BEYKOZ’DA RUHSATSIZ BETON SANTRALİ HALEN FAALİYETİNE DEVAM EDİYOR!

ÖZEL HABER 16.12.2024 - 16:14, Güncelleme: 16.12.2024 - 16:14 12536 kez okundu.
 

BEYKOZ’DA RUHSATSIZ BETON SANTRALİ HALEN FAALİYETİNE DEVAM EDİYOR!

Beykoz’da durdurulan Acarİstanbul projesi ile bağlantılı olduğu iddia edilen ruhsatsız beton santrali, hem yerel yönetimi hem de devletin ilgili birimlerini zor durumda bırakan bir skandal haline geldi. Yasalara aykırı şekilde faaliyet gösteren santral, çevreyi ve halk sağlığını tehdit etmeye devam ederken, yetkililerin sessizliği ve ihmalleri kamuoyunda öfke yaratıyor.

Ruhsatsız Beton Santralini Kim Koruyor Flash  Haber Gazetesinin haberine göre Santralin, Acarlar Grubu tarafından kiraya verildiği belirtiliyor. Ancak en dikkat çekici iddia, santralin danışmanının CHP’li Beykoz Belediye Meclis Üyesi hafriyatçı Süleyman Kılıç olduğu yönünde. Süleyman Kılıç’ın daha önce Beykoz’daki bazı kaçak projelerle ilişkilendirilmesi, olayın yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir boyuta taşınmasına neden oluyor. Bu durum, santralin koruma altında olduğuna dair şüpheleri artırıyor. Halk, santralin faaliyetlerinin durdurulamamasını “kim koruyor?” sorusuyla sorguluyor. Ruhsatsız Santralin Tehlikeleri 1. İş Güvenliği Riskleri: Santral, “çok tehlikeli iş kolu” sınıfında yer alıyor. Ruhsatsız bir tesisin iş güvenliği denetiminden geçmemiş olması, çalışanlar için hayati riskler doğuruyor. Ayrıca, iş kazaları durumunda hukuki sorumluluğun nasıl üstlenileceği belirsiz. 2. Beton Kalitesi ve İnşaat Güvenliği: Denetimsiz bir şekilde beton üretimi yapan bu tesisin, inşaat projelerine sağladığı betonların güvenliği büyük bir soru işareti. Yetersiz kalitede beton kullanımı, deprem bölgesinde yer alan Beykoz’da ciddi felaketlere yol açabilir. 3. Çevre Tahribatı: Santralin çevreye olan etkileri de ciddi bir sorun. Toz, atık ve kimyasal maddelerin doğaya zarar verdiği, bölgedeki doğal yaşamı ve halk sağlığını tehdit ettiği öne sürülüyor. 4. Hukuki Sorumluluk ve Denetimsizlik: Santral, ruhsatı olmamasına rağmen faaliyet gösteriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın santrali mühürlememesi, devletin denetim mekanizmalarının zayıflığını ortaya koyuyor. Yerel Yönetim ve Devletin Sessizliği Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ve Zabıta Müdürü: Belediyenin ruhsatsız santrali görmezden geldiği iddiası, halkın belediye yönetimine olan güvenini sarsmış durumda. Alaattin Köseler’in ve zabıta birimlerinin santral ile ilgili neden harekete geçmediği sorgulanıyor. Beykoz Kaymakamlığı’nın Sessizliği: Kaymakamlığın olayla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması ve müdahalede bulunmaması, tepkilerin bir diğer odak noktası. Beykoz halkı, kaymakamın sorumluluk alarak harekete geçmesini talep ediyor. Bakanlıklar ve Yargı Süreci: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: Santralin çevreye verdiği zarar ve ruhsatsız faaliyetleri karşısında neden bir adım atılmadığı belirsiz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Çok tehlikeli iş kolunda yer alan bir tesisin nasıl denetlenmediği ve mühürlenmediği sorgulanıyor. Halkın Talepleri Beykoz halkı, yetkililerden acil adımlar atmasını bekliyor. Talepler şu şekilde sıralanıyor: 1. Santralin Derhal Kapatılması: Santralin mühürlenerek faaliyetlerine son verilmesi ve bölgenin çevresel etkilerden korunması. 2. Kaymakamlığın Müdahalesi: Beykoz Kaymakamlığı’nın, santralin faaliyetine göz yuman tüm yetkililer hakkında soruşturma başlatması ve hukuki süreci başlatması. 3. Belediye Yönetiminin Sorumluluğu: Belediye Başkanı Alaattin Köseler, zabıta müdürü ve diğer sorumlu birimlerin hesap vermesi. Halk, belediyenin bu durumu görmezden gelmesine tepki gösteriyor. 4. Bakanlıkların Görevini Yapması: Santrali denetlemekle yükümlü bakanlıkların devreye girerek halkın can güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atması bekleniyor. Kim Koruyor? Santralin hâlâ faaliyet göstermesi, güçlü bir siyasi ya da ekonomik desteğin varlığına işaret ediyor. Halk, bu koruyucu mekanizmanın kim olduğunu sorguluyor ve yetkililerden bu bağlantının ortaya çıkarılmasını talep ediyor. Sonuç: Devlet Nerede? Beykoz’daki ruhsatsız beton santrali skandalı, yalnızca yerel yönetimlerin değil, devletin denetim mekanizmalarının da sorgulanmasına neden oldu. Halk, sorumluların adalet önünde hesap vermesini, santralin kapatılmasını ve bu tarz hukuksuzlukların önüne geçilmesini istiyor. Beykoz halkı, hem yerel hem de ulusal düzeyde yetkililerin harekete geçmesini bekliyor. Devletin, vatandaşın can güvenliğini ve doğal çevreyi korumak için adım atması şart. Aksi takdirde, bu skandal Beykoz’un huzurunu ve güvenini daha da sarsmaya devam edecek.        
Beykoz’da durdurulan Acarİstanbul projesi ile bağlantılı olduğu iddia edilen ruhsatsız beton santrali, hem yerel yönetimi hem de devletin ilgili birimlerini zor durumda bırakan bir skandal haline geldi. Yasalara aykırı şekilde faaliyet gösteren santral, çevreyi ve halk sağlığını tehdit etmeye devam ederken, yetkililerin sessizliği ve ihmalleri kamuoyunda öfke yaratıyor.

Ruhsatsız Beton Santralini Kim Koruyor

Flash  Haber Gazetesinin haberine göre Santralin, Acarlar Grubu tarafından kiraya verildiği belirtiliyor. Ancak en dikkat çekici iddia, santralin danışmanının CHP’li Beykoz Belediye Meclis Üyesi hafriyatçı Süleyman Kılıç olduğu yönünde. Süleyman Kılıç’ın daha önce Beykoz’daki bazı kaçak projelerle ilişkilendirilmesi, olayın yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir boyuta taşınmasına neden oluyor.

Bu durum, santralin koruma altında olduğuna dair şüpheleri artırıyor. Halk, santralin faaliyetlerinin durdurulamamasını “kim koruyor?” sorusuyla sorguluyor.

Ruhsatsız Santralin Tehlikeleri

1. İş Güvenliği Riskleri:

Santral, “çok tehlikeli iş kolu” sınıfında yer alıyor. Ruhsatsız bir tesisin iş güvenliği denetiminden geçmemiş olması, çalışanlar için hayati riskler doğuruyor. Ayrıca, iş kazaları durumunda hukuki sorumluluğun nasıl üstlenileceği belirsiz.

2. Beton Kalitesi ve İnşaat Güvenliği:

Denetimsiz bir şekilde beton üretimi yapan bu tesisin, inşaat projelerine sağladığı betonların güvenliği büyük bir soru işareti. Yetersiz kalitede beton kullanımı, deprem bölgesinde yer alan Beykoz’da ciddi felaketlere yol açabilir.

3. Çevre Tahribatı:

Santralin çevreye olan etkileri de ciddi bir sorun. Toz, atık ve kimyasal maddelerin doğaya zarar verdiği, bölgedeki doğal yaşamı ve halk sağlığını tehdit ettiği öne sürülüyor.

4. Hukuki Sorumluluk ve Denetimsizlik:

Santral, ruhsatı olmamasına rağmen faaliyet gösteriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın santrali mühürlememesi, devletin denetim mekanizmalarının zayıflığını ortaya koyuyor.

Yerel Yönetim ve Devletin Sessizliği
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ve Zabıta Müdürü:

Belediyenin ruhsatsız santrali görmezden geldiği iddiası, halkın belediye yönetimine olan güvenini sarsmış durumda. Alaattin Köseler’in ve zabıta birimlerinin santral ile ilgili neden harekete geçmediği sorgulanıyor.

Beykoz Kaymakamlığı’nın Sessizliği:

Kaymakamlığın olayla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması ve müdahalede bulunmaması, tepkilerin bir diğer odak noktası. Beykoz halkı, kaymakamın sorumluluk alarak harekete geçmesini talep ediyor.

Bakanlıklar ve Yargı Süreci:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: Santralin çevreye verdiği zarar ve ruhsatsız faaliyetleri karşısında neden bir adım atılmadığı belirsiz.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Çok tehlikeli iş kolunda yer alan bir tesisin nasıl denetlenmediği ve mühürlenmediği sorgulanıyor.

Halkın Talepleri

Beykoz halkı, yetkililerden acil adımlar atmasını bekliyor. Talepler şu şekilde sıralanıyor:

1. Santralin Derhal Kapatılması:

Santralin mühürlenerek faaliyetlerine son verilmesi ve bölgenin çevresel etkilerden korunması.

2. Kaymakamlığın Müdahalesi:

Beykoz Kaymakamlığı’nın, santralin faaliyetine göz yuman tüm yetkililer hakkında soruşturma başlatması ve hukuki süreci başlatması.

3. Belediye Yönetiminin Sorumluluğu:

Belediye Başkanı Alaattin Köseler, zabıta müdürü ve diğer sorumlu birimlerin hesap vermesi. Halk, belediyenin bu durumu görmezden gelmesine tepki gösteriyor.

4. Bakanlıkların Görevini Yapması:

Santrali denetlemekle yükümlü bakanlıkların devreye girerek halkın can güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atması bekleniyor.

Kim Koruyor?

Santralin hâlâ faaliyet göstermesi, güçlü bir siyasi ya da ekonomik desteğin varlığına işaret ediyor. Halk, bu koruyucu mekanizmanın kim olduğunu sorguluyor ve yetkililerden bu bağlantının ortaya çıkarılmasını talep ediyor.

Sonuç: Devlet Nerede?

Beykoz’daki ruhsatsız beton santrali skandalı, yalnızca yerel yönetimlerin değil, devletin denetim mekanizmalarının da sorgulanmasına neden oldu. Halk, sorumluların adalet önünde hesap vermesini, santralin kapatılmasını ve bu tarz hukuksuzlukların önüne geçilmesini istiyor.

Beykoz halkı, hem yerel hem de ulusal düzeyde yetkililerin harekete geçmesini bekliyor. Devletin, vatandaşın can güvenliğini ve doğal çevreyi korumak için adım atması şart. Aksi takdirde, bu skandal Beykoz’un huzurunu ve güvenini daha da sarsmaya devam edecek.

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.