Şişli’nin göbeğinde kartel üssü!

İstanbul’da otel, rezidans ve iş merkezi bölgesi Esentepe’de, çoğu kimsenin adını dahi duymadığı 3 yıldızlı bir otel, artık uluslararası üne sahip. Küresel çapta aranan Aussie kartelinin yöneticileri Kings Cross adlı bu küçük otelde ortaya çıktı çünkü. BirGün'den Bahadır Öztürk'ün haberine göre geçen hafta sonu üst düzey sorumlusu Sarıyer’de yakalandı ve iade süreci başlatıldı. Ama hikaye burada bitmiyor. Zira otelin sahibi de arananlar arasında. Peki kartelin karargahı nasıl keşfedildi?

Pazar günü Avustralya medyasına flaş bir haber düştü. ‘Comanchero’ adıyla anılan motosiklet çetesinin lideri Duax Ngakuru’nun Türkiye’de yakalandığı duyuruluyordu. Avustralya polisi bir yıl önce burada olduğunu tespit etmiş, yakalanmasını talep etmişti. İlginç biçimde çetenin diğer lideri Mark Buddle da Türkiye’yi mesken tutanlar arasındaydı. 2018 yılında Esentepe’de ünlü bir plazada 1.5 milyon dolarlık daire sahibi olmuş, Avustralya’da hakkında dava açılınca aniden KKTC’ye gitmiş, evlenip oturum izni almıştı. Ancak 2021’de “suç gelirlerini aklama” iddiasıyla gözaltına alınmış ve Türkiye üzerinden iade edilmişti.

TRUVA ATI

Yani çete son yıllarda neredeyse tüm operasyonlarını Türkiye’den yürütüyordu. Hepsi o küçük otelin müdavimiydi. Yakayı da böyle ele verdiler zaten. Hikayenin ilginç kısmı burası. Fakat önce ABD’de haklarında açılan iddianamedeki bilgilerden, ‘Truva Atı’ adı verilen soruşturmayı kısaca özetleyelim.

‘Motosiklet çetesi’ olarak anılmalarına bakmayın, son yılların en büyük narko ticaret ağlarından birisinin mimarı onlar. Organizasyonu bütünüyle Haziran 2021’de FBI ortaya çıkardı. California Güney Bölgesi Savcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre Türkiye, Ukrayna, İspanya, Avustralya, Lübnan, Çin ve Hollanda vatandaşlarından oluşan 17 kişilik ‘beyin takımı’, küresel çapta uyuşturucu ticaretini koordine edecek bir şifreli mesajlaşma yöntemi geliştirmişlerdi. ANOM adlı bir uygulama üzerinden işleyen sistemle, 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren 300’e yakın suç örgütü mensubu 12 bin kişiye hizmet sundular. FBI sisteme sızdıktan sonra 18 ay boyunca incelenen 27 milyon mesajın sonucunda, 12 ülkede ortaklaşa düzenlenen operasyonla 800 civarında kişi tutuklandı; 8 ton kokain, 22 ton kenevir, 2 ton esrar 6 ton sentetik uyuşturucu, 250 silah yakalandı.

SOSYAL MEDYA ELE VERDİ

Tüm bu depremi yaratan şey ise Hakan Ayık’ın sosyal medya tutkusuydu. ANOM’un başarısından o denli mutluydu ki, sanki parlak bir start-up projesini dünyaya duyurmak istercesine Instagram’dan reklamını yaptı. Ve birkaç yıldır Kolombiya-Afrika-Tayland-Avustralya hattındaki kokain ticaretini izleyen FBI, ANOM’u fark edip sızdı. Ayık ile aylarca mesajlaştılar. Nihayetinde sistemin ana aktörlerinin Ayık ve yeğeni Erkan Yusuf Doğan ile Barış Tükel olduğu keşfedildi. Davanın bir numaralı sanığı Ayık’tı. Üçü de Türkiye ve Avusturalya vatandaşıydı. Avustralya’da büyümüşlerdi. Hatta hafta sonu yakalanan Ngakuru ile Ayık liseden arkadaştı.

