ETÜBÖL- EKOLOJİK TARIMSAL ÜRETİM DESTEKLİ BÖLGESEL KALKINMADA YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ

ÖZEL HABER 11.05.2024 - 12:58, Güncelleme: 11.05.2024 - 13:48 14976+ kez okundu.
 

ETÜBÖL- EKOLOJİK TARIMSAL ÜRETİM DESTEKLİ BÖLGESEL KALKINMADA YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ

ETÜBÖL nedir. Bir çoğumuzun yabancı olduğu bir kavram. A. Baybars Göğez ETÜBÖL(Ekolojik Tarımsal Üretim Destekli Bölgesel Kalkınma) ve bu konuda yerel yönetimlerin rolünün önemine değiniyor.

Yerel yönetimler ve Yerelden kalkınma alanında kitapları olan ve hazırladığı projelerle dikkat çeken A. Baybars Göğez 10 Mayıs 2024’de Arel Üniversitesince düzenlenen “Siyaset ve Yönetim: Küresel ve Yerel Dinamikler Ulusal Kongresi” için bildiri sunma daveti aldığını ve Kitap düşüncesini destekleyen bu fırsatı değerlendirmek istediğini söyledi. A. Baybars Göğez  ETÜBÖL/ SETÜBÖL bildiri sunumundan bazı bölümleri bloğunda  okuyucuları ile paylaştı. . Akademik ağırlıklı ancak, okunması gereken çok yararlı bir yazı olduğunu söyleyen Göğez yeni bir kitabın yolda olduğunun da müjdesini vermiş oldu. Seçimler bitti, kucaklaşma- kutlama- çiçekler- tebrikler de bittiyse kolları sıvayıp, beldeleri dünya markası haline getirip işsizliği sıfırlayarak her eve 2-3 maaş girmesini sağlamak üzere, Yerelde/ Bölgesel kalkınma hamlesine başlama zamanı geldi demektir. Böylece belediye ve vatandaş dahil herkes kazanacak. Üstelik kimseye ihtiyaç duymadan. Yapılması gereken sabırla bu linkteki yazıyı okuyup, bölge/ beldenin "STRATEJİK VİZYON VE YATIRIM PLANLAMASINI" yaparak/ yaptırarak projeleri teker, teker gerçekleştirmek. Özellikle Belde ve İlçe Belediyelerine yönelik avantajlar çok fazla. Yazıda bir kısmı var. Hepsi sığmadı..)) Sanki CHP'li bazı başkanlar da dahil, ters ayakta yakalanmış kaleci veya gece far görmüş tavşan gibi makam koltuğuna sinmiş şaşkınlıkla ne yapacağına dair hiçbir fikri ve hazırlığı olmayanlar var galiba. Silkinip bir an önce işe koyulmaları lazım. Yazı içeriğinden anlaşıldığı gibi İL ÖZEL İDARELERİ de YEREL YÖNETİMLER gibi bir an önce kuvveden fiile geçmek zorundadırlar. Vatandaş seçtiği belediye başkanından, makam kapısını açık tutup gelenlere çay- kahve ikram etmekten daha fazlasını bekliyor..!! Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, Kırsal ve Kentsel tarım uygulamaları hakkında kamuoyunu aydınlatma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bir kitap yazmaya niyetlendim. 10 Mayıs 2024’de Arel Üniversitesince düzenlenen “Siyaset ve Yönetim: Küresel ve Yerel Dinamikler Ulusal Kongresi” için bildiri sunma daveti alınca, Kitap düşüncemi destekleyen bu fırsatı değerlendirmek istedim. ETÜBÖL/ SETÜBÖL bildiri sunumumdan bazı bölümleri bloğumda siz okuyucularım ile paylaşmak farz oldu. Akademik ağırlıklı ancak, okunması gereken çok yararlı bir yazı. Yeni bir kavram ve model, birkaç cümle ile ifade edilemeyeceği için, sonuna kadar okuyup sabır gösteren okuyucularıma şimdiden teşekkür ediyorum. Umarım modeli beğenip çevrelerinde dağıtmaya layık görürler. 100 yıllık süreci, ilginç detaylarıyla analitik formatta yazacağım kitapta anlatmayı düşünüyorum. Kentsel Tarıma meraklı Yerel Yöneticiler “uzun yazı” demeden okuyup, sorumlulara okuturlarsa, hap çözüm ve öneriler bulabilirler. Sanırım artık seçim sonrası “Ağırlama, Kutlama, Kucaklaşma” dönemi bitmiş farkındalık yaratacak projelere başlama zamanı gelmiştir.! “Tarımsal üretim, yatırım ve hazırlıklar için zaman doğru kullanılmayınca dikim- bakım- hasat- söküm tarih ve planlaması doğru yapılamaz, ürün verimliliği azalır hatta koskoca bir yıl kaybedilir.” Tarım, Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlıkları Karnemiz; Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren TARIM- ORMAN- ÇEVRE- GIDA- KÖYİŞLERİ- KOOPERATİFLER bakanlık kurma serüvenini kısaca özetlemek isterim. Kitabımızda her dönem gerçekleştirilen devrim niteliğindeki başarılar ve son dönemde yaşanan karmaşa sonucu gelinen nokta ayrıntılı olarak anlatılacak. Aşağıdaki değişim bile ülkenin ithalata dayalı tarım politikası hakkında fikir veriyor; https://tr.wikipedia.org/wiki/Tar%C4%B1m_ve_Orman_Bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1 6 Mart 1924’de Tarım Bakanlığı kuruldu. 11 Ağustos 1969’da Orman Bakanlığı kuruldu. 26 Ocak 1974’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adını aldı. 21 Eylül 1980’de iki bakanlık birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı adını aldı. 14 Aralık 1983’de Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı ile birleşti Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı oldu. 26 Ağustos 1991’de Orman Bakanlığı yeniden kuruldu ve bakanlığın adı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı oldu. 8 Mayıs 2003’de Orman Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı birleştirildi ve Çevre ve Orman Bakanlığı adını aldı. 6 Temmuz 2011’de; *Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yerine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kuruldu. *Çevre ve Orman Bakanlığı yerine Orman ve Su İşleri Bakanlığı kuruldu. (Barajlar ve Sulama Birlikleri Yerel yönetimlerden alınıp DSİ’ye devredildi. Devlet iyi işletmeci olamamıştır. Elektrik dağıtımı özelleşince, elektrik borcu kaynaklı birçoğu kayyuma devredildi. Bazı Yerel Yönetimler ortak projelerle RES- GES santrali kurup Birlik ve Kooperatifleri rahatlattı. Bu tarihten sonra birçok göl ve yeraltı sularının kuruduğu, HES özelleştirme ihaleleri açıldığına şahit olduk.) *Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kuruldu. (Kooperatifçilik ve Yerel Yönetimler eklenince Torba bakanlık oldu.) 10 Temmuz 2018’de iki bakanlık birleştirilerek yeniden Tarım ve Orman Bakanlığı kuruldu. 11 Ekim 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ismini aldı. 1. AMAÇ ETÜBÖL- «Ekolojik Tarımsal Üretim Destekli Bölgesel Kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü» başlığı, amacımızı tam olarak kapsıyor gibi görünse de, bu amaca «sürdürülebilirlik» eklenmesi zorunludur. Öncelikle ETÜBÖL, sonraki aşamada SETÜBÖL olarak devam edilmeli. Ekonomik, Çevreci ve Sosyal kalkınmaya (ESG) uygun bir model hedefiyle yola çıkıldığında, sürdürülebilir kalkınma mutlaka gerçekleşecektir. O halde kavramı ve kapsamı şöyle toparlamak daha doğru olacaktır; “İhtiyaç duyulan temel tarımsal ürünlerin ekosistemle uyumlu hale getirilerek, Yerelde/ Bölgesel Kalkınma Politikalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması.” (Prof. Dr. Betül Güray hocama katkısı için teşekkürler.) Belediye mücavir sınırlarında modern tekniklerle gerçekleştirilecek Kentsel tarım ile köylerde (Büyükşehrin kırsal yapısı bozulmamış köy yerleşimleri dahil) geleneksel yöntemlerle yapılan Kırsal tarım birlikte ele alınıp, Merkezi ve Yerel Yönetimlerin de katkısı/ rolü ile “ETÜBÖL” hedefine ulaşılması amaçlanmaktadır. Tarımsal üretim destekli Yerelde/ Bölgesel kalkınma kapsamdaki ifade gibi, her bölgenin ekosistemine uygun ürün seçimi öncelikli olup, (kimi sera üretimleri hariç) maksimum kalite ve verimliliğe ancak böyle ulaşılabilir. Yerel Yönetimlerin katkısı zorunlu. Yerel yönetimler, Anayasamıza göre devlet organizasyonunda mahalli müşterek ihtiyacı karşılayıp, yerinden yönetim esaslarının uygulandığı kamu tüzel kişileridir. Bu çerçevede, yetki genişliği sistemi ve diğer yerel kuruluşlarla birlikte devlet aygıtının kılcal damarlarıdır. *Yurttaşlık bilincinin gelişimine katkıları yanında, Yerelde/ Bölgesel kalkınmada sorumluluk üstlenebilme yetki ve sorumlulukları vardır. **“Yerelde kalkınma” ve istihdamı artırma amaçlı sanayi siteleri, STK’lar, kooperatifler, birlikler ve köylerle ortak projeler yürüterek alt yapı yatırımlarını faizsiz ve uzun vadeli geri ödeme şartıyla üstlenebilirler. 5393 Sy. Belediye kanunu Md. 15; «…. nüfusu 10.000 geçen belediyeler meclis kararıyla; Turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarıyla eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğal gaz, aydınlatma ve yol gibi alt yapı çalışmalarını faizsiz, on yıla kadar geri ödemeli veya ücretsiz yapar, yaptırır. Karşılığında tesise ortak olabilir.» Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Bankası (DB) ve Uluslararası diğer yardım kuruluşları BM, insanlığın küresel sorunlarına katkıda bulunmak amacıyla, 2015 yılında ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Amacı ile Küresel, Ulusal ve Yerel düzeyde kalkınma hedefinin parçası olma düşüncesiyle, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen modelin destekleyicisi olarak öne çıkmaktadır. Sığınmacılar ve mültecilerin sorunlarıyla afetlere yönelik, BM ve DB tarafından zarar gören ülkelere zaman, zaman %50- %100 hibe ve destekler açıklanmaktadır. 2. KAPSAM Cumhuriyetin ilk yıllarında %90 nüfusun yaşadığı köylerde, Kırsal tarım ağırlıklı kalkınma modelinin yanı sıra, bazı kent ve ilçelerde Sanayi veya Turizm ağırlıklı kalkınma modeli uygulamaları da gerçekleştirilmiştir. Bülent Ecevit ile 1970’li yıllarda, CHP parti programında yer bulan KÖYKENT, köyleri cazibe merkezi haline dönüştürüp kentten köye tersine göçü özendiren, Kırsal tarım ağırlıklı kalkınma modeli fikrini ön plana çıkarmıştır. Önce Bolu ve Van’da, son olarak Ordu Mesudiye’de uygulanma şansı bulmuştur. Sonraki yıllarda siyasi partilerin programlarında Kırsal ve Bölgesel kalkınmaya fazla rastlanmazken, isminde «Köyişleri, Kooperatifçilik, Kalkınma vb.» unvanlar olan bakanlıklar zamanla kapatılmış ve/ veya TARIM- ÇEVRE- ŞEHİRCİLİK gibi başlıklar altında kurulan bakanlıkların içinde daire başkanlığı veya genel müdürlük seviyesinde temsil edilir olmuşlardır. Yerelde/ Bölgesel kalkınma program ve çabaları yerine, Ulusal Kalkınma program ve çabalarının ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Temelsiz bina olmayacağı gibi, «Yerelde Kalkınma gerçekleşmeden, Yerelden Kalkınma Politikalarını» konuşmak siyaseten kitleleri harekete geçirmede etkili görünse de, bu tip siyasi söylemler gerçekleştirilemediği takdirde, zamanla kamuoyunda inandırıcılığını yitirmektedir. Bknz; https://abaybarsgogez.net/yerelden-kalkinma-politikalarinin-olusturulmasi KENTGES- Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi Ve Eylem Planı (2010- 2023) Yüksek Planlama Kurulu’nun 25.10.2010 tarih ve 2010/34 sayılı kararı ile kabul edilmiş ve 04.11.2010 tarih ve 27749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. https://kentges.csb.gov.tr (KENTKÖY kitabımdan alıntıdır.) KENTGES kentleşme ve imar konularında merkezi ve yerel idareler için bir yol haritası olarak kabul edilerek Bayındırlık ve İskân bakanlığı sorumluluğunda olsa da, 2011’de bakanlığın feshi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilmiştir. 2010- 2023 yıllarını kapsamasına rağmen, hala Strateji ve Hedefler öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemiştir. Son faaliyet raporu 2016’da yayımlanmıştır. KENTGES’in temel stratejileri aşağıda yer alan üç ana eksende gruplandırılmıştır; • Mekânsal Planlama Sisteminin Yeniden Yapılandırılması, • Yerleşmelerin Mekân ve Yaşam Kalitesinin Artırılması, • Yerleşmelerin Ekonomik ve Toplumsal Yapılarının Güçlendirilmesi. KENTGES; “EYLEM 15.1.1: Merkez köy, köy kent veya tarım kentleri gibi uygulamalar yaygınlaştırılarak, ekonomik ve toplumsal gelişmeleri sağlanacaktır” diye Köykent projesine atıf yapılmış ancak sonuç odaklı hiçbir çalışma yapılmamıştır. Görüldüğü gibi «Kentsel Planlama» ağırlıklı KENTGES, Kırsal bölge gelişimi amaçlı eylem ve planlamaları da kapsayarak ETÜBÖL ile benzeşmekteyse de maalesef ölü doğmuştur. Büyükşehir yasasının etkisi. 2012’de 6360 Sy. Kanuna 2013’de Ordu ve bir ilçe daha eklenerek “14 İlde Büyükşehir Belediyesi ve 27 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve KHK’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edilince, köyler mahalle oldu. Deyim yerindeyse bir gecede kırsal nüfus %23’den %9’a ve 2023’de %6’ya gerilemiştir. Bu kırsal nüfusun içinde tarımsal üretim yapan nüfusun %2,5 civarı olduğu tahmin edilmektedir. 6360 Sy. yasayla İl özel idareleri kapatılarak kırsalda tarımsal üretim ve kalkınma sorumluluğu Büyükşehirlere geçmiştir. Kentsel tarımda bile yetersiz olan Yerel yönetimler, Kırsal tarıma hazırlıksız yakalanmış ve destekler konusunda bocalama yaşamışlar. Kentsel ve Kırsal tarım başarı hikayeleri, pandemi etkisiyle 2020’den sonra duyulmaya başlanmıştır. 