Tanrım, kalbimin altındaki kaburgalarımda derin yaralar her geçen gün daha da derinleşiyor.
Kendimi tembel, deneyimsiz çorak ağaçların arasına düşerken görüyorum.
Yüreğini yitirmiş zamansız bir hiçliğin sesine akıyorum
Bu gizem nedir? Bu sonsuz bekleyiş nedir? Sensiz bu akan sessizlik nedir
Sanki ben ölmüşüm de sen sevinçten çığlık atıyormuşsun gibi
Ah,ah sevgili
Seslerin, düşüncelerin ve sözcüklerin eşit olduğu bir dünyadan geliyorum
Sessizliğinle beni yok edemezsin
Bu dünyanın yalanlarını çok gördüm, her sese aşinayım
Parmak uçlarımı tekrar toprağa dikeceğim, kök salacağım ve dallarımdan yeşil ağaçlar büyüyecek
Zaman parçacıklarını birbirine bağlayan tüm sesler mutluluk şarkıları söyleyecek
Derin mavi bir gökyüzünün altında güneşi selamlayacağım
Ve susuzluktan ölen geyikler tekrar pınarlara inecek ve kana kana su içecek
O zaman diyeceğim ki, "Ey Tanrım, benden alınan gökyüzü mavisi olsun."
Ruhumu yaralayan her sessizliğe rağmen, payıma düşen o dik merdivenleri tek başıma tırmanmaya devam edeceğim.