ANOM üzerinden anlaşmalar yapılıyor, uyuşturucunun yerleştirildiği ürünlerin (ton balığı, kivi, muz vs.) fotoğrafları çekiliyor, gemi rotaları, limanlar, konteyner numaraları, adresler vs. yazılıyordu. Mesela bir mesajda Barış Tükel, kokain isteyen bir alıcıyla şöyle mesajlaşıyordu: “COL’un payı 50/4. Sizin de 50’yi paylaşmanız gerekecek.” Yani Kolombiyalı distribütörlerin kokainin karından yüzde 50 pay aldıklarını, kalan yüzde 50’yi de 4 ortağın paylaşılacağını iletiyordu.

FBI ajanları karteli çözünce düğmeye bastı. Lakin üst düzey isimler ortadan kaybolmuştu. İşte burada devreye Ayık’ın sosyal medya hevesi girdi yine.

Otelden selfie’ler çekip paylaşmaya başladı. Hollandalı eşinin, sahibi olduğu klinikte çektiği bir selfie’de arkada Ayık’ın saç ekimi yaptırdığı bile görülüyordu. En önemli delillerden birisi ise otelde düzenlenen bir partinin fotoğrafının, otelin resmi Instagram sayfasından paylaşılmasıydı.



Avustralya polisi, ülkenin bir numaralı suç örgütünün ele başlarından birisini sosyal medyadan görünce harekete geçti. Otelde gizli çekim yaptılar. Organize suç üzerine çalışan Avustralyalı gazeteciler de otele gelip konakladılar. Ve geçen yıl boyunca medyada Kings Cross Oteli’nde kimlerin kaldığına dair detaylı haberler yayınladılar.

Ngakuru’nun Türkiye’de olduğunu gösteren ilk fotoğrafı Ayık, Facebook’tan paylaşmıştı. Bodrum’da çekildiği tahmin edilen fotoğrafta Ngakuru, kocaman bir Türk bayrağının asılı olduğu yatta gülümseyerek oturuyordu. İkinci fotoğraf ise 2019 tarihliydi ve otelde yemek yerken Ayık tarafından çekilmişti. Fotoğrafı ANOM üzerinden Doğan’a gönderip şöyle yazmıştı: “Yarın Pukhet’e gideceğim diye tutturdu. Ne diyeceğimi bilemedim. Seni küçük aptal.” Doğan ise “Onlar işini yapsın biz işimizi” yanıtını veriyor, Ayık’ın “Bizim ekibimiz belli, onlara ihtiyacımız yok” cümlesine Doğan’ın cevabı “Evet, onlara ihtiyaç yok” dedikten sonra bir dışkı emojisi koymak oluyordu. Üçüncü fotoğraf ise 2020’de yine ANOM üzerinden gönderilen ve Kings Cross Oteli’nin önünde çekilmiş selfie’ydi. Böylece polis kartelin merkez üssünü keşfetti.

Aussie kartelinin Avustralyalı iki yöneticisi Türkiye’de, Çinli yöneticisi Tayland’da yakalanıp iade edildi. Bir kısmı da Kolombiya ve ABD’de tutuklu. Geriye Ayık ve ekibi kaldı. Onlar ne yapıyor?

OTEL İŞİNE GİRDİ

Hakan Ayık 2015 yılında otelcilik işine merak sardı. Önce Biblos Alaçatı Resort Otel İnşaat ve Turizm şirketine yarı yarıya ortak oldu. Üç yıl sonra hisseleri devretti ve 2018 yılında İstanbul’da Apex World Turizm Otelcilik Gıda Teknoloji şirketini kurdu. Ardından Kings Cross Oteli’ni işletmeye başladı. Şirket, hemen arka sokakta otel ile yan yana bulunuyor. 2021 yılında ise Avustralya vatandaşlığını bıraktı ve soyadını ‘Reis’ olarak değiştirdi. Ayık, Avustralya’da uzun yıllar yürüttüğü suç faaliyetleri nedeniyle, ABD’de ise kokain ticareti davası nedeniyle aranıyor. Türkiye’de herhangi bir araması olup olmadığını bilmiyoruz. Dünyanın iki ucundaki görevliler sosyal medyadan iz sürüp suçluları bulurken, Türkiye’de, İstanbul’un ortasındaki bir otelin kartel üssüne dönmesini kimse fark etmemiş anlaşılan!