Kavacık Köyü ve Üzüm Festivali
Kavacık Köyü ve Üzüm Festivali
İzmir Karabağlar ilçesinin Limontepe kavşağı istikameti üzerinden Kavacık'a, özel araç yada Üçkuyular iskeleden kalkan 24 no'lu otobüs ve Güzelbahçe_Kavacık 28 nolu otobüsle gidebiliyorsunuz.
İzmir Karabağlar ilçesinin Limontepe kavşağı istikameti üzerinden Kavacık'a, özel araç yada Üçkuyular iskeleden kalkan 24 no'lu otobüs ve Güzelbahçe_Kavacık 28 nolu otobüsle gidebiliyorsunuz.
Sevgi Tokatlıoğlu
Kavacık'a giden dar asfalt yol sık kıvrımlarla yumuşatılarak, rahat bir şekilde tepeler üzerinden yükselerek ulaşıyor. Köy 850 metre yükseklikteki Çatalca dağı eteklerinde kurulmuş. Sık çam ormanları, derin vadiler, tepeler öylesine yeşil tonları ile bezenmiş ki, olağanüstü büyüleyici görseller yolculuğu enfes hale getiriyor. Yolun her iki tarafında ayrı bir güzellik merhaba diyor size... Fıstık çamları, ardıç ağaçları, köye yaklaştıkça badem, incir, armut, zeytin ağaçları, yamaçlarda üzüm bağları, arı kovanları eşliğinde köy merkezine ulaşırken her biri ayrı güzel köy evlerini hayranlıkla gözlemliyorsunuz.Köy meydanında kahveler, kütüphane, kadın kooperatifi, cami ve Atatürk büstünün de bulunduğu kocaman gölgesi olan bir çınar ağacı altında, orman manzarası eşliğinde, konuksever köy halkıyla, kahve ve çay içerek sohbetin tadını çıkarabilirsiniz.
Köy meydanındaki kahvede beylerle köy tarihi, çiftçilik ve üretim hakkında konuştuk.
Mehmet Ali Özkan; köyün 400 ila 600 yıl önce Yörükler tarafından kurulmuş olduğunu, geçim kaynağı olarak en başta üzüm geldiğini, arıcılığın da yeni yayıldığını söyledi. Asma deli çubuklarının tuttuktan 5 yıl sonra, akıllı çubuklarla aşılandığını, 3 yıl daha geçtikten sonra yani 8 yılın sonunda ürün alınmaya başlandığını belirtti. 15.yıldan sonra verimlilik açısından üzümün kilosu artar. Ama 40 yıldan sonra da verim yavaş yavaş düşer. Diyerek bizimle deneyimlerini paylaştı.
Gelirken üzümlerin üstünde örtüler gördük, bunların amacı nedir?
Olgunlaşmış üzümleri güneş, dolu, kar gibi etkenlerden korumak için üzerine bez geriliyor. Sonrada Kasım ayında satış için üzümün dalda kalması gerekir. Üzüm hava almalı, gölgeyi sevmez. Üzüm köklerini ve dayanıklılığını arttırmak için bu yöntem uygulanıyor. Şeklinde cevap verdi.
Hicri Dündar'a ise; üzüm satışlarını toptan nasıl yaptıklarını, asmaları telle asıp asmadıklarını, sulama konusunu, zeytinyağı, asma yaprağı, bal ve pekmez satışını sordum.
Kurumaya Bırakılmış Üzümler
- Üzümleri Hal'e gönderiyoruz. Fiyat az ve istikrarsız. Her yıl bağ verimliliği aynı olmaz. Sulama yapmıyoruz. Bağların %90'nı dağlık bölgelerde, düzlük arazi yok. Yağmurla sulanıyor. Asma yerden ne kadar kalkarsa öyle oluyor, tele kaldırma yok bu bölgede... Çam arıcılığı var ama bu yıl verimli değil, zeytinyağı ve zeytin daha çok aile ihtiyacı için üretiliyor. Asma yaprağı satışı da az. Pekmez üretimi var. Pekmez yapımından kalan posa kurtuluyor, üzüm çekirdeği de elde ediliyor. Başka atık varsa da hayvan yemi oluyor. Üzümler direkt olarak kurutularak ta ürün elde ediliyor diyerek bilgi verdi.
