Ülkemizde ilk kez yaşanan cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turu sonuçlandı ve seçimi AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan kazandı. Ancak anayasa hiçe sayılarak üçüncü kez aday olması, açıkça seçimlere gölge düşürmüştür. Anayasanın çiğnenmesi karşısında tepki vermeyen ve gereğini yapmayan sözde muhalefetin de durumu tartışma konusudur.
Seçim sürecindeki olumsuzlukları sıralamadan önce 28 Mayıs seçiminin tek olumlu yanı gerek Tayyip Erdoğan’ın, gerekse Kemal Kılıçdaroğlu’nun son propaganda videolarında Atatürk'ün sesli görselini kullanmaları olmuştur. Her ikisinin de eşsiz liderimiz Atatürk'ü unutturamayacaklarını ve aşamayacaklarını anlamış olmaları sevindiricidir.
Tayyip Erdoğan için söylenecek söz yoktur; 21 yıldır ülkeyi hukuk dışı tutum ve davranışlarla yönetmektedir. Her türlü yağma ve yolsuzluk büyük boyutlardadır, toplum açlık ve yoksulluktan bezmiştir. Ancak öyle ya da böyle, Yüksek Seçim Kurulu eliyle anayasal darbe yapılarak toplumun yarısının oyu alınmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan seçildiği günden beri sürekli yanlış üstüne yanlış yapmaktadır. Genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleriyle uyuşmayan eylem ve davranışlarda bulunmaktadır. “Dersimli Kemal” deyişiyle, “1930’ların CHP’si değiliz” söylemiyle Atatürk ilke ve devrimlerine karşı olduğunu belli etmektedir.
Sürekli Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın hapisten çıkarılmasını söylerken, 28 Şubat davalarından haksız yere hapis yatan onurlu komutanları anmamaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye ve dolayısıyla ülkemize verdiği zarar fazladır. Oy oranı olmayan dört siyasi partiyi millet ittifakı içine almak ve ittifak adına yapılan açıklamalar hep yanlıştı.
28 Mayıs seçimi öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ergenekon, Balyoz kumpaslarıyla vatansever subaylarımızı hapse tıkanlara, ordunun en mahrem yeri olan kozmik odayı namertlere açıp onlarca vatansever istihbaratçının şehit olmasına neden olanlara vatanımızı bırakmayacağız” demesi, oy avcılığından ve iki yüzlülükten başka bir şey değildir. Bu kumpasları tezgâhlayan dönemin adalet bakanı Sadullah Ergin’i, CHP listesinden Çankaya’dan milletvekili yapması, CHP’nin oy oranının düşmesine de neden olmuştur.
“Ergenekon ve Balyoz davalarını yeniden açacağız” diyen, AKP’nin eski bakanı Ali Babacan’a cumhurbaşkanı yardımcılığı ikram ederek, milletvekili vererek, bakanlık vereceğini söyleyerek başarılı olunamaz. AKP’nin eski dışişleri bakanı ve başbakanı Ahmet Davutoğlu’na da aynı önerilerde bulunan ve KHK ile işlerinden atılan Fetöcüleri geri alacağız sözü vererek seçimlerde başarılı olunamadığı görüldü. Seyit Rıza'dan Fetö'ye ve PKK terör örgütüne kadar tüm vatan hainlerine sempati duyularak seçim kazanılamaz. Topluma güven veremeyen bir muhalefet ve çelişkili açıklamalarda bulunan bir genel başkanın seçimi yitireceği başından belliydi.
28 Mayıs seçiminde alınan %48 oy Kemal Kılıçdaroğlu’nun politikalarının benimsediği için verilmedi; Tayyip Erdoğan rejimi bitsin diye verildi. Şimdi alınan bu oyu başarı sayarak, CHP genel başkanlığı görevine devam etmek nasıl açıklanabilir? Kemal Kılıçdaroğlu bile, şimdiye kadar kaç seçim yitirdiğinin sayısını unutmuştur ama halen görevinin başındadır. Hâlbuki ilk genel başkan seçildiğinde “kazanamazsam istifa ederim” sözü belleklerdedir.
Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmazsanız güvenilirliğinizi yitirir, partiyi bitirir ve sürekli ödün vererek Fetöcülere, bölücülere, emperyalistlere teslim olursunuz. Böylece ülkeye de büyük zarar verirsiniz.
Bizler gibi önceliği sadece vatan olanlar, yıllardır muhalefetin yanlışlarını söyledik, yazdık. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili her şeyi alkışlayan, düşünmeden ve sorgulamadan parlatanlar, meslekleri ve unvanları ne olursa olsun ciddi ciddi özeleştiri yapmak zorundadırlar; çünkü toplumu kandırmaktadırlar. Bu kandırmacalardan, bu yanlışlardan toplum büyük zarar gördü ve halen görmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu adına ortada bir başarıdan söz etmek mümkün değildir.
Ülkemizi her alanda çok zor günler beklemektedir. Tayyip Erdoğan’ın anayasayı hiçe sayarak üçüncü kez seçilmesi toplumun yarısını mutsuz etmiştir. Ancak umutsuzluğa kapılmadan bilinçli, kararlı ve örgütlü bir biçimde mücadelemize devam etmeliyiz. Unutmayalım ki “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Azim ve Karar, 29 Mayıs 2023.