"Jeolojik verilere kulak verilseydi son depremde binaların en az yarısı yıkılmazdı"
"Jeolojik verilere kulak verilseydi son depremde binaların en az yarısı yıkılmazdı"
Türkiye, 6 Şubat ile birlikte deprem gerçeğini yeniden acıyla tecrübe etti. Peki deprem ülkesinde çıkarılacak fay yasası geleceği kurtarabilir mi? TBMM'ye konuyla ilgili teklif sunan CHP milletvekili Müzeyyen Şevkin Independent Türkçe'ye konuştu
Türkiye, 6 Şubat ile birlikte deprem gerçeğini yeniden acıyla tecrübe etti. Peki deprem ülkesinde çıkarılacak fay yasası geleceği kurtarabilir mi? TBMM'ye konuyla ilgili teklif sunan CHP milletvekili Müzeyyen Şevkin Independent Türkçe'ye konuştu
Ülke yöneticileri yeter ki istesin, 20 senede Türkiye'yi deprem dirençli hale getirebiliriz"
6 Şubat depremlerinin ilk günlerinde Prof. Dr. Naci Görür böyle diyordu.
Gelgelelim bu ve benzeri cümleleri Görür dahil birçok bilim insanı daha önce defalarca sarf etmişti.
1924-1950 yılları arası liselerinde Ord. Prof. Malik Sayar'ın "Arziyat ve Jeoloji" kitabını okutan Türkiye'nin jeolojiyi de jeofiziği de depremden depreme hatırladığı ortada.
Türkiye, yönetmelikler hazırlıyor ancak deprem gerçeği ile birlikte yaşamasına rağmen binalarını hala düzgün inşa edemiyor.
Para hırsı ve denetimsizlik beton yapıların yanlış zeminlerde yanlış hesaplarla yanlış malzeme ile yükselmesine neden oluyor.
İmar planı, mikrobölgeleme çalışmaları ve zemin etüdü ile taşıyıcı sistemin projelendirilmesi noktasında noksan kalındığı son depremlerle birlikte tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Türkiye'de 2019'dan itibaren herkes artık müteahhit olamasa bile 85 milyon nüfusun yaklaşık 453 bini müteahhitlik yapıyor.
Bu müteahhitlerin 145 bini iki katı geçmeyecek yapıları geçici belge ile yapabilen yüklenicilerden oluşuyor. (Söz konusu belge Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan temin edilebiliyor.) Türkiye'de manzara bu. Rakamlar Almanya'da 3 bin 500'e, AB genelinde ise yaklaşık 50 bin civarında.
MTA, Türkiye’deki yenilenmiş diri fay hatlarının haritasını 15 Şubat 2023 tarihinde paylaştı / Harita: MTA
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) haritaları Türkiye'de 24 kentin merkezinin, 80'in üzerinde ilçenin ve 500'ün üzerinde köyün altından aktif fay hattı geçtiğine işaret ediyor.
Son sarsıntıda resmi verilere göre en az 45 bin insanını yitiren Türkiye yeniden deprem gerçeğini hatırlıyor. Siyaset de öyle. Depremin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 yıl içinde kalıcı konutlar yapacaklarını ve bölgeyi yeniden ayağa kaldıracaklarını ifade etti. Seçime giderken bu vaadin "depremin etkilediği kentlerin ihyası, göç edenlerin şehirlerine dönüşü ve inşaatı başlayacak yeni deprem konutları" düzleminde AK Parti’nin seçim beyannamesine yansıyacağı da konuşuluyor Ankara kulislerinde.
Peki Türkiye'nin asıl ihtiyaç duyduğu ne? Bir yanda binlerce yıldır yerli yerinde duran Doğu Anadolu Fay Hattı'nın 10 kentte yarattığı yıkım bir yanda uzun zamandır beklenen olası Marmara depreminin neden olabileceği devasa tahribat ortadayken "Fay Yasası" meselesi bir kez daha gündemin kapısını güçlükle de olsa aralamaya çabalıyor.
Antakya'da enkaz haline dönen onlarca binadan biri / Fotoğraf: Dora Mengüç
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, geçen aralık ayında Hatay'ın depreme ne kadar hazır olduğu, master planının ne durumda bulunduğu ve aktif fay hatları ile ilgili deprem çalışmalarına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergesi vermiş ancak önerge yanıtlanmamıştı. Benzer bir durumu CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin ise daha önce tecrübe etmişti.
Aynı zamanda bir jeolog olan CHP Adana milletvekili Müzeyyen Şevkin iki dönem Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanlığı görevi üstlenmiş bir isim. 2020'nin şubat ayında fay yasası kanun teklifini hazırladı. Öneri bir yıl sonra TBMM gündemine geldi. Ancak AK Parti ve MHP oylarıyla geri çevrildi. 6 Şubat depremleri ile birlikte Türkiye yeniden fay hatlarını ve onun üzerine yerleşmiş konutları konuşurken mesele 20 Şubat'ta bir kez daha meclis başkanlığına iletildi. Soru belli; depremin partiler üstü bir mesele olduğu gerçeği bu kez kavranabilecek mi?
"Liyakatsizlik sorgulanmalı"
CHP'li vekil Şevkin'e göre iktidar hala sorumluluk duygusu içerisinde hareket etmiyor, dahası yaşananlardan ders çıkaracak bir tavır içinde görünmüyor. CHP Adana milletvekili aynı zamanda bir araştırma önergesi verdi. O önergenin temelinde ise depremin başından bu yana belki de en çok tartışılan kuruluş AFAD var: "Kurumun anında müdahale edememesi, organizasyonluk, afet bölgelerinde meydana gelen tüm olumsuzluklar karşısındaki liyakatsizliğin topluma yansıması sorgulanmalı" diyor Şevkin.
Bir Türkiye klasiği: "Milletimizi derinden yaralamıştır"
1999'dan beri neredeyse bir arpa boyu yol alınamadığını kavramak için 21. Dönem TBMM tutanaklarına göz atmak kâfi, 1999 Marmara depreminin ardından kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu'nda tıpkı bugün olduğu gibi yaraları sarmaktan bahsediliyor. "Milletimiz derinden yaralanmıştır" ifadesine son 1 ay içinde bir kez daha tecrübe ettiğimiz tespitler eşlik ediyor:
Türkiye depreme hazırlıksız yakalanmıştır. Deprem olaylarında ilk 24 saat çok önemlidir. Ancak, Devlet deprem felaketi karşısında vatandaşlarımıza gerekli ilk müdahaleyi yapmakta maalesef çok geç kalmıştır. Nitekim, vatandaşlarımız ilk şoku atlattıktan sonra, yetkililerden beklenen yardım gelmeyince kendi imkanları ile enkazlara koşmuşlardır."
Hayli tanıdık tespitler burada bitmiyor, 24 yıl önce sanki bugünü anlatır gibi devam ediyor:
Deprem felaketi sonrasında; koordinasyon eksikliği açıkça ortaya çıkmıştır, kurulan kriz masaları çalışmalarında etkili olamamıştır, bölgede uzman personel, araç ve teçhizat çok yetersiz kalmıştır, su, elektrik, telefon, gıda, yiyecek ve giyecek ihtiyacı had safhadadır."
Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu
Neredeyse çeyrek asırdır bir başka değişmeyen ise komisyonlar. CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in önergesi oy birliği ile kabul edildi. Başta Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş olmak üzere depremlerden etkilenen toplam 10 kentte çadır ve tuvaletlere ulaşılmaması ile ilgili sorunlara da değinilen önergenin kabulü ile beraber artık 21 üyeden oluşan yeni bir komisyon var. Türkiye komisyonlara alışık. Şevkin de bu bağlamda önceki depremleri ve yapılmayanları anımsatıyor:
O dönemde de daha sağlıklı kentler yaratılsın diye verdiğimiz soru önergeleri reddedildi. Ne yazık ki; Bayraklı'da 117 vatandaşımızı yitirdikten sonra bu sefer AKP ve MHP'nin vermiş olduğu önergeyle deprem komisyonu kuruldu. Tam 22 milletvekili, 5,5 ay boyunca 500 sayfalık üretim yaptı. Ve 268 öneri sunduk. Deprem komisyonunda ve 2021 Temmuz’unda meclise sunduk, oylandı ancak hayata geçmedi. Bugün yeni bir komisyon daha kuruyoruz. Bu iş sadece komisyon kurarak soğutulmak ve ne yazık ki insanlara unutturulmak istendiği algısını yaratıyor"
Deprem ülkesi Türkiye fay kanununa ihtiyaç duyuyor mu?
Peki ya fay kanunu? Başta TMOBB Jeoloji Mühendisleri Odası, çok sayıda meslek örgütü ve uzman isim nicedir bu kanun için bastırıyor, olası felaketler için uyarıyor. Jeoloji Mühendisleri Odası, Hatay depremle birlikte bir yıkıntılar kentine dönüşmeden önce, 8 Şubat 2021'de kentin tümündeki risklere dair bir rapor hazırlamış, meselenin ciddiyeti ve aciliyetine dikkat çekmişti. Hem iktidar hem muhalefete mektup olarak yollanan "Fay Üstünde Yaşayan Kentlerimiz" raporu Türkiye'de bir an önce fay yasasının çıkarılması gerektiğine işaret ediyordu.
CHP Adana milletvekili Müzeyyen Şevkin, sözü hazırladığı son fay yasası teklifine getirip; "Kanuna ilişkin henüz bir faaliyet yok. İlkokul çocukları bile biliyor artık bu Kuzey Anadolu Fay Kuşağı, Güneydoğu Anadolu fay kuşağı ve Ege'deki fay kuşaklarını" diyor. Birçok bilim insanı jeolojik, jeoteknik ve sismolojik çalışmaların yürütülmesi, sakıncalı yerlerin asla yapılaşmaya açılmaması gerektiği fikrinde. Şevkin de benzer bir noktaya değiniyor:
Yani yapılaşma standartları buna göre belirlensin. Beş yüze yakın fay hattı imar planları hazırlanırken dikkate alınsın diyoruz. Nasıl yüksek gerilim hattının altına bina yapmıyorsak, fay hattı için de benzeri geçerli. Bunun üzerindeki herhangi bir köprünün, binanın ya da tünelin sağlıklı kalması mümkün değil. Dolayısıyla bu tarz bir fay kırığının doğrudan üzerinde herhangi bir binanın yapılmaması gerekiyor. Tren raylarının üç metre ötelendiğini, tünellerin yıkıldığını gördük. Yani bu dolayısıyla söylemek istediğimiz şey fay çizgiselliği üzerindeki binaların derhal buradan taşınması lazım. Hasar görmemesi için çalışmaların yapılmasını önemsiyoruz. Umarım bu kez meclisimiz aklı selim davranır, siyaset üstü davranır. Ve hiç kimseyi yani MHP'li, AKP'li, CHP'li, HDP'li dinlemeyen ve insanların ölümüne neden olan yıkıcı depremde insan aklının, teknolojinin ve bilimin kullanılmasıyla en azından bu fay zonu üzerindeki evlerin yıkılması, binaların yıkılması tünellerin çökmesinin önüne geçilebilir."
Hükümet fay yasası için ne diyor?
Fay yasası konusu geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a Anadolu Ajansı Editör Masası'nda da soruldu. Bakan Kurum, "Şu an 'fay yasası' ile ilgili bildiğim kadarıyla AFAD Başkanlığımız çalışıyor. Burada belki radikal başka kararları da içine koyacağımız bir süreci yönetiyor olacağız. Bilim insanlarımız bunun daha kısa mesafesinde yapılabileceğini de söylüyorlar ama biz 500-600 metreden aşağı yaklaşmayacağız" dedi.
Bakan Kurum, Malatya Afet Koordinasyon Merkezi'nde / Fotoğraf: AA
Meclis başkanlığına son depremin ardından bir teklif daha sunan CHP Adana milletvekili Şevkin, İçişleri Bakanlığı’nın bazı üniversitelere bu konuyla ilgili hazırlık talimatı verdiğini bildiklerini ancak yasal bağlamda bir düzenleme hala olmadığına dikkat çekiyor:
6 Şubat depremlerinden sonra yapılan bir çalışmada bu fay zonu eğer önceden çizilmiş olsaydı hiçbir bilimsel çalışma yapılmadan bile sadece jeolojik verilerle yapılmış olsaydı, şu anda bu yıkılan binaların yarısının yıkılmamış olacağı ve bu kadar can kaybına neden olmayacağına ilişkin bir raporu da var Jeoloji Mühendisleri Odası'nın. Neden hayata geçirmiyorsunuz? Bu çalışmaların yapıldığını biliyoruz. 'Niye hayata geçirilmiyor? Niye kanunlaştırılmıyor?' diye ilgili bakanlıklara sorduğumuzda 'Devam ediyor' diye geçiştiriliyor."
