateşelerinin öncülüğünde yerden mantar biter gibi Avrupada Alevi Bektaşi dernekleri kurulmaya başladı. Alevilik Bildirgesinin özeti şuydu:
“Alevilik İslamın anadolu versiyonudur. İslamın mezhebidir. Aleviler türktür, Orta-Asyadan gelmiştirler, eski Şamandırlar. Alevi dedeleri çağdaş egitimden geçirilip maaşa bağlanması, Diyanette TRT de alevilere masa açılması” vb... şeyleri sıralıyorlardı!...
Buna itiraz etmek gerekiyor diye düşündüm. Yeni Divan adında aylık bi dergi çıkarmaya başladım 6 sayı yayınladım. Çok bilgisel fukaralık yoksulluk çektim. Dergiye ilgi vardı bir adım daha atıp PİR dergisini yayınlamaya başladım bir arkadaşla. 17 sayı yayılandı. İlgi yükselince İstanbula gelip yayınevi açıp Piri çıkarmaya devam ettik. 7. ci sayıya dava açıldı ceza verildi. Ermeni meselesini işlediğimiz için. Dergiyi kapatıp tekrar almanya’ya gittim.

Daha sonra KIZILBAŞ Dergisini İstanbul'da ve Ankara'da yayınlamaya başladım. Toplam 90 sayı aylık Kızılbaşı düzenli yayınladım. Kızılbaşın yaklaşık iki yıl ara verdikten sonra ADAY Dergisini 14 sayı olarak yayınladım.

-Alevi örgütlenmeleriyle içiçe hayli bi zaman olmuş. Alevi örgütlenmelerine nasıl bakıyorsunuz? Eleştirileriniz önerileriniz var mı?
Kızılbaş Ali: Elbette var; Alevi örgütlenmeleri kendi kökü üzerine kendi çabalarıyla üretilmiş örgütlenmeler degiller. Buraya bir parantez açayım. (istisnaların hak ve hukukları saklı kalma kaydıyla) Alevi Örgütlenmeleri Devletin Ankara Gölbaşında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da katıldığı bir toplantıda alınan kararlar dogrultusunda kaleme alınan bu bildirgeyle üretilmiştir.
Bu devlet örgütlenmesi kadro sıkıntısı 12 eylül tezgahlarında düşürülen devletle uzlaşan eski solculardan devşirildiler. Bir de kendi gönüllü güruh vardı.

-Peki neydi bu örgütlenmenin hedefi?
Kızılbaş Ali: Devlet ile PKK arasında yürütülen sert-kanlı çatışmalat vardı. O dönemde Dersimin Kızılbaş evlatlarına her iki taraftan da zorlamalar oldu. Bir kısım devleti tercih etti. Çogunlukta PKK’yı. Bu durumu gören devler çok rahatsız olmalık ki PKK’ya katılımı önlemek için Kızılbaşlar içinde var olan örgütlenmesini yenileme yeniden yapılandırmak için “alevi bildirgesini” yürürlüğe koydu.
* PKK’ya katılımı önlemek
* Alevi örgütlenmesinde başarılar elde etmek
* Alevileri evlerinde çıkartıp kendi cemevlerinde kontrol altında denetlemek ve sunnileştime ile
türkleştirmeyi hızlandırmak asimilasyona hız vermekti. Kısacası cemevleri de devletin üretimidir.

-Peki devletin bu örgütlenmesi dışında örgütlenmeler oldu mu?
Kızılbaş Ali: Evet oldu, örnek vereyim kürt ülküsü dogrultusunda yapılan örgütlenme var. Halen cılız sönükte olsa var. Başarısız oldular.

-Burayı biraz açarmısınız neden başarısızlar?
Kızılbaş Ali: Devletin ülküsünde var olan herşeyde teklik mevcut ve aleviliğinde devletin tekçil kuramına uymuyor. Denetimi altındaki cem(!)evlerinde yaptığı uygulamaları sunnileştirme türkleştirme siyaseti var. Kürt ülküsü çerçevesinde olan alevi(!) örgütlenmelerinin yaptıkları çok çok basit ve kötü bir kopya var. O da şu; Devletin siyasetini kopyaladılar ve başarısız oldular. Alevileri kürtleştirme ile şafileştirme siyaseti işletildi tutmadı...
Burada izniniz olursa bi durumun altını çizmek isterim. Her iki kesimde Alevilerin var olan sorunlarının çözümlerine yönelik tek bir önerileri yoktur. Sadece maddi manevi destek almak malzeme yapma siyaseti yapıyorlar.
Biri Orta-Asyayı diyeri Zerdüşü dayatıyor. her iki kesimin siyaset ülküleri asimilasyon ve menfaatlenme üzerine işletilen siyaset benzerliğidir bu...

Kızılbaş Ali:-7 Aralıkta Ankara'da ve peşinden de İstanbul Yenikapı'da Alevi toplantıları yapıldı. Bu toplantıları özetlemeniz mümkün mü?

 7 Aralık toplantısına katıldım. Söz alıp kısaca konuştum.
Özet şu; Toplantıya var olan Alevi(!)Bektaşi teşkilatları katıldılar. Tüm konuşanlar kültür bakanlığına bağlanmaya karşı olduklarını dile getirdiler. Harika bir durum!

Hünkar Bektaş Veli Dergahımız işğal altındadır. Kültür bakanlığına bağlıdır. Bu durumu herkes bilir. Neden Alevi-Bektaşi örgütlenmeleri ile Aydınları iade talepleri yoktur? Gündeme alınmadı.Düşündürücüdür sorgulanması gerekmiyor mu?
Bak şu felegin işine sen; konuşanlardan birinin başkanlığını yaptıgı cem(!)evi dernek mülkünü çimentosunu vs. belediyeden alıyor. Üstüne üslükte devletten maaşta alıyorlarmış uy ki uy bu durumu benden başka herkes biliyormuş!.. Kimsenin sesi çıkmadı!...
İstanbul toplantısında durum azıcık daha renkli kurultay dediler abesle iştiğaldir öyle kurultay olmaz. Pazar yeri panayır yapıldı. Nasıl mı? Yakında seçimler yapılacakmış... Partilerin hepsi görücüye geldiler. Devletin alevi bildirgesinden üretilmişler de görücüye vitirine çıktılar....

Kuru sıkı palavralar ile seçime yatırım siyaseti işlettiler!.. İstanbul'da en az 7-8 milyon iyisiyle kötüsüyle alevi bektaşi kızılbaş yaşıyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi katılımcıların dernek ve cemevlerine beleş otobüsler göndermesine rağmen 3 ile 3,5 buçuk bin aktivis katıldı. Bu durum bize ayna olmalı derim. Alevi Bektaşi Kızılbaş camiyası bu güruha güvenmiyor sevmiyor ve destek sunmadı. Bu onurlu duruştur, umut vericidir.

Panayırda bu güruh tek ses tek yürek olup Diyanetin kapatılmasını istediler! diyer yandan da devletten yarı açık yarı kapalı el öpüyorlar elektirik su parası için. Bu ne çirkinlik böyle?
Diyaneti kapa ben diyanet olayım talebi degil mi?...
Bunuda laiklik adına yapıyorlar uy ki uy. Ancak buna yuh denir!..

İBB yeni bi Kitap yayınladı önsözünü de devşirme Ekrem İmamoğlu yazmış. Bu kitapta Pir Hünkar Bektaş Veliye ağır hakaret var!..
Devşirme aslını neslini inkar edebilir. Dilediği siyaseti dilediği partide yapabilir. Yanlız bizim yol başımıza pirimize alçaklık hakaret etmesine müsade edemeyiz. 7 aralık ankara toplantısında peşinden yenikapı siyaset pazarında(!) bu aşağılık duruma çıt çıkmadı tek kelime edilmedi neden?

Bence durum açık bizde bi deyiş vardır “İt sahibini ısırmaz” bu suç ortaklığıdır bu durumu pirine bağlı olanlar ile adil insan olanlar görüyor. Bu güruha destek vermediler...

Bu siyaset canbazları hangi partiden olurlarsa olsunlar seçimde de oy vermemek hayırlı olur derim. Aynı güruh Devşirme İmamoğlu’na teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular!... eferim eferim hınzır paşalara!....

