Zehra Ünal
Köşe Yazarı
Zehra Ünal
 

ANA’NIN MİRASI: KADIN VE GELECEK

Dünya, ana karnından doğan her insanın hayat bulduğu, şekillendiği, öğrendiği ve dönüştüğü bir sahne. Ve bu sahnede, hayatın devamlılığını sağlayan en büyük güç: KADIN! Toprağı bereketlendiren, denizi dalgalandıran, rüzgârı estiren, ateşi harlayan, bilgiyi üreten, bilimi yaratan, dünyayı dönüştüren ANA… Düşünelim, varoluşun en büyük mucizesi olan doğa bile kadın gibidir. Toprak ana diye sesleniriz, çünkü bereketlidir. Deniz ana deriz, çünkü hayat verir. Ağaç, meyvesini saklar ve zamanı geldiğinde sunar, tıpkı bir annenin sabırla büyüttüğü evladı gibi. Kadın, tabiatın ta kendisidir; üretir, çoğaltır, var eder! Ama tarih boyunca, toplumlar bu kudreti görmezden gelmeye çalıştı. Kadın bazen gölgede bırakıldı, bazen sesi kısıldı, bazen zincirlendi. Fakat gerçek şu ki, kadın susturulamaz! Çünkü o, insanlığın en eski öğretmeni, en cesur bilim insanı, en zeki mucidi, en güçlü lideridir. Grace Murray Hopper, bilgisayar devrimini başlatırken, Geetrude Elion, lösemiye karşı bir ilaç geliştirerek hayatları kurtardı. Maria Telkes, güneş enerjisini kullanarak dünyaya yeni bir soluk getirdi. Patricia Bath, lazerle katarakt ameliyatını icat ederek milyonlarca insanın görmesine vesile oldu. Ve Ada Lovelace… Bilgisayar algoritmalarının annesi! Bugün dijital çağın kalbinde atan o kodların temelini atan kadın. Peki ya biz? Bizim topraklarımızın kadınları? Sabiha Gökçen, gökyüzüne meydan okuyan ilk kadın savaş pilotu. Afet İnan, tarih biliminin ışığını yakan akademisyen. Halide Edib, kalemiyle bir milleti ayağa kaldıran yazar. Türkan Saylan, cüzzamı tarihe gömen doktor. Canan Dağdeviren, insan kalbini okuyabilen cihazları geliştiren fizikçi. Ve daha niceleri… Kadın, sadece geçmişin değil, geleceğin de mimarıdır. Peki, neden hâlâ kadınlar kendi güçlerinden şüphe duyuyor? Neden hâlâ bazı coğrafyalarda kadın olmak bir mücadeleye dönüşüyor? Unutmayalım, bir toplumun medeniyet seviyesi, kadınlarının gördüğü değerle ölçülür. Bir ülke ilerlemek istiyorsa, kadınlarına yatırım yapmalı, onların sesini yükseltmeli, onları geleceğin şekillendiricileri olarak görmelidir. Bugün 8 Mart. Kutlama günü değil, hatırlama günü! Kadınlar sadece bir gün hatırlanacak varlıklar değildir. Kadınlar her gün, her alanda, her şartta dünyayı değiştiren gücün ta kendisidir! Ve biz, ANA’NIN MİRASIYIZ… Bugün, her kadın kendi hikâyesini yazmalı. Kalemimiz kaderimizdir. Biz yazmazsak, başkaları bizim için yazar. Ama unutmayın, en güçlü hikâyeyi anlatan her zaman ANA’dır!
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2025 - Çarşamba
Zehra Ünal

ANA’NIN MİRASI: KADIN VE GELECEK

Dünya, ana karnından doğan her insanın hayat bulduğu, şekillendiği, öğrendiği ve dönüştüğü bir sahne. Ve bu sahnede, hayatın devamlılığını sağlayan en büyük güç: KADIN! Toprağı bereketlendiren, denizi dalgalandıran, rüzgârı estiren, ateşi harlayan, bilgiyi üreten, bilimi yaratan, dünyayı dönüştüren ANA…

Düşünelim, varoluşun en büyük mucizesi olan doğa bile kadın gibidir. Toprak ana diye sesleniriz, çünkü bereketlidir. Deniz ana deriz, çünkü hayat verir. Ağaç, meyvesini saklar ve zamanı geldiğinde sunar, tıpkı bir annenin sabırla büyüttüğü evladı gibi. Kadın, tabiatın ta kendisidir; üretir, çoğaltır, var eder!

Ama tarih boyunca, toplumlar bu kudreti görmezden gelmeye çalıştı. Kadın bazen gölgede bırakıldı, bazen sesi kısıldı, bazen zincirlendi. Fakat gerçek şu ki, kadın susturulamaz! Çünkü o, insanlığın en eski öğretmeni, en cesur bilim insanı, en zeki mucidi, en güçlü lideridir.

Grace Murray Hopper, bilgisayar devrimini başlatırken, Geetrude Elion, lösemiye karşı bir ilaç geliştirerek hayatları kurtardı. Maria Telkes, güneş enerjisini kullanarak dünyaya yeni bir soluk getirdi. Patricia Bath, lazerle katarakt ameliyatını icat ederek milyonlarca insanın görmesine vesile oldu. Ve Ada Lovelace… Bilgisayar algoritmalarının annesi! Bugün dijital çağın kalbinde atan o kodların temelini atan kadın.

Peki ya biz? Bizim topraklarımızın kadınları?
Sabiha Gökçen, gökyüzüne meydan okuyan ilk kadın savaş pilotu.
Afet İnan, tarih biliminin ışığını yakan akademisyen.
Halide Edib, kalemiyle bir milleti ayağa kaldıran yazar.
Türkan Saylan, cüzzamı tarihe gömen doktor.
Canan Dağdeviren, insan kalbini okuyabilen cihazları geliştiren fizikçi.
Ve daha niceleri…

Kadın, sadece geçmişin değil, geleceğin de mimarıdır. Peki, neden hâlâ kadınlar kendi güçlerinden şüphe duyuyor? Neden hâlâ bazı coğrafyalarda kadın olmak bir mücadeleye dönüşüyor? Unutmayalım, bir toplumun medeniyet seviyesi, kadınlarının gördüğü değerle ölçülür. Bir ülke ilerlemek istiyorsa, kadınlarına yatırım yapmalı, onların sesini yükseltmeli, onları geleceğin şekillendiricileri olarak görmelidir.

Bugün 8 Mart. Kutlama günü değil, hatırlama günü!
Kadınlar sadece bir gün hatırlanacak varlıklar değildir.
Kadınlar her gün, her alanda, her şartta dünyayı değiştiren gücün ta kendisidir!
Ve biz, ANA’NIN MİRASIYIZ…

Bugün, her kadın kendi hikâyesini yazmalı. Kalemimiz kaderimizdir. Biz yazmazsak, başkaları bizim için yazar. Ama unutmayın, en güçlü hikâyeyi anlatan her zaman ANA’dır!

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

17
Eylül
13
Ağustos
25
Temmuz
16
Mayıs
18
Nisan
03
Mart
27
Şubat