Ümit Özdağ’dan dikkat çeken iddia: ‘Bazı belediyelere karşı dosya hazırlanıyor’
Ümit Özdağ’dan dikkat çeken iddia: ‘Bazı belediyelere karşı dosya hazırlanıyor’
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, SÖZCÜ TV'de “Ankara ve İstanbul’u almayı hedefleyecekler. Bunun için Ankara ve İstanbul’da seçim öncesinde başka baskı yöntemlerini görebiliriz. Belirli belediyelere karşı dosyaların hazırlandığını biliyorum. Belediye isimlerini biliyorum ama vermiyorum. Çok kısa süre kaldığı için operasyonun yapılması durumunda ortaya olumsuz sonuçlar, tepki çıkartacağı için yapılmadı operasyonlar” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, SÖZCÜ TV'de “Ankara ve İstanbul’u almayı hedefleyecekler. Bunun için Ankara ve İstanbul’da seçim öncesinde başka baskı yöntemlerini görebiliriz. Belirli belediyelere karşı dosyaların hazırlandığını biliyorum. Belediye isimlerini biliyorum ama vermiyorum. Çok kısa süre kaldığı için operasyonun yapılması durumunda ortaya olumsuz sonuçlar, tepki çıkartacağı için yapılmadı operasyonlar” dedi.
SÖZCÜ Televizyonu'nda yayınlanan Nokta Atışı programında İpek Özbey’in konuğu olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
YENİ KABİNEYİ DEĞERLENDİRDİ
Sözcü'den Hakan Kaya'nın haberine göre Yeni kabineyi değerlendiren Özdağ şöyle konuştu:
* “Artık bu sistem yürümüyor ve bu sistemin bir dönem daha devam etmesi çok mümkün gözükmüyor. Erdoğan da kendi 12 Mart'ını yaptı ve bir teknokratlar hükümeti kurdu. Bu teknokratlar hükümetinin Tunç Yılmaz, daha hemen görevi teslim alırken anayasayı değiştireceğiz açıklamasını yaptı. Zaten bu anayasa o kadar çok değiştirildi ki. Buna 1982 Anayasası demek mümkün değil. Parlamenter demokrasiden, başkanlık sistemine geçildi. Tek adam rejimi kuruldu. 1982 Anayasası ilk çıkış itibariyle baktığınızda daha demokratik bir anayasadır.
“ERDOĞAN KENDİ SONRASINI DA HAZIRLAMAYA ÇALIŞIYOR”
* Bugün gelmiş olduğu noktada kabul edilebilir değil. Başkanlık rejimini sürdürüp daha demokratik bir anayasa yapmakta mümkün değil. Peki hedef ne? Hedef ya yarı başkanlık sistemi ya da parlamenter demokrasiye dönüşü sağlayacak, yüzde 50 artı 1 ihtiyacını ortadan kaldıracak ve bu arada anayasanın 66. Maddesini ve ilk 3 maddeyi yeniden yapılandıracak bir değişikliği zeminini oluşturmak. Bunun için de sistemde de büyük delikler açıldı. Ekonomik kriz, ayrışma krizi, sığınmacılar krizi, devlet krizi… Bunu Erdoğan da görüyor ve kendi sonrasını da hazırlamaya çalışıyor. Erdoğan kendisinin olmadığı ama AK Parti'nin varlığını devam ettirdiği, belki de akrabalar üzerinden devam ettirdiği bir yönetim…
“DEVLETİN DE KARAKTERİNİ DEĞİŞTİRECEK BİR TEKNOKRATLAR HÜKÜMETİ KURULDU”
* Kendisi yüzde 50'liyi zor bela, yabancı oylarıyla aldı ama kendisinden sonra geleceklerin alma şansı da yok. O zaman Ak Parti iktidarının parlamenter demokrasiyle devam etmesi söz konusu olabilir. İşte bu parlamenter demokrasiye dönüş ama bu arada devletin de karakterini değiştirecek bir teknokratlar hükümeti kuruldu. Bu bence meselenin en önemli boyutudur.”
“VATANDAŞLIK ALAN SIĞINMACILARIN 10 SENE SÜREYLE OY KULLANMAMALARINI SAĞLASAYDIK SONUÇ BÖYLE OLMAZDI”
Mülteciler konusunda muhalefetin tutumunu da eleştiren Özdağ, “Keşke diğer muhalefet partileri de Zafer Partisi'nin sığınmacılar konusunda gösterdiği hassasiyeti anlasalardı, temsil etselerdi ve biz bu konuyu seçimlerden önce halledip, vatandaşlık alanların 10 sene süreyle oy kullanmamalarını sağlasaydık sonuç böyle olmazdı.” diye konuştu.
“VATANDAŞLIK VERİLMESİNİN İÇERİSİNE BÜROKRASİ VE MİLLETVEKİLLERİ DE GİRMİŞ DURUMDA”
“Vatandaşlık verilmesinin içerisine bürokrasi ve milletvekilleri de girmiş durumda” diyen Özdağ, “Vatandaşlık alınmasında aracılık ediyorlar. Bu ortaya bir nakit çıkartıyor. Türk vatandaşlığı bir ticaret metası olmuş durumda. Ama bunun bir milli güvenlik tehdidi olduğu artık geniş kesimler tarafından her geçen gün biraz daha anlaşılıyor.” ifadelerini kullandı.
“BU YAPIYLA BU KUCAKLAYICILIK OLMAZ”
Kutuplaşmadan artık AKP tabanının da rahatsız olduğunu söyleyen Özdağ, şunları belirtti:
* “Bu isimlerin hepsi kucaklayıcı isimler mi? Hayır değiller. Adalet Bakanı 1959'da Ergenekon yargılaması yapılsaydı, kişi başına milli gelirin 30 bin dolar olduğu bir ülke olurdu diye bir Ergenekon kumpasını alkışlamış bir şahıs. Şimdi Tunç Yılmaz'la mı kucaklayıcı olacak. Hayır, hiç düşünmüyorum. Yusuf Tekin, yine iktidarın en seçkin bürokratlarından bir tanesi Milli Eğitim Bakanı oldu. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı yapmıştı, sonra üniversite rektörlüğüne atanması için yasa değiştirildi.
* Düşünün, ilk kez birisi için yasa değiştirildi, o rektör atandı, yasa tekrar değiştirildi. Yani bu kadar gözde bir bürokrat. 1930'lu yılları kayıp yıllar diyor Türkiye için. Bütün bir Atatürk mirasını reddediyor. Şimdi Yusuf Tekin, Venizelos (Yunanistan eski Başbakanı) ile kucaklaşır da İstiklal Harbi ile Onuncu Yıl Marşı ile kucaklaşamaz. Kız ve erkekler ayrı eğitim süreçleri içerisinde olsunlar diyor. Eğer Erdoğan, teknokrat dışında böyle bir kucaklayıcılık düşündüyse de bu yapıyla bu kucaklayıcılık olmaz.”
“BAZI BELEDİYELERE KARŞI DOSYALAR HAZIRLANIYOR”
İktidarın bazı belediyeleri almak için dosya hazırladığını öne süren Özdağ, şöyle konuştu:
* “Yaşlanmış ve yorulmuş bir iktidar var. Bu yerel seçimi kazanıp ondan sonra yüzde 30'larla tekrar iktidarını muhafaza edecek bir sürece dönebilmek için baskı sistematiğini devam ettirmek zorunda. Ankara ve İstanbul'u almayı hedefleyecekler. Bunun için Ankara ve İstanbul'da seçim öncesinde başka baskı yöntemlerini görebiliriz.
* Belirli belediyelere karşı dosyaların hazırlandığını biliyorum. Belediye isimlerini biliyorum ama vermiyorum. Çok kısa süre kaldığı için operasyonun yapılması durumunda ortaya olumsuz sonuçlar, tepki çıkartacağı için yapılmadı operasyonlar. Onların önümüzdeki süreçte devreye sokulacağından eminim. Çünkü çok kapsamlı dosyalar. Göreceğiz, tüm bunları yaşayacak Türkiye.”