Hayatım boyunca vicdanımın sesini dinledim ve onu takip ettim ve bunu yaparak kendimi nefes aldığımda ciğerlerimi rahatlatan bir huzur kaynağı olarak gördüm. Beklentilerimi her zaman aştım.
Hiçbir zaman kimseden bir şey beklemedim.
Çünkü bunun gerçek olduğunu düşünüyordum.
Yaşadıklarımı ve yaşayamadıklarımı kendi içimde tuttum, kimseden sevgi ya da şefkat istemedim, sadece bana yaklaşanlardan vicdan ve hakikat istedim.
Sustum, içimdeki tüm arzu ve duyguları bastırdım ve dedim ki: Tamam, eğer insan olmanın yolu buysa, insanlık beni terk etmemeli, hep benimle kalmalı.
Kendime insanlığa her zaman en iyisini vereceğime söz verdim, bu yüzden kendime ne istediğimi sormaya cesaret edemedim.
Verdim ve daha fazlasını verdim, karşılığında bir şey alsam da almasam da hep verdim.
Aslında güçlü olmak istemiyordum.
Sadece kendim olmalıydım. Kendimi hep bir kenara koydum, kadınlığımı unuttum, asla kadın olamadım, daha doğrusu kimse bana kadınlığımı hissettirmedi.
Bana merhaba diyen herkes benden bir şey istiyordu, uzun zaman önce kimsenin beni anlamadığını öğrendim, ama hayatıma girenleri bana yüklenen bir görev olarak gördüm ve onlara bir annenin çocuğuna baktığı gibi şefkatle davranmam gerektiğini düşündüm.
Çünkü herkesi mutlu etmem gerektiğini düşünüyordum .
Benim de mutlu olmam gerektiğini unutmuşum . Açıkçası mutluluğun ne olduğunu bilmiyorum desem yalan olmaz
Bu kadar fedakar olduğum için kendimden ve ruhumdan binlerce kez özür diliyorum…
Bilemezdim, bilemezdim, fazla fedakarlık, fazla vefasızlık getirir…
Saygılarımla…