İhbar Kültürü: Kapitalizm ve Komünizmin Tezatında İnsan İlişkilerinin Çöküşü
İhbar Kültürü: Kapitalizm ve Komünizmin Tezatında İnsan İlişkilerinin Çöküşü
Sistemden çok toplumun birbirini kontrol ederek ihbar etme mekanizması tetikleniyor.
Sistemden çok toplumun birbirini kontrol ederek ihbar etme mekanizması tetikleniyor.
Yeşim Tütün
Son çıkan komşu gürültü ihbarı yasası ile 11 bin gibi ağır bir ceza sistemi gelirken,art niyetli kişilerin bunu kullanabileceği gözden kaçıyor.
Gürültü neye göre tespit edilecek ya da ispat edilecek net değil.
Günümüzde giderek yaygınlaşan ihbar sistemleri, toplumsal yapıyı derinden etkileyen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
Pandemi dönemiyle başlayan bu sistem, başlangıçta sağlık ihbarları ve sosyal kurallara uyum sağlanmasına odaklanmışken, zamanla evcil hayvan şikayetleri, çevre temizliği gibi alanlara da yayılmaya başladı.
Bu genişleme, toplumsal ilişkilerin daha da bireyselleşmesine ve komşuluk ilişkilerinin zedelenmesine yol açtı.
Şimdi ise, bu ihbar kültürünün daha da derinleşeceği ve bireyler arasında bir “gıcık olma” dinamiği yaratacağı düşünülüyor. Birbirinden hoşlanmayan komşuların birbirlerini ihbar etmesi, toplumsal bağların çözülmesine ve güvenin azalmasına neden olabilir.
Bu durum, sadece bireysel seviyede değil, toplumsal yapıyı etkileyen bir sorun haline gelir.
Komşuluk ilişkileri, daha önceki zamanlarda insanlar arasında dayanışma, yardımlaşma ve güvenin temeli olarak varken, ihbar kültürüyle bu dinamikler yerle bir oluyor. İnsanlar, birbirlerini potansiyel tehdit olarak görmeye başlıyor, bu da birbirlerine duydukları güveni yok ediyor.
Kapitalizm ve komünizm arasındaki sentez, bu bağlamda oldukça ilginç bir noktaya parmak basıyor. Kapitalizmin bireycilik ve rekabet üzerine kurulu yapısı ile komünizmin toplumsal dayanışma ve eşitlik idealini birleştiren bir sistem, aslında bu ikisinin birbirini tamamlayan yanlarını da barındırıyor. İhbar kültürü, bir tür "kapitalist" mantıkla, bireylerin çıkarları doğrultusunda başkalarını şikayet etmelerini teşvik ederken, aynı zamanda toplumsal düzenin “komünist” bir formunda, herkesin eşit şekilde denetim altında tutulmasına yol açıyor. Kapitalist bireysel çıkarların, komünist eşitlik idealiyle birleştiği bu sentez, insanları sürekli olarak birbirlerinin denetiminde tutan bir mekanizma yaratıyor.
Bunun sonucunda, toplumsal ilişkilerdeki güven bunalımı derinleşiyor. İnsanlar birbirlerine karşı şüpheci hale geliyor, komşular birbirlerinin özel hayatlarını denetlemeye başlıyor. Ancak bu durumun nihai sonucu, sosyal yapıdaki çatlakların daha da büyümesi olabilir. İnsanlar artık birbirlerine yardım etmektense, potansiyel tehdit olarak görüyor ve birbirlerini ihbar ederek toplumsal kontrolü elinde tutmaya çalışıyor.
Sonuç olarak, bu ihbar kültürünün yaygınlaşması, komşuluk ilişkilerinin ve toplumsal güvenin zedelenmesine yol açabilir. Kapitalist-komünist sentezi ise, bireysel çıkarlar ile toplumsal denetimi birleştirerek, insanları birbirlerine düşman etme potansiyeline sahip bir düzen yaratıyor. Bu süreçte, toplumsal dayanışma ve güvenin yerini, bireysel çıkarlar ve sürekli denetim alıyor.