TÜRKİYE’DE 6 ŞUBATTA HAYAT DURDU

ÖZEL HABER 04.01.2024 - 21:09, Güncelleme: 05.01.2024 - 23:34 17607+ kez okundu.
 

TÜRKİYE’DE 6 ŞUBATTA HAYAT DURDU

SADECE VAAD YETMEZ, YETER, YARALI SARIN ARTIK…

6 Şubatta yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Yaralar halen sarılamadı, acılar derin! Ne yazık ki depremzede vatandaşlar zor koşullarda yaşamaya devam ediyor. Deprem felaketinin hemen ardından hızlı bir şekilde organize olarak bölgeye giden; ekibiyle birlikte götürdükleri malzemeleri ihtiyaç sahibi depremzedelere dağıtan Gazeteci Aktivist Erdal Direğin 6 Şubattan bu güne kadar geçen sürenin kritiğini yaptı. Erdal Direğin depremden bu yana bölgeye yaklaşık 11 kez gitti.   Kahramanmaraş merkezli 2 büyük deprem ülkenin gündemini tamamen değiştirdi. Ne ekonomik kriz, ne siyaset, ne seçim… Her şey önemini tümden yitirmişti. Ne düşünüyorsak, ne hayal ediyorsak hepsini erteledik. Türk milleti olarak böyle durumlarda kenetlenmeyi çok iyi biliriz. Bu bilinçle ulus olarak adeta seferber olduk. Deprem 11 ili kapsayan çok büyük bir depremdi. Halk bir anda kimseden bir çağrı beklemeden harekete geçti. Hava gerçekten çok soğuktu. Büyük kentlerden ve elbette  İstanbul’dan yüzlerce kamyon ve tır yollara düştü. Sivil halkın başarısını, ne yazık ki devlet kurumları gösteremedi. İlk üç gün yaşananları yöre halkından dinleyince insan kulaklarına inanamıyor. Her yerden çığlıklar geliyor. Organizasyonu ve koordinasyonu sağlayamayan başta Afad ve Kızılay olmak üzere kamu kurumlarına halk ciddi tepki gösterdi. Enkazların bir kısmına 3 gün hiç girilemediğini söyleyen halk gerçekten çok kızgındı. Allah kimseye yaşatmasın, enkazdan yakınlarının seslerini duyanların çaresiz bekleyişleri karşısında ne söylenebilir. Yeniden o günleri, acıları tekrarlamak değil amacım. Yine de durumu özetlemeye çalıştım. Sanırım deprem olduktan sonra kendi organizasyonumla 11 kez bölgeye gittim. Elimden geldiğince ihtiyaç malzemeleri götürmeye çalıştım. Elbette bunları tek başıma yapmadım. İyi insanlar çok etrafımda. Ne yaptıysak el birliği ile yaptık. Klasik olacak ama en fazla yıkım Hatay’daydı. Daha sonra Adıyaman ve Kahramanmaraş Merkez, Pazarcık ve Malatya… Malatya’yı biraz farklı gözle anlatmaya çalışayım. Burada gördüğüm manzara çok farklı idi. Şehir çok büyük ve yapıların büyük bölümü yüksek katlı ve yeni. Yıkılan apartmanların sayısı çok fazla değildi ancak neredeyse binaların tamamına yakını hasar almış, oturulamaz durumdaydı. Can kaybı Malatya’da bu nedenle bina sayısına bölündüğünde az görünüyor. Ancak koskoca şehir de oturulacak apartman çok az. Bunlar mutlaka yıkılacak. Akşam gördüğüm manzara karşısında şaşkına dönmüştüm. Şehir boşalmış, kimileri kenti terk etmiş, kimileri de çadır ve bulabilirse konteynerlere yerleşmiş. Karanlık şehir olmuş, koca şehir. Bu şehri yeniden kurmak yıllar alacak. Yıkımlar seneler sürebilir. Depremden bir hafta öncesi Kahramanmaraş merkezde konakladım. Prof.Dr.Tolga Yarman hocamız ile yurt çapında konferanslar veriyorduk. Son görüşmeleri yapmak üzere Kahramanmaraş’a gelmiştim. Deprem 1 hafta önce olsaydı. Benimde kaderim orada yazılmış olacaktı. Kaldığım otel yerle bir olmuştu. Kurtulan olmadığı bilgisini aldım. Kahramanmaraş merkezde yıkım o kadar fazlaydı ki, kent adeta yerle bir