Sen bulutların üzerinde yürüyen bir tanrıydın ve ben de bulutların üzerinde çıplak bir dağdım
Varoluşun tüm donuk aynaları, uzak dalgaların uğultusuyla dilimin ucuna yapışan bir hüzün şarkısını söyletiyor bana.
Derin düşünceler içinde derin bir nefes aldım
Seni aradım ve bulduğumda çorak topraklarda ıssız kalan üç taşla meçhullere doğru aktın.
Sana çıkan her yol gecenin karanlığına, içinden geçtiğim her çiçek bahçesi dikenli bahçeye dönüşüyor.
Saniyeler geçtikçe ruhum boğuluyor, ağaçlara tünemiş kuşlar çığlık atıyor.
Dehşetimin sessizliği sessiz mevsimler gibi köpürdü
Ayak parmaklarımın yankısı gökyüzünün yankısına karıştı
Aşkın zevkiyle
Ateşli dallarımdan kızıl nehirler akmaya başladı ve Akdeniz kıyıları boyunca uzandık .
Tenimizden fışkıran alevler bizi bayıltıncaya kadar Yemen hurması eşliğinde kırmızı şarabımızı yudumladık.
Çığların, dikenlerin arasında aşk acısıyla kanat çırpan güvercinler
Yüzlerce çıplak giyinmiş iri göğüslü kadın
Kirpiklerimin altındaki koyu gözlerim bana sinsice baktı
Uykusuz gecelerimde seni görmeye alışık değildim
Uzun yokuşlarda hissetmeyi beklemediğim bir şehvetle
Çıplak tenin benimkine dokunduğunda ürperdin
Vahşi atlar gibi dörtnala tarih sayfalarına koştuk
Bir veda gibi saran hüzün, tüberküloz gibi, sarı humma gibi, ateşle parlıyor
Ve vahşi bozkırların rüzgarıyla
Çığlığımızı yeşil gökyüzüne taşıdı
Sanki Tanrı ateşini isminden çalıp bana vermiş gibi
Bir parmağımda bulutları taşıyorum
Diğer parmaklarımla dokunduğum her şey önümde küçülüyordu.
kıyı denizleri
Sağımdaki sancak
çiçekli bahçeler
çocukluğumun anıları
Gözyaşlarımı tutan her şeyden, dehşetimin sessizliğinden kaçmak ister gibiydim.
gecikmiş duygularım
Ve her satırın ucunu ipek kıvrımlarının arasından geçiriyorum
Yağmalanmış arzularla geçiyoruz mor pencerelerden, palmiye ağaçlarından, taşlı tepelerden
Yüksek bir ışık gibi iniyorsun, gecenin karanlığı gibi zamana karışıyorsun.
Bir insan heykelinin bedenine inen ruh ışığının parıltısı gibi
Sokaktaki gölgem benim değildi
Sokaktaki gölgen senin değildi
Aşk saklandığı yerden çıktı
Kaldırımlar daraldı
Bütün kapılar küçüldü
Artık yabancı, bilinmeyen bir hayalet gibiydim
Vadiler kokulu tırnaklarımın altında çiçek açıyor
Tenler susuzluğunu giderdi , çalınan kalbin suyu aktı.
Bilinmeyen şeyler ortadan kayboldu.
En ufak detayları kar rengine boyadım
Bana herşeyi tattıran anlarla barıştım
Küçük penceremden dışarı baktım
Eski yaralarımdan çok uzakta
Varlığımın meyvelerini toplamanın keyfini çıkardığım bir yerdeyim
Tamamen Özgür.
Caroline Laurent Turunc
Caroline Trnc
20/05/2024-Paris