HaticeTopçu
Köşe Yazarı
HaticeTopçu
 

Ulucanlar Cezaevi Müzesinde Yeni Anayasa Sempozyumu

Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve dünya tarihi sayfalarına adını eşsiz mücadelesi ile yazdırmış Türkiye Cumhuriyeti’nin duvarları aşılmış, ülke çatısından temellerine kadar çatlamaya başlamıştır. Artık hiçbir şey başlangıçta kurulmuş yapıya uymuyor ve hiçbir şey düzgün işlemiyor. Siyasi partiler öylesine sarsılmış ki çökme tehlikesi yaşıyorlar. Değişim talepleri, istifalar, partilerinden ayrılıp içerde yaşananları ifşa edenler… Özetle ülkede çatıdan temellere kadar yaşanan çatlama onlarda da yaşanıyor. İktidara gelince o sahip olduğu gücün avantajlarını kullanarak her seçimi kazanmayı biliyor ve meşruluğunu ilan etmeyi sürdürüyor. Bu konuda muhalefetin katkılarını da azımsamamak gerekiyor. Çünkü muhalefet ciddi anlamda süreçleri yönetemiyor. Zira seçim sürecinde yaşanan Anayasa ihlallerine ‘sandıkta yeneceğiz’ diyerek göz yummaya kadar işi götürebilmiş.   Gelelim 2023 seçimleri sonrası yaşananlara. Ekonominin ağır koşulları zamlarla, vergilerle halkın sırtına yüklendi. Türk parası pul,enflasyon kontrol edilemez oldu. Tabloyu iktidar toz pembe gösteriyor. Orta Vadeli Program (OVP) ile 2026 hedef konulmuş ve o tarihe kadar sabredin, düzelecek algısı pompalanıyor.Yetmedi diyanet işleri başkanlığı “borçlular ve geçim sıkıntısı çekenler için dua”diyor. OVP kısa ve uzun vadesi olmayan bir program ve orta vadesi üç yıl. Nasıl bir orda vadeyse bu? Belli ki 2026 yılına kadar zaman kazanılması gerekiyor. Özetle iktidar görünüşü parlatmayı sürdürüyor.   Eee… bunu yapabilme koşullarına da sahip doğrusu. 21 yıllık iktidarı ile basının tamamına yakını ele geçirmiş,tüm ülke dinamikleri kontrol altına alınmış! Bir ülke çatlamaya yüz tutmasın beraberinde yozlaşma ve rüşvet sistemi yağmacılıkla kol kola yürür.Halk açlıkla mücadele ederken el değiştiren sermaye varlıklarına varlık katar.Gericilik, bağnazlık, umutsuzluk derinleşir, batış hızlanır. Okulların açıldığı şu günlerde eğitim programlarının dindar ve kindar nesil yetiştirme hedefi sürdürüyor.Amaca erişmek için alan dersleri seçmeli, seçmeli dersler zorunlu hale getiriliyor. Bütün ülke dinamiklerinde olduğu gibi eğitim de hızla siyasallaşıyor. Sınırlarımızdan gelen planlı ve amaçlı kontrolsüz göç dalgası ile ülkenin demografik yapısı değişiyor ve güvenlik sorunu her geçen gün derinleşiyor. Yabancı sermaye otokratikleşen yönetim, hukuk devletinden uzaklaşma ve güvenlik sorunları sebebiyle ülkeyi terk ediyor. Bu güzelim ülkeyi bu noktaya taşımak tarihin kiniyle dolu güçlerin çok zamanını almadı. 12 Eylül 1980 darbesinin 43.Yılındayız. Maalesef dışardan dayatanların içerdeki işbirlikçileri ile içine çekildiğimiz tablo böyle… 43 yıl önce 12 Eylül darbesi kimler tarafından niçin yapıldı sorusunun yanıtı her 12 Eylül tarihinde konuşuldu, konuşuluyor…Artık 12 Eylül’ün ülkeyi neye hazırladığı çok açık ve net gözüküyor. Ülkede bütün bu sorunlar yaşanırken ana muhalefet partisinin seçimler öncesinde ortadan kalkmış bir konuyu -başörtüsü-kanunlaştırmak isteği ve TBMM’ye sunduğu yasa teklifi iktidar tarafından gollük pas olarak değerlendirilmiş, yetmez anayasaya maddesi olmalı denilmişti. Ve iktidar 2024 yerel seçimleri öncesi başörtüsü konusu görüntüsü altında kendisini amaçlarına taşıyacak anayasa değişiklik teklifi için harekete geçti ve sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa sunumuyla kamuoyunun önüne çıktı. Ne zaman ve nerede? 12 Eylül tarihinde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen “1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu” ile… Amaç laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti anayasasındaki kuruluş ilkelerini görünürde parlatmak, esasta başörtüsünü anayasaya sokarak laiklik ilkesini ortadan kaldırarak siyasal İslam’ın önünü açmak. Bu noktada Mecliste temsil edilen muhalefet partileri ve demokratik kitle örgütleri görünürde parlatılan arka planda ülkenin üniter yapısını hedef alan anayasa değişikliğine karşı gereken tutumu izlemelidirler… 
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2023 - Pazartesi
HaticeTopçu

Ulucanlar Cezaevi Müzesinde Yeni Anayasa Sempozyumu

Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve dünya tarihi sayfalarına adını eşsiz mücadelesi ile yazdırmış Türkiye Cumhuriyeti’nin duvarları aşılmış, ülke çatısından temellerine kadar çatlamaya başlamıştır.

Artık hiçbir şey başlangıçta kurulmuş yapıya uymuyor ve hiçbir şey düzgün işlemiyor. Siyasi partiler öylesine sarsılmış ki çökme tehlikesi yaşıyorlar. Değişim talepleri, istifalar, partilerinden ayrılıp içerde yaşananları ifşa edenler… Özetle ülkede çatıdan temellere kadar yaşanan çatlama onlarda da yaşanıyor.

İktidara gelince o sahip olduğu gücün avantajlarını kullanarak her seçimi kazanmayı biliyor ve meşruluğunu ilan etmeyi sürdürüyor. Bu konuda muhalefetin katkılarını da azımsamamak gerekiyor. Çünkü muhalefet ciddi anlamda süreçleri yönetemiyor. Zira seçim sürecinde yaşanan Anayasa ihlallerine ‘sandıkta yeneceğiz’ diyerek göz yummaya kadar işi götürebilmiş.

 

Gelelim 2023 seçimleri sonrası yaşananlara. Ekonominin ağır koşulları zamlarla, vergilerle halkın sırtına yüklendi. Türk parası pul,enflasyon kontrol edilemez oldu.

Tabloyu iktidar toz pembe gösteriyor. Orta Vadeli Program (OVP) ile 2026 hedef konulmuş ve o tarihe kadar sabredin, düzelecek algısı pompalanıyor.Yetmedi diyanet işleri başkanlığı “borçlular ve geçim sıkıntısı çekenler için dua”diyor.

OVP kısa ve uzun vadesi olmayan bir program ve orta vadesi üç yıl. Nasıl bir orda vadeyse bu? Belli ki 2026 yılına kadar zaman kazanılması gerekiyor. Özetle iktidar görünüşü parlatmayı sürdürüyor.

 

Eee… bunu yapabilme koşullarına da sahip doğrusu. 21 yıllık iktidarı ile basının tamamına yakını ele geçirmiş,tüm ülke dinamikleri kontrol altına alınmış!

Bir ülke çatlamaya yüz tutmasın beraberinde yozlaşma ve rüşvet sistemi yağmacılıkla kol kola yürür.Halk açlıkla mücadele ederken el değiştiren sermaye varlıklarına varlık katar.Gericilik, bağnazlık, umutsuzluk derinleşir, batış hızlanır.

Okulların açıldığı şu günlerde eğitim programlarının dindar ve kindar nesil yetiştirme hedefi sürdürüyor.Amaca erişmek için alan dersleri seçmeli, seçmeli dersler zorunlu hale getiriliyor. Bütün ülke dinamiklerinde olduğu gibi eğitim de hızla siyasallaşıyor.

Sınırlarımızdan gelen planlı ve amaçlı kontrolsüz göç dalgası ile ülkenin demografik yapısı değişiyor ve güvenlik sorunu her geçen gün derinleşiyor.

Yabancı sermaye otokratikleşen yönetim, hukuk devletinden uzaklaşma ve güvenlik sorunları sebebiyle ülkeyi terk ediyor.

Bu güzelim ülkeyi bu noktaya taşımak tarihin kiniyle dolu güçlerin çok zamanını almadı.

12 Eylül 1980 darbesinin 43.Yılındayız. Maalesef dışardan dayatanların içerdeki işbirlikçileri ile içine çekildiğimiz tablo böyle…

43 yıl önce 12 Eylül darbesi kimler tarafından niçin yapıldı sorusunun yanıtı her 12 Eylül tarihinde konuşuldu, konuşuluyor…Artık 12 Eylül’ün ülkeyi neye hazırladığı çok açık ve net gözüküyor.

Ülkede bütün bu sorunlar yaşanırken ana muhalefet partisinin seçimler öncesinde ortadan kalkmış bir konuyu -başörtüsü-kanunlaştırmak isteği ve TBMM’ye sunduğu yasa teklifi iktidar tarafından gollük pas olarak değerlendirilmiş, yetmez anayasaya maddesi olmalı denilmişti.

Ve iktidar 2024 yerel seçimleri öncesi başörtüsü konusu görüntüsü altında kendisini amaçlarına taşıyacak anayasa değişiklik teklifi için harekete geçti ve sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa sunumuyla kamuoyunun önüne çıktı.

Ne zaman ve nerede?

12 Eylül tarihinde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen “1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu” ile…

Amaç laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti anayasasındaki kuruluş ilkelerini görünürde parlatmak, esasta başörtüsünü anayasaya sokarak laiklik ilkesini ortadan kaldırarak siyasal İslam’ın önünü açmak.

Bu noktada Mecliste temsil edilen muhalefet partileri ve demokratik kitle örgütleri görünürde parlatılan arka planda ülkenin üniter yapısını hedef alan anayasa değişikliğine karşı gereken tutumu izlemelidirler… 

Yazıya ifade bırak !