80 milyonu aşkın ülke nüfusunun geleneksel yöntemler ve %2,5 kırsal üreticinin gerçekleştirdiği Kırsal tarımla beslenmesi mümkün değildir. Adana, Mersin ve Antalya’da yapılan seracılık ve üretim, aslında arzu edilen ölçek, nitelik ve standartlarda olmasa da bir çeşit Kentsel tarımdır. Pandemi etkisi ve Glaskow COP 26 kararları. Pandemi döneminde dünyada yaşananlar ve mobilizasyon sorunu ezberleri değiştirdi. Glaskow COP26 toplantısında dünya ülkeleri «Enerji ve Tarımda Yerinde Üret ve Tüket» sistemine geçme kararı almak zorunda kaldılar. Ülkemiz bu karara çekince koymuştur. Bu düşünceyle kent çeperlerinde Tekno Tarım (Hidroponic, aquaponic, topraksız ve dikey tarım vb.) ile jeotermal ısıtmalı seralarda daha düşük enerji maliyetli, ekolojik ve topraksız Kentsel tarımın önemi artmıştır. KENTKÖY kitabımda dünyadan da örnekler verilerek detaylı açıklamalar yapılmıştır. Tabii ki Kırsal tarımı görmezden gelmeyeceğiz ancak, ekolojik koşullarda üretilerek insan sağlığını önemseyen ilaçsız- hormonsuz- DNA’sı değiştirilmemiş güvenli gıdalara erişim konusu en önemli önceliğimiz olmalıdır. Avrupa Birliği (AB) katılım sürecinin etkisi. Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile AB’nin mali yardımlarına ilişkin düzenlemeleri içeren Çerçeve Anlaşması ve Kırsal Kalkınma Programı (IPARD), AB mali yardımı yönetimi ve uygulanmasına ilişkin taahhütlerin yerine getirilmesini öngören Finansman Anlaşmasının uygulanması için, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve Kırsal Kalkınma Ajansı yetkili kurum olarak görevlendirilmiştir. https://www.tkdk.gov.tr  Farklı birimlerce süreç ayrıca izlenmektedir. Merkezi Finans ve İhale Birimi https://www.cfcu.gov.tr   AB iletişim ağı https://ab-ilan.com/hakkimizda  Diğer taraftan, DB ve BM gibi uluslararası hibe ve fon kuruluşlarının; Çevre, Kırsal kalkınma, göçmenler- sığınmacılar- afetlere yönelik Yerelde kalkınma amaçlı olmak üzere, farklı oranlarda ve muhataplara yönelik hibe programları bulunmaktadır. www.seeco.gov.tr www.rec.org.tr örnektir. Programlarda Kentsel tarım desteklerinden bahsedilmezken, Kırsal tarım destekleri öne çıkarılmaktadır. Kırsal Kalkınma Programları ve Ulusal Kırsal Ağ ( https://www.tkdk.gov.tr ) AB uyum süreci kapsamında 2007- 2013’den itibaren düzenli olarak hazırlanan Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (UKKS), kırsal kalkınma politikalarımız açısından büyük öneme sahiptir. UKKS, kırsal politika uygulamaları konusunda iki ana dokümana temel teşkil etmektedir. *AB tarafından fonlanan IPARD Programı *Ulusal bütçeden kırsal kalkınmaya tahsis edilen kaynaklarla uygulanan Ulusal Kırsal Kalkınma Planı (UKKP) Kırsal alanlarda yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile tarım ve tarım dışı kırsal ekonominin güçlendirilmesi düşüncesine paralel olarak, kırsal yerleşimlerin cazibesinin artırılmasında IPARD desteklerinin önemli bir katkısı bulunmaktadır. Programın ilk yıllarında destekler Köyişleri bakanlığınca, sonraki yıllarda torba bakanlığa dönüşen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman ile Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden yürütülmeye başlandı. Öte yandan, Türkiye’nin kırsal kalkınma politika ve uygulamalarında edindiği deneyimlerle hazırlanan UKKP ile kırsal kalkınma proje ve programlarında bütüncül bir yaklaşım benimsenmektedir. UKKS; farklı finansal kaynaklardan desteklenen kırsal kalkınma faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamak, ulusal çerçevede belirlenen hedeflere ulaşmasında etkin koordinasyon mekanizması oluşturulması açışından da temel bir dokümandır. UKKS’de temel amaç; yerel kaynaklarla kırsal toplumun kendi yöresinde kalkınmasıdır. Yerel kalkınma, kırsal kalkınma stratejisi kapsamında ele alınarak, ulusal kırsal kalkınma politikalarının başarısında büyük etki sağlayacaktır. Bölge kalkınma ajanslarının UKKP’ye katılması, bölgesel kalkınma planı ile uyumun sağlanması, yerel ve merkezi düzeyde önceliklerin bütünleştirilmesi açısından çok önemlidir. Bu düşüncelerle Yerelde Kalkınma tarifinin şöyle olması gerektiğini düşünüyorum; “Bölgenin çevresel koşulları korunarak tarımsal faaliyetler, esnaf ve sanatkârlar ile halkın ekonomik yaşama katılmalarının önünde ki engellerin kaldırılması, vatandaşların sosyo ekonomik gereksinmeleri karşılanarak refahlarının artmasına katkıda bulunmaktır. Kırsal bölgelerdeki dezavantajlı kesime yönelik destek ve hibeler de bu anlamda değerlendirilebilir.” UKKS Stratejik Amaç-5; Yerel Kalkınmada Kurumsal Kapasite Geliştirilmesinde iki yönlü yerel kalkınma hazırlığına ihtiyaç vardır; Kırsal nüfusa hizmet götüren yerel idarelerdeki kurumsallaşma düzeyinin artırılması, Yerel kalkınma aktörlerinin kırsal kalkınma programı hazırlama, uygulama ve izleme kapasitesinin geliştirilmesi. Bu doğrultuda, yerel kalkınmaya yönelik olası hazırlıklar ve ihtiyaçları sıralarsak; A) İlçe düzeyinde kırsal alanda hizmet sunum kapasitesi için ihtiyaç duyulan kurumsallaşma sağlanması, B) Hizmet sunumunda kırsalın yeni demografik yapısını ve coğrafi dezavantajlarını gözeten yenilikçi yöntemlerin geliştirilmesi, C) Mahalli idarelerin hizmet sunum kapasitesinin güçlendirilmesi, D) Yerel yönetişimi güçlendirmek üzere kamu ve özel kesim ile STK’ların işbirliği ve ortaklığına dayanan kırsal kalkınma girişimlerinin harekete geçirilmesi, E) Sivil nitelikli yerel kalkınma girişimlerinin kurumsallaşması, F) Yerel ve kırsal kalkınma için ulusal ve uluslararası ölçekte bilgi ve deneyim paylaşımının sağlanmasına yönelik ulusal ölçekteki ağ platformunun oluşturulması amaçlanmaktadır. 3. YÖNTEM Kamu kurumları ve yerel inisiyatiflerle birlikte, nüfus- sanayi yoğun kentlerin kent çeperi olarak belirlenen il/ ilçe/ belde ve köylerinin; *Karbon ayak izi değerleri ölçülerek kent girişinde ilan edilecek, azaltım yol haritası belirlenecektir. *Bölgenin köylerle birlikte Stratejik yatırım, gelişim ve vizyon alanları tespit edilecektir. *Topraklı ve topraksız tarım ile turizm- sağlık- sanayi- eğitim- günübirlik konaklama vb. alanların tespiti için yetkin uzmanlardan kurulu bir heyet görevlendirilecek ve bütçe oluşturulacaktır. *İl- ilçe- beldelerin 1/ 5.000 ve 1/ 1.000 imar planları hızlıca revize edilerek, onaylanmak üzere ilan ve askı süreleri tamamlanarak, yatırım iklimine uygun sorunsuz planlı alanlar üretilecek, plansız alanların kapasiteleri ve işlevleri tespit edilecektir. *Bölgenin ekolojik özelliklerine sadık kalarak, yapı mimarisi ile varsa tarihi ve kültürel mekan- çevre- sanat yapı stoğu koruma altına alınacak, yenileme çalışmalarında ekolojik denge ve tarihi miras ile uyumlu mimari stiller tercih edilecektir. *Tarihi yapı ve mekanlar, aslına uygun olarak onarılıp kent turizmine kazandırılacaktır. *Planlanan yatırım konularının, iş kolları ve sektörlere göre fizibilite ve şartnameleri hazırlanarak; Merkezi- Yerel yönetimler- yerel özel sektör- ulusal ve uluslararası yatırımcılarla paylaşılacaktır. *Bölgedeki insan kaynağının mesleki yeterlilik eğitimleri planlanıp gerçekleştirilecektir. *Lojistik ve ulaşım fırsatları gözden geçirilerek, ihtiyaçlara uygun yeniden planlanacaktır. Vb. Kent çeperi nedir? Sürdürülebilir Ekolojik Tarımsal Üretim potansiyeline sahip kent çeperlerinde, modern tekniklerle Kentsel tarıma dayalı, halkın temel ihtiyacı olan gıdalar üretilerek, “Seradan/ Tarladan tezgâha veya sofraya” tüketim zincirinin kurulması hedeflenmektedir. Örnek vermek gerekirse; İstanbul Avrupa yakasının kent çeperi Silivri, Çatalca ve kuzey ormanları, Anadolu yakasının kent çeperleri ise Şile, Ağva, Yalova Termal- Armutlu- Çınarcık gibi kara ve denizden merkez ilçelere 1-2 saat uzaklıktaki, doğal olarak karbon nötr seviyesine yakın bölgeler kabul edilmektedir. Benzeri konumda Anadolu coğrafyasındaki Büyükşehir ve illerin kent çeperi konumundaki ilçe ve beldeler tespit edilerek, ETÜBÖL anlayışı/ uygulamaları yaygınlaştırılacaktır. Hedef; Adana, Mersin, Antalya vb. bölgelerden taşınarak gelen temel gıda ürünlerinin (sebze ve meyvelerin) bu kent çeperlerinde yerinde üretilip tüketilmesidir. Hükümetin belirlediği taban fiyat uygulaması kapsamındaki çay- fındık- pamuk- zeytin vb. ile buğday- arpa- ayçiçeği- mısır vb. stratejik ürünler projemiz kapsamı dışında, Ulusal kalkınma modeli ve hedefleri çerçevesinde iktidar/ bakanlıklar tarafından planlanmalıdır. Doğru bir planlama ve destekleme yapıldığında, Yerelde/ Bölgesel Kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine pozitif katkılarda bulunacağı doğaldır. Kent çeperlerinde gerçekleştirilecek Kentsel Tarım yatırımcı ve üreticileri kimlerdir? 1.Makro ölçekte; (Jeotermalli seralarda, yatırımcılar tarafından karlılık ve yatırımın geri dönüşü önceliği olan teşvik belgeli üretim.) A)Mücavir sahadaki imarlı alanlar ile hazine/ kamuya ait tarla vasıflı arazilerin özel yatırımcılara kiralanarak, ölçek ekonomisine uygun (30- 50.000 m2) seralarda, ihracat hedefli ekolojik tekno tarım ile (topraksız, Hidroponic, Aquaponic, dikey tarım vb.) sebze ve meyvelerin üretilerek ihracat geliri elde edilmesi. B)Yüksek karbon emisyonuna sahip komşu il ve ilçe belediyelerinin, vatandaşlarına güvenli ve uygun fiyatlı gıda sunmak amacıyla, halk pazarı ve büfelerde satılmak üzere, şirketleri veya diğer belediyelerin şirketleriyle birlikte, ölçek ekonomisine uygun en az 20- 30.000 m2 ekolojik topraksız tekno tarım teknikleriyle uygun maliyetli sebze ve meyveler üretmeleri için tarımsal arazilerin tahsis/ kiralanması. 2.Mikro ölçekte; (Bireysel veya örgütlü olarak, yerel yönetimlerle ortak proje desteğiyle, Kadın ve Tarımsal Üretim Kooperatifleri ile Birlikleri organizasyonunda uygun maliyetli üretim yapılması.) KENTKÖY- Kent İhtisas Kooperatifleri, İhtisas Birlikleri, İhtisas Köyleri modeli. A)Bölge halkının bahçe ve tarlalarında, tüketimi yaygın meyve ve sebzeleri, ekolojik standart ve yöntemlerle sera veya tarlalarda üreterek, doğrudan tüketiciye ulaştırmak üzere tezgah veya sofrayla buluşturulması. B)Üretici kooperatifi ve birlik üyelerinin tarlaları ile Merkezi- Yerel yönetime ait arazilerin, ortak proje kapsamında tahsis edilerek, ürünlerin doğrudan veya yöresel markalı katma değerli ürün (Konserve, Turşu, Tarhana, Reçel vb.) haline getirilerek iç pazarda veya kurulacak elektronik satış kanalları üzerinden satışıdır. 4. SONUÇ *AB yeşil müktesebatıyla, 01.01.2026’dan sonra gıda ürünleri üretimindeki standartlar ve ihracat şartları zorlaşmaktadır. İhracat hedefli ekolojik tarımsal üretim için karbon emisyonu yüksek bölgelerden uzakta, kent çeperlerindeki tarım alanlarının önemi artmıştır. *Enerji ve Tarımda yerinde üret ve tüket sistemiyle sera gazı emisyonu yüksek, bacalı sanayi ve nüfus- yoğun kentlerin güvenli temel gıda ihtiyaçlarını, 1.000 km+ öteden değil kent çeperlerinde karşılamak mümkündür. *Yerinde ve ölçek ekonomisine uygun modern tarım teknikleriyle gerçekleştirilecek üretim ve azalan lojistik maliyetlerle fiyatlar genel seviyesi azalarak, vatandaşın güvenli gıdaya daha ucuz ve kaliteli olarak erişimi sağlanacaktır. Bu yöntem merkezi hükümetin enflasyonun azaltılması stratejilerini de destekler. *Nüfus ve sanayi yoğun şehirlerin İklim Uyum Eylem Planlarında karbon salımı azaltımı için, gıda ürünlerinin şehirlerarası tedarik trafiğinin azaltılması, karbon nötr hedefine pozitif katkıda bulunacaktır. *Bursa ve İstanbul gibi tüm Türkiye’de emisyonu yüksek kentlerin bahçe ve parkları, hobi bahçeleri ile teraslarında kentsel tarım yaparak yeterli güvenli gıdaya ulaşmak hayali aldatmaca olup gerçekçi değildir. *«Yeşil Şehir» koşullarını taşıyan potansiyel ETÜBÖL beldelerinde, kalkınma gerçekleştikten sonra göç ve yapılaşmanın önüne geçmek için, doğal yapının korunması ve dikey yapılaşma ağırlıklı imar planı uygulamalarına izin verilmemesi yerel yönetimlerin en önemli önceliği olmalıdır. Bilgi paylaşınca güzel  
ETÜBÖL nedir. Bir çoğumuzun yabancı olduğu bir kavram. A. Baybars Göğez ETÜBÖL(Ekolojik Tarımsal Üretim Destekli Bölgesel Kalkınma) ve bu konuda yerel yönetimlerin rolünün önemine değiniyor.

Yerel yönetimler ve Yerelden kalkınma alanında kitapları olan ve hazırladığı projelerle dikkat çeken A. Baybars Göğez 10 Mayıs 2024’de Arel Üniversitesince düzenlenen “Siyaset ve Yönetim: Küresel ve Yerel Dinamikler Ulusal Kongresi” için bildiri sunma daveti aldığını ve Kitap düşüncesini destekleyen bu fırsatı değerlendirmek istediğini söyledi. A. Baybars Göğez  ETÜBÖL/ SETÜBÖL bildiri sunumundan bazı bölümleri bloğunda  okuyucuları ile paylaştı. . Akademik ağırlıklı ancak, okunması gereken çok yararlı bir yazı olduğunu söyleyen Göğez yeni bir kitabın yolda olduğunun da müjdesini vermiş oldu.

Seçimler bitti, kucaklaşma- kutlama- çiçekler- tebrikler de bittiyse kolları sıvayıp, beldeleri dünya markası haline getirip işsizliği sıfırlayarak her eve 2-3 maaş girmesini sağlamak üzere, Yerelde/ Bölgesel kalkınma hamlesine başlama zamanı geldi demektir.

Böylece belediye ve vatandaş dahil herkes kazanacak. Üstelik kimseye ihtiyaç duymadan.

Yapılması gereken sabırla bu linkteki yazıyı okuyup, bölge/ beldenin "STRATEJİK VİZYON VE YATIRIM PLANLAMASINI" yaparak/ yaptırarak projeleri teker, teker gerçekleştirmek.

Özellikle Belde ve İlçe Belediyelerine yönelik avantajlar çok fazla. Yazıda bir kısmı var. Hepsi sığmadı..))

Sanki CHP'li bazı başkanlar da dahil, ters ayakta yakalanmış kaleci veya gece far görmüş tavşan gibi makam koltuğuna sinmiş şaşkınlıkla ne yapacağına dair hiçbir fikri ve hazırlığı olmayanlar var galiba. Silkinip bir an önce işe koyulmaları lazım.

Yazı içeriğinden anlaşıldığı gibi İL ÖZEL İDARELERİ de YEREL YÖNETİMLER gibi bir an önce kuvveden fiile geçmek zorundadırlar.

Vatandaş seçtiği belediye başkanından, makam kapısını açık tutup gelenlere çay- kahve ikram etmekten daha fazlasını bekliyor..!!

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, Kırsal ve Kentsel tarım uygulamaları hakkında kamuoyunu aydınlatma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bir kitap yazmaya niyetlendim.

10 Mayıs 2024’de Arel Üniversitesince düzenlenen “Siyaset ve Yönetim: Küresel ve Yerel Dinamikler Ulusal Kongresi” için bildiri sunma daveti alınca, Kitap düşüncemi destekleyen bu fırsatı değerlendirmek istedim. ETÜBÖL/ SETÜBÖL bildiri sunumumdan bazı bölümleri bloğumda siz okuyucularım ile paylaşmak farz oldu. Akademik ağırlıklı ancak, okunması gereken çok yararlı bir yazı.

Yeni bir kavram ve model, birkaç cümle ile ifade edilemeyeceği için, sonuna kadar okuyup sabır gösteren okuyucularıma şimdiden teşekkür ediyorum. Umarım modeli beğenip çevrelerinde dağıtmaya layık görürler. 100 yıllık süreci, ilginç detaylarıyla analitik formatta yazacağım kitapta anlatmayı düşünüyorum.

Kentsel Tarıma meraklı Yerel Yöneticiler “uzun yazı” demeden okuyup, sorumlulara okuturlarsa, hap çözüm ve öneriler bulabilirler. Sanırım artık seçim sonrası “Ağırlama, Kutlama, Kucaklaşma” dönemi bitmiş farkındalık yaratacak projelere başlama zamanı gelmiştir.!

“Tarımsal üretim, yatırım ve hazırlıklar için zaman doğru kullanılmayınca dikim- bakım- hasat- söküm tarih ve planlaması doğru yapılamaz, ürün verimliliği azalır hatta koskoca bir yıl kaybedilir.”

Tarım, Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlıkları Karnemiz;

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren TARIM- ORMAN- ÇEVRE- GIDA- KÖYİŞLERİ- KOOPERATİFLER bakanlık kurma serüvenini kısaca özetlemek isterim. Kitabımızda her dönem gerçekleştirilen devrim niteliğindeki başarılar ve son dönemde yaşanan karmaşa sonucu gelinen nokta ayrıntılı olarak anlatılacak. Aşağıdaki değişim bile ülkenin ithalata dayalı tarım politikası hakkında fikir veriyor;

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tar%C4%B1m_ve_Orman_Bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1

6 Mart 1924’de Tarım Bakanlığı kuruldu.

11 Ağustos 1969’da Orman Bakanlığı kuruldu.

26 Ocak 1974’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adını aldı.

21 Eylül 1980’de iki bakanlık birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı adını aldı.

14 Aralık 1983’de Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı ile birleşti Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı oldu.

26 Ağustos 1991’de Orman Bakanlığı yeniden kuruldu ve bakanlığın adı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı oldu.

8 Mayıs 2003’de Orman Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı birleştirildi ve Çevre ve Orman Bakanlığı adını aldı.

6 Temmuz 2011’de;

*Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yerine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kuruldu.

*Çevre ve Orman Bakanlığı yerine Orman ve Su İşleri Bakanlığı kuruldu. (Barajlar ve

Sulama Birlikleri Yerel yönetimlerden alınıp DSİ’ye devredildi. Devlet iyi işletmeci olamamıştır. Elektrik dağıtımı özelleşince, elektrik borcu kaynaklı birçoğu kayyuma devredildi. Bazı Yerel Yönetimler ortak projelerle RES- GES santrali kurup Birlik ve Kooperatifleri rahatlattı. Bu tarihten sonra birçok göl ve yeraltı sularının kuruduğu, HES özelleştirme ihaleleri açıldığına şahit olduk.)

*Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kuruldu. (Kooperatifçilik ve Yerel Yönetimler eklenince Torba bakanlık oldu.)

10 Temmuz 2018’de iki bakanlık birleştirilerek yeniden Tarım ve Orman Bakanlığı kuruldu.

11 Ekim 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ismini aldı.

1. AMAÇ

ETÜBÖL- «Ekolojik Tarımsal Üretim Destekli Bölgesel Kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü» başlığı, amacımızı tam olarak kapsıyor gibi görünse de, bu amaca «sürdürülebilirlik» eklenmesi zorunludur. Öncelikle ETÜBÖL, sonraki aşamada SETÜBÖL olarak devam edilmeli. Ekonomik, Çevreci ve Sosyal kalkınmaya (ESG) uygun bir model hedefiyle yola çıkıldığında, sürdürülebilir kalkınma mutlaka gerçekleşecektir. O halde kavramı ve kapsamı şöyle toparlamak daha doğru olacaktır;

“İhtiyaç duyulan temel tarımsal ürünlerin ekosistemle uyumlu hale getirilerek, Yerelde/ Bölgesel Kalkınma Politikalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması.” (Prof. Dr. Betül Güray hocama katkısı için teşekkürler.)

Belediye mücavir sınırlarında modern tekniklerle gerçekleştirilecek Kentsel tarım ile köylerde (Büyükşehrin kırsal yapısı bozulmamış köy yerleşimleri dahil) geleneksel yöntemlerle yapılan Kırsal tarım birlikte ele alınıp, Merkezi ve Yerel Yönetimlerin de katkısı/ rolü ile “ETÜBÖL” hedefine ulaşılması amaçlanmaktadır.

Tarımsal üretim destekli Yerelde/ Bölgesel kalkınma kapsamdaki ifade gibi, her bölgenin ekosistemine uygun ürün seçimi öncelikli olup, (kimi sera üretimleri hariç) maksimum kalite ve verimliliğe ancak böyle ulaşılabilir.

Yerel Yönetimlerin katkısı zorunlu.

Yerel yönetimler, Anayasamıza göre devlet organizasyonunda mahalli müşterek ihtiyacı karşılayıp, yerinden yönetim esaslarının uygulandığı kamu tüzel kişileridir. Bu çerçevede, yetki genişliği sistemi ve diğer yerel kuruluşlarla birlikte devlet aygıtının kılcal damarlarıdır.

*Yurttaşlık bilincinin gelişimine katkıları yanında, Yerelde/ Bölgesel kalkınmada sorumluluk üstlenebilme yetki ve sorumlulukları vardır.

**“Yerelde kalkınma” ve istihdamı artırma amaçlı sanayi siteleri, STK’lar, kooperatifler, birlikler ve köylerle ortak projeler yürüterek alt yapı yatırımlarını faizsiz ve uzun vadeli geri ödeme şartıyla üstlenebilirler.

5393 Sy. Belediye kanunu Md. 15; «…. nüfusu 10.000 geçen belediyeler meclis kararıyla; Turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarıyla eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğal gaz, aydınlatma ve yol gibi alt yapı çalışmalarını faizsiz, on yıla kadar geri ödemeli veya ücretsiz yapar, yaptırır. Karşılığında tesise ortak olabilir.»

Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Bankası (DB) ve Uluslararası diğer yardım kuruluşları

BM, insanlığın küresel sorunlarına katkıda bulunmak amacıyla, 2015 yılında ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Amacı ile Küresel, Ulusal ve Yerel düzeyde kalkınma hedefinin parçası olma düşüncesiyle, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen modelin destekleyicisi olarak öne çıkmaktadır.

Sığınmacılar ve mültecilerin sorunlarıyla afetlere yönelik, BM ve DB tarafından zarar gören ülkelere zaman, zaman %50- %100 hibe ve destekler açıklanmaktadır.

2. KAPSAM

Cumhuriyetin ilk yıllarında %90 nüfusun yaşadığı köylerde, Kırsal tarım ağırlıklı kalkınma modelinin yanı sıra, bazı kent ve ilçelerde Sanayi veya Turizm ağırlıklı kalkınma modeli uygulamaları da gerçekleştirilmiştir.

Bülent Ecevit ile 1970’li yıllarda, CHP parti programında yer bulan KÖYKENT, köyleri cazibe merkezi haline dönüştürüp kentten köye tersine göçü özendiren, Kırsal tarım ağırlıklı kalkınma modeli fikrini ön plana çıkarmıştır. Önce Bolu ve Van’da, son olarak Ordu Mesudiye’de uygulanma şansı bulmuştur.

Sonraki yıllarda siyasi partilerin programlarında Kırsal ve Bölgesel kalkınmaya fazla rastlanmazken, isminde «Köyişleri, Kooperatifçilik, Kalkınma vb.» unvanlar olan bakanlıklar zamanla kapatılmış ve/ veya TARIM- ÇEVRE- ŞEHİRCİLİK gibi başlıklar altında kurulan bakanlıkların içinde daire başkanlığı veya genel müdürlük seviyesinde temsil edilir olmuşlardır.

Yerelde/ Bölgesel kalkınma program ve çabaları yerine, Ulusal Kalkınma program ve çabalarının ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Temelsiz bina olmayacağı gibi, «Yerelde Kalkınma gerçekleşmeden, Yerelden Kalkınma Politikalarını» konuşmak siyaseten kitleleri harekete geçirmede etkili görünse de, bu tip siyasi söylemler gerçekleştirilemediği takdirde, zamanla kamuoyunda inandırıcılığını yitirmektedir. Bknz; https://abaybarsgogez.net/yerelden-kalkinma-politikalarinin-olusturulmasi

KENTGES- Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi Ve Eylem Planı (2010- 2023)

Yüksek Planlama Kurulu’nun 25.10.2010 tarih ve 2010/34 sayılı kararı ile kabul edilmiş ve 04.11.2010 tarih ve 27749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. https://kentges.csb.gov.tr (KENTKÖY kitabımdan alıntıdır.)

KENTGES kentleşme ve imar konularında merkezi ve yerel idareler için bir yol haritası olarak kabul edilerek Bayındırlık ve İskân bakanlığı sorumluluğunda olsa da, 2011’de bakanlığın feshi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilmiştir. 2010- 2023 yıllarını kapsamasına rağmen, hala Strateji ve Hedefler öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemiştir. Son faaliyet raporu 2016’da yayımlanmıştır.

KENTGES’in temel stratejileri aşağıda yer alan üç ana eksende gruplandırılmıştır;

• Mekânsal Planlama Sisteminin Yeniden Yapılandırılması,

• Yerleşmelerin Mekân ve Yaşam Kalitesinin Artırılması,

• Yerleşmelerin Ekonomik ve Toplumsal Yapılarının Güçlendirilmesi.

KENTGES; “EYLEM 15.1.1: Merkez köy, köy kent veya tarım kentleri gibi uygulamalar yaygınlaştırılarak, ekonomik ve toplumsal gelişmeleri sağlanacaktır” diye Köykent projesine atıf yapılmış ancak sonuç odaklı hiçbir çalışma yapılmamıştır. Görüldüğü gibi «Kentsel Planlama» ağırlıklı KENTGES, Kırsal bölge gelişimi amaçlı eylem ve planlamaları da kapsayarak ETÜBÖL ile benzeşmekteyse de maalesef ölü doğmuştur.

Büyükşehir yasasının etkisi.

2012’de 6360 Sy. Kanuna 2013’de Ordu ve bir ilçe daha eklenerek “14 İlde Büyükşehir Belediyesi ve 27 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve KHK’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edilince, köyler mahalle oldu. Deyim yerindeyse bir gecede kırsal nüfus %23’den %9’a ve 2023’de %6’ya gerilemiştir. Bu kırsal nüfusun içinde tarımsal üretim yapan nüfusun %2,5 civarı olduğu tahmin edilmektedir.

6360 Sy. yasayla İl özel idareleri kapatılarak kırsalda tarımsal üretim ve kalkınma sorumluluğu Büyükşehirlere geçmiştir. Kentsel tarımda bile yetersiz olan Yerel yönetimler, Kırsal tarıma hazırlıksız yakalanmış ve destekler konusunda bocalama yaşamışlar. Kentsel ve Kırsal tarım başarı hikayeleri, pandemi etkisiyle 2020’den sonra duyulmaya başlanmıştır.

80 milyonu aşkın ülke nüfusunun geleneksel yöntemler ve %2,5 kırsal üreticinin gerçekleştirdiği Kırsal tarımla beslenmesi mümkün değildir. Adana, Mersin ve Antalya’da yapılan seracılık ve üretim, aslında arzu edilen ölçek, nitelik ve standartlarda olmasa da bir çeşit Kentsel tarımdır.

Pandemi etkisi ve Glaskow COP 26 kararları.

Pandemi döneminde dünyada yaşananlar ve mobilizasyon sorunu ezberleri değiştirdi. Glaskow COP26 toplantısında dünya ülkeleri «Enerji ve Tarımda Yerinde Üret ve Tüket» sistemine geçme kararı almak zorunda kaldılar. Ülkemiz bu karara çekince koymuştur.

Bu düşünceyle kent çeperlerinde Tekno Tarım (Hidroponic, aquaponic, topraksız ve dikey tarım vb.) ile jeotermal ısıtmalı seralarda daha düşük enerji maliyetli, ekolojik ve topraksız Kentsel tarımın önemi artmıştır. KENTKÖY kitabımda dünyadan da örnekler verilerek detaylı açıklamalar yapılmıştır.

Tabii ki Kırsal tarımı görmezden gelmeyeceğiz ancak, ekolojik koşullarda üretilerek insan sağlığını önemseyen ilaçsız- hormonsuz- DNA’sı değiştirilmemiş güvenli gıdalara erişim konusu en önemli önceliğimiz olmalıdır.

Avrupa Birliği (AB) katılım sürecinin etkisi.

Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile AB’nin mali yardımlarına ilişkin düzenlemeleri içeren Çerçeve Anlaşması ve Kırsal Kalkınma Programı (IPARD), AB mali yardımı yönetimi ve uygulanmasına ilişkin taahhütlerin yerine getirilmesini öngören Finansman Anlaşmasının uygulanması için, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve Kırsal Kalkınma Ajansı yetkili kurum olarak görevlendirilmiştir. https://www.tkdk.gov.tr 

Farklı birimlerce süreç ayrıca izlenmektedir.

Merkezi Finans ve İhale Birimi https://www.cfcu.gov.tr  

AB iletişim ağı https://ab-ilan.com/hakkimizda 

Diğer taraftan, DB ve BM gibi uluslararası hibe ve fon kuruluşlarının; Çevre, Kırsal kalkınma, göçmenler- sığınmacılar- afetlere yönelik Yerelde kalkınma amaçlı olmak üzere, farklı oranlarda ve muhataplara yönelik hibe programları bulunmaktadır. www.seeco.gov.tr www.rec.org.tr örnektir.

Programlarda Kentsel tarım desteklerinden bahsedilmezken, Kırsal tarım destekleri öne çıkarılmaktadır.

Kırsal Kalkınma Programları ve Ulusal Kırsal Ağ ( https://www.tkdk.gov.tr )

AB uyum süreci kapsamında 2007- 2013’den itibaren düzenli olarak hazırlanan Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (UKKS), kırsal kalkınma politikalarımız açısından büyük öneme sahiptir. UKKS, kırsal politika uygulamaları konusunda iki ana dokümana temel teşkil etmektedir.

*AB tarafından fonlanan IPARD Programı

*Ulusal bütçeden kırsal kalkınmaya tahsis edilen kaynaklarla uygulanan Ulusal Kırsal Kalkınma Planı (UKKP)

Kırsal alanlarda yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile tarım ve tarım dışı kırsal ekonominin güçlendirilmesi düşüncesine paralel olarak, kırsal yerleşimlerin cazibesinin artırılmasında IPARD desteklerinin önemli bir katkısı bulunmaktadır.

Programın ilk yıllarında destekler Köyişleri bakanlığınca, sonraki yıllarda torba bakanlığa dönüşen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman ile Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden yürütülmeye başlandı.

Öte yandan, Türkiye’nin kırsal kalkınma politika ve uygulamalarında edindiği deneyimlerle hazırlanan UKKP ile kırsal kalkınma proje ve programlarında bütüncül bir yaklaşım benimsenmektedir. UKKS; farklı finansal kaynaklardan desteklenen kırsal kalkınma faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamak, ulusal çerçevede belirlenen hedeflere ulaşmasında etkin koordinasyon mekanizması oluşturulması açışından da temel bir dokümandır.

UKKS’de temel amaç; yerel kaynaklarla kırsal toplumun kendi yöresinde kalkınmasıdır.

Yerel kalkınma, kırsal kalkınma stratejisi kapsamında ele alınarak, ulusal kırsal kalkınma politikalarının başarısında büyük etki sağlayacaktır. Bölge kalkınma ajanslarının UKKP’ye katılması, bölgesel kalkınma planı ile uyumun sağlanması, yerel ve merkezi düzeyde önceliklerin bütünleştirilmesi açısından çok önemlidir. Bu düşüncelerle Yerelde Kalkınma tarifinin şöyle olması gerektiğini düşünüyorum;

“Bölgenin çevresel koşulları korunarak tarımsal faaliyetler, esnaf ve sanatkârlar ile halkın ekonomik yaşama katılmalarının önünde ki engellerin kaldırılması, vatandaşların sosyo ekonomik gereksinmeleri karşılanarak refahlarının artmasına katkıda bulunmaktır. Kırsal bölgelerdeki dezavantajlı kesime yönelik destek ve hibeler de bu anlamda değerlendirilebilir.”

UKKS Stratejik Amaç-5;

Yerel Kalkınmada Kurumsal Kapasite Geliştirilmesinde iki yönlü yerel kalkınma hazırlığına ihtiyaç vardır;

  1. Kırsal nüfusa hizmet götüren yerel idarelerdeki kurumsallaşma düzeyinin artırılması,
  2. Yerel kalkınma aktörlerinin kırsal kalkınma programı hazırlama, uygulama ve izleme kapasitesinin geliştirilmesi. Bu doğrultuda, yerel kalkınmaya yönelik olası hazırlıklar ve ihtiyaçları sıralarsak;

A) İlçe düzeyinde kırsal alanda hizmet sunum kapasitesi için ihtiyaç duyulan kurumsallaşma sağlanması,

B) Hizmet sunumunda kırsalın yeni demografik yapısını ve coğrafi dezavantajlarını gözeten yenilikçi yöntemlerin geliştirilmesi,

C) Mahalli idarelerin hizmet sunum kapasitesinin güçlendirilmesi,

D) Yerel yönetişimi güçlendirmek üzere kamu ve özel kesim ile STK’ların işbirliği ve ortaklığına dayanan kırsal kalkınma girişimlerinin harekete geçirilmesi,

E) Sivil nitelikli yerel kalkınma girişimlerinin kurumsallaşması,

F) Yerel ve kırsal kalkınma için ulusal ve uluslararası ölçekte bilgi ve deneyim paylaşımının sağlanmasına yönelik ulusal ölçekteki ağ platformunun oluşturulması amaçlanmaktadır.

3. YÖNTEM

Kamu kurumları ve yerel inisiyatiflerle birlikte, nüfus- sanayi yoğun kentlerin kent çeperi olarak belirlenen il/ ilçe/ belde ve köylerinin;

*Karbon ayak izi değerleri ölçülerek kent girişinde ilan edilecek, azaltım yol haritası belirlenecektir.

*Bölgenin köylerle birlikte Stratejik yatırım, gelişim ve vizyon alanları tespit edilecektir.

*Topraklı ve topraksız tarım ile turizm- sağlık- sanayi- eğitim- günübirlik konaklama vb. alanların tespiti için yetkin uzmanlardan kurulu bir heyet görevlendirilecek ve bütçe oluşturulacaktır.

