Zehra Ünal
Köşe Yazarı
Zehra Ünal
 

SEVGİNİN BEDELİ: BİR KULAK MI, BİR GÜL BUKETİ Mİ?

Düşmem için o kadar çaba harcadılar ki, kalktığımda hepsi benden daha yorgunlardı. Ben yürümeye devam ettim, onlar neden halâ ayakta olduğumu tartıştı. İşte hayatın ince hesap hatası burada. Sevgi de böyle değil mi? İnsan bazen düştüğünde, kimlerin onu kaldırmak yerine izlediğini fark eder. Sevgililer Günü işte tam da burada yanılgıya düşüyor. Çünkü sevgi, bir güne sıkıştırılacak, hediye paketine konulacak, çiçeklerin arkasına saklanacak bir şey değil. Sevgi, her gün içinde yaşanması gereken, en çok da gösterilmesi gereken bir his. Oysa şimdi bir bakın etrafa. Mağazalar kırmızıya boyanmış, çikolatalar raflarda en ön sıralarda, restoranlar romantik akşam yemekleri için rezervasyonla dolup taşıyor. İnsanlar sevdiklerini sevindirmek için hediye peşinde koşuyor. Peki, bu hediyeler sevginin kanıtı mı gerçekten? Bir gün boyunca verilen çiçek, yılın geri kalanında eksik kalan ilgiyi tamamlayabilir mi? Peki ya Van Gogh? Sevdiği kadına aşkını kanıtlamak için kulağını kestiği söylenen ressam... Bugün Sevgililer Günü kutlayan kalabalıklar içinde kaybolsa, ne düşünürdü? Birbirine çiçek alanları mı izlerdi, yoksa sevgisini en derin acılarıyla gösteren insanları mı arardı? Belki de "Sevgi, bir güne sığdırılamayacak kadar büyük" derdi, tıpkı onun fırça darbelerinin bir tuvale sığmaması gibi. Bana bir çiçek almanıza gerek yok, ben sizin bahçenizde çiçek açabiliyor muyum ona bakın. Özel bir günde masaya bırakılmış bir kutu çikolata mı kıymetli, yoksa en zor günümde “Bugün canın ne çekiyor?” diye soran bir ses mi? Beni en güzel restorana götürmeniz mi sevgiyi gösterir, yoksa hayattan yediğim darbelerin arasında bana siper olmanız mı? Hediyeler bir kenara, en son ne zaman gözlerimin içine bakarak beni gerçekten gördünüz? Bana sorarsanız, en büyük aşk, gösterişe ihtiyaç duymayandır. En anlamlı sevgililer günü, hiçbir şeyin alınmadığı ama her şeyin hissedildiği gündür. Sevgiyi kanıtlamaya gerek duyulmayan, zaten her anında var olduğu gündür. O yüzden bugün, kutlamak yerine düşünelim. Sevgiyi gerçekten hissediyor muyuz, yoksa sadece bir güne hapsedip tüketiyor muyuz? Eğer sevgiyi yaşayacaksan, bir güne sığdırma. Çünkü bir gün geçer, ama hissettirdiklerin kalır.
Ekleme Tarihi: 10 Şubat 2025 - Pazartesi
Zehra Ünal

SEVGİNİN BEDELİ: BİR KULAK MI, BİR GÜL BUKETİ Mİ?

Düşmem için o kadar çaba harcadılar ki, kalktığımda hepsi benden daha yorgunlardı. Ben yürümeye devam ettim, onlar neden halâ ayakta olduğumu tartıştı. İşte hayatın ince hesap hatası burada.

Sevgi de böyle değil mi? İnsan bazen düştüğünde, kimlerin onu kaldırmak yerine izlediğini fark eder. Sevgililer Günü işte tam da burada yanılgıya düşüyor. Çünkü sevgi, bir güne sıkıştırılacak, hediye paketine konulacak, çiçeklerin arkasına saklanacak bir şey değil. Sevgi, her gün içinde yaşanması gereken, en çok da gösterilmesi gereken bir his.

Oysa şimdi bir bakın etrafa. Mağazalar kırmızıya boyanmış, çikolatalar raflarda en ön sıralarda, restoranlar romantik akşam yemekleri için rezervasyonla dolup taşıyor. İnsanlar sevdiklerini sevindirmek için hediye peşinde koşuyor. Peki, bu hediyeler sevginin kanıtı mı gerçekten? Bir gün boyunca verilen çiçek, yılın geri kalanında eksik kalan ilgiyi tamamlayabilir mi?

Peki ya Van Gogh? Sevdiği kadına aşkını kanıtlamak için kulağını kestiği söylenen ressam... Bugün Sevgililer Günü kutlayan kalabalıklar içinde kaybolsa, ne düşünürdü? Birbirine çiçek alanları mı izlerdi, yoksa sevgisini en derin acılarıyla gösteren insanları mı arardı? Belki de "Sevgi, bir güne sığdırılamayacak kadar büyük" derdi, tıpkı onun fırça darbelerinin bir tuvale sığmaması gibi.

Bana bir çiçek almanıza gerek yok, ben sizin bahçenizde çiçek açabiliyor muyum ona bakın.
Özel bir günde masaya bırakılmış bir kutu çikolata mı kıymetli, yoksa en zor günümde “Bugün canın ne çekiyor?” diye soran bir ses mi?
Beni en güzel restorana götürmeniz mi sevgiyi gösterir, yoksa hayattan yediğim darbelerin arasında bana siper olmanız mı?
Hediyeler bir kenara, en son ne zaman gözlerimin içine bakarak beni gerçekten gördünüz?

Bana sorarsanız, en büyük aşk, gösterişe ihtiyaç duymayandır. En anlamlı sevgililer günü, hiçbir şeyin alınmadığı ama her şeyin hissedildiği gündür. Sevgiyi kanıtlamaya gerek duyulmayan, zaten her anında var olduğu gündür.

O yüzden bugün, kutlamak yerine düşünelim. Sevgiyi gerçekten hissediyor muyuz, yoksa sadece bir güne hapsedip tüketiyor muyuz? Eğer sevgiyi yaşayacaksan, bir güne sığdırma. Çünkü bir gün geçer, ama hissettirdiklerin kalır.

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

17
Eylül
13
Ağustos
25
Temmuz
16
Mayıs
18
Nisan
03
Mart
27
Şubat