olmuştu. Tepelere doğru baktığımda yıkılan apartmanlar tek tük görünüyordu. Buda bize neyi anlatıyor. Zemin sıvılaşması olan yerde şehir kurmayacaksınız. Doğa verdiğini er geç geri alıyor. Tarım arazisine şehir kurarsanız, sonuçlarına hep beraber katlanırız. Burada arkadaşlarımla beraber önce çocuklar dedik, stadyumda kurulan çadırkente gidip çocuklar için hazırlanmış rehabilitasyon ve oyun çadırına malzemeleri bıraktık. Çocuklar kolileri açınca çok sevindiler. Fakat bizim amacımız sadece bu değildi. Bu yavrular en çok geceleri sıkıntı çekiyor. Uykusunda ağlayanlar, uyuyamayanlar, bu konuda bilgi almıştık. Psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından ricamız getirdiğimiz bebekleri kız çocuklarına, araba ve topları da erkek çocuklarına verilmesini sağladık. Amaç o anı unutturmak . İnşallah katkımız olmuştur. Böylece başlayan yardım kampanyamız diğer illerde ve ilçelerde de sürdü. Artık yöreden telefon almaya başlamıştık. Yardım çığlıkları her yerden geliyordu. Anlaşılıyordu ki, kurumlar sorunları çözme aşamasında beklentileri karşılayamadılar, yetersiz kaldılar. Ben ve arkadaşlarım nereden bize ulaşıyorlarsa, ihtiyaçlar ne ise onları temin edip kamyon kamyon malzeme götürüyorduk. Sanırım depremin 22. günüydü. Hatay’ın Defne ilçesinden bir telefon aldım. Bugünlerde kardeş olduğumuz Defne Spor işleri Müdürü Mithat Mersin telefonun diğer tarafındaydı. Defne Stadına çadırkent kurduklarını, hem içeride, hem de dışarıda yanlış hatırlamıyorsam 1500 depremzede barındığı, stadın bir bölümünde İtalyanların kurduğu Sahra Hastanesi konuşlandığının bilgisini iletti. Burayı nereden hatırladım. Halk TV’de Görkemli Hatıralar Programında bir depremzede çıldırmış derecede öfkeyle bağırıyordu. Meğerse sonradan tanıştığım Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel’miş bağıran kişi. Yardım gelmediği için çok sinirli konuşuyor, hatta “atın beni Silivri’ye” diye sesleniyordu. Oradan hatırlamıştım. Telefon ile ulaşan Mithat bey, “Erdal bey burada iç çamaşırı yok, çok büyük ihtiyaç var . Ne olur bize destek verin” diyordu. Erkek, Kadın ve çocukların sayılarını öğrendim. Ben oraya geleceğimin sözünü verdim. Birkaç gün içinde hazırlandık. Depremin 26. Gününde Mithat beyin çağrısı ile Defne Stadı’ndaydık. Burada gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı. Belediye başkanı İbrahim Güzel’de bizi bekliyordu. Aracımızı stadın önüne çektik. Depremzedeler dağıtım başlarken sıraya girmişlerdi. Burada çok az Suriyeli depremzede vardı. Belki de bunun etkisi ile halk bilinçli bir şekilde sıraya giriyordu. Özellikle Adıyaman Gölbaşı ve Kahramanmaraş Pazarcık’ta neredeyse aracı talan ediyorlardı. Sıraya girenlere 4 er takım iç çamaşırı verdik.. Burada yaşadığım bir anektodu hayatım boyunca unutamam. 20’li yaşlarda bir kadın kimsenin duymayacağı bir şekilde kulağıma “abi iyi ki geldiniz, 26 gündür iç çamaşırı değiştirmedim” dedi. Ne diyeyim ki kızımıza, sadece başını omuzuma yasladım. Gözyaşlarımı içime akıttığımı net olarak hatırlıyorum. Buradan ayrılırken “bizi unutmayın” diyen depremzede kardeşlerimizin sesleri kulağımızdan hiç çıkmadı. Mithat beyin çağrıları ile iki kez daha gittik Defne’ye. Artık depremzedeler de tanımıştı bizi. Stada gelirken gözlerinin içi gülüyordu insancıkların. Her zaman olduğu gibi bizi dualar ve teşekkürleri ile uğurluyorlardı . Yine de biz giderken “unutmayın bizi” demeyi ihmal etmiyorlardı. Diğer yardım götürdüğümüz yerleri anlatmayacağım. Son gittiğim de Defne Spor İşleri Müdürü Mithat bey ve ekibi bana stadyumu gezdirdi. İtalyan Sahra hastanesi kaldırılmış. Stadyum spor yapmaya elverişsiz hale gelmiş. Buna rağmen deprem ile tümden sarsılan Hatay’lı çocukların sosyalleşmesi ve rehabilitasyonu için spor yapmaları çok önemli. Bu bilinçle Stadı tüm gençlerin, öğrencilerin ve çocukların hizmetine açmışlar. Bu Stadyum Defne Belediyesi’ne ait. Burada Hatayspor’un Elit Akademi takımı idmanlarını yapıyor. Diğer altyapı takımları da bu statta maçlarını yapıyorlar. Bunun yanında Tüm Okul Futbol takımları da burada oynuyorlar. Mithat Mersin’in anlattığına göre bu tesis her gün 08.00-22.00 arası futbol takımlarının hizmetinde. Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel’in katkıları, Hatay Kıvılcım Spor Başkanı, Dr. Behçet Yanık’ın manevi katkılarıyla, Cumhuriyetin 100. Yılı münasebetiyle çocuklara futbol turnuvası düzenlenmiş ve katılan her sporcuyu birer anı madalyası ile ödüllendirmişler. Ayrıca katılan her takıma çeşitli anı hediyeler takdim edilmiş. Bu kadar ağır koşullar altında Hatay’da güzel şeyler olduğunu, bu yönde birilerinin emek harcadığını duymak gerçekten bize de çok iyi geldi. Şimdi ekibin yeni hedefi deprem bölgesi illerindeki diğer takımları davet ederek Cumhuriyet Kupası turnuvası gerçekleştirmek. Fakat bu durumda, stadyumun halılarının ciddi sıkıntıda olduğundan, spor müsabakalarını yapmak kolay olmayacak. Değerli Mithat Mersin ve ekip arkadaşları, stadyumun özellikle halıların parçalandığı kısımlarını fotoğraflayıp tarafıma gönderdiler. Koskoca Şehrin tek ayakta kalan Stadyumunu bu halde bırakamayız. Hatay yeniden her alanda hayata dönmeli.   İlk günlerden beri halkının yanında olan Başkan İbrahim Güzel’e, Spor İşleri Müdürü Mithat Mersin’e, Görevli kardeşimiz Mehmet Ali Aynacı’ya, Onur Çankır hocamıza, Selahattin Sönmez hocamız’a bin teşekkür. İyi ki bize ulaşıp, çağırdılar. Bu güzel insanları yoksa nasıl tanıyacaktık. Bölge halkının tamamı Atatürk ilkeleri ve sevgisi ile büyümüş insanlar. Her biri gerçekten kahraman. Atatürk gerçekten onların kalbinde. Sanırım bu sevgiyi onların kalplerinden söküp atabilecek bir güç yok. Buna yeltenenlerin her türlü girişimi gereksizdir, hükümsüzdür. Bu bilgiyi Mithat bey ile yaptığımız özel sohbetlerde edindim. Samandağ ilçesinde 1 ay kadar önce Samandağ Belediye başkanının daveti üzerine Enerji Savaşları ve Kucağımızda bulduğumuz Sığınmacılar konulu bir konferansımız oldu. Prof.Dr.Tolga Yarman ile katıldık. Konferansımıza Defne’den gelen kardeşlerimiz de katıldılar. Sonrasında Tolga hocam ile bize Hatay’ın muhteşem yemeklerini tattırdılar. Var olasın Mithat Mersin kardeşim, var olun hocalarım, Defne ve Hatay sizi unutmayacaktır. Adanmış hayatlara iyi birer örneksiniz. Son sözüm, Hatay’ın tek ayakta kalan spor tesisi Defne Stadı için elimden geleni yapıyorum. İnşallah stadyumun zeminin yenileteceğiz. Konuyu Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a ilettim. Bekleyip göreceğiz ve elbette takip edeceğiz. 04.01.2024 İlgili haberimiz: Hatay Kırmızı Çizgimizdir
SADECE VAAD YETMEZ, YETER, YARALI SARIN ARTIK…

6 Şubatta yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Yaralar halen sarılamadı, acılar derin! Ne yazık ki depremzede vatandaşlar zor koşullarda yaşamaya devam ediyor. Deprem felaketinin hemen ardından hızlı bir şekilde organize olarak bölgeye giden; ekibiyle birlikte götürdükleri malzemeleri ihtiyaç sahibi depremzedelere dağıtan Gazeteci Aktivist Erdal Direğin 6 Şubattan bu güne kadar geçen sürenin kritiğini yaptı. Erdal Direğin depremden bu yana bölgeye yaklaşık 11 kez gitti.

 

Kahramanmaraş merkezli 2 büyük deprem ülkenin gündemini tamamen değiştirdi. Ne ekonomik kriz, ne siyaset, ne seçim… Her şey önemini tümden yitirmişti. Ne düşünüyorsak, ne hayal ediyorsak hepsini erteledik.

Türk milleti olarak böyle durumlarda kenetlenmeyi çok iyi biliriz. Bu bilinçle ulus olarak adeta seferber olduk. Deprem 11 ili kapsayan çok büyük bir depremdi. Halk bir anda kimseden bir çağrı beklemeden harekete geçti. Hava gerçekten çok soğuktu. Büyük kentlerden ve elbette  İstanbul’dan yüzlerce kamyon ve tır yollara düştü. Sivil halkın başarısını, ne yazık ki devlet kurumları gösteremedi. İlk üç gün yaşananları yöre halkından dinleyince insan kulaklarına inanamıyor. Her yerden çığlıklar geliyor. Organizasyonu ve koordinasyonu sağlayamayan başta Afad ve Kızılay olmak üzere kamu kurumlarına halk ciddi tepki gösterdi. Enkazların bir kısmına 3 gün hiç girilemediğini söyleyen halk gerçekten çok kızgındı. Allah kimseye yaşatmasın, enkazdan yakınlarının seslerini duyanların çaresiz bekleyişleri karşısında ne söylenebilir.

Yeniden o günleri, acıları tekrarlamak değil amacım. Yine de durumu özetlemeye çalıştım. Sanırım deprem olduktan sonra kendi organizasyonumla 11 kez bölgeye gittim. Elimden geldiğince ihtiyaç malzemeleri götürmeye çalıştım. Elbette bunları tek başıma yapmadım. İyi insanlar çok etrafımda.

Ne yaptıysak el birliği ile yaptık. Klasik olacak ama en fazla yıkım Hatay’daydı. Daha sonra Adıyaman ve Kahramanmaraş Merkez, Pazarcık ve Malatya… Malatya’yı biraz farklı gözle anlatmaya çalışayım. Burada gördüğüm manzara çok farklı idi. Şehir çok büyük ve yapıların büyük bölümü yüksek katlı ve yeni. Yıkılan apartmanların sayısı çok fazla değildi ancak neredeyse binaların tamamına yakını hasar almış, oturulamaz durumdaydı. Can kaybı Malatya’da bu nedenle bina sayısına bölündüğünde az görünüyor. Ancak koskoca şehir de oturulacak apartman çok az.

Bunlar mutlaka yıkılacak. Akşam gördüğüm manzara karşısında şaşkına dönmüştüm. Şehir boşalmış, kimileri kenti terk etmiş, kimileri de çadır ve bulabilirse konteynerlere yerleşmiş.

Karanlık şehir olmuş, koca şehir. Bu şehri yeniden kurmak yıllar alacak. Yıkımlar seneler sürebilir. Depremden bir hafta öncesi Kahramanmaraş merkezde konakladım. Prof.Dr.Tolga Yarman hocamız ile yurt çapında konferanslar veriyorduk. Son görüşmeleri yapmak üzere Kahramanmaraş’a gelmiştim. Deprem 1 hafta önce olsaydı. Benimde kaderim orada yazılmış olacaktı. Kaldığım otel yerle bir olmuştu. Kurtulan olmadığı bilgisini aldım. Kahramanmaraş merkezde yıkım o kadar fazlaydı ki, kent adeta yerle bir olmuştu. Tepelere doğru baktığımda yıkılan apartmanlar tek tük görünüyordu. Buda bize neyi anlatıyor. Zemin sıvılaşması olan yerde şehir kurmayacaksınız. Doğa verdiğini er geç geri alıyor. Tarım arazisine şehir kurarsanız, sonuçlarına hep beraber katlanırız.

Burada arkadaşlarımla beraber önce çocuklar dedik, stadyumda kurulan çadırkente gidip çocuklar için hazırlanmış rehabilitasyon ve oyun çadırına malzemeleri bıraktık. Çocuklar kolileri açınca çok sevindiler. Fakat bizim amacımız sadece bu değildi. Bu yavrular en çok geceleri sıkıntı çekiyor.

Uykusunda ağlayanlar, uyuyamayanlar, bu konuda bilgi almıştık. Psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından ricamız getirdiğimiz bebekleri kız çocuklarına, araba ve topları da erkek çocuklarına verilmesini sağladık. Amaç o anı unutturmak . İnşallah katkımız olmuştur.

Böylece başlayan yardım kampanyamız diğer illerde ve ilçelerde de sürdü. Artık yöreden telefon almaya başlamıştık. Yardım çığlıkları her yerden geliyordu. Anlaşılıyordu ki, kurumlar sorunları çözme aşamasında beklentileri karşılayamadılar, yetersiz kaldılar. Ben ve arkadaşlarım nereden bize ulaşıyorlarsa, ihtiyaçlar ne ise onları temin edip kamyon kamyon malzeme götürüyorduk.

Sanırım depremin 22. günüydü. Hatay’ın Defne ilçesinden bir telefon aldım. Bugünlerde kardeş olduğumuz Defne Spor işleri Müdürü Mithat Mersin telefonun diğer tarafındaydı. Defne Stadına çadırkent kurduklarını, hem içeride, hem de dışarıda yanlış hatırlamıyorsam 1500 depremzede barındığı, stadın bir bölümünde İtalyanların kurduğu Sahra Hastanesi konuşlandığının bilgisini iletti. Burayı nereden hatırladım. Halk TV’de Görkemli Hatıralar Programında bir depremzede çıldırmış derecede öfkeyle bağırıyordu. Meğerse sonradan tanıştığım Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel’miş bağıran kişi. Yardım gelmediği için çok sinirli konuşuyor, hatta “atın beni Silivri’ye” diye sesleniyordu.

Oradan hatırlamıştım. Telefon ile ulaşan Mithat bey, “Erdal bey burada iç çamaşırı yok, çok büyük ihtiyaç var . Ne olur bize destek verin” diyordu. Erkek, Kadın ve çocukların sayılarını öğrendim. Ben oraya geleceğimin sözünü verdim. Birkaç gün içinde hazırlandık. Depremin 26. Gününde Mithat beyin çağrısı ile Defne Stadı’ndaydık. Burada gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı. Belediye başkanı İbrahim Güzel’de bizi bekliyordu. Aracımızı stadın önüne çektik. Depremzedeler dağıtım başlarken sıraya girmişlerdi.

Burada çok az Suriyeli depremzede vardı. Belki de bunun etkisi ile halk bilinçli bir şekilde sıraya giriyordu. Özellikle Adıyaman Gölbaşı ve Kahramanmaraş Pazarcık’ta neredeyse aracı talan ediyorlardı. Sıraya girenlere 4 er takım iç çamaşırı verdik.. Burada yaşadığım bir anektodu hayatım boyunca unutamam. 20’li yaşlarda bir kadın kimsenin duymayacağı bir şekilde kulağıma “abi iyi ki geldiniz, 26 gündür iç çamaşırı değiştirmedim” dedi. Ne diyeyim ki kızımıza, sadece başını omuzuma yasladım. Gözyaşlarımı içime akıttığımı net olarak hatırlıyorum. Buradan ayrılırken “bizi unutmayın” diyen depremzede kardeşlerimizin sesleri kulağımızdan hiç çıkmadı. Mithat beyin çağrıları ile iki kez daha gittik Defne’ye. Artık depremzedeler de tanımıştı bizi. Stada gelirken gözlerinin içi gülüyordu insancıkların. Her zaman olduğu gibi bizi dualar ve teşekkürleri ile uğurluyorlardı . Yine de biz giderken “unutmayın bizi” demeyi ihmal etmiyorlardı.

Diğer yardım götürdüğümüz yerleri anlatmayacağım. Son gittiğim de Defne Spor İşleri Müdürü Mithat bey ve ekibi bana stadyumu gezdirdi. İtalyan Sahra hastanesi kaldırılmış. Stadyum spor yapmaya elverişsiz hale gelmiş. Buna rağmen deprem ile tümden sarsılan Hatay’lı çocukların sosyalleşmesi ve rehabilitasyonu için spor yapmaları çok önemli. Bu bilinçle Stadı tüm gençlerin, öğrencilerin ve çocukların hizmetine açmışlar. Bu Stadyum Defne Belediyesi’ne ait. Burada Hatayspor’un Elit Akademi takımı idmanlarını yapıyor. Diğer altyapı takımları da bu statta maçlarını yapıyorlar. Bunun yanında Tüm Okul Futbol takımları da burada oynuyorlar. Mithat Mersin’in anlattığına göre bu tesis her gün 08.00-22.00 arası futbol takımlarının hizmetinde. Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel’in katkıları, Hatay Kıvılcım Spor Başkanı, Dr. Behçet Yanık’ın manevi katkılarıyla, Cumhuriyetin 100. Yılı münasebetiyle çocuklara futbol turnuvası düzenlenmiş ve katılan her sporcuyu birer anı madalyası ile ödüllendirmişler. Ayrıca katılan her takıma çeşitli anı hediyeler takdim edilmiş.


Bu kadar ağır koşullar altında Hatay’da güzel şeyler olduğunu, bu yönde birilerinin emek harcadığını duymak gerçekten bize de çok iyi geldi. Şimdi ekibin yeni hedefi deprem bölgesi illerindeki diğer takımları davet ederek Cumhuriyet Kupası turnuvası gerçekleştirmek. Fakat bu durumda, stadyumun halılarının ciddi sıkıntıda olduğundan, spor müsabakalarını yapmak kolay olmayacak. Değerli Mithat Mersin ve ekip arkadaşları, stadyumun özellikle halıların parçalandığı kısımlarını fotoğraflayıp tarafıma gönderdiler. Koskoca Şehrin tek ayakta kalan Stadyumunu bu halde bırakamayız. Hatay yeniden her alanda hayata dönmeli.




 

İlk günlerden beri halkının yanında olan Başkan İbrahim Güzel’e, Spor İşleri Müdürü Mithat Mersin’e, Görevli kardeşimiz Mehmet Ali Aynacı’ya, Onur Çankır hocamıza, Selahattin Sönmez hocamız’a bin teşekkür. İyi ki bize ulaşıp, çağırdılar. Bu güzel insanları yoksa nasıl tanıyacaktık.



Bölge halkının tamamı Atatürk ilkeleri ve sevgisi ile büyümüş insanlar. Her biri gerçekten kahraman. Atatürk gerçekten onların kalbinde. Sanırım bu sevgiyi onların kalplerinden söküp atabilecek bir güç yok. Buna yeltenenlerin her türlü girişimi gereksizdir, hükümsüzdür. Bu bilgiyi Mithat bey ile yaptığımız özel sohbetlerde edindim. Samandağ ilçesinde 1 ay kadar önce Samandağ Belediye başkanının daveti üzerine Enerji Savaşları ve Kucağımızda bulduğumuz Sığınmacılar konulu bir konferansımız oldu. Prof.Dr.Tolga Yarman ile katıldık. Konferansımıza Defne’den gelen kardeşlerimiz de katıldılar. Sonrasında Tolga hocam ile bize Hatay’ın muhteşem yemeklerini tattırdılar. Var olasın Mithat Mersin kardeşim, var olun hocalarım, Defne ve Hatay sizi unutmayacaktır. Adanmış hayatlara iyi birer örneksiniz.

Son sözüm, Hatay’ın tek ayakta kalan spor tesisi Defne Stadı için elimden geleni yapıyorum.

İnşallah stadyumun zeminin yenileteceğiz. Konuyu Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a ilettim.

Bekleyip göreceğiz ve elbette takip edeceğiz.

04.01.2024



İlgili haberimiz:
Hatay Kırmızı Çizgimizdir

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.