Bir şeyler yapmak istiyorsun.
Bir şeyler söylemek.
Bir şeylere ikna etmek veya bazı şeylere ikna olmak…
Sevmek istiyorsun.
Sevilmek, sayılmak, ama sonra diyorsun ki:
“Boş ver be!”
İçinden gelmiyor.
Değmez diyorsun.
Değmeyeceğini biliyorsun, çünkü daha önce birçok kez değmemişti.
Üşeniyorsun.
Harekete geçmeye, adım atmaya, gözünün ucuyla dahi bakarak efor sarf etmeye gücün yok; çünkü yordular seni, bezdirdiler ve hatta yeri geldi ağzına sçtılar.
Değmez diyorsun.
Değmeyeceğini biliyorsun, çünkü daha önce birçok kez değmemişti.
Yalanı görmen, sahteyi anlaman kolaylaşıyor zamanla.
“Yazıklar olsun!” diyorsun, ama kimseye yazık falan olmuyor.
Oysa sana yazık etmekten çekinmiyor kimse.
Acımıyorlar.
Gözündeki yaşı umursamıyor, hislerini görmezden geliyor, düşersen katıla katıla gülüyorlar.
Gülünce kıskanıyor, mutlu olmana tahammül edemiyorlar.
Fedakârlık enayilik oldu.
Çıkarsız sevgi ise kerizlik…
Ve bir şey yapmamayı tercih ediyorsun sonunda.
Değmez diyorsun.
Değmeyeceğini biliyorsun, çünkü daha önce birçok kez değmemişti.
(#ErsoyARSLAN)