DT-SAM Tarım ve Hayvancılığın İnsan Nesli için, Stratejik bir öneme haiz olduğunu biliyor.

ÖZEL HABER 29.04.2023 - 10:38, Güncelleme: 29.04.2023 - 11:02 12243+ kez okundu.
 

DT-SAM Tarım ve Hayvancılığın İnsan Nesli için, Stratejik bir öneme haiz olduğunu biliyor.

DÜNYA TÜRKLÜĞÜ STRATEJİK AKIL MERKEZİ (DT-SAM) ZİRAAT VE BİYOTEKNOLOJİ MASA ŞEFİ Murat Can Silleli Anadolu'da tarımın tarihsel geçmişine ve önemine değinen bir analiz yayımladı.

TARIMIN VE HAYVANCILIĞIN KÖKENLERİ DT-SAM ZİRAAT VE BİYOTEKNOLOJİ MASA ŞEFİ Murat Can SİLLELİ Tarım, bitkisel ve hayvansal ürünler elde etmek amacıyla toprağı işlemeyi ve hayvan yetiştirmeyi içeren etkinliklerin tümüdür. Tarımın tek bir kökeni yoktur; değişik çağlarda ve yerlerde çok çeşitli bitki ve hayvanların yetiştirildiği belirlenmiştir. Tarih öncesinde yetiştirilen ama sonradan ortadan kalkan türlerin sayısı da kesin olarak bilinmemektedir. Tarımın gelişmesi nüfus artışına, yerleşik yaşama ve medeniyetlerin doğuşuna yol açmıştır. Tarımın başlangıcı, insanların avcılık ve toplayıcılık aşamasından çıkarak bitki ve hayvanları evcilleştirmeye başladığı dönem olarak kabul edilir. Bu dönem, buzul çağının sona ermesiyle birlikte iklimin ısınması ve nemli hale gelmesiyle yaklaşık MÖ 10.000 yıllarında başlamıştır. Bu koşullar, uzun kurak mevsimde ölen ve dinlenen bir tohum veya yumru bırakan yıllık bitkileri avantajlı bir konuma getirmiştir. Bu bitkiler, insanlar tarafından toplanmış ve yenilmiştir. Zamanla insanlar, bu bitkilerin tohumlarını veya yumrularını saklamış ve uygun yerlere ekmeye başlamıştır. Böylece tarımsal üretim süreci başlamıştır. Tarımın tek bir merkezden yayılmadığı, dünyanın farklı bölgelerinde bağımsız olarak geliştiği bilinmektedir. En eski tarım merkezleri olarak Ortadoğu, Çin, Yeni Gine, Meksika ve Peru gösterilmektedir. Bu bölgelerde farklı bitki ve hayvan türleri evcilleştirilmiştir. Örneğin Ortadoğu'da buğday, arpa, mercimek, bezelye, nohut gibi tahıl ve baklagiller ile sığır, koyun, keçi gibi hayvanlar; Çin'de pirinç, soya fasulyesi gibi tahıl ve baklagiller ile domuz gibi hayvanlar; Yeni Gine'de şeker kamışı, muz gibi bitkiler; Meksika'da mısır, kabak, fasulye gibi bitkiler; Peru'da patates, domates, fıstık gibi bitkiler ile lama, alpaka gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir. Tarımın gelişimiyle birlikte insanlar daha fazla gıda üretmeye başlamış ve nüfusları artmıştır. Bu da yerleşik yaşamın gelişmesine katkıda bulunmuştur. İnsanlar avcılık için göç etmek yerine tarlalarını korumak için sabit yerlerde yaşamayı tercih etmişlerdir. Böylece köyler ve şehirler kurulmuştur. Tarım aynı zamanda iş bölümüne de imkan vermiştir. Herkes tarımla uğraşmak zorunda kalmamış, bazı insanlar zanaatkarlık, ticaret, yönetim gibi farklı meslekler edinmiştir. Tarım ayrıca kültürel gelişmelere de zemin hazırlamıştır. İnsanlar yazıyı icat etmiş, sanat eserleri üretmiş, dinî inançlar geliştirmiş ve bilimsel araştırmalar yapmıştır. Avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insanlar, gıda kaynaklarının azalması veya tükenmesi durumunda başka yerlere göç etmek zorunda kalırlardı. Tarım sayesinde insanlar, gıda kaynaklarını kendileri üretebildikleri için daha sabit bir yerde yaşayabilirlerdi. Bu da toplumsal ilişkilerin, kültürel faaliyetlerin ve siyasi yapıların gelişmesine imkan sağladı. Tarımın başladığı bölgelerde ilk medeniyetler ortaya çıktı. Örneğin Ortadoğu'da Sümerler, Akadlar, Babil ve Asur gibi uygarlıklar; Çin'de Shang, Zhou ve Qin gibi hanedanlıklar; Meksika'da Olmekler, Maya ve Aztekler gibi uygarlıklar; Peru'da Chavin, Moche ve Inka gibi uygarlıklar tarımın gelişmesiyle birlikte kuruldu. Tarımın gelişmesi aynı zamanda insanların doğayla olan ilişkilerini de değiştirdi. İnsanlar, doğal ortamı kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirmeye başladılar. Bu da çevresel sorunlara yol açtı. Örneğin aşırı sulama nedeniyle toprak tuzlanması; aşırı otlatma nedeniyle erozyon; aşırı kesim nedeniyle ormansızlaşma gibi sorunlar tarımın olumsuz sonuçları arasında sayılabilir. Ayrıca tarımın gelişmesiyle birlikte insanların beslenme alışkanlıkları da değişti. Evcilleştirilen bitki ve hayvan türleri insanların ana gıda kaynakları haline geldi. Bu da bazı besin öğelerinin eksikliğine veya fazlalığına bağlı olarak sağlık sorunlarına neden olmaya başladı. Anadolu toprakları ise, tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin kültürel etkileşimleri sonucunda zengin bir tarım mirası bırakmıştır. Tarım devrimi olarak adlandırılan dönemde, Anadolu'da ilk tarımsal faaliyetler Neolitik Çağ'da (MÖ 10.000-5.500) görülmeye başlamıştır. Anadolu'da tarımın tarihsel gelişimi, farklı coğrafi bölgelerde farklı ürünlerin yetiştirilmesine ve farklı tarım tekniklerinin kullanılmasına yol açmıştır. Örneğin, Anadolu'nun iç kesimlerinde tahıl, baklagil ve meyve ağırlıklı bir tarım yapılırken, kıyı bölgelerinde zeytin, üzüm ve pamuk gibi Akdeniz iklimine uygun ürünler yetiştirilmiştir. Ayrıca, Anadolu'nun farklı dönemlerde farklı uygarlıkların egemenliği altına girmesi, tarımın sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarını da etkilemiştir. Örneğin, Hititler döneminde (MÖ 1650-1200) devletin güvenliği için önemli olan tahıl üretimi teşvik edilmiş ve kent kapılarında tahıl ambarları kurulmuştur. Osmanlı döneminde ise (1299-1922) tarımın vergilendirilmesi ve ıslahatları konusunda çeşitli düzenlemeler yapılmış ve tarım ürünleri ticaretinin gelişmesine katkı sağlanmıştır. Bu zamanlarda Anadolu, imparatorluğun en önemli tarım merkezlerinden biri olmuştur. Bu gelişim Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Anadolu'da tarımın modernleşmesi ve çeşitlenmesi için pek çok proje ve reformlar yapılmıştır. Bugün Anadolu'da tarım, Türkiye'nin ekonomisine ve kültürüne büyük katkı sağlamaktadır. Anadolu topraklarında tarımın tarihsel gelişimi, hem doğal hem de kültürel faktörlerden etkilenmiş ve bu topraklarda yaşayan insanların hayatını şekillendirmiştir. Tarım, Anadolu'nun yerleşim dokusunu, mimari özelliklerini, sosyal yaşamını ve kültürel değerlerini yansıtmaktadır. Anadolu'da tarımın geçmişi ve bugünü arasında bir köprü kurmak, bu kadim toprakların zenginliğini anlamak ve geleceğe taşımak için önemlidir. Murat Can Sillelli Kimdir:   Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni 2013 yılında bitiren Murat Can Silleli, öğrencilik döneminde Bitki Biyoteknolojisi alanında eğitim almış ve özel bir şirkette Bitki Doku Kültürü Ar-Ge çalışmalarında bulunmuştur. Mezuniyetinden sonra tıbbi bitki, çay, içecek ve gıda endüstrisi için bitkisel çözümler geliştiren ve üreten global bir şirkette Zirai Satın Alma Sorumlusu olarak 4 yıl görev yapmıştır. Bu süreçte sürdürülebilir tarım konusunda önemli faaliyetlerde bulunmuştur. 2019 yılından itibaren kendi şirketini kurarak Tıbbi ve Aromatik Bitki yetiştiriciliği, Organik Tarım ve Rainforest Alliance gibi sürdürülebilir tarım standartları konusunda danışmanlık hizmetleri vermeye başlamıştır. Aynı zamanda İHA-1 İnsansız Hava Aracı Ticari Pilot Lisansı sahibi olan Silleli, tarımsal üretimde havadan izleme ve takip alanında da çalışmalar yapmaktadır. Hobi olarak başladığı Tarihi Avrupa Savaş Sanatları (HEMA) disiplininde baş eğitmen olarak kılıçla dövüş teknikleri dersleri vermektedir. İlgi Alanları: Radyestezi, İnsansız Hava Araçları, Yapay Zeka Uygulamaları, Agrohomeopati, Bütüncül Tarım   Kaynaklar: : Makale » ANADOLU EVLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ - DergiPark : Arslan, G. (2016). Demir Çağ’da Anadolu kent kapıları (Yüksek Lisans Tezi). Çorum: Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı. : Tarihsel Gelişim Süreci İçinde Anadolu’daki Yerleşimler ve Konut ... – DergiPark : Akurgal, E. (2001). Anadolu Uygarlıkları. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. : Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi (2018). Anadolu Tarımının Tarihsel Gelişimi. https://ziraatatauni.edu.tr/anadolu-tariminin-tarihsel-gelisimi/
DÜNYA TÜRKLÜĞÜ STRATEJİK AKIL MERKEZİ (DT-SAM) ZİRAAT VE BİYOTEKNOLOJİ MASA ŞEFİ Murat Can Silleli Anadolu'da tarımın tarihsel geçmişine ve önemine değinen bir analiz yayımladı.

