Suay Karaman
Köşe Yazarı
Suay Karaman
 

İLK SİVİL DARBE- 1

  18 Nisan tarihi, ülkemizin demokratik siyasi hayatında önemlidir. Çünkü 18 Nisan 1960 tarihinde Demokrat Parti tarafından Meclis Tahkikat Encümeni (Meclis Soruşturma Komisyonu) kurulmuştur. 15 Demokrat Partili milletvekilinden oluşan bu komisyon, savcıların, askeri ve sivil hâkimlerin tüm yetkilerine sahip olacaktı. Bu olay açıkça demokrasiyi ortadan kaldıran, özgürlükleri yok eden sivil bir darbeydi. Kısaca bu uygulama, demokrasiye darbe idi. Böylece Demokrat Parti, siyasi hayatımızdaki ilk sivil darbeyi yapmıştı. Çünkü Tahkikat Komisyonu, çağdaş demokrasinin ilkelerine, yürürlükteki 1924 Anayasası’na ve TBMM İçtüzüğüne aykırılıklar içermekteydi. Bu komisyonun görevlerine bakınca, sivil darbe açıkça görülmektedir. ·        Her türlü siyasi faaliyet hakkında önleyici karar almak; mitingleri, toplantıları yasaklamak. ·        Muhalefet ve basın aleyhinde ortaya atılan tüm iddiaları soruşturmak. ·        Kendilerince gerekli görülen her tür yayını yasaklamak, yayın organlarının basım ve dağıtımını durdurmak ve kendilerince gerekli her belge ve eşyaya el koymak. Bunun için belge aranılan her kuruma, her eve izinsiz olarak girme yetkisine sahipti. ·        Hükümete bütün iletişim araçlarından istediği gibi yararlanabilme yetkisi verilmişti. Meclis görüşmeleri ya da önergeler sadece Resmî Gazete’de yayınlanabilecekti.   Bu komisyonun yetkileri TBMM’den ve mahkemelerden daha güçlüydü. Çünkü; ·        Komisyonun alacağı önlem ve kararlar kesin olacak; bu önlem ve kararlara hiçbir şekilde itiraz edilmeyecekti. ·        Komisyonun karar ve önlemlerine karşı çıkanlar bir yıldan üç yıla kadar ağır hapisle cezalandırılacaktı. ·        Komisyon kararlarının icra ve infazında sivil ya da asker hangi görevlinin ihmali görülürse o kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacaktı. Soruşturmayla ilgili olayları açıklayanlar da aynı cezaya çaptırılacaktı.   Komisyon kurulduğu gün iki karar aldı: ·        Partilerin kongre, toplantı düzenlemeleri, siyasal etkinliklerde bulunmaları ve yeni örgütler kurması yasaklandı. ·        Komisyonun yetki, görev, karar ve çalışmaları hakkında yayın yapılmasına ve konuyla ilgili TBMM’de görüşme yapılmasına yasak getirildi. TBMM tutanaklarına yayın yasağı konuldu. CHP bu konuşmaları çoğaltarak elden ele dağıtmaya başlamıştı. Demokrat Parti bunları “ihtilâl beyannameleri” olarak nitelendirmekteydi.   18 Nisan 1960 günü, CHP hakkında, “yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle verilen Meclis Araştırması gündeme geldi. Amaç belliydi: CHP kapatılacak ve tek parti rejimine dönülecekti. Önergenin görüşülmesi sırasında İsmet İnönü tarihe geçecek bir konuşma yapmıştı: “… Şimdi ihtilâl, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu. Telâşınız ne? Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzuubahis olan mesele bu… Beni dinleyin, böyle ihtilâl içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilâl dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır… Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.” 19 Nisan 1960 tarihinde Akşam Gazetesi’nin manşeti şöyleydi: “Siyasi Faaliyetler Durduruldu”, Milliyet Gazetesi’nin manşeti de benzer şekildeydi: “Her Türlü Siyasi Faaliyet Durduruldu”. Tahkikat Komisyonu kurulduktan sonra, 21 Nisan 1960 tarihinde Başbakan Adnan Menderes Demokrat Parti Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada; “Devlet nizamının, sabahtan akşama kadar temelinin kazılmasına ‘demokratik icaptır’ diye tahammül etmeye imkân var mıdır? Binaenaleyh aldığımız tedbirlerden netice alana kadar ihtiyaç duyulan kanun maddelerini değiştirmek mecburiyetindeyiz” diyerek, Cumhuriyet Halk Partisi için yasal birtakım önlemlere gidileceğinin işaretini verdi. Demokrat Parti Meclis Grubu tarafından yayınlanan bildiride “CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı” öne sürüldü. Bu bildirinin ardından Demokrat Parti Meclis Grubu, TBMM Başkanlığına muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi. Önerge 27 Nisan 1960 tarihinde TBMM’de büyük çoğunlukla kabul edildi ve ertesi gün “Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun” adıyla Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konuldu. Kanunun ilk maddesinde TBMM tarafından görevlendirilerek tahkikat encümeni olan milletvekilleri ile onların görevlendireceği naip encümenlere, Ceza Muhakeme Usulü Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Basın Kanunu ve diğer Kanunlarca Cumhuriyet Başsavcılarına tanınan yetkiler ve sorgu hakimlerine, sulh hakimlerine ve askeri adli amirlere verilen yetkilerin bütünü verildi. Yetkileri genişletilen bu komisyona karşı 28 Nisan’da İstanbul’da ve 29 Nisan’da Ankara’da protesto gösterileri başladı. Demokrat Parti tarafından yapılan sivil darbe ile hukuk dışı yasalar çıkartılmış, tüm devlet kurumları ele geçirilmiş, sistemli şekilde kadrolaşmaya gidilmiş ve kendilerine karşı olanlar hukuksuz olarak yargılanıp, susturulmuştur. 1957 seçimlerindeki yolsuzluklar, sivil darbenin öncüsü olmuştu. Zaten 27 Mayıs 1960 öncesinde ülkemizde demokrasiden söz etmek mümkün değildi. Azim ve Karar
Ekleme Tarihi: 21 April 2025 - Monday
Suay Karaman

İLK SİVİL DARBE- 1


 

18 Nisan tarihi, ülkemizin demokratik siyasi hayatında önemlidir. Çünkü 18 Nisan 1960 tarihinde Demokrat Parti tarafından Meclis Tahkikat Encümeni (Meclis Soruşturma Komisyonu) kurulmuştur. 15 Demokrat Partili milletvekilinden oluşan bu komisyon, savcıların, askeri ve sivil hâkimlerin tüm yetkilerine sahip olacaktı. Bu olay açıkça demokrasiyi ortadan kaldıran, özgürlükleri yok eden sivil bir darbeydi. Kısaca bu uygulama, demokrasiye darbe idi. Böylece Demokrat Parti, siyasi hayatımızdaki ilk sivil darbeyi yapmıştı. Çünkü Tahkikat Komisyonu, çağdaş demokrasinin ilkelerine, yürürlükteki 1924 Anayasası’na ve TBMM İçtüzüğüne aykırılıklar içermekteydi.

Bu komisyonun görevlerine bakınca, sivil darbe açıkça görülmektedir.

·        Her türlü siyasi faaliyet hakkında önleyici karar almak; mitingleri, toplantıları yasaklamak.

·        Muhalefet ve basın aleyhinde ortaya atılan tüm iddiaları soruşturmak.

·        Kendilerince gerekli görülen her tür yayını yasaklamak, yayın organlarının basım ve dağıtımını durdurmak ve kendilerince gerekli her belge ve eşyaya el koymak. Bunun için belge aranılan her kuruma, her eve izinsiz olarak girme yetkisine sahipti.

·        Hükümete bütün iletişim araçlarından istediği gibi yararlanabilme yetkisi verilmişti. Meclis görüşmeleri ya da önergeler sadece Resmî Gazete’de yayınlanabilecekti.

 

Bu komisyonun yetkileri TBMM’den ve mahkemelerden daha güçlüydü. Çünkü;

·        Komisyonun alacağı önlem ve kararlar kesin olacak; bu önlem ve kararlara hiçbir şekilde itiraz edilmeyecekti.

·        Komisyonun karar ve önlemlerine karşı çıkanlar bir yıldan üç yıla kadar ağır hapisle cezalandırılacaktı.

·        Komisyon kararlarının icra ve infazında sivil ya da asker hangi görevlinin ihmali görülürse o kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacaktı. Soruşturmayla ilgili olayları açıklayanlar da aynı cezaya çaptırılacaktı.

 

Komisyon kurulduğu gün iki karar aldı:

·        Partilerin kongre, toplantı düzenlemeleri, siyasal etkinliklerde bulunmaları ve yeni örgütler kurması yasaklandı.

·        Komisyonun yetki, görev, karar ve çalışmaları hakkında yayın yapılmasına ve konuyla ilgili TBMM’de görüşme yapılmasına yasak getirildi. TBMM tutanaklarına yayın yasağı konuldu. CHP bu konuşmaları çoğaltarak elden ele dağıtmaya başlamıştı. Demokrat Parti bunları “ihtilâl beyannameleri” olarak nitelendirmekteydi.

 

18 Nisan 1960 günü, CHP hakkında, “yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle verilen Meclis Araştırması gündeme geldi. Amaç belliydi: CHP kapatılacak ve tek parti rejimine dönülecekti. Önergenin görüşülmesi sırasında İsmet İnönü tarihe geçecek bir konuşma yapmıştı: “… Şimdi ihtilâl, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu. Telâşınız ne? Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzuubahis olan mesele bu… Beni dinleyin, böyle ihtilâl içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilâl dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır… Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.

19 Nisan 1960 tarihinde Akşam Gazetesi’nin manşeti şöyleydi: “Siyasi Faaliyetler Durduruldu”, Milliyet Gazetesi’nin manşeti de benzer şekildeydi: “Her Türlü Siyasi Faaliyet Durduruldu”.

Tahkikat Komisyonu kurulduktan sonra, 21 Nisan 1960 tarihinde Başbakan Adnan Menderes Demokrat Parti Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada; “Devlet nizamının, sabahtan akşama kadar temelinin kazılmasına ‘demokratik icaptır’ diye tahammül etmeye imkân var mıdır? Binaenaleyh aldığımız tedbirlerden netice alana kadar ihtiyaç duyulan kanun maddelerini değiştirmek mecburiyetindeyiz” diyerek, Cumhuriyet Halk Partisi için yasal birtakım önlemlere gidileceğinin işaretini verdi.

Demokrat Parti Meclis Grubu tarafından yayınlanan bildiride “CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı” öne sürüldü. Bu bildirinin ardından Demokrat Parti Meclis Grubu, TBMM Başkanlığına muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi.

Önerge 27 Nisan 1960 tarihinde TBMM’de büyük çoğunlukla kabul edildi ve ertesi gün “Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun” adıyla Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konuldu. Kanunun ilk maddesinde TBMM tarafından görevlendirilerek tahkikat encümeni olan milletvekilleri ile onların görevlendireceği naip encümenlere, Ceza Muhakeme Usulü Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Basın Kanunu ve diğer Kanunlarca Cumhuriyet Başsavcılarına tanınan yetkiler ve sorgu hakimlerine, sulh hakimlerine ve askeri adli amirlere verilen yetkilerin bütünü verildi. Yetkileri genişletilen bu komisyona karşı 28 Nisan’da İstanbul’da ve 29 Nisan’da Ankara’da protesto gösterileri başladı.

Demokrat Parti tarafından yapılan sivil darbe ile hukuk dışı yasalar çıkartılmış, tüm devlet kurumları ele geçirilmiş, sistemli şekilde kadrolaşmaya gidilmiş ve kendilerine karşı olanlar hukuksuz olarak yargılanıp, susturulmuştur. 1957 seçimlerindeki yolsuzluklar, sivil darbenin öncüsü olmuştu. Zaten 27 Mayıs 1960 öncesinde ülkemizde demokrasiden söz etmek mümkün değildi.

Azim ve Karar

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

17
March
10
March
04
March
25
February
17
February
10
February
03
February
28
January
06
January
01
January
30
December
09
December
02
December
25
November
18
November
12
November
07
November
04
November
28
October
14
October
30
September
16
September
26
August
19
August
12
August
22
July
15
July
24
June
10
June
20
May
13
May
29
April
24
April
08
April
01
April
25
March
11
March
27
February
19
February
12
February
06
February
15
January
09
January
25
December
18
December
12
December
04
December
26
November
20
November
07
November
30
October
23
October
02
October
25
September
04
September
10
July
19
June
14
June
08
May
30
April