1 Mayıs Şiiri Yazan İlk Kadın Şair Yaşar Nezihe'nin Trajik Yaşamı

ÖZEL HABER 30.04.2023 - 16:03, Güncelleme: 30.04.2023 - 16:05 9496+ kez okundu.
 

1 Mayıs Şiiri Yazan İlk Kadın Şair Yaşar Nezihe'nin Trajik Yaşamı

Türkiye işçi sınıfının ilk kadın şairi...Şiirleri toplatılan ilk kadın şair...Osmanlı Basınında peçesiz fotoğrafı yayınlanan ilk kadın...

Ülkemizde 1900'lü yılların başında 1 Mayıs şiirinin yazan ilk kadın olarak tarihe geçen Yaşar Nezihe Bükülmez'in trajik hayat hikayesi... Yaşar Nezihe Bükülmez  (1882 –1971) İstanbul’un Şehremini semtinde 5 çocuklu yoksul bir ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisinin dışındaki tüm kardeşleri henüz bebekken ölür. 6 yaşına geldiğinde annesini de veremden kaybeder. Artık eve hiç uğramayan babasının “teyze” dediği yaşlı bir hanım tarafından Anadolu’nun bilindik aşk hikâyeleri anlatılarak büyütülür. Bu manzum hikâyeler, genç Yaşar’ın şiire ilgi duymasına neden olur. Okula başlama çağı geldiğinde, hiç kimseden destek göremez ve kendi başına gidip okula kaydolur. Zira içinde çok güçlü bir okuma isteği vardır… Bir süre sonra babası okula gittiğini duyar ve Yaşar’ı evden kovar. Okula gidebilmek için küçücük yaşta çalışmaya başlar, çevreden topladığı otları satar geçim yapar kendisine. Ancak bu duruma 1 yıl dayanabilir ve tekrar evine döner. Bu kez evde kendi kendine okuma yazma öğrenir. Ve bu yüzden babasını asla affetmez. Yaşar, yaşadığı çağının çok ötesinde bir genç kızdır artık. 14 yaşında âşık olur ama sevgilisine kavuşamaz. Böylece kalbinin acılarını, hayal kırıklıklarını şiir ile ifade etmeye başlar… Yazdığı şiirlerden birini, ‘Mazlume’ takma adıyla Malumat Dergisine gönderir. Biraz bıyık altı, biraz alaycı bir üslupla da olsa, şiiri kabul edilir. Genç Yaşar, bütün bu alaycı ve ikiyüzlü çevrenin üstü örtülü baskılarına boyun eğmez ve yazdığı şiirlerle; cinsiyet ayrımcılığına, her türlü yoksulluk ve yoksunluklara kafa tutar. Şiir okumak, şiir yazmak kanına girmiştir bir kere. Buldukça, ‘Malumat Dergisi’ndeki şiirleri okur. Sonra bir gün, o dergilerin birinde Leyla Feride ismiyle yayımlanan bir şiir görür ve çok etkilenir. Onu toplumsal içerikli şiirle tanıştıran ve sonrasında kendi şiirlerini de aynı tema üzerine biçimlendirmesine neden olan Leyla Feride’nin, aslında Ahmet Rasim olduğunu çok sonraları öğrenecektir... 16 ‘sında nişanlanır ama 2 yılın sonunda babası bu nişanı bozup, 18 yaşında ki Yaşar’ı kendinden 27 yaş büyük bir adamla evlendirir. Bir süre sonra, çocuğu olmadığı gerekçesiyle aşırı şiddete maruz kalır ve kocası tarafından boşanır. İşte bu sırada ilk kez intihar girişiminde bulunur ancak kurtarılır. Daha sonra yine çevresi tarafından yeniden evlendirilir. Üç oğlu olur fakat Yaşar, 2. Eşiyle de mutlu değildir ve bu evlilik de kocasının evi terk etmesiyle son bulur. Üç çocuğu ile beş parasız ortada kalır. Bir başına hayata tutunmaya ve çocuklarını doyurmaya çalışırken, kısa bir süre sonra üç oğlundan ikisini verem den dolayı kaybeder. Ve yeniden intihar girişiminde bulunur. Tekrar kurtarılır. Artık onu hayata bağlayan iki şeyden biri evladı, diğeri de şiir yazma tutkusudur. Şiirler yazar ve dergilere gönderir. Yıllar sonra, 16 yaşındayken nişanlandığı adam ile karşılaşır ve bir süre görüşmeleri devam eder. 1912 yılında evlenirler ve eşinin görev yaptığı Cidde’ye giderler. Orada Yaşar Nezihe’yi başka bir sürpriz beklemektedir. Kocasının Cidde’de iki karısı daha vardır. Yeniden yıkıma uğrar ve sadece 50 gün süren evliliğini bitirip İstanbul’a döner. 