TARIMIN VE HAYVANCILIĞIN KÖKENLERİ

DT-SAM ZİRAAT VE BİYOTEKNOLOJİ MASA ŞEFİ

Murat Can SİLLELİ

Tarım, bitkisel ve hayvansal ürünler elde etmek amacıyla toprağı işlemeyi ve hayvan yetiştirmeyi içeren etkinliklerin tümüdür. Tarımın tek bir kökeni yoktur; değişik çağlarda ve yerlerde çok çeşitli bitki ve hayvanların yetiştirildiği belirlenmiştir. Tarih öncesinde yetiştirilen ama sonradan ortadan kalkan türlerin sayısı da kesin olarak bilinmemektedir. Tarımın gelişmesi nüfus artışına, yerleşik yaşama ve medeniyetlerin doğuşuna yol açmıştır.

Tarımın başlangıcı, insanların avcılık ve toplayıcılık aşamasından çıkarak bitki ve hayvanları evcilleştirmeye başladığı dönem olarak kabul edilir. Bu dönem, buzul çağının sona ermesiyle birlikte iklimin ısınması ve nemli hale gelmesiyle yaklaşık MÖ 10.000 yıllarında başlamıştır. Bu koşullar, uzun kurak mevsimde ölen ve dinlenen bir tohum veya yumru bırakan yıllık bitkileri avantajlı bir konuma getirmiştir. Bu bitkiler, insanlar tarafından toplanmış ve yenilmiştir. Zamanla insanlar, bu bitkilerin tohumlarını veya yumrularını saklamış ve uygun yerlere ekmeye başlamıştır. Böylece tarımsal üretim süreci başlamıştır.

Tarımın tek bir merkezden yayılmadığı, dünyanın farklı bölgelerinde bağımsız olarak geliştiği bilinmektedir. En eski tarım merkezleri olarak Ortadoğu, Çin, Yeni Gine, Meksika ve Peru gösterilmektedir. Bu bölgelerde farklı bitki ve hayvan türleri evcilleştirilmiştir. Örneğin Ortadoğu'da buğday, arpa, mercimek, bezelye, nohut gibi tahıl ve baklagiller ile sığır, koyun, keçi gibi hayvanlar; Çin'de pirinç, soya fasulyesi gibi tahıl ve baklagiller ile domuz gibi hayvanlar; Yeni Gine'de şeker kamışı, muz gibi bitkiler; Meksika'da mısır, kabak, fasulye gibi bitkiler; Peru'da patates, domates, fıstık gibi bitkiler ile lama, alpaka gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir.

Tarımın gelişimiyle birlikte insanlar daha fazla gıda üretmeye başlamış ve nüfusları artmıştır. Bu da yerleşik yaşamın gelişmesine katkıda bulunmuştur. İnsanlar avcılık için göç etmek yerine tarlalarını korumak için sabit yerlerde yaşamayı tercih etmişlerdir. Böylece köyler ve şehirler kurulmuştur. Tarım aynı zamanda iş bölümüne de imkan vermiştir. Herkes tarımla uğraşmak zorunda kalmamış, bazı insanlar zanaatkarlık, ticaret, yönetim gibi farklı meslekler edinmiştir. Tarım ayrıca kültürel gelişmelere de zemin hazırlamıştır. İnsanlar yazıyı icat etmiş, sanat eserleri üretmiş, dinî inançlar geliştirmiş ve bilimsel araştırmalar yapmıştır.

Avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insanlar, gıda kaynaklarının azalması veya tükenmesi durumunda başka yerlere göç etmek zorunda kalırlardı. Tarım sayesinde insanlar, gıda kaynaklarını kendileri üretebildikleri için daha sabit bir yerde yaşayabilirlerdi. Bu da toplumsal ilişkilerin, kültürel faaliyetlerin ve siyasi yapıların gelişmesine imkan sağladı. Tarımın başladığı bölgelerde ilk medeniyetler ortaya çıktı. Örneğin Ortadoğu'da Sümerler, Akadlar, Babil ve Asur gibi uygarlıklar; Çin'de Shang, Zhou ve Qin gibi hanedanlıklar; Meksika'da Olmekler, Maya ve Aztekler gibi uygarlıklar; Peru'da Chavin, Moche ve Inka gibi uygarlıklar tarımın gelişmesiyle birlikte kuruldu.

Tarımın gelişmesi aynı zamanda insanların doğayla olan ilişkilerini de değiştirdi. İnsanlar, doğal ortamı kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirmeye başladılar. Bu da çevresel sorunlara yol açtı. Örneğin aşırı sulama nedeniyle toprak tuzlanması; aşırı otlatma nedeniyle erozyon; aşırı kesim nedeniyle ormansızlaşma gibi sorunlar tarımın olumsuz sonuçları arasında sayılabilir. Ayrıca tarımın gelişmesiyle birlikte insanların beslenme alışkanlıkları da değişti. Evcilleştirilen bitki ve hayvan türleri insanların ana gıda kaynakları haline geldi. Bu da bazı besin öğelerinin eksikliğine veya fazlalığına bağlı olarak sağlık sorunlarına neden olmaya başladı.

Anadolu toprakları ise, tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin kültürel etkileşimleri sonucunda zengin bir tarım mirası bırakmıştır. Tarım devrimi olarak adlandırılan dönemde, Anadolu'da ilk tarımsal faaliyetler Neolitik Çağ'da (MÖ 10.000-5.500) görülmeye başlamıştır.

