Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

İktidardan şikâyet ve tenkit yetmez!

Sevgili okurlarım, Batılı olmaya hak kazandıktan sonra kendi yok oluşuna aldırmayan, bilgisiz ve seyirci kalan, bizimkinden başka hiçbir ülke halkı yok. Bugünkü sorunumuzun ekonomi olduğu sanılıyor ve onun bağımlılığımız nedeniyle olduğunu çoğu kimse bilmiyor, bilen varsa da önemsemiyor! ABD’nin gönderdiği Derviş’in ithal ettiği sıcak para politikasının bizi batıran bir yöntem olduğunu anlamamakla kalınmadı, tekrar dışarıdan para gelsin diye bekleniyor! Gelen bu para, getirisini alıp çıkarken bizi daha da kötüye götürdüğünün bilinci de yok! Kendimizin olmayan parayı harcayarak kalkındığımızı sanırken, millî varlıklarımız satılıyor, halk yapılanları kınıyor ve hiçbir işe yaramayan şikâyet ile yetiniliyor. Enflasyonu durdurmak için, ülkedeki, israfı, hırsızlığı, kayırma kıyaklarını, gereksiz lüksü, kazanmadan harcamayı, üretmek yerine, ithali durdurmak şart. Başarmak için iktidarı kınamak yeterli değil ve politik manevradan başka bir işe yaramıyor. Kendi kaynaklarımızla üretip, üretileni satıp, döviz kazanarak düzelmek yerine, ücretlere, mallara ve vergilere zamlar yaparak enflasyon ateşini körüklüyor ve ihtiyaç içindeki halka daha fazla zarar veriyoruz. Yapılanlar saklı değil. Öğrenmeye çalışmayarak, olanları sorgulamayarak, yapılanlara her şekilde, topluca karşı çıkmayan halk da, bu çöküşün parçası! BOP’nin bizim her isteğe mecburen evet diyecek hâlde, dize gelmemiz olduğu hâlâ anlaşılamadı ve halka anlatılmadı! Gerçek FETÖ örtüsüyle gizleniyor. Geçen yüzyılın başında benim ailem koskoca Osmanlının batışını, vatan topraklarının ve yaşadıkları İstanbul’un düşman çizmeleriyle ezildiğini görüverdiler. Benzeri felâketlerin bu gün olma noktasına yaklaştığının da bilincinde değiliz! Olan da sessiz. Çoğunluk yoklukla kıvranırken varlıklı ve güçlü azınlık rehâvet içinde hâlâ keyif sürmeye çalışıyor! Dünyada ne böyle bir ülke, nede bu kadar bigâne ve duyarsız halk var! Ne de aydını aydınlanmamış toplum var! Yapılan yolsuzlukları rezaletleri haber olarak okuyan ve seyircilikle yetinen bir toplum da yok! Vatanın yarısından fazlası, en verimli topraklarımız, kuraklıktan kuruyor. Göller, göletler, dereler, nehirler kuruyor. Ekinler büyümüyor. Yeşillikler yok oluyor. Ülkenin ufak bir bölümünde yer yer sel olmasının zararı var ve kuraklığa hiçbir faydası yok! Bir lokma yiyecek, bir avuç su için insanların birbirini öldürmesini mi bekliyoruz? Olanlar, az okumuş olanların çaresizliği ve suçu değildir, okumuşların bigâneliği, suskunluğu, her şeyi başkasının yapmasını beklemelerdir. Onlar unutmasın ki felaket geldiğinde, câhil olmayanları suçlamış olmaları, onları ve evlatların canlarını kurtarmayacak! Varlıkları işe yaramayacak. Önlem almaya geç bile kalındı. 15 yıldır alınması gereken yöntemleri yazdım ve yazıyorum ama aldıran yok. Çünkü aldıran halk yok. Halk olmayan yerde de birlik yok. Birlik olmayınca güç yok. Güç olmayınca kötülükle savaşta başarı imkânı yok! Ve hem planlı olarak hem doğanın değişmesi nedeniyle çöküyoruz. Bu çöküşten bizi kim kurtaracak? Kurtarmayı bir partiden veya başkanının hareketinden beklemek bugüne kadar hüsranla neticelendi, bundan sonra da çare olamaz. Çare halkın uyanmasıdır ve artık seyirci değil, hakkını arayan, yasalar çerçevesinde istediğini almaya kararlılığını her türlü gösteren bir toplum hareketi olmalıdır. Ancak o zaman ABD’ye olan bağımlılığımıza karşı koyabiliriz. ABD halkın gücüne karşı koyamaz. Halk arasındaki gereksiz ve çoğu siyasi yapay olan ayrılıkları ortadan kaldırmalıyız. Bu da halkı bilgilendirmekle olur. Bizim ülkemizde halkı bilgilendirmek ancak basın tarafından yapılabilir. Maalesef basın ülkenin sorunlarının ana nedenini halka açıklayacağına, çok zaman ve çok kere ayrıntılar üzerinde haberleri tekrarla yetiniyor. Vaktiyle var olması gereken Suriye ile olan olumlu ilişkilerimiz bir emirle düşmanlığa dönmüştü, şimdi yeni bir emirle tersine dönmek üzere. Bu bir çelişki. A BD bir taraftan Suriye’yi yok etmeye çalışırken neden bizim ona yaklaşmamızı istiyor? Düşmanıyla bizi birleştirerek biz cezalandırma nedenini miyaratıyor? Bu neden sorgulanmıyor? Hareketin arkasında saklı olan nedir? Nasıl bir tuzak kurulmaktadır? Bir taraftan F16’ların onaylanması sözü edilmekteyken diğer taraftan Suriye ile işbirliğine girmemizin isteği ABD tarafından nasıl ve neden uygun görülmektedir? Sorgulayan yok! Halkımızın, özellikle aydınlarımızın (!) haberlerin tekrarından neden bıkmadıklarını merak ediyorum. Yazarlarımızın çoğunun haberleri tekrardan başka bir şey olmayan yazılarını okumaktan neden bıkmadıklarını çok merak ediyorum. Seslerine neden çıkarmadıklarına hayret ediyorum. Defalarca yazdım, habercilikte çok başarılıyız, ama halka ana konuların esasını öğretmekte çok başarısızız. Bilgisizlik gereken alakayı da tetiklemiyor ve bu çöküş girdabında yuvarlanıp gidiyoruz. Daha nereye kadar yuvarlanacağız, yuvarlanma acılarına katlanacağız ve susacağız? Yuvarlandığımız yerin dibinde yatan Ukrayna ve Filistin’dir. Bunu görmemek için kör, görüp te susmak Vatanı ve vatandaşı düşünmeyen bencil olmaktır. Ey halkım ne bekliyorsun uyan? Uyan ve yarın huzurla uyuyabilmen için toplumda yaşamanın ne olduğunu öğren ve onun katkısını sağlayan bireyi ol! Seni kendinden başka kurtaracak yok. Kurtarıcı Atatürk’ün değerini bilmedin, sağa sola kaydın, bari ancak onun yolunda, ilgini ve katkını verdiğinde bir değerinin olacağını bil!
Ekleme Tarihi: 15 Temmuz 2024 - Pazartesi
Turgut Karabekir