*İl- ilçe- beldelerin 1/ 5.000 ve 1/ 1.000 imar planları hızlıca revize edilerek, onaylanmak üzere ilan ve askı süreleri tamamlanarak, yatırım iklimine uygun sorunsuz planlı alanlar üretilecek, plansız alanların kapasiteleri ve işlevleri tespit edilecektir.

*Bölgenin ekolojik özelliklerine sadık kalarak, yapı mimarisi ile varsa tarihi ve kültürel mekan- çevre- sanat yapı stoğu koruma altına alınacak, yenileme çalışmalarında ekolojik denge ve tarihi miras ile uyumlu mimari stiller tercih edilecektir.

*Tarihi yapı ve mekanlar, aslına uygun olarak onarılıp kent turizmine kazandırılacaktır.

*Planlanan yatırım konularının, iş kolları ve sektörlere göre fizibilite ve şartnameleri hazırlanarak; Merkezi- Yerel yönetimler- yerel özel sektör- ulusal ve uluslararası yatırımcılarla paylaşılacaktır.

*Bölgedeki insan kaynağının mesleki yeterlilik eğitimleri planlanıp gerçekleştirilecektir.

*Lojistik ve ulaşım fırsatları gözden geçirilerek, ihtiyaçlara uygun yeniden planlanacaktır. Vb.

Kent çeperi nedir?

Sürdürülebilir Ekolojik Tarımsal Üretim potansiyeline sahip kent çeperlerinde, modern tekniklerle Kentsel tarıma dayalı, halkın temel ihtiyacı olan gıdalar üretilerek, “Seradan/ Tarladan tezgâha veya sofraya” tüketim zincirinin kurulması hedeflenmektedir.

Örnek vermek gerekirse; İstanbul Avrupa yakasının kent çeperi Silivri, Çatalca ve kuzey ormanları, Anadolu yakasının kent çeperleri ise Şile, Ağva, Yalova Termal- Armutlu- Çınarcık gibi kara ve denizden merkez ilçelere 1-2 saat uzaklıktaki, doğal olarak karbon nötr seviyesine yakın bölgeler kabul edilmektedir.

Benzeri konumda Anadolu coğrafyasındaki Büyükşehir ve illerin kent çeperi konumundaki ilçe ve beldeler tespit edilerek, ETÜBÖL anlayışı/ uygulamaları yaygınlaştırılacaktır.

Hedef; Adana, Mersin, Antalya vb. bölgelerden taşınarak gelen temel gıda ürünlerinin (sebze ve meyvelerin) bu kent çeperlerinde yerinde üretilip tüketilmesidir.

Hükümetin belirlediği taban fiyat uygulaması kapsamındaki çay- fındık- pamuk- zeytin vb. ile buğday- arpa- ayçiçeği- mısır vb. stratejik ürünler projemiz kapsamı dışında, Ulusal kalkınma modeli ve hedefleri çerçevesinde iktidar/ bakanlıklar tarafından planlanmalıdır. Doğru bir planlama ve destekleme yapıldığında, Yerelde/ Bölgesel Kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine pozitif katkılarda bulunacağı doğaldır.

Kent çeperlerinde gerçekleştirilecek Kentsel Tarım yatırımcı ve üreticileri kimlerdir?

1.Makro ölçekte; (Jeotermalli seralarda, yatırımcılar tarafından karlılık ve yatırımın geri dönüşü önceliği olan teşvik belgeli üretim.)

A)Mücavir sahadaki imarlı alanlar ile hazine/ kamuya ait tarla vasıflı arazilerin özel yatırımcılara kiralanarak, ölçek ekonomisine uygun (30- 50.000 m2) seralarda, ihracat hedefli ekolojik tekno tarım ile (topraksız, Hidroponic, Aquaponic, dikey tarım vb.) sebze ve meyvelerin üretilerek ihracat geliri elde edilmesi.

B)Yüksek karbon emisyonuna sahip komşu il ve ilçe belediyelerinin, vatandaşlarına güvenli ve uygun fiyatlı gıda sunmak amacıyla, halk pazarı ve büfelerde satılmak üzere, şirketleri veya diğer belediyelerin şirketleriyle birlikte, ölçek ekonomisine uygun en az 20- 30.000 m2 ekolojik topraksız tekno tarım teknikleriyle uygun maliyetli sebze ve meyveler üretmeleri için tarımsal arazilerin tahsis/ kiralanması.

2.Mikro ölçekte; (Bireysel veya örgütlü olarak, yerel yönetimlerle ortak proje desteğiyle, Kadın ve Tarımsal Üretim Kooperatifleri ile Birlikleri organizasyonunda uygun maliyetli üretim yapılması.) KENTKÖY- Kent İhtisas Kooperatifleri, İhtisas Birlikleri, İhtisas Köyleri modeli.

A)Bölge halkının bahçe ve tarlalarında, tüketimi yaygın meyve ve sebzeleri, ekolojik standart ve yöntemlerle sera veya tarlalarda üreterek, doğrudan tüketiciye ulaştırmak üzere tezgah veya sofrayla buluşturulması.

B)Üretici kooperatifi ve birlik üyelerinin tarlaları ile Merkezi- Yerel yönetime ait arazilerin, ortak proje kapsamında tahsis edilerek, ürünlerin doğrudan veya yöresel markalı katma değerli ürün (Konserve, Turşu, Tarhana, Reçel vb.) haline getirilerek iç pazarda veya kurulacak elektronik satış kanalları üzerinden satışıdır.

4. SONUÇ

*AB yeşil müktesebatıyla, 01.01.2026’dan sonra gıda ürünleri üretimindeki standartlar ve ihracat şartları zorlaşmaktadır. İhracat hedefli ekolojik tarımsal üretim için karbon emisyonu yüksek bölgelerden uzakta, kent çeperlerindeki tarım alanlarının önemi artmıştır.

*Enerji ve Tarımda yerinde üret ve tüket sistemiyle sera gazı emisyonu yüksek, bacalı sanayi ve nüfus- yoğun kentlerin güvenli temel gıda ihtiyaçlarını, 1.000 km+ öteden değil kent çeperlerinde karşılamak mümkündür.

*Yerinde ve ölçek ekonomisine uygun modern tarım teknikleriyle gerçekleştirilecek üretim ve azalan lojistik maliyetlerle fiyatlar genel seviyesi azalarak, vatandaşın güvenli gıdaya daha ucuz ve kaliteli olarak erişimi sağlanacaktır. Bu yöntem merkezi hükümetin enflasyonun azaltılması stratejilerini de destekler.

*Nüfus ve sanayi yoğun şehirlerin İklim Uyum Eylem Planlarında karbon salımı azaltımı için, gıda ürünlerinin şehirlerarası tedarik trafiğinin azaltılması, karbon nötr hedefine pozitif katkıda bulunacaktır.

*Bursa ve İstanbul gibi tüm Türkiye’de emisyonu yüksek kentlerin bahçe ve parkları, hobi bahçeleri ile teraslarında kentsel tarım yaparak yeterli güvenli gıdaya ulaşmak hayali aldatmaca olup gerçekçi değildir.

*«Yeşil Şehir» koşullarını taşıyan potansiyel ETÜBÖL beldelerinde, kalkınma gerçekleştikten sonra göç ve yapılaşmanın önüne geçmek için, doğal yapının korunması ve dikey yapılaşma ağırlıklı imar planı uygulamalarına izin verilmemesi yerel yönetimlerin en önemli önceliği olmalıdır.

Bilgi paylaşınca güzel

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.