Anadolu'da tarımın tarihsel gelişimi, farklı coğrafi bölgelerde farklı ürünlerin yetiştirilmesine ve farklı tarım tekniklerinin kullanılmasına yol açmıştır. Örneğin, Anadolu'nun iç kesimlerinde tahıl, baklagil ve meyve ağırlıklı bir tarım yapılırken, kıyı bölgelerinde zeytin, üzüm ve pamuk gibi Akdeniz iklimine uygun ürünler yetiştirilmiştir. Ayrıca, Anadolu'nun farklı dönemlerde farklı uygarlıkların egemenliği altına girmesi, tarımın sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarını da etkilemiştir. Örneğin, Hititler döneminde (MÖ 1650-1200) devletin güvenliği için önemli olan tahıl üretimi teşvik edilmiş ve kent kapılarında tahıl ambarları kurulmuştur.

Osmanlı döneminde ise (1299-1922) tarımın vergilendirilmesi ve ıslahatları konusunda çeşitli düzenlemeler yapılmış ve tarım ürünleri ticaretinin gelişmesine katkı sağlanmıştır. Bu zamanlarda Anadolu, imparatorluğun en önemli tarım merkezlerinden biri olmuştur. Bu gelişim Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Anadolu'da tarımın modernleşmesi ve çeşitlenmesi için pek çok proje ve reformlar yapılmıştır. Bugün Anadolu'da tarım, Türkiye'nin ekonomisine ve kültürüne büyük katkı sağlamaktadır.

Anadolu topraklarında tarımın tarihsel gelişimi, hem doğal hem de kültürel faktörlerden etkilenmiş ve bu topraklarda yaşayan insanların hayatını şekillendirmiştir. Tarım, Anadolu'nun yerleşim dokusunu, mimari özelliklerini, sosyal yaşamını ve kültürel değerlerini yansıtmaktadır. Anadolu'da tarımın geçmişi ve bugünü arasında bir köprü kurmak, bu kadim toprakların zenginliğini anlamak ve geleceğe taşımak için önemlidir.

Murat Can Sillelli Kimdir:
 

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni 2013 yılında bitiren Murat Can Silleli, öğrencilik döneminde Bitki Biyoteknolojisi alanında eğitim almış ve özel bir şirkette Bitki Doku Kültürü Ar-Ge çalışmalarında bulunmuştur. Mezuniyetinden sonra tıbbi bitki, çay, içecek ve gıda endüstrisi için bitkisel çözümler geliştiren ve üreten global bir şirkette Zirai Satın Alma Sorumlusu olarak 4 yıl görev yapmıştır. Bu süreçte sürdürülebilir tarım konusunda önemli faaliyetlerde bulunmuştur. 2019 yılından itibaren kendi şirketini kurarak Tıbbi ve Aromatik Bitki yetiştiriciliği, Organik Tarım ve Rainforest Alliance gibi sürdürülebilir tarım standartları konusunda danışmanlık hizmetleri vermeye başlamıştır. Aynı zamanda İHA-1 İnsansız Hava Aracı Ticari Pilot Lisansı sahibi olan Silleli, tarımsal üretimde havadan izleme ve takip alanında da çalışmalar yapmaktadır. Hobi olarak başladığı Tarihi Avrupa Savaş Sanatları (HEMA) disiplininde baş eğitmen olarak kılıçla dövüş teknikleri dersleri vermektedir.

İlgi Alanları: Radyestezi, İnsansız Hava Araçları, Yapay Zeka Uygulamaları, Agrohomeopati, Bütüncül Tarım

 

Kaynaklar:

: Makale » ANADOLU EVLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ - DergiPark

: Arslan, G. (2016). Demir Çağ’da Anadolu kent kapıları (Yüksek Lisans Tezi). Çorum: Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı.

: Tarihsel Gelişim Süreci İçinde Anadolu’daki Yerleşimler ve Konut ... – DergiPark

: Akurgal, E. (2001). Anadolu Uygarlıkları. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

: Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi (2018). Anadolu Tarımının Tarihsel Gelişimi. https://ziraatatauni.edu.tr/anadolu-tariminin-tarihsel-gelisimi/

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.