Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

Neden Kızgınlık!

Sevgili okurlarım, kızgın hareket zayıflığın ve kontrolünü kaybetmiş, olmanın işaretidir. Kızgın konuşmak çaresizliğin itirafıdır. Uygar ve güçlü insanlar, kızgın ve öfkeli konuşmaz. Kızgınlıkla sarf edilen sözler ve tehditler konunun açıklanmasından ziyade kişinin öfkesini ön plana çıkarır. Bu nedenle de, söylenmek istenenin değeri, kızgınlık tavrıyla gölgelenmiş, tehditlerle de başka bir yöne çekilmiş olur. Konunun asıl önemli yönü yetirilir. Aynı zamanda da kızılan tarafın söylediklerine önem verilmiş olduğunu anlaşılır. Kızılacak sözleri söyleyen gayesine erişmiş olur ve gündem yaratanın kontrolü elde tutmakta başarılı olduğunu da gösterir. Kısacası, kızan her zaman ve her türlü kaybeder. Siyaset alanında Batı’da görülmeyen, öfkeli suratlar seyrediyor, olmayacak tehditler dinliyoruz. Muhalefet iktidarın belirlediği gündem içinde yıllardır çırpınarak gözümüzde değerlerini ve gücünü yitiriyor. Bu konuyu geçmişte çok defa dile getirdim ama diğer önemsenmesi faydalı olacak sözler gibi yerine erişip erişmediğini belli değil Çünkü yüksek makamlar ve parti ileri gelenleriyle halk tamamen kopuk. Halkın kendi seçtiklerine, yâni kendi temsilcilerine erişme ve fikir alışverişinde bulunma olanağı yok. Onlar fikir alabilecekleri yüzlerce aydından da kopuklar. CHP’nin halk tarafından tercih edilmesi düzelmesi ve seçimde iktidar değişimine gidilmesi için yapılması gerekenleri çok kere dile getirdim. Nihayet yetkililerle iletişimi sağlamak için değerli bir kardeşimden aldığım parti içi iki isme de ricamı yazdım, henüz onlardan da cevap alamadım. Maalesef böyledir, ABD başkanına yazarsanız cevap gelir, bunlara yazın cevap gelmez. 23 yıldır yazılarımla, dilekçelerimle onlarca, yüzlerce yazı gönderdim, enerji, susuzluk, ekonomi ve bağımlılığımız hakkında, dilek, öneri ve uyarılarda bulunarak yardım elimi uzattım. Cevap vermediler. Bunlar sanıyorlar ki, sokaklarda dolaşan ihtiyaç içindeki zavallı halkımıza mikrofon tutmakla halka iniyorlar. Halktan ne kadar uzak olduklarının farkında bile değiller. Muhalefete oy verenler de, beğendikleri için değil, çaresizlikten, seçenek olmamasından, yâni ehveni-şer olduğundan oy veriyorlar. Muhalefet partileri kaybediyorlar ama gene değişmiyorlar! Bugün laik Cumhuriyetimizin bekası ana muhalefet partisi CHP’nin gelecek seçimde kazanmasına bağlı. Ama CHP hâlâ halka inemedi, hâlâ halkın oyunu hak etmedi. Aldığı oyun yarısı kendine verilen değil, iktidara verilmek istenmeyen oydur. Bu durum af edilemez. Ve bu durum ülkenin geleceği için korkunç bir gidiştir. CHP’nin bu hatasının devamına göz yummamalıyız. CHP gündemi yaratarak yaptıklarını ve yapacaklarını olgunlukla, acıkılamadıkça, halka göstermedikçe, halkın güvenini kazanamaz ve halkın seçeneği olamaz. Seçimin kaybı, ülkenin kaybı olur. Yürünmekte olan bu yanlış yolun ana sorumlusu da suskun halkımızdır. Olanları başkasına oluyormuş gibi seyreden ve laklaktan vakit ayırabildiğinde sadece ara sıra tenkit ve şikâyetle yetinen halkımızdır. Her şeyin yapılmasını başkasından bekleyen okumuş “aydın” halkımızdır. Onlar suskunluklarıyla bizi felâkete sürükleyenlerle ortak olduklarının farkında bile değiller, ya da umursamamakta ısrarlılar. Aynı kişiler hakları olmayarak Atatürk sevdasını dillerinden düşürmüyorlar. Atatürk’ün “Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” sözüne ehemmiyet vermeyenin, onun sevgisinden söz etmeye de, onun askeri olmaya da, bence hakkı yoktur. İsrail’in gözünün topraklarımızda olduğu haberinin bambaşka bir gayesi olduğu anlaşıldı. Fakat son aylardaki, Gazze, Lübnan hareketleri, PKK sorunun ve DEM ilişkilerinin canlandırılmasını, Büyük Ortadoğu Projesinin hızlandırılmış işlemi kapsamında düşünmek gerekir. BOP Güney Doğu illerimizin önce bir Kürt devletinin sonra da Büyük İsrail devletinin kurulmasını içerir. Bunun haritası bile yayınlanmış, hudutların değişeceği ABD Dışişleri bakanı tarafından yıllar evvel resmen açıklanmıştı. Plan açıktır, sade tarafların birbirine verdiği sözler ve işlemin zamanı saklıdır. Halkımız BOP gerçeğini bilmelidir. Sırası geldiğinde yapmamız gereken, kişisel, partisel ve politik nedenlerle sorun yokmuş gibi davranmak değil, karşı koymak için gereken güce erişmek için çalışmaktır. Bu da çok kere yazdığım gibi ancak halkımızın bilinçlenmesi, birleşmesini, ABD karşısında bir güç olarak görünmesi ile olabilir. Atatürk’ün, “Halkın ve askerlerin yiyeceklerini ve iaşelerini temin edemeyen milletlerin bir zafer kazanması mümkün değildir. ( ...... ) Havada uçuracak uçaklarımız, denizde gezdirecek harp gemilerimiz, karada kullanacak araçlarımız ve silahlarımız olmazsa ve bütün bunları biz ülke olarak kendimiz imal edemiyorsak, işte o zaman hakiki istiklalimize sahip olamayız” dediğini de unutmamalıyız. Kalkınma yoluna Güney Kore ile eşzamanlı başladık, onlar yukarıdakini başardılar biz ise hâlâ dışarıya bağımlıyız. Bugün halkın öğrenmesi kaçınılmaz olan budur. Gerçekleri saklamakla bir yere varılmaz. Ve sonu felaket olur. Halk birleşik olmamızın önemini öğrenmeli ve ne kadar büyük bir tehlike karşısında olduğumuzun bilincinde olmalıdır. Muhalefetin görevi de bunu yerine getirecek çalışmaları yapmak, halkı bilgilendirerek Atatürk’ün uyarılarını yerine getirmek olmalıdır. Ancak o zaman ülkemizi, topraklarımızı ve halkımızı koruyabilir ve hür bir toplum olabiliriz. CHP, iktidarın ortaya attığı gündemleri tenkitle gün geçirerek halkı kazanamaz. Gündemle uğraşmak onu değerlendirmektir. Başkan karşı çıkmayı yardımcılarına bırakmalı ve ileriye dönük projeleri ile gündemi yaratarak, güçlü bir lider olarak tanınacak girişimlerle kendini göstermelidir. CHP yönetiminden daha vakur hareketleri ve kararlılıkla kontrolü ele almış olmasını bekliyoruz.    
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2024 - Salı
Turgut Karabekir

Neden Kızgınlık!

Sevgili okurlarım, kızgın hareket zayıflığın ve kontrolünü kaybetmiş, olmanın işaretidir. Kızgın konuşmak çaresizliğin itirafıdır. Uygar ve güçlü insanlar, kızgın ve öfkeli konuşmaz.

Kızgınlıkla sarf edilen sözler ve tehditler konunun açıklanmasından ziyade kişinin öfkesini ön plana çıkarır. Bu nedenle de, söylenmek istenenin değeri, kızgınlık tavrıyla gölgelenmiş, tehditlerle de başka bir yöne çekilmiş olur. Konunun asıl önemli yönü yetirilir.

Aynı zamanda da kızılan tarafın söylediklerine önem verilmiş olduğunu anlaşılır. Kızılacak sözleri söyleyen gayesine erişmiş olur ve gündem yaratanın kontrolü elde tutmakta başarılı olduğunu da gösterir. Kısacası, kızan her zaman ve her türlü kaybeder.

Siyaset alanında Batı’da görülmeyen, öfkeli suratlar seyrediyor, olmayacak tehditler dinliyoruz. Muhalefet iktidarın belirlediği gündem içinde yıllardır çırpınarak gözümüzde değerlerini ve gücünü yitiriyor.

Bu konuyu geçmişte çok defa dile getirdim ama diğer önemsenmesi faydalı olacak sözler gibi yerine erişip erişmediğini belli değil Çünkü yüksek makamlar ve parti ileri gelenleriyle halk tamamen kopuk. Halkın kendi seçtiklerine, yâni kendi temsilcilerine erişme ve fikir alışverişinde bulunma olanağı yok. Onlar fikir alabilecekleri yüzlerce aydından da kopuklar.

CHP’nin halk tarafından tercih edilmesi düzelmesi ve seçimde iktidar değişimine gidilmesi için yapılması gerekenleri çok kere dile getirdim. Nihayet yetkililerle iletişimi sağlamak için değerli bir kardeşimden aldığım parti içi iki isme de ricamı yazdım, henüz onlardan da cevap alamadım.

Maalesef böyledir, ABD başkanına yazarsanız cevap gelir, bunlara yazın cevap gelmez. 23 yıldır yazılarımla, dilekçelerimle onlarca, yüzlerce yazı gönderdim, enerji, susuzluk, ekonomi ve bağımlılığımız hakkında, dilek, öneri ve uyarılarda bulunarak yardım elimi uzattım. Cevap vermediler.

Bunlar sanıyorlar ki, sokaklarda dolaşan ihtiyaç içindeki zavallı halkımıza mikrofon tutmakla halka iniyorlar. Halktan ne kadar uzak olduklarının farkında bile değiller. Muhalefete oy verenler de, beğendikleri için değil, çaresizlikten, seçenek olmamasından, yâni ehveni-şer olduğundan oy veriyorlar. Muhalefet partileri kaybediyorlar ama gene değişmiyorlar!

Bugün laik Cumhuriyetimizin bekası ana muhalefet partisi CHP’nin gelecek seçimde kazanmasına bağlı. Ama CHP hâlâ halka inemedi, hâlâ halkın oyunu hak etmedi. Aldığı oyun yarısı kendine verilen değil, iktidara verilmek istenmeyen oydur. Bu durum af edilemez. Ve bu durum ülkenin geleceği için korkunç bir gidiştir. CHP’nin bu hatasının devamına göz yummamalıyız. CHP gündemi yaratarak yaptıklarını ve yapacaklarını olgunlukla, acıkılamadıkça, halka göstermedikçe, halkın güvenini kazanamaz ve halkın seçeneği olamaz. Seçimin kaybı, ülkenin kaybı olur.

Yürünmekte olan bu yanlış yolun ana sorumlusu da suskun halkımızdır. Olanları başkasına oluyormuş gibi seyreden ve laklaktan vakit ayırabildiğinde sadece ara sıra tenkit ve şikâyetle yetinen halkımızdır.

Her şeyin yapılmasını başkasından bekleyen okumuş “aydın” halkımızdır. Onlar suskunluklarıyla bizi felâkete sürükleyenlerle ortak olduklarının farkında bile değiller, ya da umursamamakta ısrarlılar.

Aynı kişiler hakları olmayarak Atatürk sevdasını dillerinden düşürmüyorlar. Atatürk’ün “Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur” sözüne ehemmiyet vermeyenin, onun sevgisinden söz etmeye de, onun askeri olmaya da, bence hakkı yoktur.

İsrail’in gözünün topraklarımızda olduğu haberinin bambaşka bir gayesi olduğu anlaşıldı. Fakat son aylardaki, Gazze, Lübnan hareketleri, PKK sorunun ve DEM ilişkilerinin canlandırılmasını,

Büyük Ortadoğu Projesinin hızlandırılmış işlemi kapsamında düşünmek gerekir. BOP Güney Doğu illerimizin önce bir Kürt devletinin sonra da Büyük İsrail devletinin kurulmasını içerir. Bunun haritası bile yayınlanmış, hudutların değişeceği ABD Dışişleri bakanı tarafından yıllar evvel resmen açıklanmıştı. Plan açıktır, sade tarafların birbirine verdiği sözler ve işlemin zamanı saklıdır. Halkımız BOP gerçeğini bilmelidir.

Sırası geldiğinde yapmamız gereken, kişisel, partisel ve politik nedenlerle sorun yokmuş gibi davranmak değil, karşı koymak için gereken güce erişmek için çalışmaktır. Bu da çok kere yazdığım gibi ancak halkımızın bilinçlenmesi, birleşmesini, ABD karşısında bir güç olarak görünmesi ile olabilir. Atatürk’ün, “Halkın ve askerlerin yiyeceklerini ve iaşelerini temin edemeyen milletlerin bir zafer kazanması mümkün değildir. ( ...... ) Havada uçuracak uçaklarımız, denizde gezdirecek harp gemilerimiz, karada kullanacak araçlarımız ve silahlarımız olmazsa ve bütün bunları biz ülke olarak kendimiz imal edemiyorsak, işte o zaman hakiki istiklalimize sahip olamayız” dediğini de unutmamalıyız.

Kalkınma yoluna Güney Kore ile eşzamanlı başladık, onlar yukarıdakini başardılar biz ise hâlâ dışarıya bağımlıyız. Bugün halkın öğrenmesi kaçınılmaz olan budur. Gerçekleri saklamakla bir yere varılmaz. Ve sonu felaket olur. Halk birleşik olmamızın önemini öğrenmeli ve ne kadar büyük bir tehlike karşısında olduğumuzun bilincinde olmalıdır.

Muhalefetin görevi de bunu yerine getirecek çalışmaları yapmak, halkı bilgilendirerek Atatürk’ün uyarılarını yerine getirmek olmalıdır. Ancak o zaman ülkemizi, topraklarımızı ve halkımızı koruyabilir ve hür bir toplum olabiliriz. CHP, iktidarın ortaya attığı gündemleri tenkitle gün geçirerek halkı kazanamaz.

Gündemle uğraşmak onu değerlendirmektir. Başkan karşı çıkmayı yardımcılarına bırakmalı ve ileriye dönük projeleri ile gündemi yaratarak, güçlü bir lider olarak tanınacak girişimlerle kendini göstermelidir.

CHP yönetiminden daha vakur hareketleri ve kararlılıkla kontrolü ele almış olmasını bekliyoruz.

 

 

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
Kasım
02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım