TERÖRE VE ŞİDDETE KARŞI YAŞAM HAKKI …

ÖZEL HABER 27.10.2024 - 20:06, Güncelleme: 27.10.2024 - 21:17 22445 kez okundu.
 

TERÖRE VE ŞİDDETE KARŞI YAŞAM HAKKI …

Bu gün Beşiktaş Barbaros Meydanında yapılan ''Teröre ve Şiddete Karşı Yaşam Hakkı '' mitingine katıldım ve izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Erdal Direğin Yazımı Beşiktaş Barbaros Meydanı mitingi dönüşünde sıcağı sıcağına kaleme alıyorum. Zamanlama açısından doğru olduğuna inandığım bir miting olduğu için, CHP yönetimini kutluyorum. Alanda Özgür Özel gelmeden yapılan uyarılar doğru idi. Türk bayrağı ve dövizler dışında CHP flama ve bayraklarını mümkünse indirin anonsları yapıldı. Bu daha önceki mitingler gibi olmamalıydı. Burada seçim mitingi değil, toplumsal yaralara dikkat çekilecekti. Ben de Üsküdar’dan Beşiktaş’a geçme kararı almıştım. CHP’nin vapurları doldukça Beşiktaş’a geçip tekrar geliyordu. Beylikdüzü ve Ataşehir Vapurları da Üsküdar’a gelip buradan mitinge gidenlerin karşıya geçmelerine yardımcı oldular. Bu görüntüler 2008 deki Cumhuriyet Mitinglerini aklıma getirmedi değil. İzmir Karşıyaka’dan Alsancak tarafına geçen motorlar kıpkırmızı geliyordu. Herkes kırmızı beyaz giyinmiş, ellerinde Türk bayrakları olduğu halde akın akın Gündoğdu meydanına geliyorlardı. Burada da buna yakın görüntüler vardı. Üsküdar CHP ilçe örgütünün vapuruna Üsküdar’ın başarılı Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’da geldi. Halkın çok büyük sempatisi ve coşkusu Sinem Başkan’a yöneldi. Hem Ataşehir ‘den gelen Vapur, hem de Üsküdar vapuru hep birlikte Sinem Dedetaş’a sevgi gösterdiler. Hak ediyor mu diye sorarsanız? Sonuna kadar hak etti ve etmeye devam ediyor. Sanırım bir sonraki görev yeri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olacak gibi. Bunu ilk seslendirenlerden biriyim. Ancak Selvi köşesinde bu minvalde bir yazı yazdığı için ben bunu tekrar yazmamıştım. Tekrar mitinge dönelim. Beşiktaş’ı bilenler, yolun iskele tarafındaki alanı bilirler. Elbette CHP bu alanı rahatlıkla dolduracaklardı. Öyle de oldu. Hatta alana giremeyenler kadar dışarıdan izleyen kitleyi de gözlemledik. CHP’nin sahaya inmesi çok önemliydi. Katılanlar mitinge çok iyi hazırlanmışlar. Bir çoğu ellerinde yazılı dövizlerle mesaj vermeye çalıştılar. Çocukları ve kadınları koruyamadık. Özgür Özel’de konuşmasında son üç ayın verilerini hatırlattı. Neredeyse her gün bir kadın, erkekler tarafından öldürülüyor. Kadınları gerçekten koruyamıyoruz. Bir çok kadının elinde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dövizleri vardı. Hatırlarsanız hükümet Hüdapar’a seçimlerde söz verdiği için Cumhurbaşkanının bir imzasıyla sözleşmeden çıkıldı. Kadın cinayetlerine dikkat çekmek hepimizin boynunun borcu. Bu ülkede kadın olmak ne kadar da zor. Ya çocuk olmak, ya sokak hayvanları ya da ormanlarımız… Yaşamak zor. Herkes bir kötülüğe isyan ediyordu. Kimi Ali İsmail Korkmaz’a, Kimi Özgecan’a, kimi yaşatamadığımız Tekirdağ’lı Sıla Bebeğe, kimileri de ne için öldürüldüğü halen çözül(e)meyen Narin’e isyan ediyor. Narin konusundaki hassasiyetim üst düzey. Bu nedenle Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı, Tavşantepe köyüne gidip araştırma yapmıştım. Davayı yakından takip edeceğim. Hukukun üstünlüğü olması gerekirken, üstünlerin hukukunu görmek ne kadar da üzücü… Gelelim Tusaş’a yapılan terör saldırısına. Zamanlama çok ilginç bunlar zaten olayın ilk gününden beri yazılıyor çiziliyor. Ben de konuya şuradan gireceğim. Bahçeli’nin kendi iradesi ile yapamayacağı bir çağrıyı yapması ile terör örgütünün başı bebek katili Apo’ya Umut hakkı istedi. Bu her çevrede tepki ile karşılandı. AKP ve MHP içinde bile bu çıkış kabul görmedi. AKP seçmeninin % 73’ü, MHP seçmenin % 62’si Apo’nun mecliste çağrı yapmasına olumlu bakmadı. Aslında Cumhurbaşkanı’da aradan 5 gün geçmesine rağmen bu konuda hiç konuşmadı. Hatta bu sorular, kendilerine Gazeteci ! diyenler tarafından bile Cumhurbaşkanı’na sorulamadı. Bu terör saldırısı, bu açıklamadan hemen sonra yapıldı. Burada iki sonuç çıkıyor. Birincisi aylardır terör eylemi olmayan ülkemizde yeniden terör eylemleri oluyor imajı, diğeri de Bahçeli’ye terör örgütü tarafından verilen mesaj; “Örgütü Apo yönetmiyor” ne dersiniz? Hangisi olabilir? Hangisi olursa olsun büyük tepki çekti bu açıklama. Vicdanlarda yer bulmadı. Evlatlarını terör eylemlerinde kaybeden anne babalara gelin de anlatın bakalım, nasıl anlatacaksınız? Yazımın başında da sözünü ettiğim gibi zamanlama açısından doğru bir mitingdi. Alanda CHP’lilerin coşkusu çok yüksek değildi. Sunucunun sık sık Cumhuriyetimizi coşkuyla kutlayacağız seslenişleri büyük alkış aldı. Chp seçmeni her zaman Cumhuriyete sahip çıkmışlardır. Sunucunun Genel Başkanımız alana girdi anonsu çok fazla alkış almadı. Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu partiyi yeterince zayıflattı. Özgür Özel biraz kıpırdattı. Bunu yerel seçim sonuçlarından da görmek mümkün. Zaten Kılıçdaroğlu ile seçimlere girilmiş olsaydı. Bu başarının yarısı bile yakalanmayacaktı. Defalarca yazdım ve söyledim. Erdoğan 5 yıl daha iktidarda kaldıysa bunu Bay Kemal’e borçlu. Çünkü tek kaybedecek aday oydu ve bunu kendisi de biliyordu. Fakat son günlerde Özgür Özel’in gereksiz konuşmaları da halkı rahatsız etmeye başladı. Bahçeliye “el yükseltiyorum” diyerek verdiği cevap yakışmadı. Bu Arena Türkiye’yi yönetme arenası, poker masası değil. Erdoğan ile yumuşama, normalleşme diyalogları da olmadı. Yumuşayan sadece toplumsal muhalefet oldu. Sonunda da ne oldu biliyor musunuz? Türkiye’nin birinci Partisi Cumhuriyet Halk Partisi’yken, şimdi birinci parti “Kararsızlar Partisi” oldu. Bunun nedeni Özgür bey olabilir mi acaba? Olabilir… Halen emanetçi gibi duruyor. Şunu net olarak ve inanarak söylüyorum. Bu mitingin çağrısı Ekrem İmamoğlu tarafından yapılsaydı. Hem daha kalabalık, hem de coşkulu olurdu… Bunu tarihe not düşmek için yazıyorum. 27.10.2024
Bu gün Beşiktaş Barbaros Meydanında yapılan ''Teröre ve Şiddete Karşı Yaşam Hakkı '' mitingine katıldım ve izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Erdal Direğin

Yazımı Beşiktaş Barbaros Meydanı mitingi dönüşünde sıcağı sıcağına kaleme alıyorum. Zamanlama açısından doğru olduğuna inandığım bir miting olduğu için, CHP yönetimini kutluyorum. Alanda Özgür Özel gelmeden yapılan uyarılar doğru idi. Türk bayrağı ve dövizler dışında CHP flama ve bayraklarını mümkünse indirin anonsları yapıldı. Bu daha önceki mitingler gibi olmamalıydı. Burada seçim mitingi değil, toplumsal yaralara dikkat çekilecekti. Ben de Üsküdar’dan Beşiktaş’a geçme kararı almıştım. CHP’nin vapurları doldukça Beşiktaş’a geçip tekrar geliyordu. Beylikdüzü ve Ataşehir Vapurları da Üsküdar’a gelip buradan mitinge gidenlerin karşıya geçmelerine yardımcı oldular. Bu görüntüler 2008 deki Cumhuriyet Mitinglerini aklıma getirmedi değil. İzmir Karşıyaka’dan Alsancak tarafına geçen motorlar kıpkırmızı geliyordu. Herkes kırmızı beyaz giyinmiş, ellerinde Türk bayrakları olduğu halde akın akın Gündoğdu meydanına geliyorlardı. Burada da buna yakın görüntüler vardı.


Üsküdar CHP ilçe örgütünün vapuruna Üsküdar’ın başarılı Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’da geldi. Halkın çok büyük sempatisi ve coşkusu Sinem Başkan’a yöneldi. Hem Ataşehir ‘den gelen Vapur, hem de Üsküdar vapuru hep birlikte Sinem Dedetaş’a sevgi gösterdiler. Hak ediyor mu diye sorarsanız? Sonuna kadar hak etti ve etmeye devam ediyor. Sanırım bir sonraki görev yeri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olacak gibi. Bunu ilk seslendirenlerden biriyim. Ancak Selvi köşesinde bu minvalde bir yazı yazdığı için ben bunu tekrar yazmamıştım.

Tekrar mitinge dönelim. Beşiktaş’ı bilenler, yolun iskele tarafındaki alanı bilirler. Elbette CHP bu alanı rahatlıkla dolduracaklardı. Öyle de oldu. Hatta alana giremeyenler kadar dışarıdan izleyen kitleyi de gözlemledik. CHP’nin sahaya inmesi çok önemliydi. Katılanlar mitinge çok iyi hazırlanmışlar. Bir çoğu ellerinde yazılı dövizlerle mesaj vermeye çalıştılar. Çocukları ve kadınları koruyamadık. Özgür Özel’de konuşmasında son üç ayın verilerini hatırlattı.

Neredeyse her gün bir kadın, erkekler tarafından öldürülüyor. Kadınları gerçekten koruyamıyoruz. Bir çok kadının elinde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dövizleri vardı. Hatırlarsanız hükümet Hüdapar’a seçimlerde söz verdiği için Cumhurbaşkanının bir imzasıyla sözleşmeden çıkıldı. Kadın cinayetlerine dikkat çekmek hepimizin boynunun borcu. Bu ülkede kadın olmak ne kadar da zor. Ya çocuk olmak, ya sokak hayvanları ya da ormanlarımız… Yaşamak zor. Herkes bir kötülüğe isyan ediyordu. Kimi Ali İsmail Korkmaz’a, Kimi Özgecan’a, kimi yaşatamadığımız Tekirdağ’lı Sıla Bebeğe, kimileri de ne için öldürüldüğü halen çözül(e)meyen Narin’e isyan ediyor. Narin konusundaki hassasiyetim üst düzey.


Bu nedenle Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı, Tavşantepe köyüne gidip araştırma yapmıştım. Davayı yakından takip edeceğim. Hukukun üstünlüğü olması gerekirken, üstünlerin hukukunu görmek ne kadar da üzücü…

Gelelim Tusaş’a yapılan terör saldırısına. Zamanlama çok ilginç bunlar zaten olayın ilk gününden beri yazılıyor çiziliyor. Ben de konuya şuradan gireceğim. Bahçeli’nin kendi iradesi ile yapamayacağı bir çağrıyı yapması ile terör örgütünün başı bebek katili Apo’ya Umut hakkı istedi. Bu her çevrede tepki ile karşılandı. AKP ve MHP içinde bile bu çıkış kabul görmedi. AKP seçmeninin % 73’ü, MHP seçmenin % 62’si Apo’nun mecliste çağrı yapmasına olumlu bakmadı. Aslında Cumhurbaşkanı’da aradan 5 gün geçmesine rağmen bu konuda hiç konuşmadı. Hatta bu sorular, kendilerine Gazeteci ! diyenler tarafından bile Cumhurbaşkanı’na sorulamadı. Bu terör saldırısı, bu açıklamadan hemen sonra yapıldı. Burada iki sonuç çıkıyor. Birincisi aylardır terör eylemi olmayan ülkemizde yeniden terör eylemleri oluyor imajı, diğeri de Bahçeli’ye terör örgütü tarafından verilen mesaj; “Örgütü Apo yönetmiyor” ne dersiniz? Hangisi olabilir? Hangisi olursa olsun büyük tepki çekti bu açıklama. Vicdanlarda yer bulmadı. Evlatlarını terör eylemlerinde kaybeden anne babalara gelin de anlatın bakalım, nasıl anlatacaksınız?

Yazımın başında da sözünü ettiğim gibi zamanlama açısından doğru bir mitingdi. Alanda CHP’lilerin coşkusu çok yüksek değildi. Sunucunun sık sık Cumhuriyetimizi coşkuyla kutlayacağız seslenişleri büyük alkış aldı. Chp seçmeni her zaman Cumhuriyete sahip çıkmışlardır. Sunucunun Genel Başkanımız alana girdi anonsu çok fazla alkış almadı. Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu partiyi yeterince zayıflattı. Özgür Özel biraz kıpırdattı. Bunu yerel seçim sonuçlarından da görmek mümkün. Zaten Kılıçdaroğlu ile seçimlere girilmiş olsaydı. Bu başarının yarısı bile yakalanmayacaktı.

Defalarca yazdım ve söyledim. Erdoğan 5 yıl daha iktidarda kaldıysa bunu Bay Kemal’e borçlu. Çünkü tek kaybedecek aday oydu ve bunu kendisi de biliyordu. Fakat son günlerde Özgür Özel’in gereksiz konuşmaları da halkı rahatsız etmeye başladı. Bahçeliye “el yükseltiyorum” diyerek verdiği cevap yakışmadı. Bu Arena Türkiye’yi yönetme arenası, poker masası değil. Erdoğan ile yumuşama, normalleşme diyalogları da olmadı. Yumuşayan sadece toplumsal muhalefet oldu.

Sonunda da ne oldu biliyor musunuz? Türkiye’nin birinci Partisi Cumhuriyet Halk Partisi’yken, şimdi birinci parti “Kararsızlar Partisi” oldu. Bunun nedeni Özgür bey olabilir mi acaba? Olabilir… Halen emanetçi gibi duruyor. Şunu net olarak ve inanarak söylüyorum. Bu mitingin çağrısı Ekrem İmamoğlu tarafından yapılsaydı. Hem daha kalabalık, hem de coşkulu olurdu… Bunu tarihe not düşmek için yazıyorum. 27.10.2024

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.