Cinsel Taciz Soruşturmasında Düşündüren Karar!

R.G.B Kayınvalidesi aracılığıyla tanıdığı ve kendisine iş bulacağı vaadi vermesi nedeniyle görüşmeye gittiği Mehmet Şerif Demir tarafından cinsel tacize uğradığını, olayın akabinde eşini arayıp durumu anlatarak şikayetçi olduğunu söylemişti.      Mehmet Şerif Demir olayın basına yansımasının ardından CHP'den istifa ettiğini açıklamıştı. İstifa haberi gazetelerde de yer almıştı.  Telegram Haber     Yerel seçim sürecinde ise açıklanan Belediye Meclis Üyesi Adayları Listesinde de Mehmet Şerif Demir'in adının yer alması şaşkınlık yaratmıştı.  R.G.B ve ailesi Belediye Meclis Üyesi Adayları Listesinde de Mehmet Şerif Demir'in adının yer alması üzerine CHP Konak İlçe Başkanlığı ve CHP İzmir İl Başkanlığı ile görüştüklerini fakat net bir açıklama alamadıklarını söylediler. Kendilerine gelen duyuma göre  Mehmet Şerif Demir'in istifa ettim açıklaması doğru değil, tepkileri dindirmek için söylenmiş.    Konu ile ilgili savcılığın yaklaşımı ise çok dikkat çekici. Basit Cinsel Saldırı olarak nitelenen olayhakkında tanık olmaması gerekçesi ile Savcı ''Takipsizlik''kararı verdi.    Konu ile ilgili R.G.B ve avukatı ile görüştük. R.G.B karar inanamadığını söylerken tanık yok  gerekçesine ve ''Basit Cinsel Saldırı''nitelemesine tepki gösterdi ve karara itiraz edeceklerini söyledi.    R.G.B bu iğrenç saldıryı yapan kişi başkalarının yanında yapar mı? Nasıl tanık olsun? Bana göre bu kararın bir kaç gerkçesi olabilir. Ya benim yalan söylediğime kanaat getirilmiş, ya maruz kaldığım hareketler taciz olarak görülmemiş, ya da.... Ben evli bir kadınım. Benim yaşadıklarımla ilgili fikirleri var mı acaba? Psikolojim alt üst oldu. Farklı kültürde bir aile yapım olsa bu olayın korkunç sonuçları olurdu. Avukatım aracılığı ile bu karara itirazımızı gerçekleştireceğiz. Adalete güvenmek istiyorum dedi.    R.G.B.'nin avukatı Aylin Oran ise konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı.    Avukat Aylin Oran   Cinsel suçların çoğu zaman sadece iki kişi arasında geçmesi, olayın görgü tanıklarının olmayışı, kamera veya video kaydı, ses kaydı gibi teknik araçların nadiren suç delili olarak dava dosyalarında yer alması nedenleriyle suçun sübut bulup bulmadığı mahkemelerin en çok tartıştığı konulardan biridir. Ancak, Yargıtay yerleşik kararlarıyla suçun ispatı konusunda bazı kriterler getirmiştir. Yargıtay’a göre, fail ve mağdur dışında tanığın olmadığı cinsel suçlarda şu olgular tartışılarak suçun ispat edilip edilmediği belirlenmelidir: Göz önüne alınacak kriterler şöyledir;   ⦁ Şikayetçi mağdurun şikayetini dile getirme süresi: Yargıtay, şikayetçinin makul bir zaman dilimi içerisinde şikayet hakkını kullanması gerektiğini ifade etmektedir. ⦁ Mağdurun sanığı tanıyıp tanımadığı, ⦁ Fail ile mağdur arasında önceye dayalı herhangi bir husumet bulunup bulunmadığı: Fail ile mağdur birbirini tanıyorsa, aralarında olaydan önceye dayalı husumet bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Mağdur ile fail arasında önceye dair husumet varsa mağdurun cinsel taciz, cinsel saldırı veya cinsel istismara maruz kaldığına ilişkin beyanı Yargıtay tarafından ispat için yeterli görülmemektedir. Ancak, taraflar arasında önceye dayalı husumet yoksa mağdurun beyanına itibar etmek gerekir. ⦁ Mağdurun kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep bulunup bulunmadığı: Cinsel suçların yargılama süreci, bireysel ve sosyal etkileri itibariyle özellikle mağdur açısından zorlu bir süreçtir. Mağdurun doğrudan kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için somut bir olgu tespit edilememişse, mağdurun beyanına itibar edilmelidir. ⦁ Mağdurun beyanlarının hayatın olağan akışına uygun, tutarlı ve çelişkisiz olması ⦁ Mağdurun olay anlatımı somut vakıalara dayanmalıdır. ⦁ Mağdurun olayı hemen üçüncü kişilere anlatması: Mağdurun başından geçen olayı hemen yakınındaki insanlara anlatması ve mağdurun bu anlatımına tanıklık eden kişilerin beyanı ile mağdurun beyanının örtüşmesi ispat açısından önemli bir husus olarak kabul edilmektedir. Soruşturmaya konu olayda müvekkile samimi dürüst hayatın olağan akışına uygun olarak başından taciz olayını önce eşine, sonra kayınvalidesine aktarmıştır, şikayetçi olduğu zanlı ile aralarında husumet olmadığı gibi zanlının işe yerleştirme vaadi de söz konusudur, olaydan hemen sonra gerekli şikayet yapılmıştır ve zanlıya kendi şeref ve namusunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep de bulunmamaktadır. Buna göre Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla suçun oluştuğuna dair aranan tüm kriterlerin mevcut olmasına rağmen mağdur müvekkilenin beyanına itibar etmek gerekirken, Savcılık görevini yerine getirmemiş ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Bu karar erkek egemen toplumda cinsel tacize çanak tutacak, bu zihniyetteki erkekleri caydırmaktan öte tacizlerin artmasına  çanak tutacak bir karardır. Tabiidir ki hukuki süreçte gereken itirazlar yapılarak  müvekkilenin hakkı sonuna kadar aranacaktır.