1913 yılından itibaren şiirin yanı sıra düz yazılar da yazmaya başlar. Yazıları dönemin kadın dergilerinde ilgiyle izlenir. Hatta bu yazılarını yayınladığı dergide Peçesiz biçimde resmi yayınlanan ilk Müslüman Türk kadınları arasında o da yerini alır. Yazdığı makalelerde; kadının toplumdaki değeri, devletin ve erkeğin karşısındaki yeri gibi daha cüretkâr, daha protest tavır ve içreriklere yer vermeye başlar. Bu çıkarsamayı belli bir ideolojiye bağlamak ne kadar doğru olur bilinmez ancak, kendi hayatının yoksullukları ve eşitlik talepleri, onun bilerek ya da tam bilmeyerek kendi sosyalist bakış açısını oluşturmasına neden olur. Ekim 1917 devriminin de etkisiyle artık bütün şiirlerini ve yazılarını bu eksende yazmaya başlar ve ayrıca ‘Amele Cemiyeti’ne üye olur. 1920’li yıllara gelindiğinde birbiri ardına kurulan sosyalist nitelikli her türlü siyasal yapılanmada yer almaya gayret eder. Bu arada Türkiye’nin ilk “1 Mayıs” şiirini yazar ve bu şiir o yılların ‘Aydınlık’ dergisinde yayımlanır. Bu ve benzeri şiirleri bir süre daha devan eden Yaşar Nezihe 1925 yılı Haziranında ‘Komünistlik’ suçlamasıyla gözaltına alınır ve bir süre sonra serbest bırakılır. Bu olay sonrasında biricik oğlu ile yaşadığı sorunlar giderek çoğalır. Eskisi kadar sık olmamakla birlikte yine yazmayı sürdürür ve nihayet, Çok büyük sıkıntılarla, acılarla geçirdiği 89 yıllık onurlu yaşamı 6 Kasım 1971 günü sona erer. Anısına saygıyla...   1 MAYIS “Ey işçi… Bugün hür yaşamak hakkı seninken Patronlar o hakkı senin almışlar elinden. Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin? Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd; Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd. Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden. Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden. Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün. Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün. Ey işçi… Mayıs birde bu birleşme gününde Bîşüphe bugün kalmadı bir mani önünde… Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz; Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz. Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin Ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin. Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi. Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi. Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say… Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü. Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü. Sayende saadetlere mazhar beşeriyet; Sen olmasan etmezdi teali medeniyet. Boynundan esaret bağını parçala, kes, at! Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.”   Ve soyadı kanunu çıktığı günlerde gidip kendisine çok yakışan ''Bükülmez''soyadını alır. Yaşar Nezihenin de yazarlık yaptığı Aydınlık dergisinin kapağı (Pazartesi 14.com) Fotoğraf: Oggito
Türkiye işçi sınıfının ilk kadın şairi...Şiirleri toplatılan ilk kadın şair...Osmanlı Basınında peçesiz fotoğrafı yayınlanan ilk kadın...
Ülkemizde 1900'lü yılların başında 1 Mayıs şiirinin yazan ilk kadın olarak tarihe geçen Yaşar Nezihe Bükülmez'in trajik hayat hikayesi...
Yaşar Nezihe Bükülmez 
(1882 –1971)
İstanbul’un Şehremini semtinde 5 çocuklu yoksul bir ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisinin dışındaki tüm kardeşleri henüz bebekken ölür. 6 yaşına geldiğinde annesini de veremden kaybeder. Artık eve hiç uğramayan babasının “teyze” dediği yaşlı bir hanım tarafından Anadolu’nun bilindik aşk hikâyeleri anlatılarak büyütülür. Bu manzum hikâyeler, genç Yaşar’ın şiire ilgi duymasına neden olur.
Okula başlama çağı geldiğinde, hiç kimseden destek göremez ve kendi başına gidip okula kaydolur. Zira içinde çok güçlü bir okuma isteği vardır… Bir süre sonra babası okula gittiğini duyar ve Yaşar’ı evden kovar. Okula gidebilmek için küçücük yaşta çalışmaya başlar, çevreden topladığı otları satar geçim yapar kendisine. Ancak bu duruma 1 yıl dayanabilir ve tekrar evine döner. Bu kez evde kendi kendine okuma yazma öğrenir. Ve bu yüzden babasını asla affetmez.
