BİR ONURLU DİRENİŞTİR TIP BAYRAMI
BİR ONURLU DİRENİŞTİR TIP BAYRAMI
Atatürkçü Düşünce Derneği 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla bir açıklama yayınladı
Atatürkçü Düşünce Derneği 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla bir açıklama yayınladı
Tıp Bayramı, Askeri Tıbbiye öğrencilerinin emperyalist işgale karşı başlattıkları mücadelenin bayraklaştığı günün anısına her yıl 14 Mart’ta kutlanan ve bu özelliği nedeniyle sadece bize ait olan dünyadaki tek tıp bayramıdır.
14 Mart 1919, 1. Dünya Savaşından ağır bir yenilgi ile çıkmış, fakr u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış, memleketinin her köşesi bilfiil işgal edilmiş, iktidar sahiplerinin gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde olduğu bir milletin çocukları olan tıbbiyelilerin emperyalizme karşı verdikleri mücadelenin ilk adımdır ve Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın da ilk kıvılcımlarındandır.
Emperyalistler, Mondros Mütarekesi’nin ardından, 29 Mayıs 1453’den 465 yıl sonra 13 Kasım 1918’de İstanbul’u fiilen işgal ettiler. Kısa süre sonra İngilizler Askeri Tıbbiye’yi karargâh olarak kullanmaya başladılar. Yatakhaneler ve tuvaletler gece İngiliz askerlerine tahsis edildi. Tıbbiyeliler için yatmak zorunda bırakıldıkları tavan arasına idrar kovaları konuldu. Daha sonra üniforma giymeleri de yasaklanınca sivil kıyafeti olmayanlar gecelik entarileri ve pijamaları ile derslere girmek zorunda kaldılar. Baskılar giderek artınca tıbbiyeliler direniş kararı aldılar. İstanbul’da her türlü toplantı yasaklanmıştı. Bu nedenle okullarının kuruluş günü olan 14 Mart 1827’nin yıldönümünde bir bilimsel toplantı için izin aldılar ve bu toplantıyı bir protesto eylemi, direnişlerini ateşleyecek ve işgal İstanbul’una moral verecek bir bayram kutlaması olarak düzenlemeyi planladılar. Öğrenciler ve hocalarıyla birlikte işgal askerlerinin gözetiminde büyük katılımla yapılan bilimsel (!) toplantı devam ederken 3. sınıf öğrencisi Hikmet ve birkaç arkadaşı okulun iki kulesi arasına geceden gizledikleri, açıldığında tüm cepheyi kaplayarak bütün İstanbul’dan görülecek büyüklükteki Türk Bayrağını öğrencilerin coşkulu alkışları ve İngilizlerin şaşkın bakışları arasında çatıdan aşağıya bıraktılar. İşte Türk hekimlerinin ilk tıp bayramı böyle kutlanmıştır.
Yaklaşık üç ay sonra Samsun’dan yola çıkan Mustafa Kemal Paşa 22 Haziran 1919’da yayınladığı Amasya Genelgesi ile Eylül başında Sivas’ta ulusal bir kongre toplanması için çağrı yaptı. Tıbbiyeliler bu çağrı uyarınca kongreye iki delege seçtiler, ama harçlıklarından toplayabildikleri para ile ancak Hikmet’i gönderebildiler. Kongrede bazı delegelerin ABD ya da İngiltere mandası önermeleri üzerine söz alıp kürsüden Mustafa Kemal’e hitap eden Hikmet, “Paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle red ve takbih ederiz. Farz-ı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz” dedi. Bunun üzerine Mustafa Kemal
“Efendiler, gençliğe bakın; Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” dedikten sonra Hikmet’e döndü ve “Evlat müsterih ol, gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya İstiklâl Ya Ölüm!” diyerek sözlerini tamamladı.
Hikmet (Boran) Bey, İstanbul’da işgalcilerin tepesinden aşağı Türk Bayrağı sallandırırken gösterdiği cesareti Sivas’ta da bazı yılgınların tek kurtuluş umudu olarak gördükleri “Manda” safsatasını tarihe gömerek yinelemiş ve tarihe adını “Tıbbiyeli Hikmet” diye yazdırmış bir yiğit vatan evladıdır.
Türk Ulusu’nun bugün de nice Tıbbiyeli Hikmetleri olduğundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. O Tıbbiyeli Hikmetler ki, vatandan başka aşk, milletten başka sevgili bilmezler, itibarı gösterişli araç konvoylarında, saray odalarında aramazlar, ülkelerini terk edip hiçbir yere gitmezler.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; meslek yaşamlarını Tıbbiyeli Hikmet bilinci ile sürdüren değerli hekimlerimizin Tıp Bayramı’nı kutluyor, tüm sağlık çalışanlarımıza değerlerinin bilindiği, haklarının verildiği, geleceklerini yurtdışında aramak zorunda bırakılmadıkları bir çalışma ortamı, Ulusumuza toplumcu, kamucu, ücretsiz ve ulaşılabilir bir sağlık sistemi diliyor, bunun da ancak Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşmakla mümkün olduğunu yineliyoruz.
Saygılarımızla.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