Doç.Dr. Çetin Göksu
Köşe Yazarı
Doç.Dr. Çetin Göksu
 

ÇARESİZLİĞİN ÇARESİ ve TÜRK UYGARLIĞI

Günümüzde Türk Uygarlığının yeniden gündeme gelmesinin nedeni, ülkenin, birinci Dünya savaşında olduğu gibi, işgal edilmiş olmasıdır.  Ancak bu defa yöntem değişiktir. Çok farklı yöntemler kullanılmaktadır. Amerika, küreselleşme adı altında, güçlü şirketleri ile, ülkeleri kendine bağımlı hale getirmektedir. Türkiye, bu tuzağa düşmüş, uluslararası şirketlerin güdümüne girmiştir. Yeniden küresel güçlerin kontrolüne giren Türkiye’de, iktidarlar, güçsüzleşmiş, Türk Halkı, "Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna" düşmüştür.  Bu çaresizlik durumu, yeni arayışları gündeme getirmiştir. Ama gerek iktidar, gerekse muhalefet, henüz ciddi bir çözüm üretemedi. Bu durum, Türkiye ilk yıllarında büyük başarıyla gerçekleştirdiği Bağımsızlık  mücadelesi hatırlattı ve başlatılan "Türk Uygarlık Projesini" yeniden gündeme getirdi.  Akla şu soru geliyor, Türkiye, Cumhuriyeti kurarak başlattığı "Türk Uygarlık Projesine" dönüş bir çare olabilir mi? Bunu anlamak istiyorsak, Cumhuriyetle özdeşleşen "Türk Uygarlığının" özelliklerine yeniden bakmamız gerekiyor.  Türk Devrimi, özünde, Dünyayı işgal eden güçlere karşı verilen bir kurtuluş mücadelesidir. Bağımsızlık savaşının Türkler tarafından kazanılmış olması, esaret içinde inleyen ülkeler için bir kurtuluş umuduna dönüştü, çok kısa zamanda, esaretten kurtulma çabaları sonuç verdi, dünyanın yüzlerce ülkesi bağımsızlık elde ederek özgürlüklerine kavuştu. Bugün, koşullar farklı olsa da, Türkler yeni bir devrim yapabilecek, yeniden "özgürlük" hareketini başlatacak olanaklara sahiptir. Ancak, küresel hegemonyayı yürütenler, bu gerçeğin farkında oldukları için, bir yüzyıldır Türklerin yeniden ayağa kalkmasını önlemeye çalışmaktadırlar. Görünen o'ki oldukça başarılı oldular.  Cumhuriyet kuruluşu ile başlayan, “Türk Uygarlık Projesi” unutturuldu. Vatandaşlar çeşitli ideolojilere yönlendirildi. Sağ, Sol çatışmaları başlatıldı, din ve etnik köken kavgaları teşvik edildi. Türk Halkı, Batı Uygarlığının ne kadar ileri ne kadar güzel olduğuna inandırıldı. Türkler kamplara bölündü, ayrıştırıldı, birbirine kavga eden bir toplum yaratıldı.  Bütün bu çabalar, sağlam temeller üzerine inşa edilen "Ulus Devlet Modelini" sarstı ama yıkamadı. Ancak Türkiye’yi bekleyen tehlike geçmiş değildir. Emperyal plan işliyor. BOP, Amerika'nın Ortadoğu’yu ele geçirme planı, bütün hızıyla devam ediyor. Dün, Irak'ta, Suriye'de, Bugün, Gazze'de Filistin’de, operasyonlar devam ediyor.  Bugün Türkiye’de yükselen, giderek artan bir öfke var. Yeniden esarete, çaresizliğe düşmenin öfkesidir bu. Ve bu öfke, İktidar ve muhalefetin çözüm bulamaması nedeniyle giderek artmaktadır.  Sevgili Türk Halkı, çaresizliğin elbette bir çaresi vardır. O çare, senin başlattığın TÜRK UYGARLIK projesidir. Atatürk’ün önderliğinde başlattığın Uygarlık Projesi, sadece Türkleri değil, bütün Türk dünyasını ve tüm insanlığı kurtaracak yegane projedir. Yeter ki Türk Uygarlığına sahip çık, onu yeniden, dünya ışık tutacak şekilde, yeni devrimlerle devam ettir.  Doç. Dr. Çetin Göksu
Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2023 - Cuma
Doç.Dr. Çetin Göksu

ÇARESİZLİĞİN ÇARESİ ve TÜRK UYGARLIĞI

Günümüzde Türk Uygarlığının yeniden gündeme gelmesinin nedeni, ülkenin, birinci Dünya savaşında olduğu gibi, işgal edilmiş olmasıdır. 

