12 EYLÜL 2024 TARİHİNDE YAPILAN YARGILAMADA ÜMİT YALIM HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLMİŞTİR.

ÖZEL HABER 13.09.2024 - 00:16, Güncelleme: 13.09.2024 - 15:02 42262 kez okundu.
 

12 EYLÜL 2024 TARİHİNDE YAPILAN YARGILAMADA ÜMİT YALIM HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLMİŞTİR.

Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu MSB Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım'ın 12 Eylül 2024 günü gerçekleşen kamu davasının karar duruşmasında Beraat Kararı verildiğini açıkladı.

"Ege Denizi'ndeki 4 ada ve 1 kayalık ile ilgili olarak asayiş ve kamu düzeni yönünden dönemin Jn.Gn.K. Orgeneral Arif Çetin (asayiş ve kamu düzeni yönünden) neden görevlerini yerine getirmiyor. Buralar ülke toprakları içinde olduğuna göre, ülkenin bölünmezliğini gözetmemek anayasayı ihlal değil midir diyen MSB Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım hakkında "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan" kamu davası açılmıştır. Cumhuriyet savcısı duruşmada mahkümiyet kararı verilmesini  istemiş, ayrıca dönemin İçişleri Bakanı ve dönemin Sahil Güvenlik Komutanı'na karşı da hakaret suçu işlendiğini, bu yönden de suç duyurusunda bulunulması gerektiğini beyan etmiştir. Ülke toprakları içinde kalan yerlerde yapılması gereken görevin yapılmadığı konusundaki ifade açıklaması ve hatta anayasa uyarınca ülke bütünlüğünü savunmak suç olabilir mi... Kamu davası açılması, bu 4 ada ve 1 kayalığın Türkiye'ye ait olmadığı, bu nedenle ülke toprakları dışındaki yerler için neden görev yapılmıyor denilmesinin hakaret suçu oluşturduğu anlamına gelmektedir. Dava konusu yerler Sevr'e göre ülke sınırları dışındadır. Lozan'a göre ülke bütünlüğü içinde yerlerdendir. Sevr, Büyük Millet Meclisi tarafından yok hükmünde sayılmış, imzalayanlar vatan haini olarak kabul edilmiştir. Böyle bir konuda cezalandırılmak demek; Lozan'ı da Anayasayı da mahkeme kararı ile delmek, ülke bütünlüğünü bölmek, Yunanistan'a ve emperyalistlere savaşla ve hiç bir biçimde elde edemedikleri bir sonuç yaratmak demektir. Yargılama sonucunda beraat kararı verilmiştir. Karar sonucu itibarıyla sevindiricidir. Üzücü ve vahim olan, ülke bütünlüğüne sahip çıkmak nedeniyle suçlanmak, toprak bütünlüğümüzün kapsamını ve suçsuzluğumuzu ispatlamak durumunda bırakılmak olmuştur. Bir başka üzücü yön, haberdar edilmelerine rağmen Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği'nin bu davaya katılmaması olmuştur. Yine bir başka üzücü yön de, TBMM'de yer alan hiç bir partiden hiç bir milletvekilinin veya bu partilerin genel merkez yöneticilerinin davaya katılıp destek vermemesi olmuştur. Millet adına egemenlik yetkisi kullanan milletvekillerimiz, egemenliğin bile tartışma konusu edildiği böyle bir davada yer almamıştır. Halkımız duruşma salonunu doldurmuş, yoğun bir şekilde destek vermiştir. Duruşmaya katılarak veya katılamayarak desteklerini esirgemeyen herkese müvekkilim ve birlikte savunma yaptığımız meslektaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmezliği, anayasanın değiştirilemez hükümleri, Lozan, doğrudan ve dolaylı olarak tartışma konusu edilemez. Her zaman bu konudaki hukuk mücadelesinin içinde olunacak ve bu mücadele halkımızın da desteğiyle sonuna kadar sürdürülecektir. Kuşkusuz olması gereken bu gibi davalarla hiç bir zaman karşılaşılmamasıdır. Saygılarımla.12 Eylül 2024 Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu  
Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu MSB Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım'ın 12 Eylül 2024 günü gerçekleşen kamu davasının karar duruşmasında Beraat Kararı verildiğini açıkladı.

"Ege Denizi'ndeki 4 ada ve 1 kayalık ile ilgili olarak asayiş ve kamu düzeni yönünden dönemin Jn.Gn.K. Orgeneral Arif Çetin (asayiş ve kamu düzeni yönünden) neden görevlerini yerine getirmiyor. Buralar ülke toprakları içinde olduğuna göre, ülkenin bölünmezliğini gözetmemek anayasayı ihlal değil midir diyen MSB Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım hakkında "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan" kamu davası açılmıştır.

Cumhuriyet savcısı duruşmada mahkümiyet kararı verilmesini  istemiş, ayrıca dönemin İçişleri Bakanı ve dönemin Sahil Güvenlik Komutanı'na karşı da hakaret suçu işlendiğini, bu yönden de suç duyurusunda bulunulması gerektiğini beyan etmiştir.

Ülke toprakları içinde kalan yerlerde yapılması gereken görevin yapılmadığı konusundaki ifade açıklaması ve hatta anayasa uyarınca ülke bütünlüğünü savunmak suç olabilir mi...

Kamu davası açılması, bu 4 ada ve 1 kayalığın Türkiye'ye ait olmadığı, bu nedenle ülke toprakları dışındaki yerler için neden görev yapılmıyor denilmesinin hakaret suçu oluşturduğu anlamına gelmektedir.

Dava konusu yerler Sevr'e göre ülke sınırları dışındadır.
Lozan'a göre ülke bütünlüğü içinde yerlerdendir.
Sevr, Büyük Millet Meclisi tarafından yok hükmünde sayılmış, imzalayanlar vatan haini olarak kabul edilmiştir.

Böyle bir konuda cezalandırılmak demek; Lozan'ı da Anayasayı da mahkeme kararı ile delmek, ülke bütünlüğünü bölmek, Yunanistan'a ve emperyalistlere savaşla ve hiç bir biçimde elde edemedikleri bir sonuç yaratmak demektir.

Yargılama sonucunda beraat kararı verilmiştir.
Karar sonucu itibarıyla sevindiricidir.

Üzücü ve vahim olan, ülke bütünlüğüne sahip çıkmak nedeniyle suçlanmak, toprak bütünlüğümüzün kapsamını ve suçsuzluğumuzu ispatlamak durumunda bırakılmak olmuştur.

Bir başka üzücü yön, haberdar edilmelerine rağmen Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği'nin bu davaya katılmaması olmuştur.

Yine bir başka üzücü yön de, TBMM'de yer alan hiç bir partiden hiç bir milletvekilinin veya bu partilerin genel merkez yöneticilerinin davaya katılıp destek vermemesi olmuştur.
Millet adına egemenlik yetkisi kullanan milletvekillerimiz, egemenliğin bile tartışma konusu edildiği böyle bir davada yer almamıştır.

Halkımız duruşma salonunu doldurmuş, yoğun bir şekilde destek vermiştir.
Duruşmaya katılarak veya katılamayarak desteklerini esirgemeyen herkese müvekkilim ve birlikte savunma yaptığımız meslektaşlarım adına çok teşekkür ediyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmezliği, anayasanın değiştirilemez hükümleri, Lozan, doğrudan ve dolaylı olarak tartışma konusu edilemez.

Her zaman bu konudaki hukuk mücadelesinin içinde olunacak ve bu mücadele halkımızın da desteğiyle sonuna kadar sürdürülecektir.

Kuşkusuz olması gereken bu gibi davalarla hiç bir zaman karşılaşılmamasıdır.

Saygılarımla.12 Eylül 2024

Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu


 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.