Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

Yeter artık!

Sevgili okurlarım benim gibi Atatürk devrini yaşamış birisini daha kaybettik. Galatasaray mezunu Hıfzı Topuz ağabeyimizin kaybı ülkemizin de kaybıydı. O Atatürk’ün topluma değeri ve bu ülkenin sorunlarını için 51 kitap yazdı. Sonuna kadar da gayretini durdurmadı. Anısına huzurunuzda sevgi ve sağıyla ile eğiliyorum. O ülkemizi aydınlatan ulusal bir varlıktı. Geleceğimizi aydınlatmaya çalışan insanlara rağmen eğer basın, yazarlar, akademisyenler, hepimiz, sorunların temelinde yatanı belirleyip düzelmeye oradan başlamazsak, gelecek daha da karanlık olacak. Yapmayanları da tarih suçlu yazacak. Çünkü bizi içeriden ve dışarıdan batırmaya çalışanlar yozlaşmayı temelden yapıyorlar. Biz bunu bile görmüyor ve konuşmuyoruz, üstelik ayrıntıları konuşarak sorunların çözülmesini bekliyoruz. Kendimizi değiştirmeden ülkeyi doğru yola koyup değiştiremeyeceğimizin farkında bile değiliz. 21 yıldır bunları anlatmaya çalışıyorum fakat: 21 yıldır aynı şeyleri değişik şekilde yazarak, anlaşılmasını sağlamak için tekrar etmekten, Ülkeye hayâti önemi olan konulardaki olumlu önerilerle basının ve muhalefetinilgilenmemesinden, Ana sorunlarımızı irdelemek, öğretmek yerine değerli saatlerin, günlerin, ayların ve yılların işe yaramayan yorum ve tekrarla geçtiğini seyretmekten, Bunlar olurken ülkenin çöküşüne, halkın sürüklendiği fakirliğe, hatta açlığa seyirci olmaktan, İçim kan ağlıyor ama tekrarı bırakmıyorum. Her gün, hemen hemen her dakika yalan haberleri duymak, acıtıyor. Halkımızın bunların söylenmesine 22 yıldır inandığını, ya da inan masada yapanlara oy verdiğini görmek gerçekten çok ama çok üzücü. Güya muhalefet yapan aynı kişilerin iktidarı suçlarken mahalle kavgasında bir tonla, gerginlik içinde bağırmalarından artık gına geldi. Yaptıklarının hiçbir etkisi yok. Çünkü tekrarlar herkesi bıktırdı! Muhalefetin hiçbir başarıya erişmemiş vaatlerini duymak artık istenmiyorum. Diğerlerinin söylediği yalanlar gibi onların sözlerinin de hiçbir değeri yok. Yeter artık, lütfen gidin de biraz nefes alalım. Sizden bıktık, bunu anlayın, eskidiniz, çok eskidiniz! Yeni suratlar görmek, yeni fikirle içtenlikle, doğrulukla oluşmuş gerçek vaatleri duymak istiyorum. Konuşanların olgun bir insan gibi, olgun bir tonda, anlaşılır hızda ve tamamlanmış cümlelerle konuşmasını bekliyorum. Yapılan konuşmaların halkın öğrenmesi için yapıldığının unutulmamasını istiyorum. Bu ülkede işini çok iyi yapan habercilerimiz var. Kısıtlamalarla dolu bir ortamda kapsamlı bir iş yapmayı başardıkları için onları tebrik ediyorum, Yazarların, akademisyenlerin, yorumcuların, ayrıntıları, onlarca defa tekrar edilen haberleri habercilere bırakmalarını ve ülkenin ana sorunlarını konuşmalarını, Atatürk’ün önerisini öğretme görevlerini yerine getirmelerini bekliyorum. Şâyet mevcut tutum ve bu tutumda konuşulanlar halkı Atatürk’ün dediği gibi bilgilendirseydi, komu oyu olgunlaşsaydı, yâni konuştuklarınız bir işe yaramış olsaydı, haksız yere câhil dediğiniz bilgisiz halkı bilgilendirmiş olurduk. Mutlu olurduk, halk yoksulluktan kıvranmazdı, milli gururumuz ayaklar altında olmazdı, bağımsız olurduk. Kardeş olurduk. Bu kişilerin yaptıklarının işe yaramamış olduğunu, oluşmuş harabeyi görerek, değişmelerini bekliyorum. Yalan bilgilerle yaratılan Atatürk düşmanlığı / din sömürüsü ile yeteri kadar savaşmadınız! Şikâyetle yetindiniz, meydan boş kaldı, bu nedenle en büyük etken olan bölünmemize imkân doğdu ve bölündük! ****** 1940’ların yokluk ve zorluk içinde de olsa ümit ve güven içinde geçmiş günlerimi özlemle anıyorum. Gençlerimizin, bugünkü nesillerin, o gururla dolu, geleceğinden kuşkusu olmayan, ümitlerle dolu günleri göremedikleri ve bu gün benim yaşadıklarıma erişmeleri engellenmiş olduğu için üzülüyorum. Atatürk’ün bize bıraktığı o umut dolu günleri yok edenler, Atatürk’ün ismini kullanarak emperyalistlere hizmet edenler, lanetlensin istiyorum. Kendi çıkarları uğruna, politikayı kullanarak sandalye kapmaya uğraşan işe yaramazlara hayat boyu maaş ve başkalarına verilmeyen sağlık sigortası ve benzeri ekler verilmesinin, bu utanç verici vicdansız soygunun artık sonlandırılmasını istiyorum. Bin zorlukla okuyan gençler işsiz dolaşmaya mecbur edilirken, sarayda yaşayanları tenkitle yetinip, beceremedikleri görevlerinden hayat boyu maaş almalarına, maaş artışlarına muhalefetin bile itiraz etmemesinin vicdansızlık olduğunu düşünüyorum. Bu güruhun bu ülkenin hakkının karşısından yok olmasına ve gerçekten Atatürk yolunda olan genç neslin gelişme yolunun açılmasını istiyorum. Yıllardır bunu yapmayanların vatana ihanet etmiş olduklarının bilinmesini ve artık bu ülkeyi maddi manevî sömürmelerinin durdurulmasını istiyorum. Ey düşünen ama elini taşın altına koymayan halkım: Siz bıkmadınız mı? Siz ne istiyorsunuz? Hiçbir şey yapılamayacak duruma gelince mi sesiniz çıkacak? Çıksa da çok geç olacak! Bu kirli dünyada ağlamayan çocuğa mama yok! Unutmayın ve uyanın! Sıkıntı, yokluk ve ümitsizlik bir gün gelir herkesin kapınızı da çalar! O gün geldiğinde düzetme olanağı olmayabilir. Ve bu olduğunda herkes suçlu olduğunu anlasa da hiçbir faydası olmayacak, düzeltmeyi başkasının yapmasını beklemiş olanlar da kendilerini esarette bulacaklar! Hıfzı ağabey gözün arkada kalmasın, meşaleni Galatasaraylı kardeşlerin gurur ve içtenlikle taşıyacak.
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2023 - Pazartesi
Turgut Karabekir