Ancak bu defa yöntem değişiktir. Çok farklı yöntemler kullanılmaktadır. Amerika, küreselleşme adı altında, güçlü şirketleri ile, ülkeleri kendine bağımlı hale getirmektedir. Türkiye, bu tuzağa düşmüş, uluslararası şirketlerin güdümüne girmiştir. Yeniden küresel güçlerin kontrolüne giren Türkiye’de, iktidarlar, güçsüzleşmiş, Türk Halkı, "Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna" düşmüştür. 

Bu çaresizlik durumu, yeni arayışları gündeme getirmiştir. Ama gerek iktidar, gerekse muhalefet, henüz ciddi bir çözüm üretemedi. Bu durum, Türkiye ilk yıllarında büyük başarıyla gerçekleştirdiği Bağımsızlık  mücadelesi hatırlattı ve başlatılan "Türk Uygarlık Projesini" yeniden gündeme getirdi. 

Akla şu soru geliyor, Türkiye, Cumhuriyeti kurarak başlattığı "Türk Uygarlık Projesine" dönüş bir çare olabilir mi? Bunu anlamak istiyorsak, Cumhuriyetle özdeşleşen "Türk Uygarlığının" özelliklerine yeniden bakmamız gerekiyor. 

Türk Devrimi, özünde, Dünyayı işgal eden güçlere karşı verilen bir kurtuluş mücadelesidir. Bağımsızlık savaşının Türkler tarafından kazanılmış olması, esaret içinde inleyen ülkeler için bir kurtuluş umuduna dönüştü, çok kısa zamanda, esaretten kurtulma çabaları sonuç verdi, dünyanın yüzlerce ülkesi bağımsızlık elde ederek özgürlüklerine kavuştu.

Bugün, koşullar farklı olsa da, Türkler yeni bir devrim yapabilecek, yeniden "özgürlük" hareketini başlatacak olanaklara sahiptir. Ancak, küresel hegemonyayı yürütenler, bu gerçeğin farkında oldukları için, bir yüzyıldır Türklerin yeniden ayağa kalkmasını önlemeye çalışmaktadırlar. Görünen o'ki oldukça başarılı oldular. 

Cumhuriyet kuruluşu ile başlayan, “Türk Uygarlık Projesi” unutturuldu. Vatandaşlar çeşitli ideolojilere yönlendirildi. Sağ, Sol çatışmaları başlatıldı, din ve etnik köken kavgaları teşvik edildi. Türk Halkı, Batı Uygarlığının ne kadar ileri ne kadar güzel olduğuna inandırıldı. Türkler kamplara bölündü, ayrıştırıldı, birbirine kavga eden bir toplum yaratıldı. 

Bütün bu çabalar, sağlam temeller üzerine inşa edilen "Ulus Devlet Modelini" sarstı ama yıkamadı. Ancak Türkiye’yi bekleyen tehlike geçmiş değildir. Emperyal plan işliyor. BOP, Amerika'nın Ortadoğu’yu ele geçirme planı, bütün hızıyla devam ediyor. Dün, Irak'ta, Suriye'de, Bugün, Gazze'de Filistin’de, operasyonlar devam ediyor. 

Bugün Türkiye’de yükselen, giderek artan bir öfke var. Yeniden esarete, çaresizliğe düşmenin öfkesidir bu. Ve bu öfke, İktidar ve muhalefetin çözüm bulamaması nedeniyle giderek artmaktadır. 

Sevgili Türk Halkı, çaresizliğin elbette bir çaresi vardır. O çare, senin başlattığın TÜRK UYGARLIK projesidir. Atatürk’ün önderliğinde başlattığın Uygarlık Projesi, sadece Türkleri değil, bütün Türk dünyasını ve tüm insanlığı kurtaracak yegane projedir. Yeter ki Türk Uygarlığına sahip çık, onu yeniden, dünya ışık tutacak şekilde, yeni devrimlerle devam ettir. 

Doç. Dr. Çetin Göksu

Yazıya ifade bırak !