Erdal Direğin: RİVA DERESİ ZEHİR SAÇIYOR, HERKES İZLİYOR…

ÖZEL HABER 11.06.2024 - 20:16, Güncelleme: 11.06.2024 - 20:57 16901+ kez okundu.
 

Erdal Direğin: RİVA DERESİ ZEHİR SAÇIYOR, HERKES İZLİYOR…

Riva Deresinin hali ne yazık ki içler acısı… Bir yandan susuzluk kapıda söylemleri havada uçuşurken, diğer yanda var olan doğal su kaynaklarımız birer birer yok oluyor. Araştırmacı Gazeteci Yazar Erdal Direğin Riva Deresine giderek bölgede araştırmalar yaptı, vatandaşlarla konuştu. Riva Deresinin durumu gerçekten endişe verici.

Erdal Direğin Kocaeli’nin Gebze İlçesi Tepecik köyü yakınlarından doğar. İstanbul sınırları içine Pendik ve Çekmeköy üzerinden girer ve Beykoz’dan Karadeniz’e dökülür. Biraz detay verecek olursak Ömerli Barajı’ndan sonra 32 kilometre uzunluğu olan çayın genişliği bazı yerlerde 25 metreyi bulur. Bazı yerlerde de 4 metreye kadar daralır. Ana kolun, bir çok yan kolları bulunmaktadır. 38 km’lik kısmı da Ömerli Barajına kadar gelen kısımdır. Ömerli Barajı’ndan sonra sırasıyla Koçullu, Ömerli, Sırapınar, Hüseyinli, Bozhane, Öğümce, Gölü, Paşamandıra ve Riva mahallelerinden geçerek Karadeniz’e dökülür. Bu bilgilerden sonra Riva deresinin adeta kangren halini alan sorunundan söz etmek istiyorum. Son olarak 10 gün önce son kez uğradım (Bozhane kıyısı) , mahalle sakinleri ve restoran işletmecileriyle görüşmelerimde “son yirmi beş yıldır dere yavaş yavaş kirlendiğini ancak bu yıl kirliliğin ve kokunun rekor seviyeye çıktığını” söylediler . Gerçekten bende bu kadarına şahit olmamıştım. Dere çok az akıyor ve derenin üzerindeki kirlilik gözle görülür biçimde. Atıklar gerçekten yüzüyor. Belli ki sadece fabrikalardan gelen atıklar değil bunlar, evsel atıklarda dereye boşaltılıyor. Bu konuda İski’nin açıklamasını da sizlerle paylaşmak isterim. Görünen o ki; Karadeniz’e dökülen derelerden İski sorumlu değil. Zaten uzun süredir bildiğim bir konu Riva Deresi DSİ’nin sorumluluk alanında. Yıllar önce bir Islah çalışması için DSİ tarafından Proje yapıldı ancak bu başarılamadı. Hatta başlanamadı bile. Yıllar yılı bu kıyılarda yaşayan insanlar için Riva dersi bir kabusa dönüştü. Adeta bir çevre katliamı yaşanıyor. Büyüklerimiz buradan tutulan balıkları efsane olarak anlatırlar. Yayın balıklarının boylarının 1.5 metreyi bulduğu söylenirdi. Bende çocukluğumda 1 metrenin üzerinde yayın balığının yakalandığını gördüm. Turna, Sazan ve Yayın balıkları o kadar çok tutuluyordu ki, o zamanın köy halkı dereden tutulan balıkları yakalayıp, sofralarında afiyetle yiyorlardı. Hatta yaşı 70’in üzerinde olanlar dereden su içtiklerini sürekli anlatırlar. 1988 yılı derede köy halkı balık tutuyor... Bunun yanında mahalli İdareler yasasından sonra mahalle olan bu yerleşimlerde halen köy hayatı yaşanıyor. Birer orman köyü olmalarına rağmen hayvancılık ve tarımda yer yer devam ediyor. Dere kenarlarında tarlası, bağ bahçesi olan köylüler sulamasını dereden sağlıyorlardı. Şimdi ne mümkün. Önemli saydığım bir kaynağımdan aldığım bilgiye göre, son günlerde derenin hali sonrası dere kenarında iş yapan fabrika, depo, imalathanelere büyük yaptırımlar uygulanacak. Kim ki dereye atığını arıtmadan boşaltıyor, canları fena halde yanacak. Çevre Bakanlığı ve İBB bu konuda iş birliğine gitmek zorunda. Su kaynakları halkındır. Ekrem İmamoğlu göreve gelir gelmez yetki alanında olmamasına rağmen ciddi bir çalışma yaparak, Derenin belli yerlerinden çok ciddi atık çıkarıldı. Debisi derinleşen dere tekrar akmaya başladı. Derenin oksijen değeri arttı. Hatta o dönemde dereye salınan balıkların yaşadıkları gözlendi. 3 Eylül 2020 derenin İBB tarafından temizlenmesinden sonra çekilmiştir  Çalışma sonlanınca dere bugün eski halinden çok daha kötü durumda. Dere kenarlarında restoran işletmecileri var. İstanbul halkı hafta sonları nefes almak için Beykoz’a gelirler. Fakat bu koku ve manzarada yemek yemenin imkanı yok. Riva’da plaj var. Plaja serinlemek için gelenler büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalıyor. İnsan sağlığını tehdit edecek durumda bu kirlilik. En çok da çocuklar etkilenir. Bu günkü hali Bu arada eline mikrofonu alıp konuya zerre kadar vakıf olmayan yandaş kanal televizyoncuları da halkı bıktırmış durumda. Ekrem İmamoğlu’nu kötü ve başarısız göstermek için iftira kampanyası yürütüyorlar. Fakat ne muhtarlar, ne de bilinçli halkımız bunlara prim vermiyor. Bunların amacı Üzüm yemek değil, elbette bağcıyı dövmek. Bunlar metrolarda yürüyen merdivenleri bozup, yada durdurup, çekim yapan yandaş kanallar. Bu konuya da girmek istemezdim ama belden aşağı olunca dayanamıyorum. Yürüyen merdivenlerin arasına vida sıkıştıran rezil insanlar var. Bunlar seçime yakın çok faaliyet gösterdiler. Fakat kötülükleri ile kaldılar, sonuç ortada. Konumuza dönecek olursak, her ne olursa olsun bu çevre felaketine el atılmalı. Yetkili, yetkisiz el atılmalı. Zeytin ağaçlarını söküp, maden sahasına çeviren, köylülerin tarım arazilerini yandaş müteahhitlerin emrine verenler, her türlü çevre felaketine duyarsız kalanlar bu işi başaramaz. Öyleyse iş başa düşecek. Haydi İBB, haydi Ekrem Başkanım, İstanbul’un gözbebeği Beykoz’u bu garabetten kurtaralım…    
Riva Deresinin hali ne yazık ki içler acısı… Bir yandan susuzluk kapıda söylemleri havada uçuşurken, diğer yanda var olan doğal su kaynaklarımız birer birer yok oluyor. Araştırmacı Gazeteci Yazar Erdal Direğin Riva Deresine giderek bölgede araştırmalar yaptı, vatandaşlarla konuştu. Riva Deresinin durumu gerçekten endişe verici.

Erdal Direğin

Kocaeli’nin Gebze İlçesi Tepecik köyü yakınlarından doğar. İstanbul sınırları içine Pendik ve Çekmeköy üzerinden girer ve Beykoz’dan Karadeniz’e dökülür. Biraz detay verecek olursak Ömerli Barajı’ndan sonra 32 kilometre uzunluğu olan çayın genişliği bazı yerlerde 25 metreyi bulur. Bazı yerlerde de 4 metreye kadar daralır. Ana kolun, bir çok yan kolları bulunmaktadır. 38 km’lik kısmı da Ömerli Barajına kadar gelen kısımdır.
Ömerli Barajı’ndan sonra sırasıyla Koçullu, Ömerli, Sırapınar, Hüseyinli, Bozhane, Öğümce, Gölü, Paşamandıra ve Riva mahallelerinden geçerek Karadeniz’e dökülür.

Bu bilgilerden sonra Riva deresinin adeta kangren halini alan sorunundan söz etmek istiyorum. Son olarak 10 gün önce son kez uğradım (Bozhane kıyısı) , mahalle sakinleri ve restoran işletmecileriyle görüşmelerimde “son yirmi beş yıldır dere yavaş yavaş kirlendiğini ancak bu yıl kirliliğin ve kokunun rekor seviyeye çıktığını” söylediler . Gerçekten bende bu kadarına şahit olmamıştım.

Dere çok az akıyor ve derenin üzerindeki kirlilik gözle görülür biçimde. Atıklar gerçekten yüzüyor.

Belli ki sadece fabrikalardan gelen atıklar değil bunlar, evsel atıklarda dereye boşaltılıyor. Bu konuda İski’nin açıklamasını da sizlerle paylaşmak isterim.

Görünen o ki; Karadeniz’e dökülen derelerden İski sorumlu değil. Zaten uzun süredir bildiğim bir konu Riva Deresi DSİ’nin sorumluluk alanında. Yıllar önce bir Islah çalışması için DSİ tarafından Proje yapıldı ancak bu başarılamadı. Hatta başlanamadı bile. Yıllar yılı bu kıyılarda yaşayan insanlar için Riva dersi bir kabusa dönüştü. Adeta bir çevre katliamı yaşanıyor. Büyüklerimiz buradan tutulan balıkları efsane olarak anlatırlar. Yayın balıklarının boylarının 1.5 metreyi bulduğu söylenirdi. Bende çocukluğumda 1 metrenin üzerinde yayın balığının yakalandığını gördüm. Turna, Sazan ve Yayın balıkları o kadar çok tutuluyordu ki, o zamanın köy halkı dereden tutulan balıkları yakalayıp, sofralarında afiyetle yiyorlardı. Hatta yaşı 70’in üzerinde olanlar dereden su içtiklerini sürekli anlatırlar.


1988 yılı derede köy halkı balık tutuyor...

Bunun yanında mahalli İdareler yasasından sonra mahalle olan bu yerleşimlerde halen köy hayatı yaşanıyor. Birer orman köyü olmalarına rağmen hayvancılık ve tarımda yer yer devam ediyor. Dere kenarlarında tarlası, bağ bahçesi olan köylüler sulamasını dereden sağlıyorlardı. Şimdi ne mümkün.

Önemli saydığım bir kaynağımdan aldığım bilgiye göre, son günlerde derenin hali sonrası dere kenarında iş yapan fabrika, depo, imalathanelere büyük yaptırımlar uygulanacak. Kim ki dereye atığını arıtmadan boşaltıyor, canları fena halde yanacak. Çevre Bakanlığı ve İBB bu konuda iş birliğine gitmek zorunda. Su kaynakları halkındır.

Ekrem İmamoğlu göreve gelir gelmez yetki alanında olmamasına rağmen ciddi bir çalışma yaparak, Derenin belli yerlerinden çok ciddi atık çıkarıldı. Debisi derinleşen dere tekrar akmaya başladı. Derenin oksijen değeri arttı. Hatta o dönemde dereye salınan balıkların yaşadıkları gözlendi.

3 Eylül 2020 derenin İBB tarafından temizlenmesinden sonra çekilmiştir 


Çalışma sonlanınca dere bugün eski halinden çok daha kötü durumda. Dere kenarlarında restoran işletmecileri var. İstanbul halkı hafta sonları nefes almak için Beykoz’a gelirler. Fakat bu koku ve manzarada yemek yemenin imkanı yok. Riva’da plaj var. Plaja serinlemek için gelenler büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalıyor. İnsan sağlığını tehdit edecek durumda bu kirlilik. En çok da çocuklar etkilenir.

Bu günkü hali


Bu arada eline mikrofonu alıp konuya zerre kadar vakıf olmayan yandaş kanal televizyoncuları da halkı bıktırmış durumda. Ekrem İmamoğlu’nu kötü ve başarısız göstermek için iftira kampanyası yürütüyorlar. Fakat ne muhtarlar, ne de bilinçli halkımız bunlara prim vermiyor. Bunların amacı Üzüm yemek değil, elbette bağcıyı dövmek. Bunlar metrolarda yürüyen merdivenleri bozup, yada durdurup, çekim yapan yandaş kanallar. Bu konuya da girmek istemezdim ama belden aşağı olunca dayanamıyorum. Yürüyen merdivenlerin arasına vida sıkıştıran rezil insanlar var. Bunlar seçime yakın çok faaliyet gösterdiler. Fakat kötülükleri ile kaldılar, sonuç ortada. Konumuza dönecek olursak, her ne olursa olsun bu çevre felaketine el atılmalı. Yetkili, yetkisiz el atılmalı. Zeytin ağaçlarını söküp, maden sahasına çeviren, köylülerin tarım arazilerini yandaş müteahhitlerin emrine verenler, her türlü çevre felaketine duyarsız kalanlar bu işi başaramaz. Öyleyse iş başa düşecek. Haydi İBB, haydi Ekrem Başkanım, İstanbul’un gözbebeği Beykoz’u bu garabetten kurtaralım…


 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.