İktidardan şikâyet ve tenkit yetmez!

Sevgili okurlarım, Batılı olmaya hak kazandıktan sonra kendi yok oluşuna aldırmayan, bilgisiz ve seyirci kalan, bizimkinden başka hiçbir ülke halkı yok.

Bugünkü sorunumuzun ekonomi olduğu sanılıyor ve onun bağımlılığımız nedeniyle olduğunu çoğu kimse bilmiyor, bilen varsa da önemsemiyor!

ABD’nin gönderdiği Derviş’in ithal ettiği sıcak para politikasının bizi batıran bir yöntem olduğunu anlamamakla kalınmadı, tekrar dışarıdan para gelsin diye bekleniyor! Gelen bu para, getirisini alıp çıkarken bizi daha da kötüye götürdüğünün bilinci de yok!

Kendimizin olmayan parayı harcayarak kalkındığımızı sanırken, millî varlıklarımız satılıyor, halk yapılanları kınıyor ve hiçbir işe yaramayan şikâyet ile yetiniliyor.

Enflasyonu durdurmak için, ülkedeki, israfı, hırsızlığı, kayırma kıyaklarını, gereksiz lüksü, kazanmadan harcamayı, üretmek yerine, ithali durdurmak şart. Başarmak için iktidarı kınamak yeterli değil ve politik manevradan başka bir işe yaramıyor.

Kendi kaynaklarımızla üretip, üretileni satıp, döviz kazanarak düzelmek yerine, ücretlere, mallara ve vergilere zamlar yaparak enflasyon ateşini körüklüyor ve ihtiyaç içindeki halka daha fazla zarar veriyoruz.

Yapılanlar saklı değil. Öğrenmeye çalışmayarak, olanları sorgulamayarak, yapılanlara her şekilde, topluca karşı çıkmayan halk da, bu çöküşün parçası!

BOP’nin bizim her isteğe mecburen evet diyecek hâlde, dize gelmemiz olduğu hâlâ anlaşılamadı ve halka anlatılmadı! Gerçek FETÖ örtüsüyle gizleniyor.

Geçen yüzyılın başında benim ailem koskoca Osmanlının batışını, vatan topraklarının ve yaşadıkları İstanbul’un düşman çizmeleriyle ezildiğini görüverdiler.

