Prof.Dr. Tolga Yarman: Ermeni Tehciri gündeme getiriliyorsa...

ÖZEL HABER 24.04.2023 - 20:28, Güncelleme: 24.04.2023 - 20:55 14319+ kez okundu.
 

Prof.Dr. Tolga Yarman: Ermeni Tehciri gündeme getiriliyorsa...

100 yıl önceki Ermeni Tehciri gündeme getirilirken, daha dün yapılmış, 8 milyon Suriyeli'nin, vahşinin vahşisi tehcirinin, giderek katliamının, üstü örtülüyor!.. Ve biz buna, heyhat, ses çıkartamıyoruz...

Gündemden düşmeyen, düşürülmeyen ''Ermeni Tehciri'' hakkında Prof.Dr. Tolga Yarman'a düşüncelerini sorduk. Prof.Dr. Tolga Yarman Ermeni meselesiyle ilgili olarak, vaktinde çok yazdım... Bu konuya, burada, hiç değinmek istemiyorum...  Tehcir ile ilgili olarak düşüncelerim ise  :   Şu kadarını belirtmekle yetineceğim ki, emperyaller varlariyla yoklarıyla 1915'te, Çanakkale'ye yüklenirken, stratejinin şaşmaz gereğidir, kuvvetlerimizi bölmek üzere, Gazi'nin de sonradan işaret ettiği gibi, Doğumuz'da, Taşnaklar'i, bize karşı azmettirdiler... Mukatele (karşılıklı boğuşma) oldu...    Burada, o oldu bu oldu, bu topraklarda hangi acı olmuşsa bu elbet, bizim acımızdır... Ancak, tarihçilerin görevini üstlenip, burada, ABD Başkanı'nın "soykırım" tabirinin gerçekleri yansıtmadığını dahi, söylemeyeceğim... O'na (ki, genelde Biden'i beğeniyle izlerdim, her hal-u karda, selefine tercih ederim, geçiyorum), bir tek şey diyeceğim:   - Kıymetli Kardeşim Joe, Dedelerim'i töhmet altında bırakacak idiysen , bari bir zahmet, önce kendi dedelerini töhmet altında bırakaydın!..   Mesele bu değil, tabii, tek başına... Bu iktidar, böyle bir zulü, davet etmemeliydi... Etti...    Bu, geniş bir stratejinin ilk bir basamağı olarak görülmek yerinde olur...   Burada, asıl üstünde duracağım, şudur:  ABD Başkanı, "Bugünkü Türkiye'yi üzmek istemiyorum, ancak bir daha olmasın, diye, bunları söylüyorum", demiş...   Iyi de, 8 milyon Suriyeli'nin; yok Arap Baharı'ydi; yok Yeni Osmanlıcılık'tı; yok Büyük Orta Doğu Projesi'ydi (BOP); yerlerinden yurtlarından acılar içinde edildiği, ayrıca milyonlarcasının telef edildiği süreç, allaşkına, daha dün vukua gelmedi mi!..   Bunu görmeyecek miyiz? Bu bir daha olmasın demeyecek miyiz?   Biz pekiyi:   - Ya arkadaş, ne diyorsun, biz beş milyon Suriyeli'yi, sizin dürtmenizle, Şam'da Emeviyye Camii'nde, Cuma namazı kılacağız, hevesiyle, yanıp tutuşurken, kendi kucağımızda buluverdik, demeyecek miyiz?   BOP Eş Başkanı iseniz, diyemezsiniz, maatessüf... Irak'ın, Saddamı'nın sarayı bir tarafa, tarihinin haremine giren, orayı, Irak tarihinin eşsiz hazinelerini, yağmalayan,  emperyalizmanın neferlerinin, evlerine salimen dönmelerine "duacı" olmuşsanız, yine diyemezsiniz...   Bu konuda muhalefet de, henuz, ne yazık ki, kulağımıza erişebildiği kadarıyla, laf etmedi...   Hazin...   Inşallah, gereğini, yarın öbür gün yerine getirir...   "Arap Baharı", taammüden, kasden, dünya tarihinin görmediği tehciri yapmıştır, Suriye'den... Tunus'taki, Mısır'daki, Libya'daki, ondan önce İrak'taki (Saddam'ın mezalimini aratmayan) mezalimden sonra... Ne için? Petrol ve doğal gaz için... Giderek aynı emelle ve "Yeni Osmanlıcılık" namı altında, mezhebî bir Emeviyye Ordusu oluşturup, "Şii Iran"i vurmak üzere... Ne için? Petrol ve Doğal gaz için... ** Amerikalı dostlarım, bana, "Profesör Yarman, neden bu kadar sert konuşuyorsunuz?", diyorlar, sıklıkla... Onlar'a:   - Ben, sizin en bıçkın bilim tornalarınızdan geçmiş bir bilim adamıyım... Oralar benim, hele zaman ilerledikçe, daha da çok özlediğim, bilim cennetleri... Bu ne kadar böyleyse, şimdilerde bölgemizde, her yıl bir milyon insanın kanını içerek yaşayan savaş makinasının parçası olmayı reddediyoruz...     Kimin düsturudur bu? Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları'nın... "Savaş savunma için değilse, cinayettir", diyen, adamın... "Yurtta sulh, cihanda sulh", işte tam da, bu demektir...    Cumhuriyet'i özümseyen millî vicdanlar, emperyalistlerle kol kola, macera peşinde koşmaz... Bir de tabii dik durur... Dik... Dik durmak içinse,  boyundurukta olmamak gerekir...    Asla seyirci kalmayacağız...   Allah yardımcımız olsun...
100 yıl önceki Ermeni Tehciri gündeme getirilirken, daha dün yapılmış, 8 milyon Suriyeli'nin, vahşinin vahşisi tehcirinin, giderek katliamının, üstü örtülüyor!.. Ve biz buna, heyhat, ses çıkartamıyoruz...

Gündemden düşmeyen, düşürülmeyen ''Ermeni Tehciri'' hakkında Prof.Dr. Tolga Yarman'a düşüncelerini sorduk. Prof.Dr. Tolga Yarman Ermeni meselesiyle ilgili olarak, vaktinde çok yazdım... Bu konuya, burada, hiç değinmek istemiyorum...  Tehcir ile ilgili olarak düşüncelerim ise  :

 

Şu kadarını belirtmekle yetineceğim ki, emperyaller varlariyla yoklarıyla 1915'te, Çanakkale'ye yüklenirken, stratejinin şaşmaz gereğidir, kuvvetlerimizi bölmek üzere, Gazi'nin de sonradan işaret ettiği gibi, Doğumuz'da, Taşnaklar'i, bize karşı azmettirdiler... Mukatele (karşılıklı boğuşma) oldu... 

 

Burada, o oldu bu oldu, bu topraklarda hangi acı olmuşsa bu elbet, bizim acımızdır... Ancak, tarihçilerin görevini üstlenip, burada, ABD Başkanı'nın "soykırım" tabirinin gerçekleri yansıtmadığını dahi, söylemeyeceğim... O'na (ki, genelde Biden'i beğeniyle izlerdim, her hal-u karda, selefine tercih ederim, geçiyorum), bir tek şey diyeceğim:

 

- Kıymetli Kardeşim Joe, Dedelerim'i töhmet altında bırakacak idiysen , bari bir zahmet, önce kendi dedelerini töhmet altında bırakaydın!..

 

Mesele bu değil, tabii, tek başına... Bu iktidar, böyle bir zulü, davet etmemeliydi... Etti... 

 

Bu, geniş bir stratejinin ilk bir basamağı olarak görülmek yerinde olur...

 

Burada, asıl üstünde duracağım, şudur:  ABD Başkanı, "Bugünkü Türkiye'yi üzmek istemiyorum, ancak bir daha olmasın, diye, bunları söylüyorum", demiş...

 

Iyi de, 8 milyon Suriyeli'nin; yok Arap Baharı'ydi; yok Yeni Osmanlıcılık'tı; yok Büyük Orta Doğu Projesi'ydi (BOP); yerlerinden yurtlarından acılar içinde edildiği, ayrıca milyonlarcasının telef edildiği süreç, allaşkına, daha dün vukua gelmedi mi!..

 

Bunu görmeyecek miyiz? Bu bir daha olmasın demeyecek miyiz?

 

Biz pekiyi:

 

- Ya arkadaş, ne diyorsun, biz beş milyon Suriyeli'yi, sizin dürtmenizle, Şam'da Emeviyye Camii'nde, Cuma namazı kılacağız, hevesiyle, yanıp tutuşurken, kendi kucağımızda buluverdik, demeyecek miyiz?

 

BOP Eş Başkanı iseniz, diyemezsiniz, maatessüf... Irak'ın, Saddamı'nın sarayı bir tarafa, tarihinin haremine giren, orayı, Irak tarihinin eşsiz hazinelerini, yağmalayan,  emperyalizmanın neferlerinin, evlerine salimen dönmelerine "duacı" olmuşsanız, yine diyemezsiniz...

 

Bu konuda muhalefet de, henuz, ne yazık ki, kulağımıza erişebildiği kadarıyla, laf etmedi...

 

Hazin...

 

Inşallah, gereğini, yarın öbür gün yerine getirir...

 

"Arap Baharı", taammüden, kasden, dünya tarihinin görmediği tehciri yapmıştır, Suriye'den... Tunus'taki, Mısır'daki, Libya'daki, ondan önce İrak'taki (Saddam'ın mezalimini aratmayan) mezalimden sonra... Ne için? Petrol ve doğal gaz için... Giderek aynı emelle ve "Yeni Osmanlıcılık" namı altında, mezhebî bir Emeviyye Ordusu oluşturup, "Şii Iran"i vurmak üzere... Ne için? Petrol ve Doğal gaz için...

**

Amerikalı dostlarım, bana, "Profesör Yarman, neden bu kadar sert konuşuyorsunuz?", diyorlar, sıklıkla... Onlar'a:

 

- Ben, sizin en bıçkın bilim tornalarınızdan geçmiş bir bilim adamıyım... Oralar benim, hele zaman ilerledikçe, daha da çok özlediğim, bilim cennetleri... Bu ne kadar böyleyse, şimdilerde bölgemizde, her yıl bir milyon insanın kanını içerek yaşayan savaş makinasının parçası olmayı reddediyoruz...  

 

Kimin düsturudur bu? Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları'nın... "Savaş savunma için değilse, cinayettir", diyen, adamın... "Yurtta sulh, cihanda sulh", işte tam da, bu demektir... 

 

Cumhuriyet'i özümseyen millî vicdanlar, emperyalistlerle kol kola, macera peşinde koşmaz... Bir de tabii dik durur... Dik... Dik durmak içinse,  boyundurukta olmamak gerekir... 

 

Asla seyirci kalmayacağız...

 

Allah yardımcımız olsun...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.