Gerisini Onlar Düşünsün!
29 Aralık 2023’de Riyad’da oynanması planlanan Süper Kupa finalinin iptaline değinen BOZKURT, maçın oynanmamış olmasının aslında çok daha iyi olduğunu, zira maçın oynanmama sebeplerinin, milyonlarca Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti sevdalısını uykudan uyandırdığına ve bu uyanışın ilgili kesimlerde büyük bir coşku ve sevinç yarattığına değindi.
Yener BOZKURT, açıklamasının devamında şu hususlara yer verdi.
GERİSİNİ ONLAR DÜŞÜNSÜN…
Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılının, boynumuz bükük ve gönlümüz hüzünlü bitmesine ramak kala yaşanan mucizeye değinmezsek olmaz.
Malumunuz Galatasaray ve Fenerbahçe arasında, 29 Aralık 2023’de Riyad’da oynanacak süper kupa finali iptal edildi.
Yüzüncü yılın en kral maçının bu anlamlı yılda oynanamaması üzücü olsa da bardağın dolu kısmı hiç bu kadar güzel olmamıştı.
Aslına bakarsanız olayın giriş bölümü de gelişme bölümü de başından beri yanlıştı. Böyle olunca da iki yanlış, alışılmışın aksine, bu kez bir doğruyu getirdi.
Kısaca değinecek olursak.
Malum sebepler yüzünden maça çıkmayarak milyonlarca Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısını kış uykusundan uyandıran GS ve FB’nin, yurda dönüşte, çapsız TFF ile ortak bildiriye imza atarak,
“Finalin, bazı aksaklıklar nedeniyle oynanamamış olmasını” ifadeyle, Suudi makamlarına gösterdikleri çaba için teşekkür etmeleri büyük bir fiyaskoydu.
Sonradan öğrendik ki kalleş Suudlar, toplamda 40 milyon Dolar tazminat talep etmişler.
Çapsız Federasyon da bu zayıf noktadan girerek, her iki kulübü de bu onursuz bildiriyi imzalamak zorunda bıraktı muhtemelen.
Oysa GS de FB de, asil genini harekete geçirdikleri taraftarlarının, hadi burada haksızlık yapmayalım ve kimseyi ötekileştirmeyelim, asil genini harekete geçirdikleri milyonlarca Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısının,
Değil 40, 400 milyon doları bile saatler içinde önlerine yığacağını bilmeli, çakal Federasyonun şantajına boyun eğmemeliydi.
Nitekim Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet UÇUM da bu fırsattan istifadeyle, organizasyonun iptal edilmesiyle ilgili olarak kulüpleri suçladı ve “Kimse kendi kusurundan faydalanamaz, hak elde edemez, kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemez” dedi.
Dedi mi? Dedi valla.
“İyi de birader. Senin danışmanlığını yaptığın zat, yıllardır kandırılıyor, bunu bizzat kendisi söylüyor ve Sekizde Sekiz kusurlu olduğu halde hala göreve devam ediyor. Buna ne diyeceksin?” sorusunu hesaba katmamıştı muhtemelen.
Bunlar alışkın tabi milleti kör, âlemi sersem sanmaya.
Mevzu böyle uzar gider de sadede gelelim biz. Lafı hiç uzatmaya, eğip bükmeye gerek yok.
Bardağın dolu kısmında ne vardı biliyor musunuz?
Türklüğünü satanlara, atasını unutanlara, Hilafet gelecek diye boş hayal kuranlara inat,
Atatürk’ü ve Türklüğü on yıllardır itibarsızlaştırmaya çalışanlara karşı, kadını-erkeği, yaşlısı-genci, yüreği bu vatan için çarpan, milyonlarca Atatürk sevdalısı vardı.
Arap seviciliğinden, Filistin sevdasından sıtkı sıyrılmış, Türklüğüne hasret kalmış,
Eyaletmiş, yerel yönetimmiş, yok Türkiyeliymiş teranelerine karşı bugüne dek sussa da artık burasına gelmiş milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti sevdalısı vardı.
Ha bir de ne vardı biliyor musunuz?
Susmuş, susturulmuş, sinmiş, sindirilmiş, bugüne dek uyumuş ama artık yattığı yerden doğrulmuş,
Sarışın bir kurt gibi,
Mavi gözleri çakmak, çakmak.
Karanlıkta bir yıldız gibi kayarak,
Tüm Anadolu’yu sarsacak,
Göreve hazır Türkoğlu Türkler vardı.
E bu kadarı da yeter bize. Gerisini onlar düşünsün.
YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ,
VAR OLSUN TÜRK MİLLETİ…
İzlemek için