ibrahim Bilgin
Köşe Yazarı
ibrahim Bilgin
 

ÇÖZÜM ORTADAYKEN...

Bizler jenerasyon olarak bu ülkede çok zor dönemlere tanık olsak da en güzel zamanlarında yaşamışız. Tüm dinlere, mezheplere, örf ve adetlere saygılı, kardeşçe yaşadık. O zamanlar giysileriniz eski de olsa hor görülmezdiniz. Mahallede yemek pişmeyen evi herkes bilir ama kimse belli etmezdi. El birliğiyle incitmeden o evin tüm ihtiyaçları karşılanırdı. Komşular mutlaka pişen yemeklerini birbirleri ile paylaşır, herkesin sofrası bereketli olurdu. Tüm dinlerin kutsal günleri, bayramları saygıyla kutlanırdı. Sen, ben yoktu! Türk, Kürt, Laz, Çerkes diye ayrışmamıştık.  İnsandı önemli olan. Doğru, dürüst, saygılı olmak meziyetti. Farklılıklar ise zenginlikti bizim için. Atalarımızın bin yıllardır yaşadıkları bu bereketli topraklar da ektik, biçtik, ürettik zor günlerimiz olsa da hep huzurla yaşadık. İnsan gibi, insanca yaşadık. Öz değerlerimize sarıldık ve bu değerler bizi bir harç gibi birbirimize kaynaştırdı. Bu gün ise üretmeyen, sen-ben kavgasına düşmüş; partizanlık uğruna tüm değerlerini yok sayanların akil sayıldığı; eğitimin, sanayinin, tarımın bitme noktasına geldiği, kendi topraklarımızda neredeyse üvey evlat gibi görüldüğümüz bir alacakaranlık kuşağından geçiyoruz.Bizler bu toprakların öz evlatları olarak her türlü sıkıntıya göğüs gerer, mücadeleden asla vaz geçmeyiz. Peki asıl mücadele etmesi gerekenler siyasetçiler ne yapıyor? Beşli, altılı masalarda birleşiyoruz nesajı vererek havanda su dövüyor. Hepsinin hesapları farklı ve bunu herkes biliyor. Yıllardır itidar olamayan kadrolu ana muhalefet lideri ve geçmişte iktidar saflarında yer alan, aynı amaç için çalışan zihniyetler fotoğraf karelerinde boy gösteriyorlar. Alkışlayanlar da benim değirmenim susuz kalmasın da gerisi kolay diye düşünüyor.Çözüm yolları açık ama nedense çözmeye talibiz diyenler asla bu çözüm yollarına bakmıyor.Ben de buradan diyorum ki ülkemin sorunları masalarda poz vermekle çözülmez. Kuva-i Milliye ruhuyla halka çözüm odaklı projelerle dokunmadan, Cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönülmeden  çözülmez. Her Türk vatandaşı bilir bu topraklar masa başında kalemle değil; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde cephelerde göğüs göğüse savaşarak, yani bedel kanla ödenerek kazanıldı. Yüce Türk Milletinin hiçbir güce hesap verme zorunluluğu yoktur. ]]>
Ekleme Tarihi: 17 Nisan 2022 - Pazar
ibrahim Bilgin

ÇÖZÜM ORTADAYKEN...

Bizler jenerasyon olarak bu ülkede çok zor dönemlere tanık olsak da en güzel zamanlarında yaşamışız. Tüm dinlere, mezheplere, örf ve adetlere saygılı, kardeşçe yaşadık. O zamanlar giysileriniz eski de olsa hor görülmezdiniz. Mahallede yemek pişmeyen evi herkes bilir ama kimse belli etmezdi. El birliğiyle incitmeden o evin tüm ihtiyaçları karşılanırdı. Komşular mutlaka pişen yemeklerini birbirleri ile paylaşır, herkesin sofrası bereketli olurdu. Tüm dinlerin kutsal günleri, bayramları saygıyla kutlanırdı. Sen, ben yoktu! Türk, Kürt, Laz, Çerkes diye ayrışmamıştık.  İnsandı önemli olan. Doğru, dürüst, saygılı olmak meziyetti. Farklılıklar ise zenginlikti bizim için.

Atalarımızın bin yıllardır yaşadıkları bu bereketli topraklar da ektik, biçtik, ürettik zor günlerimiz olsa da hep huzurla yaşadık. İnsan gibi, insanca yaşadık. Öz değerlerimize sarıldık ve bu değerler bizi bir harç gibi birbirimize kaynaştırdı.

Bu gün ise üretmeyen, sen-ben kavgasına düşmüş; partizanlık uğruna tüm değerlerini yok sayanların akil sayıldığı; eğitimin, sanayinin, tarımın bitme noktasına geldiği, kendi topraklarımızda neredeyse üvey evlat gibi görüldüğümüz bir alacakaranlık kuşağından geçiyoruz.Bizler bu toprakların öz evlatları olarak her türlü sıkıntıya göğüs gerer, mücadeleden asla vaz geçmeyiz.

Peki asıl mücadele etmesi gerekenler siyasetçiler ne yapıyor? Beşli, altılı masalarda birleşiyoruz nesajı vererek havanda su dövüyor. Hepsinin hesapları farklı ve bunu herkes biliyor. Yıllardır itidar olamayan kadrolu ana muhalefet lideri ve geçmişte iktidar saflarında yer alan, aynı amaç için çalışan zihniyetler fotoğraf karelerinde boy gösteriyorlar. Alkışlayanlar da benim değirmenim susuz kalmasın da gerisi kolay diye düşünüyor.Çözüm yolları açık ama nedense çözmeye talibiz diyenler asla bu çözüm yollarına bakmıyor.Ben de buradan diyorum ki ülkemin sorunları masalarda poz vermekle çözülmez. Kuva-i Milliye ruhuyla halka çözüm odaklı projelerle dokunmadan, Cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönülmeden  çözülmez.

Her Türk vatandaşı bilir bu topraklar masa başında kalemle değil; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde cephelerde göğüs göğüse savaşarak, yani bedel kanla ödenerek kazanıldı. Yüce Türk Milletinin hiçbir güce hesap verme zorunluluğu yoktur.

]]>
Yazıya ifade bırak !