-Sizce bu örgütlenmelerin kendi içlerinde farklılıkları yok mu? Hepsi aynılar mı?
Kızılbaş Ali: Peşinen bir kez daha tekrar edeyim istisna olanların hak ve hukukları saklı olma kaydıyla. Bugün var olan örgütlenmelerin üretilme nedenlerini yukarıda özetledim. “Alevilik bildirgesi” ürünleri olduklarını ifade ettim.
Şöyle bi durum var: Bulunduğumuz coğrafyada var olan alevi cemaatlerinin toplululuklarının kendi içinde farklı dinsel-mitolojik milli dil kültür tarihsel siyasal ve corafi farklılıkları var. Hepsine tek bardakla şurup veremessiniz bundan dolayıdır ki üretenleri bu farklılıkları da dikkate alarak kendi içinde alan ve iş bölümü yaparak işletmesini örgütlenmesini yapmıştır.

Örnek verelim; Kürt olanlar var. Türk olanlar var. Zaza olanlar var. Arap olanlar var. Balkanyadaki çeşitli dil ve milletlerden olanlar var. Bu alanlarda faaliyet yürüten örgütlenmelerin kendi aralarında bilinçli ve proğamlı tepişmeleri var.
Sahiplerine kaşı hepsinin yüzde yüz görüş ve işbirliktelikleri mevcuttur.

Buraya bir örnek vereyim. Devletin Alevi-Bektaşi örgütlenmeleri içinde var olan farklılıklarını karşı karşıya getirim farklılıkların üzerinden cemaatler arası yaklaşmayı dayanışmayı engelliyorlar. Olgunlaşmaya dayanışmaya engel oluyorlar. Çünkü gelişen dayanışan cemaatten toplumdan tecrit olacaklarının farkındalar. Başka bi şey daha var; Tüm bu örgütlenmelerde İslam-Sunni düşmanlığı yapılıyor! Türklük ile türkçe dışında var olan yerli diller ve milliyetlere karşı ırkçılık siyaseti işletiliyor!..
73 milleti bi nazarda görürüzü inkar ve tasfiye ediyorlar!... Bu örgütlenmelerin hepsi azanlıkların hiç bir sorununa yönelik ne bir kongere kararları var ne de yazılı söylemleri. Bunlar tesadüfü siyasetler degildir, planlı proğramlı merkezi işler olduğunu bilmemiz gerekir.

-Nasıl bir birliktelik bu birazcık açarsanız?
Kızılbaş Ali: Bu teşkilatların kendi içinde kendi alanları ve sınırlı sorumlu yetkileriyle çalıştırtılırlar kimse kimsenin alanlarına girmezler!... Çok açık her alanda devlet ülküsünün hakim olması içindir. Onların hayat alanı budur bunun dışına çıkanı geride kalanı ve ileri gidenleri derhal alan dışına çıkartırlar...
Örnegin; Kürtler içinde farklı kıyafette, türkler içinde farklı görünüşte, Maoculukta içinde inkarcı, Balkanlar da vb... vb.... Cemevlerinde ki işletilen siyasette bulunur.

-Aleviler içinde ki degindiğiniz sorunlarını biraz açabilirmisiniz?
Kızılbaş Ali: Alevi camiyasında var olan iki temel başlık altında ele alabiliriz.

*Bir Alevi cemaatlerinin kendinden kaynaklanan sorunları.
*İki bulunduğumuz coğrafyada ki var olan toplumsal guruplar ortak olan ortak sorunlar var.
Var olan sorunların çözümlerine yönelik yapılacak önerileri örgütlenmelerini bir birine karşı kulak kuyruk yapmadan nasıl dayanışmaları hayatta başara biliriz. Ben meseleye buradan bakıyorum.
Bir: Asimilasyoncu inkarcı olmayanların kendi özgül sorunlarını kendileri çözüm üretmelidirler. Bir bütün olarak Alevilik yenilenmelidir. tepeden tırnağa herşeyimizle. İyliklerimiz güzelliklerimiz bir yana, yetmezliklerimiz yanlışlarımız bir tarafa ayırmalıyız. Yolumuzun eylik ve gözellikleri üzerine yeniden yapılanmalı derim. Bunu da yola inanan yolda yürüyenlerin yapması gerekir. İzninle buraya bir not düşmek isterim; Son 30-40 yılda alevilikle ilgili kitaplar yazılar yazıldı açık oturumlar tv. proğramları net sayfaları var.

Yapılan bunca çabanın içinde Aleviligin ne olup olmadığını sunni ve dayatmacı kendi kuramsal çerçevesinde yapıldı. Başarısız oldular. Elbette çok çok azda olsa degerli şeylerde yapıldı. Bunu da görüp korumak ayrıştırmak gerekir.

İki toplumsal sorunlarımızın çözümlernde durumumuz vahim. Çok çok kötü. Şöyleki; Kendini siyasal alanda temsil etmekten aciz duruma düşürülmüş herhangi bir toplum kesiminden dilli gözlü olması beklenemez. Aleviler kendilerini kendi öz teşkilatlarıyla siyasetleriyle kendi sorunlarıyla paralen ortak sorunlarını çözümüne sahip çıkmadan olmaz. Aleviler siyasal vekaletini kendi kasaplarına inkarcı asimilasyoncularına vermişlerdir. Bu gerçegi görmek ve açık tavır almak gerekmektedir.

Mesela; 100 Yıllık yakın tarihimizde bir çok olaylar olmuş, ittihatçılar desteklenmiş. Ermeni soykırımında bizler ne yaptık? Pontus, Koçgiri, Şeyh Sait, Dersim, Rum, Yezidi, Süryani...Koçgiri Kızılbaş Kürdü kesilirken bizler ne yaptık? Dersim kesilirken ne yaptık? Kanlı Maraş, Çorum, Sivas, Malatya, İstanbul ve Madımak biz ne yaptık bunların sorgulanması gerekiyor.
Madımak yakıldığında Adalet Bakanı Kızılbaş Piriydi Seyfi Oktay ne yaptı?

Biz kendimizle yüzleşecek miyiz?
Yoksa kulak üstüne mi yatacağız. Bugüne kadar olduğu gibi...
Neden Aleviliği allayıp pullayıp yağ çekerler toz kondurmazlar? Çünkü aleviler siyasetlerin kapılarında marabalar uşaklar da ondan mı acaba?

Buraya bi örnek vereyim.
1960 Askeri darbeden sonra dört tane yasal parti kuruldu.
1. Türkiye İşçi Partisi
2. Türkiye Birlik Partisi
3. Barış partisi
4. Doğu Perinçek'in Partisi

1. Türkiye İşçi Partisi elit kadrosu farklı kesimlerden gelen aydınlar siyasetçiler tarafından kuruldu. kısmen bir cepe ittifak partisi gibiydi. Partinin gecelerinde mitinklerinde alevi ozanlar vardı. Alevi deyişleriyle. Partinin seçmeninin ezici çogunluğu şehirlere göçmüş alevi seçmenleri oy verdiler. TİP de birazcık alevi partisi diyebiliriz!...

2. Türkiye Birlik Partisi. Dönmin Başbakanı S. Demirel bakıyor ki TİP güçleniyor ciddi muhalefet oluyor seçmeni de şehirlerdeki aleviler. Derhal emekli sunni bir generale görev veriliyor ve köylerde kalmış alevilerin oylarını alacak bir parti kuruluyor ve meclise giriyor. Görevli bu parti Demirel hükümetine bir kısmı güven oyu veriyor bir kısmı çekimsel kalıyor bir kısmı da oylamaya katılmıyorlar. TBP seçmeni bu partiyi kefensiz mezara gömüyor.

3. Barış Partisi Alevi bildirgesinin ön merdiveni olarak ele alabiliriz. Kenan Paşanın istegi üzere görevlendirilmiştir. Parti eliti çok çok küçük çevredir. Tabanda bi araya gelen türlü türlü soldan gelen alevilerin hanesi olmuştur. Tavan ile taban arasında uyumsuzluklar sırtarınca Vezitoğlu partiyi kapatıp malvarlığını da kültür bakanlığına bir kısmını da Cem vakfına bağışlamıştır.

4. TİP’ne verilen desteği engellemek içinde sol görünen bir parti daha kurdurttu S. Demirel.... TİP içinde yaşatılan tepişmelerde kopuşmalarda bizim kızılbaş çocuklarımız heder edilirler!... Perinçegin üretimi Maocu gurupları kızılbaşlara ve dersime hala zarar vermeye devam etmektedir. Bu 4 Partinin de ortak özellikleri alevi seçmenlerinden oy ve destek almalarıdır. Alevi oylarının mevcut devlet partilerde kalmasını sağlamaktır. Bunda başarılı da oldular.
İşin özcesi Alevilerin sorunlarının çözümünde duyarlı olmak isteyen evlatlarımızın kendilerine sahip çıkmalarını önerebilirim. Siyasete kendi açık kimlik ve talepleriyle çıkmalılar derim. Şu yada bu partiye havale etmeye son vermenin zamanı gelmişti geçmektedir...

