DÜNYANIN GÖZBEBEĞİ  KNİDOS SAHİPSİZ KALDI

Halikarnas Balıkçısı yıllar önce şöyle söz ediyordu Knidos'tan.
"Knidos yıkıdır (harabedir), ıssızdır, yakınlarında ne bir köy, ne de bir insan vardır. Fakat yaşayan daha canlı; daha anlamlı ve derindir
Çağ çağı siler, zaman zamanı söndürür. Ama burada çağların silemeyeceği, zamanların söndüremeyeceği bir güzellik var. Burası harabe değil, cennet yıkın­tısı."
Knidos gerçekten bir cennet.
Datça yarımadasının en değerli markası.

Her yıl yerli, yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği muhteşem bir antik kent.
Romanlara, şiirlere, akademik yazılara konu olan 2500 yıllık bir tarih zenginliği.
Ama maalesef bu cennete hak ettiği değeri vermiyoruz.
Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı başkanlığındaki kazı ekibi çok güzel işler yapsa da, Knidos ihmal edilmeye devam ediyor.

TUVALETLER ÇALIŞMIYOR
Bugünlerde antik kenti ziyaret edenler büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.
Çünkü müzenin tuvaletleri perişan durumda.
Su deposu devrilmiş, parçalanmış.
Kadınlar tuvaleti kapalı, erkekler tuvaletinde ise sular akmıyor.
Para ödeyerek ziyaret ettiğiniz müzede tuvalet ihtiyacını karşılayamıyorsunuz.
Bu tuvaleti hemen yakınındaki restoranın müşterileri de kullanıyordu.
Şimdi onlar da çaresiz.
Tuvaletiniz geldi mi, yandınız.
Üstelik bu durum yeni değil.
Çevredekiler yazdan beri tuvaletlerin kullanılamadığını söylüyor.
Konu Marmaris Müzesi'ne bildirilmiş ama henüz bir girişim yok.
ASLANIN YUVASI DARMADAĞIN
M.Ö 400.yüzyılda Knidos büyük bir saldırı altındaydı.
Binlerce Trireme’den(savaş teknesi) oluşan dev bir Lakedemonya filosu Arşipel’in(Ege denizi) sularını yararak Knidos’a yaklaşıyordu.
Ama haberi erken alan General Canon bugün Palamutbükü dediğiniz koydaki yapay limanda 200 Trireme ile gizlenmişti.
Lakedemonya filosu Nisirus Adası’na yaklaşınca, general Canon saldırı emri verdi.
Kürekler ardı ardına çekiliyor, yelkenler foraydı.
Knidoslular kendilerinden sayıca kat kat üstün olan düşman filosunu arkadan çevirmişti.
Dişe diş, kana kan, kora kor bir savaş oldu.
Ege'de(Arşipel) bir kahramanlık destanı yazılıyordu.
Günlerce süren savaştan sonra kazanan Knidoslular olmuştu.
İşte o savaşta kahramanca ölenler anısına yüksek tepede bir anıt mezar yaptırmıştı Knidoslular. Mermeri Atina yakınlarındaki Penteli Dağı’ndan getirilmişti.Piramit şeklinde, 18 metre yüksekliğindeydi.
Anıt mezarın en tepesine de bir aslan  heykeli koydular.
Uzunluğu 2.89, yüksekliği 1.89 metreydi. Tam 6 ton.
1858 yılında İngiliz arkeolog Charles Newton tarafından Londra'ya kaçırılan Knidos Aslanı defalarca geri istendi ama adamlar vermedi.
Hatta bir keresinde British Museum Müdürü, "verirsek nereye koyacaksınız" demişti, çok kızmıştık.
Paylaştığımız fotoğraflar Knidos Aslanı anıtından elimizde kalanlar.
18 metre yükselliğindeki yapıdan bize 6 metre yükseklikteki harabeler kaldı.
İlgisizlikten, duyarsızlıktan yıkıldı, yıkılacak. İlk depremde yerle bir olacak.
Arkeologlar defalarca uyardı ama dinleyen kim!
İngilizler "alın aslanınızı" dese, koyacak yerimiz yok. Yuvasına bile sahip çıkamıyoruz ki, kendisine nasıl sahip olalım.


2000 YILLIK GÜNEŞ
SAATİ ÇÜRÜYOR
Knidos yaklaşık 2400 yıl önce çok önemli bir bilim insanı yetiştirmişti.
İsmi "onurlu ve iyi şöhretli" anlamına gelen Eudoxus'tu.
Eudoxus, Knidoslu babası Aeschines gibi astronomdu.
Gökyüzünü,güneşi,gezegenleriizler matematiksel hesaplar yapardı.Platon'un öğrencisiydi.
Eş Merkezi Küreler Teorisi ile Güneş saatini bulan ve bir yılın uzunluğunun 365 gün 6 saat olduğunu açıklayan ilk bilim insanıydı.
Knidos'ta 1967 yılında Korinth Tapınağı'nın güneyinde bir güneş saati gün yüzüne çıkartıldı. Beyaz mermerden yapılan bu eser sade bir biçimde işlenmişti. Güneş saatinin kadranını, stilize olarak verilmiş iki adet aslan ayağı taşırken, kadranda üç adet gündönümü eğrisi ve on bir adet saat çizgisi yer alıyordu.
Bu saati kimin yaptığı bilinmiyor ama Eudoxus'un öğrencilerinden birinin eseri olması mümkün.
Knidos Güneş Saati, zaman içinde çok yıprandı.
Turistlerin dokunarak incelemesi ve üstüne oturup fotoğraf çektirmesi nedeniyle silinme ve aşınma oluştu.
Buna rağmen ne uyarıcı panolar, ne de bilgilendirme lehvaları konuldu.
Saat her geçen gün biraz daha yıpranıyor.
Öylesine sahipsiz ki, bir tanıtım levhası bile yok.
Gelen turistler baktıkları eserin ne olduğunu bilmiyor.
Bu derece önemli olan bu tarihi eserin yanına bir bilgilendirme panosu asmak bu kadar zor mu?
Knidos bu kadar sahipsiz mi?


KNİDOS'A DESTEK PROTOKOLÜNE NE OLDU?
Muğla Valisi Orhan Tavlı  2 yıl önce Knidos için bir seferberlik ilan etmişti.
Muğla'daki ilgili kurumların yetkilileriyle bir toplantı yaparak, Knidos Antik Kenti ile ilgili hazırlanan destek protokolünü imzalamıştı.
Orhan Tavlı, o toplantı sonrası Muğla’daki tarihi kültürel değerlerin önemine vurgu yaparak imzalanan protokol ile antik kentlerin Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğünün yanı sıra diğer kurumlarla da iş birliği içinde yürütülecek çalışmalarla daha aktif hale getirilmesini hedeflediklerini ifade etmişti.
Aradan iki yıl geçti.
Knidos'un bugünkü hali içler acısı.


Kaynak: Garaville Dergisi

Sedat Kaya