Fay yasası başka hangi ülkelerde var?
Yeni Zelanda'nın fay yasası var, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde de. Kimi jeofizik mühendisleri "Çözüm Fay Yasası değil, zemin etütleri verileriyle projelendirilen, yönetmeliklere uygun yapı tasarımıdır" görüşünde. Yerleşime Uygunluk/İmar Planına Esas Mikro Bölgeleme Genelgesi hâlihazırda var deniyor.
Şevkin bu itiraza şu yanıtı veriyor:
Elbette diğer ülkelerde olmaz. Çünkü Almanya'da mesela fay yok mesela. Hollanda böyle olmadığı için orada da fay yasası yok. Bunun açıklaması bu. Kaliforniya'da biliyorsunuz St Andreas fayı var. Burada bir fay yasası çıkarılmış ve ozon yapılaşma yasaklı ilan edildiği için orada insanların öldüğünü duymuyoruz. Biz üçüncü dünya ülkesi değiliz. Yani bize bilimin tekniğin aklın verdiği yöntemle bunun önüne geçebiliriz. Mikrobölgeleme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Nedir mikro bölgeleme? Karelaj yapıyorsunuz, her karede oradaki bütün heyelanlı olabilecek, bataklık olabilecek, taşkın alanı olabilecek alanları belirliyorsunuz. Bunları işaretliyorsunuz ve buralara yapılaşma yasaklı alan ilan ediyorsunuz. Bütün Kuzey Anadolu fay kuşağı boyunca Türkiye'nin o çizgiselliğinin haritalara işlenmesi, imar planına işlenmesi ve bütünlüklü olarak bunun yapılmasını kastediyoruz. Bunun da kimseye bir zararı olmadığı gibi 1999’dan bugüne eğer bu çalışma yapılmış olsa her yıl bir kentte bu dönüşümü sağlamış olsaydık çok daha farklı olurdu. Aklın, bilimin gösterdiği yoldan şaşmamamız gerekiyor. Bunu kader planına bağlamamak gerekiyor. Helallik isteyeceksek eğer, neden bugüne kadar bu önlemleri almadığımızdan dolayı helallik istememiz gerekiyor bence."
"Afet Bakanlığı kurulmalı"
Son dönemde hem akademisyenler hem kimi muhalefet temsilcilerinden bu öneri yükseliyor. CHP Adana milletvekili Müzeyyen Şevkin de "Afet Bakanlığı'nın kurulmasını çok önemsiyoruz" diyor. Türkiye’nin sadece depremle değil sel, heyelan, başkaca doğal olayları ve maden kazalarıyla mücadele ettiğini hatırlatıyor. Son depremde meydana gelen koordinasyonsuzluğun sadece GSM şirketlerinin verdiği kötü sınava bağlanmasını yanlış buluyor:
Organizasyonluk sadece GSM operatörleri kapalıydı, yollara iki gün ulaşamadık diye bir şeye sığdırılamaz, 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçmiş, milat olması gerektiğini kabul ediyorduk. Aslında deprem uzmanı olması gereken bu ülke maalesef bu depremlerden ders almak yerine sadece yara sarmayı, enkazın üzerine sarı çizmelerle 'Yaraları saracağız' edebiyatı yapıyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Biz yaraları oluşturmayacak önlemleri almakla yükümlüyüz. Hala biz yara sarmakla sınırlıyorsak çalışmaları bir yerde yanlış yapıyoruz demektir. Dolayısıyla hemen bugün itibarıyla derhal bir afet bakanlığının kurulması, fay yasasının çıkarılması, bütün kentlerin mikro bölgeleme çalışmalarının yapılması, yapı denetiminin reel anlamda yapılması gerekiyor."//Dora Mengüç