Yeter artık!

Sevgili okurlarım benim gibi Atatürk devrini yaşamış birisini daha kaybettik. Galatasaray mezunu Hıfzı Topuz ağabeyimizin kaybı ülkemizin de kaybıydı.
O Atatürk’ün topluma değeri ve bu ülkenin sorunlarını için 51 kitap yazdı. Sonuna kadar da gayretini durdurmadı. Anısına huzurunuzda sevgi ve sağıyla ile
eğiliyorum. O ülkemizi aydınlatan ulusal bir varlıktı.

Geleceğimizi aydınlatmaya çalışan insanlara rağmen eğer basın, yazarlar, akademisyenler, hepimiz, sorunların temelinde yatanı belirleyip düzelmeye oradan başlamazsak, gelecek daha da karanlık olacak. Yapmayanları da tarih suçlu yazacak.

Çünkü bizi içeriden ve dışarıdan batırmaya çalışanlar yozlaşmayı temelden yapıyorlar. Biz bunu bile görmüyor ve konuşmuyoruz, üstelik ayrıntıları konuşarak sorunların çözülmesini bekliyoruz.

Kendimizi değiştirmeden ülkeyi doğru yola koyup değiştiremeyeceğimizin farkında bile değiliz. 21 yıldır bunları anlatmaya çalışıyorum fakat: 21 yıldır aynı şeyleri değişik şekilde yazarak, anlaşılmasını sağlamak için tekrar etmekten, Ülkeye hayâti önemi olan konulardaki olumlu önerilerle basının ve muhalefetinilgilenmemesinden,

Ana sorunlarımızı irdelemek, öğretmek yerine değerli saatlerin, günlerin, ayların ve yılların işe yaramayan yorum ve tekrarla geçtiğini seyretmekten,
Bunlar olurken ülkenin çöküşüne, halkın sürüklendiği fakirliğe, hatta açlığa seyirci olmaktan, İçim kan ağlıyor ama tekrarı bırakmıyorum.

Her gün, hemen hemen her dakika yalan haberleri duymak, acıtıyor. Halkımızın bunların söylenmesine 22 yıldır inandığını, ya da inan masada yapanlara oy
verdiğini görmek gerçekten çok ama çok üzücü.

Güya muhalefet yapan aynı kişilerin iktidarı suçlarken mahalle kavgasında bir tonla, gerginlik içinde bağırmalarından artık gına geldi. Yaptıklarının
hiçbir etkisi yok. Çünkü tekrarlar herkesi bıktırdı!

Muhalefetin hiçbir başarıya erişmemiş vaatlerini duymak artık istenmiyorum. Diğerlerinin söylediği yalanlar gibi onların sözlerinin de hiçbir değeri yok.
Yeter artık, lütfen gidin de biraz nefes alalım.

Sizden bıktık, bunu anlayın, eskidiniz, çok eskidiniz!
Yeni suratlar görmek, yeni fikirle içtenlikle, doğrulukla oluşmuş gerçek vaatleri duymak istiyorum.

Konuşanların olgun bir insan gibi, olgun bir tonda, anlaşılır hızda ve tamamlanmış cümlelerle konuşmasını bekliyorum. Yapılan konuşmaların halkın öğrenmesi için yapıldığının unutulmamasını istiyorum.
Bu ülkede işini çok iyi yapan habercilerimiz var.

Kısıtlamalarla dolu bir ortamda kapsamlı bir iş yapmayı başardıkları için onları tebrik ediyorum,
Yazarların, akademisyenlerin, yorumcuların, ayrıntıları, onlarca defa tekrar edilen haberleri habercilere bırakmalarını ve ülkenin ana sorunlarını konuşmalarını, Atatürk’ün önerisini öğretme görevlerini yerine getirmelerini bekliyorum.

Şâyet mevcut tutum ve bu tutumda konuşulanlar halkı Atatürk’ün dediği gibi bilgilendirseydi, komu oyu olgunlaşsaydı, yâni konuştuklarınız bir işe yaramış
olsaydı, haksız yere câhil dediğiniz bilgisiz halkı bilgilendirmiş olurduk. Mutlu olurduk, halk yoksulluktan kıvranmazdı, milli gururumuz ayaklar altında olmazdı,
bağımsız olurduk. Kardeş olurduk.

Bu kişilerin yaptıklarının işe yaramamış olduğunu, oluşmuş harabeyi görerek, değişmelerini bekliyorum.
Yalan bilgilerle yaratılan Atatürk düşmanlığı / din sömürüsü ile yeteri kadar savaşmadınız! Şikâyetle yetindiniz, meydan boş kaldı, bu nedenle en büyük
etken olan bölünmemize imkân doğdu ve bölündük!

******

1940’ların yokluk ve zorluk içinde de olsa ümit ve güven içinde geçmiş günlerimi özlemle anıyorum.
Gençlerimizin, bugünkü nesillerin, o gururla dolu, geleceğinden kuşkusu olmayan, ümitlerle dolu günleri göremedikleri ve bu gün benim yaşadıklarıma
erişmeleri engellenmiş olduğu için üzülüyorum.

Atatürk’ün bize bıraktığı o umut dolu günleri yok edenler, Atatürk’ün ismini kullanarak emperyalistlere hizmet edenler, lanetlensin istiyorum.
Kendi çıkarları uğruna, politikayı kullanarak sandalye kapmaya uğraşan işe yaramazlara hayat boyu maaş ve başkalarına verilmeyen sağlık sigortası ve benzeri ekler verilmesinin, bu utanç verici vicdansız soygunun artık sonlandırılmasını istiyorum.

Bin zorlukla okuyan gençler işsiz dolaşmaya mecbur edilirken, sarayda yaşayanları tenkitle yetinip, beceremedikleri görevlerinden hayat boyu maaş almalarına, maaş artışlarına muhalefetin bile itiraz etmemesinin vicdansızlık olduğunu düşünüyorum.
Bu güruhun bu ülkenin hakkının karşısından yok olmasına ve gerçekten Atatürk yolunda olan genç neslin gelişme yolunun açılmasını istiyorum.

Yıllardır bunu yapmayanların vatana ihanet etmiş olduklarının bilinmesini ve artık bu ülkeyi maddi manevî sömürmelerinin durdurulmasını istiyorum.
Ey düşünen ama elini taşın altına koymayan halkım: Siz bıkmadınız mı?

Siz ne istiyorsunuz?

Hiçbir şey yapılamayacak duruma gelince mi sesiniz çıkacak? Çıksa da çok geç olacak!
Bu kirli dünyada ağlamayan çocuğa mama yok!
Unutmayın ve uyanın!

Sıkıntı, yokluk ve ümitsizlik bir gün gelir herkesin kapınızı da çalar! O gün geldiğinde düzetme olanağı olmayabilir. Ve bu olduğunda herkes suçlu olduğunu
anlasa da hiçbir faydası olmayacak, düzeltmeyi başkasının yapmasını beklemiş olanlar da kendilerini esarette bulacaklar!

Hıfzı ağabey gözün arkada kalmasın, meşaleni Galatasaraylı kardeşlerin gurur ve içtenlikle taşıyacak.

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım