Ramazan ayı, kalpleri yumuşatan, sofraları bereketlendiren, insanı insanla buluşturan bir vakittir. Her yıl gelişinde bir başka heyecan, bir başka huzur getirir. Sokaklara yayılan iftar telaşı, camilerin ışıkları, sahurda uyanan evlerden yükselen dualar... Ramazan, ruhu dinlendiren bir iklimdir. İnsan, bu ayda geçmişiyle, inancıyla, sevdikleriyle daha derinden bağ kurar.
Ve işte o an, fırınlardan yükselen mis gibi pide kokusu... Mahalle fırınlarında kuyruklar uzar, herkes sabırla bekler. O kuyrukta beklemek bile bir ritüeldir; çocuklar el ele tutuşur, yaşlılar eski Ramazanlardan bahseder, gençler ilk oruçlarını tutmanın heyecanını paylaşır. Ekmek sadece bir gıda değil, bir bağdır artık. Kimi, yaşlı teyzenin torbasına fazladan bir pide koyar, kimi, sırada bekleyen çocuğun başını okşar. Çünkü Ramazan sadece aç kalmak değil, bölüşmek, paylaşmak, kalpleri doyurmaktır.
İftar sofraları kurulur, herkes yerini alır. Sofrada bolluk olmasa da bereket hep vardır. İlk yudum su, ilk lokma hurma, şükür dolu bir sessizlik… Herkes birbirine tebessüm eder. O an, ne zengin ne fakir vardır; yalnızca insan ve onun kalbindeki iyilik vardır.
Dünyanın farklı köşelerinde de Ramazan heyecanı yaşanır. İstanbul’da kandiller yanarken, Mekke’de dualar semaya yükselir. Endonezya’dan Fas’a, Mısır’dan Bosna’ya kadar her yerde iftar sofraları kurulur, dualar edilir. Müslüman coğrafyanın her köşesinde bir araya gelen insanlar, aynı duyguyu paylaşır. Aynı ayın ışığı altında, farklı dillerde aynı dua yükselir: "Allah’ım, bizi affet, bizi bir arada tut, bizi iyilikte sabit kıl."
Gece olduğunda, teravih namazı için camilere akın edilir. Çocuklar ellerinde tespihlerle, dedelerinin yanında ilk safta yer bulmaya çalışır. Dualar, aminlerle yankılanır. Ramazan, yalnızca bedenleri değil, ruhları da arındırır.
Bu ay, insanın kendini en çok bulduğu, en çok hissettiği aydır. Çünkü Ramazan, sadece sahurla iftar arasında geçen saatlerden ibaret değildir. Ramazan, komşunun kapısını çalıp "Buyur soframıza" diyebilmektir. Yolda yürürken, ihtiyacı olana el uzatmaktır. Bir lokma ekmeği bölüşüp, o anın huzurunu paylaşmaktır.
Ve en güzeli de Ramazan’ın sonunda bıraktığı o huzurdur. İçimize sinen bir esenlik, kalbimize işleyen bir iyilik… Çünkü biliriz ki, bu ayın kazandırdığı güzellikler, sadece Ramazan’a mahsus olmamalı, hayatın her anına yayılmalı.
Ramazan geldi, hoş geldi… Huzur getirdi, paylaşmayı hatırlattı. Şimdi ekmeğimizi bölüşme, sevgimizi büyütme ve bu bereketi tüm yıla yayma zamanı.