Benzeri felâketlerin bu gün olma noktasına yaklaştığının da bilincinde değiliz! Olan da sessiz. Çoğunluk yoklukla kıvranırken varlıklı ve güçlü azınlık rehâvet içinde hâlâ keyif sürmeye çalışıyor!

Dünyada ne böyle bir ülke, nede bu kadar bigâne ve duyarsız halk var! Ne de aydını aydınlanmamış toplum var! Yapılan yolsuzlukları rezaletleri haber olarak okuyan ve seyircilikle yetinen bir toplum da yok!

Vatanın yarısından fazlası, en verimli topraklarımız, kuraklıktan kuruyor. Göller, göletler, dereler, nehirler kuruyor. Ekinler büyümüyor.

Yeşillikler yok oluyor. Ülkenin ufak bir bölümünde yer yer sel olmasının zararı var ve kuraklığa hiçbir faydası yok!

Bir lokma yiyecek, bir avuç su için insanların birbirini öldürmesini mi bekliyoruz?

Olanlar, az okumuş olanların çaresizliği ve suçu değildir, okumuşların bigâneliği, suskunluğu, her şeyi başkasının yapmasını beklemelerdir.

Onlar unutmasın ki felaket geldiğinde, câhil olmayanları suçlamış olmaları, onları ve evlatların canlarını kurtarmayacak! Varlıkları işe yaramayacak.

Önlem almaya geç bile kalındı. 15 yıldır alınması gereken yöntemleri yazdım ve yazıyorum ama aldıran yok. Çünkü aldıran halk yok. Halk olmayan yerde de birlik yok. Birlik olmayınca güç yok. Güç olmayınca kötülükle savaşta başarı imkânı yok!

Ve hem planlı olarak hem doğanın değişmesi nedeniyle çöküyoruz. Bu çöküşten bizi kim kurtaracak?

Kurtarmayı bir partiden veya başkanının hareketinden beklemek bugüne kadar hüsranla neticelendi, bundan sonra da çare olamaz.

Çare halkın uyanmasıdır ve artık seyirci değil, hakkını arayan, yasalar çerçevesinde istediğini almaya kararlılığını her türlü gösteren bir toplum hareketi olmalıdır. Ancak o zaman ABD’ye olan bağımlılığımıza karşı koyabiliriz. ABD halkın gücüne karşı koyamaz.

Halk arasındaki gereksiz ve çoğu siyasi yapay olan ayrılıkları ortadan kaldırmalıyız. Bu da halkı bilgilendirmekle olur. Bizim ülkemizde halkı bilgilendirmek ancak basın tarafından yapılabilir.

Maalesef basın ülkenin sorunlarının ana nedenini halka açıklayacağına, çok zaman ve çok kere ayrıntılar üzerinde haberleri tekrarla yetiniyor.

Vaktiyle var olması gereken Suriye ile olan olumlu ilişkilerimiz bir emirle düşmanlığa dönmüştü, şimdi yeni bir emirle tersine dönmek üzere. Bu bir çelişki.

A BD bir taraftan Suriye’yi yok etmeye çalışırken neden bizim ona yaklaşmamızı istiyor? Düşmanıyla bizi birleştirerek biz cezalandırma nedenini miyaratıyor? Bu neden sorgulanmıyor? Hareketin arkasında saklı olan nedir? Nasıl bir tuzak kurulmaktadır? Bir taraftan F16’ların onaylanması sözü edilmekteyken diğer taraftan Suriye ile işbirliğine girmemizin isteği ABD tarafından nasıl ve neden uygun görülmektedir? Sorgulayan yok!

Halkımızın, özellikle aydınlarımızın (!) haberlerin tekrarından neden bıkmadıklarını merak ediyorum.

Yazarlarımızın çoğunun haberleri tekrardan başka bir şey olmayan yazılarını okumaktan neden bıkmadıklarını çok merak ediyorum. Seslerine neden çıkarmadıklarına hayret ediyorum.

Defalarca yazdım, habercilikte çok başarılıyız, ama halka ana konuların esasını öğretmekte çok başarısızız. Bilgisizlik gereken alakayı da tetiklemiyor ve bu çöküş girdabında yuvarlanıp gidiyoruz.

Daha nereye kadar yuvarlanacağız, yuvarlanma acılarına katlanacağız ve susacağız?

Yuvarlandığımız yerin dibinde yatan Ukrayna ve Filistin’dir. Bunu görmemek için kör, görüp te susmak Vatanı ve vatandaşı düşünmeyen bencil olmaktır.

Ey halkım ne bekliyorsun uyan? Uyan ve yarın huzurla uyuyabilmen için toplumda yaşamanın ne olduğunu öğren ve onun katkısını sağlayan bireyi ol!

Seni kendinden başka kurtaracak yok. Kurtarıcı Atatürk’ün değerini bilmedin, sağa sola kaydın, bari ancak onun yolunda, ilgini ve katkını verdiğinde bir

değerinin olacağını bil!

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım