Prof.Dr. Tolga Yarman ADD Pendik Şubesinde düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.

ÖZEL HABER 04.03.2022 - 00:00, Güncelleme: 04.03.2022 - 00:00 8963+ kez okundu.
 

Prof.Dr. Tolga Yarman ADD Pendik Şubesinde düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.

Devrim Kanunları'nın Kabulünün 88. yıldönümü nedeniyle ADD. Pendik Şubesinde bir söyleşi düzenlendi...

Devrim Kanunları'nın Kabulünün 88. yıldönümü nedeniyle ADD. Pendik Şubesinde bir söyleşi düzenlendi. Konuşmacı olarak Prof.Dr. Tolga Yarman, Eğitimci Yazar Turgut Ünlü ve ADD. Pendik Şube Başkanı iktisatçı Muhammet Gülenç katıldı. Prof.Dr Tolga Yarman'ın söyleşide yaptığı konuşmanın tam metni şöyle: 1968-1972 arası TÜBİTAK Bursu ile, Massachusetts Institute of Technology’de(MIT) (Nükleer Mühendislik alanında) doktoramı tamamlamıştım… 1982’deITÜ’de akademik merdivenin en üst basamağına terfi ettikten kısa bir süresonra, Fulbright Konuk Öğretim Üyesi olmuş, bu çerçevede, 1984’de CaliforniaInstitute of Technology’de ağırlanmıştım. Diyeceğim o değil… Aradan geçen 26 yıl boyunca bu özelliğim hiçhatırlanmadıydı! O nedenle yukarıdaki davet, ilginç geldi. Belirtilen adrese,davete katılacağımı yazdım.24 Mart’ta, 19.00’da belirtilen yerde oldum. Yaklaşık yüz kişi kadarolduğumuzu, sanıyorum.ABD Ankara Büyükelçisi James F. Jeffry tanıtıldı. Kürsüye geldi. Bir saateyakın bir konuşma yaptı.Konuşmanın; yarı yerinden itibaren, nereye gideceği belli olmuş gibiydi.Büyükelçi, bölgeyi, uzun uzadıya, tahlil etti. İran’ı, tehdit olarakgördüklerini, bilhassa vurguladı. Türkiye’nin canlılığını, bu arada,başka ülkelerin, hatta Putin-li Rusya ile Medvedev-li Rusya’ninfarkının dahi, kestirilebilir olmasına karşın, Türkiye’ninkestirimlere pek gelmediğini, vurguladı. Kayseri ve Konya sanayibölgelerimizi, Uzak Doğu Kaplanları’na benzetti. Türkiye’nin kendiomuzları üzerinde durabildiğini, belirtti. Başbakan’ı veCumhurbaşkanı’nı övdü. (Silahlı Kuvvetler’den ve Muhalefet’tenhiç bahsetmedi.) Söz BOP’a gelince, Osmanlı İmparatorluğu’nuövdü!.. Hükumet’le harika bir ilişki sürdürdüklerini belirtti. Sonra“Biz, ülkelerin iç işlerine karışmayız!”, demesine karşın, sözü,Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Anayasa değişikliğine getirdi.Bunun gerekliliğini vurguladı ve referandum için, bizlerden destekbeklediğini, açık bir dille ortaya koydu…Kalakaldık. Ama dediğim gibi, konuşmanın buralara kadar gelebileceği, epey birbelli olmuştu. Büyükelçi, birkaç soru alabileceğini söyledi.Prof. Suna Kili söz aldı. Yer yer göz yaşlarını tutamayarak, “Bizi, Araplar’aitiyorsunuz, bu, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine aykırıdır, biz laik ve çağdaşbir ülkeyiz”, bunu yapamazsınız”, dedi. Duygulu ve içten konuşması alkışlandı.Prof. Kili’nin konuşması Büyükelçi’ye, üslupta ölçülü ve yumuşak, ancak özdesert bir tepkiydi… Büyükelçi, Prof. Kili’yi yatıştırıcı, kısa bir yanıt verdi…Prof. Fuat İnce, ABD’nin, bugün Türkiye’de ılımlı İslam’ı desteklediğini, ancakbunun köktendinciliğe dönüşebileceğini, dikkate alması gerektiğini ifade etti;gerçekten de, Türkiye’de demokrasinin temellerinin aşındırılmakta bulunduğunuve demokrasinin giderek yok olduğunu, ABD’nin bundan endişe edip etmediğinisordu. Büyükelçi, yine yatıştırıcı kısa bir yanıt verdi; soruyu geçiştirdi…5Söz alma sorunluluğundaydım. Büyükelçi ile ilk defa karşılaşıyordum… Amahakkındaki tanıtım yazısı okunurken, benim Boston’da (MIT’de) doktoramıyaptığım yıllarda, onun da orada, komşu North East ve BostonÜniversiteleri’nde öğrenim gördüğü, işaret edilmişti. Bu çerçevede ona ilkismiyle hitap etmeyi öne çektim; söz aldım ve özetle şöyle dedim (Turkçesi ileyazıyorum): Sevgili Jim, aynı tarihlerde Boston’da okumuşuz. Orada, ABD’nin ikiveçhesini gördüm. Birincisi, okulum, bir bilim cennetiydi. Bu çerçevede,ABD’de, Hocalarım’dan, Meslekdaşlarım’dan, giderek öğrencilerimdenbaşlayarak, ebedî dostluklarım vardır. İkincisi, o tarihlerde Vietnam Savaşısürüyordu. Korkunçtu. ABD’nin bu ikinci veçhesi, şimdi, bölgemizde…Havuç için değil, Petrol için buradasınız. “Türkiye’nin Demokratikleşmesi”diyorsun. Seni bir arkadaşımız olarak görmesem, bu konuyu, geneldeülkemizde yaşadığımız sorunları, burada konuşmazdım. Ama konuyumadem sen açtın, dostça konuşalım. Üçte birlik oy oranlarıyla, üçte ikilikparlamento çoğunluğunun elde edildiği bir süreçte demokratikleşmedenbahis, abestir. Bu konuya hiç değinmedin. Yüzde onluk ülke seçim barajıvar. Milyonlarca oy zayi oluyor. Demokrasi adına en önce buna maniolmamız gerekmez mi? Partilerin içinde hemen neredeyse, demokrasi yok;bir defa, bunun demokrasi özlemi itibariyle, rahatsız edici bulunmaması,ayrıca çok tuhaf. Üç, dört lideri kontrol etmeye çalışarak, Türkiye’yi, kontroletmeye yönelmeniz, bence harika bir strateji, ama “demokrasi” bu değil. Biz“gerçek demokrasi” için mücadele ediyoruz… Korkarım, senin anladığındemokrasi, değil, bu… Onun için sözlerine hiç katılmıyorum. Bizdenistediğini, bu çerçevede, hiç istememelisin. Ne diyorsam, içtenlikle ve vukuflasöylediğime, güven lütfen. Bu kadar!..Büyükelçi’nin, sözlerimden hoşnut olmadığını tahmin edebilirsiniz.Büyükelçi, bana kısa bir yanıt verdi:Enerji için burada değiliz (kim inanır, değil mi?), bölge istikrarsızdı, onun içinburadayız. Üçte birlik oy oranı ile üçte ikilik parlamento çoğunluğu elde etmeolasılığı, eskiden de vardı (el hak, doğru, söz konusu hüner, Rahmetli Özal’ınicadıydı), yüzde on baraj mı iyidir, yüzde beş mi, bu tartışılabilir…Aslında herhangi bir büyükelçi, herhangi ciddi bir ülkede, böyle bir konuşmayapsa, tam bir yabancı militan sıfatında algılanıp, o ülkenin iç işlerine karıştığısavıyla, derhal “istenmeyen insan” ilan edilir ve sınır dışına çıkarılır…6Toplantıdan sonra, kokteyl vardı. Kalmadım, ayrıldım.Zaten kestirmekteydim ve pek çok televizyon programında dile getiriyordum:Demokratik süreçlerde alınan kararlara saygımız saklı olarak, ancak Anayasadeğişikliği, esas olarak, Türkiye’yi ve bölgeyi, malum istekler doğrultusundayeni baştan dizayn etmenin son bir temel aparatı olarak gerçekleştirilmekisteniyor… Bu hissimi beton gibi yerine oturtan bilgi, üstelik birinci ağızdanönüme gelivermişti…**Keyfiyet budur…Güzel dileklerle, sevgiler, saygılar sunuyorum… Prof. Dr. Tolga Yarman 12 Eylül 1980 = 12 Eylül 2010 BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI (1914 – 1918)= BİRİNCİ DÜNYA ENERJİ SAVAŞI, OLMAKTADIR.AVRUPA ENERJİ AÇISINDAN KURAKTIR. HEM ALMANYA HEMDE MÜTTEFKLER EERJ KAYNAKLARINA ULAŞMAKİSTEMEKEDİRLER.ÇANAKKALE SAVAŞLARI (1915 – 1916) (BİR BOYUTUYLA OLSUN) =“BERLİN - BAĞDAT DEMİRYOLUNUN”, “SİRKECİ – HAYDARPAŞABAĞLANTISI” KESİLMEK SURETİYLE, AKAMETE UĞRATILMAKİSTENMESİ, ANLAMINDADIR.▪ ERMENİ ÇETELERİ’NİN, TAM BU SORADA, DOĞUDASİLAHLANDIRILMALARINI İSE, OSMANLI KUVVETLERİ’NİÇANAKKALE SAVUNMASINDA ZAYIFLATMAK ÜZERE, LONDRA,PARİS VE MOSKOVA HARİCİYELERİ’NİN VEGENELKURMAYLARI’NIN, GELİŞTİRDİĞİ, BULARIN OLAĞAN BİRSTRATEJİSİ SAYMAMAK, KÖR OLMAK DEMEKTİR.▪ SÖZ KONUSU BELGELER, HALA DAHA KOZMİK GİZLİLİKDERECESİ İLE MUHAFAZA EDİLİYOR, OLMALIDIR.▪ AYRICA, HEM ÇANAKKALE’YE YÜKLENİLMEK, HEM DEANADOLU’NUN DOĞUSU KARIŞTIRILMAK SURETİYLE, OSMANLIKUVVTLERİ ORTADOĞU’DA, RAHATLIKLA ETKİSİZ HALEGETİRİLMİŞTİR.▪ BU BAĞLAMDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN (HİÇ BİR YERDETELAFUZ EDİLMEYEN) ÜÇ TEMEL STRATEJİSİ,GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR:o PETROL BULUNDURAN TOPRAKLARI İSTANBUL’DAN ÇÖZ.o MÜSLÜMAN TOPLUMLARI İSTANBUL’DAN ÇÖZ.o ALMANYA’YI, ORTADOĞU’DAN KOV.FAZLA OLARAK, ANADOLU’YU PARÇALA, PAYLAŞ, YUT!ANCAK, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK “MUCİZESİ” BUNAMÜSAADE ETMEDİ!.. BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN DOĞAL GAZ BORU HATTI MAVİ AKIM (Türk Akımı) HAM PETROL BORU HATLARI AVRUPA’YA RUS DOĞAL GAZINI TAŞIYAN HAT 11 Temmuz 201116 17 Otuz Yıl Önce Ankara Odaklı Olarak, Aynı Stratejik Denklem Yürürlüktedir. ]]>
Devrim Kanunları'nın Kabulünün 88. yıldönümü nedeniyle ADD. Pendik Şubesinde bir söyleşi düzenlendi...

Devrim Kanunları'nın Kabulünün 88. yıldönümü nedeniyle ADD. Pendik Şubesinde bir söyleşi düzenlendi.

Konuşmacı olarak Prof.Dr. Tolga Yarman, Eğitimci Yazar Turgut Ünlü ve ADD. Pendik Şube Başkanı iktisatçı Muhammet Gülenç katıldı.

Prof.Dr Tolga Yarman'ın söyleşide yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

1968-1972 arası TÜBİTAK Bursu ile, Massachusetts Institute of Technology’de(MIT) (Nükleer Mühendislik alanında) doktoramı tamamlamıştım… 1982’deITÜ’de akademik merdivenin en üst basamağına terfi ettikten kısa bir süresonra, Fulbright Konuk Öğretim Üyesi olmuş, bu çerçevede, 1984’de CaliforniaInstitute of Technology’de ağırlanmıştım.

Diyeceğim o değil… Aradan geçen 26 yıl boyunca bu özelliğim hiçhatırlanmadıydı! O nedenle yukarıdaki davet, ilginç geldi. Belirtilen adrese,davete katılacağımı yazdım.24 Mart’ta, 19.00’da belirtilen yerde oldum. Yaklaşık yüz kişi kadarolduğumuzu, sanıyorum.ABD Ankara Büyükelçisi James F. Jeffry tanıtıldı. Kürsüye geldi. Bir saateyakın bir konuşma yaptı.Konuşmanın; yarı yerinden itibaren, nereye gideceği belli olmuş gibiydi.Büyükelçi, bölgeyi, uzun uzadıya, tahlil etti. İran’ı, tehdit olarakgördüklerini, bilhassa vurguladı. Türkiye’nin canlılığını, bu arada,başka ülkelerin, hatta Putin-li Rusya ile Medvedev-li Rusya’ninfarkının dahi, kestirilebilir olmasına karşın, Türkiye’ninkestirimlere pek gelmediğini, vurguladı. Kayseri ve Konya sanayibölgelerimizi, Uzak Doğu Kaplanları’na benzetti. Türkiye’nin kendiomuzları üzerinde durabildiğini, belirtti. Başbakan’ı veCumhurbaşkanı’nı övdü. (Silahlı Kuvvetler’den ve Muhalefet’tenhiç bahsetmedi.) Söz BOP’a gelince, Osmanlı İmparatorluğu’nuövdü!.. Hükumet’le harika bir ilişki sürdürdüklerini belirtti. Sonra“Biz, ülkelerin iç işlerine karışmayız!”, demesine karşın, sözü,Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Anayasa değişikliğine getirdi.Bunun gerekliliğini vurguladı ve referandum için, bizlerden destekbeklediğini, açık bir dille ortaya koydu…Kalakaldık. Ama dediğim gibi, konuşmanın buralara kadar gelebileceği, epey birbelli olmuştu. Büyükelçi, birkaç soru alabileceğini söyledi.Prof. Suna Kili söz aldı. Yer yer göz yaşlarını tutamayarak, “Bizi, Araplar’aitiyorsunuz, bu, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine aykırıdır, biz laik ve çağdaşbir ülkeyiz”, bunu yapamazsınız”, dedi. Duygulu ve içten konuşması alkışlandı.Prof. Kili’nin konuşması Büyükelçi’ye, üslupta ölçülü ve yumuşak, ancak özdesert bir tepkiydi… Büyükelçi, Prof. Kili’yi yatıştırıcı, kısa bir yanıt verdi…Prof. Fuat İnce, ABD’nin, bugün Türkiye’de ılımlı İslam’ı desteklediğini, ancakbunun köktendinciliğe dönüşebileceğini, dikkate alması gerektiğini ifade etti;gerçekten de, Türkiye’de demokrasinin temellerinin aşındırılmakta bulunduğunuve demokrasinin giderek yok olduğunu, ABD’nin bundan endişe edip etmediğinisordu. Büyükelçi, yine yatıştırıcı kısa bir yanıt verdi; soruyu geçiştirdi…5Söz alma sorunluluğundaydım. Büyükelçi ile ilk defa karşılaşıyordum… Amahakkındaki tanıtım yazısı okunurken, benim Boston’da (MIT’de) doktoramıyaptığım yıllarda, onun da orada, komşu North East ve BostonÜniversiteleri’nde öğrenim gördüğü, işaret edilmişti. Bu çerçevede ona ilkismiyle hitap etmeyi öne çektim; söz aldım ve özetle şöyle dedim (Turkçesi ileyazıyorum):

Sevgili Jim, aynı tarihlerde Boston’da okumuşuz. Orada, ABD’nin ikiveçhesini gördüm. Birincisi, okulum, bir bilim cennetiydi. Bu çerçevede,ABD’de, Hocalarım’dan, Meslekdaşlarım’dan, giderek öğrencilerimdenbaşlayarak, ebedî dostluklarım vardır. İkincisi, o tarihlerde Vietnam Savaşısürüyordu. Korkunçtu. ABD’nin bu ikinci veçhesi, şimdi, bölgemizde…Havuç için değil, Petrol için buradasınız. “Türkiye’nin Demokratikleşmesi”diyorsun. Seni bir arkadaşımız olarak görmesem, bu konuyu, geneldeülkemizde yaşadığımız sorunları, burada konuşmazdım. Ama konuyumadem sen açtın, dostça konuşalım. Üçte birlik oy oranlarıyla, üçte ikilikparlamento çoğunluğunun elde edildiği bir süreçte demokratikleşmedenbahis, abestir. Bu konuya hiç değinmedin. Yüzde onluk ülke seçim barajıvar. Milyonlarca oy zayi oluyor. Demokrasi adına en önce buna maniolmamız gerekmez mi? Partilerin içinde hemen neredeyse, demokrasi yok;bir defa, bunun demokrasi özlemi itibariyle, rahatsız edici bulunmaması,ayrıca çok tuhaf. Üç, dört lideri kontrol etmeye çalışarak, Türkiye’yi, kontroletmeye yönelmeniz, bence harika bir strateji, ama “demokrasi” bu değil. Biz“gerçek demokrasi” için mücadele ediyoruz… Korkarım, senin anladığındemokrasi, değil, bu… Onun için sözlerine hiç katılmıyorum. Bizdenistediğini, bu çerçevede, hiç istememelisin. Ne diyorsam, içtenlikle ve vukuflasöylediğime, güven lütfen. Bu kadar!..Büyükelçi’nin, sözlerimden hoşnut olmadığını tahmin edebilirsiniz.Büyükelçi, bana kısa bir yanıt verdi:Enerji için burada değiliz (kim inanır, değil mi?), bölge istikrarsızdı, onun içinburadayız. Üçte birlik oy oranı ile üçte ikilik parlamento çoğunluğu elde etmeolasılığı, eskiden de vardı (el hak, doğru, söz konusu hüner, Rahmetli Özal’ınicadıydı), yüzde on baraj mı iyidir, yüzde beş mi, bu tartışılabilir…Aslında herhangi bir büyükelçi, herhangi ciddi bir ülkede, böyle bir konuşmayapsa, tam bir yabancı militan sıfatında algılanıp, o ülkenin iç işlerine karıştığısavıyla, derhal “istenmeyen insan” ilan edilir ve sınır dışına çıkarılır…6Toplantıdan sonra, kokteyl vardı. Kalmadım, ayrıldım.Zaten kestirmekteydim ve pek çok televizyon programında dile getiriyordum:Demokratik süreçlerde alınan kararlara saygımız saklı olarak, ancak Anayasadeğişikliği, esas olarak, Türkiye’yi ve bölgeyi, malum istekler doğrultusundayeni baştan dizayn etmenin son bir temel aparatı olarak gerçekleştirilmekisteniyor… Bu hissimi beton gibi yerine oturtan bilgi, üstelik birinci ağızdanönüme gelivermişti…**Keyfiyet budur…Güzel dileklerle, sevgiler, saygılar sunuyorum…

Prof. Dr. Tolga Yarman

12 Eylül 1980 = 12 Eylül 2010

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI (1914 – 1918)= BİRİNCİ DÜNYA ENERJİ SAVAŞI, OLMAKTADIR.AVRUPA ENERJİ AÇISINDAN KURAKTIR. HEM ALMANYA HEMDE MÜTTEFKLER EERJ KAYNAKLARINA ULAŞMAKİSTEMEKEDİRLER.ÇANAKKALE SAVAŞLARI (1915 – 1916) (BİR BOYUTUYLA OLSUN) =“BERLİN - BAĞDAT DEMİRYOLUNUN”, “SİRKECİ – HAYDARPAŞABAĞLANTISI” KESİLMEK SURETİYLE, AKAMETE UĞRATILMAKİSTENMESİ, ANLAMINDADIR.▪ ERMENİ ÇETELERİ’NİN, TAM BU SORADA, DOĞUDASİLAHLANDIRILMALARINI İSE, OSMANLI KUVVETLERİ’NİÇANAKKALE SAVUNMASINDA ZAYIFLATMAK ÜZERE, LONDRA,PARİS VE MOSKOVA HARİCİYELERİ’NİN VEGENELKURMAYLARI’NIN, GELİŞTİRDİĞİ, BULARIN OLAĞAN BİRSTRATEJİSİ SAYMAMAK, KÖR OLMAK DEMEKTİR.▪ SÖZ KONUSU BELGELER, HALA DAHA KOZMİK GİZLİLİKDERECESİ İLE MUHAFAZA EDİLİYOR, OLMALIDIR.▪ AYRICA, HEM ÇANAKKALE’YE YÜKLENİLMEK, HEM DEANADOLU’NUN DOĞUSU KARIŞTIRILMAK SURETİYLE, OSMANLIKUVVTLERİ ORTADOĞU’DA, RAHATLIKLA ETKİSİZ HALEGETİRİLMİŞTİR.▪ BU BAĞLAMDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN (HİÇ BİR YERDETELAFUZ EDİLMEYEN) ÜÇ TEMEL STRATEJİSİ,GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR:o PETROL BULUNDURAN TOPRAKLARI İSTANBUL’DAN ÇÖZ.o MÜSLÜMAN TOPLUMLARI İSTANBUL’DAN ÇÖZ.o ALMANYA’YI, ORTADOĞU’DAN KOV.FAZLA OLARAK, ANADOLU’YU PARÇALA, PAYLAŞ, YUT!ANCAK, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK “MUCİZESİ” BUNAMÜSAADE ETMEDİ!..

BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN DOĞAL GAZ BORU HATTI

MAVİ AKIM (Türk Akımı)

HAM PETROL BORU HATLARI

AVRUPA’YA RUS DOĞAL GAZINI TAŞIYAN HAT

11 Temmuz 201116

17

Otuz Yıl Önce Ankara Odaklı Olarak, Aynı Stratejik Denklem Yürürlüktedir.

]]>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.