Gulbin Aybar
Köşe Yazarı
Gulbin Aybar
 

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ

Harcadık her şeyi.. Modernleştik! Sevgi harcandı, samimiyet harcandı! Dostluk, vefa yok oldu, ya da yok denecek kadar az kaldı!...Halbuki, bizi biz yapan değerlerdi bunlar... Belki farkında olamadık, belki de olmak istemedik bilmiyorum! Canım, cananım, hatunum...Yarim! Can dostum, arkadaşım,yarenim! Aşkım, kocişko, aşkito...Kanka, kankito falan filan oldu. Kelimeler değiştikçe içi de boşaldı,anlamını kaybetti. Sevdiğine yazdığı mektupların ucunu yakan, sadece sevdiğine özel cümleler kurup,şiirler yazan bir kuşak vardı. O mektuplar yıllarca özenle saklanırdı..Kimbilir kimsenin okumadığı o mektuplarda ne aşk hikayeleri saklıdır.. Sevgiliye siz diyen bir kuşaktan, Allah belanı versin diyen bir nesile! Belki de kendini aldatan sevdiğine; elden ele gezen güle dönmüşsün diye nahif bir şekilde sitem eden serzenişte bulunan aşıktan, beddualar hakaretler eden ya benimsin ya kara toprağın anlayışıyla tehditler savuran dizelerle seslenen bir nesile... Sevdiğine emek verip duygularını anlatan mektuplar yazmak yerine,hazır mesajlarla ilan-ı aşk eden bir kuşak! Suçu gençlere yüklemek tabii ki haksızlık olur. Tükenişlerin en acısı, en kötüsüdür maneviyatın çökmesi, yok olması. Can dostunun kız kardeşine ya da komşusunun kızına karşı kara sevdaya tutulup bunu ihanet gibi gördüğünden aşkını yüreğine gömen nice aşıklar vardı! Yitirdik....Öldürdük...En kutsal duyguları kaybettik...Yozlaşma diyorlar ya, dibine kadar yaşadık yozlaşmayı! Ve biz! Biraz o kuşağın yaşadığı duyguları ve değerleri görüp benimseyen; aynı zamanda yeni kuşağın bomboş, yapay, bencilce ilişkileri arasında arafta yaşayanlar! Canım dediği insanı gerçekten candan seven, dostum dediği insana canını veren bir kuşağın mirasçılarıyız biz! Böyle gördük, öğrendik ve yaşadık. Ve şimdi bu yapaylığı hazmedemiyoruz..Ama değiştiremiyoruz da! Kuşak farkı dedikleri bu sanırım. Aileler kopuk, kardeşler kopuk, arkadaşlar kopuk..Herkes kendisini bir cam fanusun içine hapsetmiş adeta! Sofra sohbetlerimiz vardı bizim! Bütün aile bir araya gelmeden yemeğe başlamazdık..Ve hep birlikte keyifle yediğimiz akşam yemeklerimiz...Bayramlarımız vardı büyüğün küçüğün bir araya geldiği, sevgi saygı tazelediğimiz bayramlar! Tüm güzellikleri yitirdik...Modernleşmeyi beceremedik. Modernleşme uğruna öz benliğimizi kaybettik. Adile Naşit- Münir Özkul filmleriyle büyüyen kuşak, Kurtlar Vadisi aksiyonlarına ayak uyduramıyor sanırım. Gülbin Aybar/ 2018 04 mayıs 2021/ Özgür İfade ®️ | İstanbul’un Siyasi Gazetesi ]]>
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2021 - Salı
Gulbin Aybar

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ

Harcadık her şeyi.. Modernleştik! Sevgi harcandı, samimiyet harcandı! Dostluk, vefa yok oldu, ya da yok denecek kadar az kaldı!...Halbuki, bizi biz yapan değerlerdi bunlar... Belki farkında olamadık, belki de olmak istemedik bilmiyorum!
Canım, cananım, hatunum...Yarim! Can dostum, arkadaşım,yarenim!
Aşkım, kocişko, aşkito...Kanka, kankito falan filan oldu. Kelimeler değiştikçe içi de boşaldı,anlamını kaybetti. Sevdiğine yazdığı mektupların ucunu yakan, sadece sevdiğine özel cümleler kurup,şiirler yazan bir kuşak vardı. O mektuplar yıllarca özenle saklanırdı..Kimbilir kimsenin okumadığı o mektuplarda ne aşk hikayeleri saklıdır..
Sevgiliye siz diyen bir kuşaktan, Allah belanı versin diyen bir nesile! Belki de kendini aldatan sevdiğine; elden ele gezen güle dönmüşsün diye nahif bir şekilde sitem eden serzenişte bulunan aşıktan, beddualar hakaretler eden ya benimsin ya kara toprağın anlayışıyla tehditler savuran dizelerle seslenen bir nesile...
Sevdiğine emek verip duygularını anlatan mektuplar yazmak yerine,hazır mesajlarla ilan-ı aşk eden bir kuşak! Suçu gençlere yüklemek tabii ki haksızlık olur.
Tükenişlerin en acısı, en kötüsüdür maneviyatın çökmesi, yok olması. Can dostunun kız kardeşine ya da komşusunun kızına karşı kara sevdaya tutulup bunu ihanet gibi gördüğünden aşkını yüreğine gömen nice aşıklar vardı!
Yitirdik....Öldürdük...En kutsal duyguları kaybettik...Yozlaşma diyorlar ya, dibine kadar yaşadık yozlaşmayı!
Ve biz! Biraz o kuşağın yaşadığı duyguları ve değerleri görüp benimseyen; aynı zamanda yeni kuşağın bomboş, yapay, bencilce ilişkileri arasında arafta yaşayanlar!
Canım dediği insanı gerçekten candan seven, dostum dediği insana canını veren bir kuşağın mirasçılarıyız biz! Böyle gördük, öğrendik ve yaşadık. Ve şimdi bu yapaylığı hazmedemiyoruz..Ama değiştiremiyoruz da!
Kuşak farkı dedikleri bu sanırım.
Aileler kopuk, kardeşler kopuk, arkadaşlar kopuk..Herkes kendisini bir cam fanusun içine hapsetmiş adeta! Sofra sohbetlerimiz vardı bizim! Bütün aile bir araya gelmeden yemeğe başlamazdık..Ve hep birlikte keyifle yediğimiz akşam yemeklerimiz...Bayramlarımız vardı büyüğün küçüğün bir araya geldiği, sevgi saygı tazelediğimiz bayramlar!
Tüm güzellikleri yitirdik...Modernleşmeyi beceremedik. Modernleşme uğruna öz benliğimizi kaybettik.
Adile Naşit- Münir Özkul filmleriyle büyüyen kuşak, Kurtlar Vadisi aksiyonlarına ayak uyduramıyor sanırım.
Gülbin Aybar/ 2018
04 mayıs 2021/ Özgür İfade ®️ | İstanbul’un Siyasi Gazetesi
]]>
Yazıya ifade bırak !