Derya Öztürk'te şöyle konuştu. 2009'dan beri çiftçilik yapıyorum. Üretim yapsakta aile döngüsü için zorlanıyoruz. Okula giden çocuklarımız var. Önceden alım için kamyon, tır geliyordu. Şimdi o imkân kalmadı. Zamanla da bitecek, yeni üretici yetişmiyor, kazanç yok. Geçinmek için altın madeninde çalışan insanlar var. Bende Gödence'de yarıya gidip zeytin topluyorum. Göz aldığınca baktığın her yer bağdı, şimdi değil. Bağda 3 ay yoğunluk oluyor. Eylül, Ekim, Kasım. Bu yıl sıcaklıklar tane büyüklüğünü ters etkiledi. Hastalıktan dolayı potansiyel düşük. Bağ bozumundan, bağ bozumuna işi hiç bitmez. Şubat, Mart aralığında budama yapılır. Salkım yürüdüğünde; çiçek yaklaşınca bordo bulamacı, kükürt yapılıyor. İlaçlama araba ve sırt tulumbası ile yapılıyor. İlaçlar Güzelbahçe'den kooperatiften temin ediliyor. Sulu zehir genellikle atılmıyor, minimum düzeyde bu durum. Kendi sebzemizi üretiyoruz. Ovadaki zeytinyağı ile dağdaki zeytinyağı çok farklıdır. Ovadaki zeytinyağı daha acı olur. Zeytinyağı satışı çok değil. Kendi ihtiyacımız içinde ayırıyoruz.
Kavacık mahallesi muhtarı Hüseyin Yalçın ise; savaş dönemlerinde yerel halkın saklandığı mağaralardan, Kavacık şelalesinden bahsetti. Dağ yürüyüşleri, kamp için muhteşem doğa harikası köyüne davet etti sizleri.
Halk oldukça canayakın, kahvede temas kurduğumuz beylerde, köy içinde dolaşırken, tarhana yapan, pekmez, kaynatan, leğende sabun mayalamış neşeli, zarif köy kadınlarının yaklaşımı içimizi ısıtıyor. Kavacık kadın kooperatifine gittiğimde üzüm çekirdeği ayıklayan ve pekmez kaynatan, Başkan Nurten Özkan ve koop. üyesi Züleyha Kahya hanımlarla kooperatif hakkında konuştum. Koop. ürünleri; pastörize üzüm suyu, üzüm sirkesi, üzüm lokumu, üzüm pekmezi, üzüm kurusu, yaş üzüm, tarhana, zeytinyağı ağırlıklı olarak üretilip satışı yapılıyormuş. Ürünlerini İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne vermeleri dışında; üretici pazarlarında da satıyorlar. Kültürpark içinde çarşamba günleri satışları devam ediyor. Kooperatifin 56 kadın üyesi var. Yevmiye usulü toplu üretim yapıyorlar. Kavacık'ta kargo olmadığı için, ürünleri cam şişede olduğu için satışı olanakları ölçüsünde gerçekleştiriyorlar.
Kavacık üzümü erken olgunlaşmasına rağmen uzun süre bozulmadan kalabiliyor. Kır bağcılığı yapılıyor. Yer bağları şeklinde geleneksel bağlardan oluşuyor. Üzüm doğal yetiştirildiği için, renk, kalite aroması kendine has, coğrafi işaret olarak tescillenmiştir. Sofralık üzüm mor siyah renkte, parlak iri taneli, kalın kabuklu dayanılıklığı yüksektir.
Kavacık muhteşem üzümleri, bol oksijeni, cenneti andıran doğası ve güzel insanları ile sizi "Kavacık üzüm Festivali" ne çalığıyor. (14_15 Eylül) Geldiğinizde mutlaka ama mutlaka tekrar görmek isteyeceksiniz..
Mayalanmış, kesime hazır Zeytinyağlı Sabun