Alevi dergahlarını yasaklayan kim? Tekke ve zaviye yasası orta yerde duruyor. Koçgiri, Dersim, Kanlı Maraş, Sivas, Çorum ve Madımak?... Bunların tek tek sorgulanması ve açık dersler çıkarmalıyız. Tek taraflı degil kendi ayıplarımızı suç ve günahlarımızın da hesabını yaparak. Kısacası açık yüzleşmeyi başlatıp geliştirmek önümüzde duran önemli bir görevdir. Bu hayati öneme sahip sorumluluğunu yerine getirmeyen tabii ki kendini temsil edemez. Gelecek içinde de olamaz. kendisini asimilasyondan kurtaramaz.

-Koçgiri ile Dersim nasıl bakmalı? Nasıl bakarsınız?
Kızılbaş Ali: Osmanlıdan cumuhuriyete geçiş projesinin menşeyi (madeni-german) Almandır. İttihatçılık ülküsünde tekçilik mevcuttu. Tek ülke tek bayrak tek dil tek millet tekdin. vb..... Şimdi ittihatçı ülkü ikdidarı ele geçirince misaki milli dahilinde ne kadar ekaliyet/azınlık varsa kökten tasfiyeye tabi tutuldular. Başta Ermeniler, Pontusla, Koçgiri kızılbaş kürtleri, Şafii zaza ve kürtleri, Dersim kızılbaş zazaları, Ezidiler, Süryaniler, Araplar, Rumlar.....İttihatçıların tekçil ölçülerine uygun olmayan Koçgiri Kızılbaşları katliama/soykırımına maruz kaldılar. Çok çok zayıf silahlı güçle, ittihatçılara karşı meşru müdafa haklarını kullandılar ve ezildiler....

-Devlet isyan ettiler bizde bastırdık ingiliz parmağı vardı? Diyer yandan da Kürt siyasetinde Koçgiri Dersim isyan etti Kürtistan istedi diyenler var? Siz ne dersiniz?
Kızılbaş Ali: Devletin ve kürtlerin söyledikleri biliniyor yazıldı çizildi. Her ikisinin de zımmi bir uzlaşması var. Devlet diyor ki “isyan ettiler bastırdık.” Kürtte diyor ki “Kürtistan istedik.” tamda devletin istediği bu devleti destekleyen bi görüş. Gerçekten Koçgiri aşiretleri isyan etmiş olsalardı Kürtler haklı olurlardı, ne yazıkki isyan yok. Kürt isyan diyerek devlete yalancı şahittlik ediyorlar.
Benzer durum Dersim içinde geçerlidir. Ne koçgiri ne de Dersim İttihatçıların gerçek düşüncelerini hedeflerinin ana kuramlarının etnik yok etme soykırımı katliamı yapacaklarını göremediler. Bugün bunun bu yetmezliklerin görülmesi gerekiyor. Diyer yandan da Baytar Nuri’nin bizden olmadığını kendi kitaplarından okuyoruz. Hala baytar nuriyi baş tacı eden Kürt teşkilatları, aydınları, siyasetçileri var güven vermiyor düşündürücüdür?!...

-Bayağı uzun oldu eklemek istediklerinizi varsa buyurun.
Kızılbaş Ali: Aslınnda konuşulacak çok şey￾ler var. Hayırlı bir başlangıç olması dilegimdir.
Tüm okurların önerilerine eleştirilerine çok çok
ihtiyacımız var.
Çok teşekkürler, Can cana.

Alevilik bildirgesi Linki:
https://www.facebook.com/profi -
le/100034656969648/search/?q=devletin%20ale￾vilik%20bildirgesi
Kızılbaş Dergisi Arşiv Linki:
https://www.facebook.com/
groups/434658474137759
Aday Dergisi Arşiv Linki:
https://www.facebook.com/
groups/479243363449511

Röportaj: Abidin Sarı
25 Ocak 2023 / Özgür İfade Gazetesi