Yaşar, yaşadığı çağının çok ötesinde bir genç kızdır artık. 14 yaşında âşık olur ama sevgilisine kavuşamaz. Böylece kalbinin acılarını, hayal kırıklıklarını şiir ile ifade etmeye başlar… Yazdığı şiirlerden birini, ‘Mazlume’ takma adıyla Malumat Dergisine gönderir. Biraz bıyık altı, biraz alaycı bir üslupla da olsa, şiiri kabul edilir.
Genç Yaşar, bütün bu alaycı ve ikiyüzlü çevrenin üstü örtülü baskılarına boyun eğmez ve yazdığı şiirlerle; cinsiyet ayrımcılığına, her türlü yoksulluk ve yoksunluklara kafa tutar.
Şiir okumak, şiir yazmak kanına girmiştir bir kere. Buldukça, ‘Malumat Dergisi’ndeki şiirleri okur. Sonra bir gün, o dergilerin birinde Leyla Feride ismiyle yayımlanan bir şiir görür ve çok etkilenir. Onu toplumsal içerikli şiirle tanıştıran ve sonrasında kendi şiirlerini de aynı tema üzerine biçimlendirmesine neden olan Leyla Feride’nin, aslında Ahmet Rasim olduğunu çok sonraları öğrenecektir...
16 ‘sında nişanlanır ama 2 yılın sonunda babası bu nişanı bozup, 18 yaşında ki Yaşar’ı kendinden 27 yaş büyük bir adamla evlendirir. Bir süre sonra, çocuğu olmadığı gerekçesiyle aşırı şiddete maruz kalır ve kocası tarafından boşanır.
İşte bu sırada ilk kez intihar girişiminde bulunur ancak kurtarılır.
Daha sonra yine çevresi tarafından yeniden evlendirilir. Üç oğlu olur fakat Yaşar, 2. Eşiyle de mutlu değildir ve bu evlilik de kocasının evi terk etmesiyle son bulur. Üç çocuğu ile beş parasız ortada kalır. Bir başına hayata tutunmaya ve çocuklarını doyurmaya çalışırken, kısa bir süre sonra üç oğlundan ikisini verem den dolayı kaybeder. Ve yeniden intihar girişiminde bulunur. Tekrar kurtarılır.
Artık onu hayata bağlayan iki şeyden biri evladı, diğeri de şiir yazma tutkusudur.
Şiirler yazar ve dergilere gönderir.
Yıllar sonra, 16 yaşındayken nişanlandığı adam ile karşılaşır ve bir süre görüşmeleri devam eder. 1912 yılında evlenirler ve eşinin görev yaptığı Cidde’ye giderler.
Orada Yaşar Nezihe’yi başka bir sürpriz beklemektedir. Kocasının Cidde’de iki karısı daha vardır. Yeniden yıkıma uğrar ve sadece 50 gün süren evliliğini bitirip İstanbul’a döner.
1913 yılından itibaren şiirin yanı sıra düz yazılar da yazmaya başlar. Yazıları dönemin kadın dergilerinde ilgiyle izlenir. Hatta bu yazılarını yayınladığı dergide Peçesiz biçimde resmi yayınlanan ilk Müslüman Türk kadınları arasında o da yerini alır.
Yazdığı makalelerde; kadının toplumdaki değeri, devletin ve erkeğin karşısındaki yeri gibi daha cüretkâr, daha protest tavır ve içreriklere yer vermeye başlar.
Bu çıkarsamayı belli bir ideolojiye bağlamak ne kadar doğru olur bilinmez ancak, kendi hayatının yoksullukları ve eşitlik talepleri, onun bilerek ya da tam bilmeyerek kendi sosyalist bakış açısını oluşturmasına neden olur.
Ekim 1917 devriminin de etkisiyle artık bütün şiirlerini ve yazılarını bu eksende yazmaya başlar ve ayrıca ‘Amele Cemiyeti’ne üye olur. 1920’li yıllara gelindiğinde birbiri ardına kurulan sosyalist nitelikli her türlü siyasal yapılanmada yer almaya gayret eder.
Bu arada Türkiye’nin ilk “1 Mayıs” şiirini yazar ve bu şiir o yılların ‘Aydınlık’ dergisinde yayımlanır.
Bu ve benzeri şiirleri bir süre daha devan eden Yaşar Nezihe 1925 yılı Haziranında ‘Komünistlik’ suçlamasıyla gözaltına alınır ve bir süre sonra serbest bırakılır.
Bu olay sonrasında biricik oğlu ile yaşadığı sorunlar giderek çoğalır. Eskisi kadar sık olmamakla birlikte yine yazmayı sürdürür ve nihayet,
Çok büyük sıkıntılarla, acılarla geçirdiği 89 yıllık onurlu yaşamı 6 Kasım 1971 günü sona erer.
Anısına saygıyla...
 
1 MAYIS
“Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bîşüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…
Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.”
 
Ve soyadı kanunu çıktığı günlerde gidip kendisine çok yakışan ''Bükülmez''soyadını alır.

Yaşar Nezihenin de yazarlık yaptığı Aydınlık dergisinin kapağı
(Pazartesi 14.com)

Fotoğraf: Oggito
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.