YÖK’ten beyin göçünü hızlandıracak Doçentlik kararı!

ÖZEL HABER 06.09.2023 - 15:09, Güncelleme: 06.09.2023 - 15:09 11046+ kez okundu.
 

YÖK’ten beyin göçünü hızlandıracak Doçentlik kararı!

Yönetiminde AKP’den milletvekili adayları ile Diyanet Vakfı’nın kurduğu üniversitenin rektörlerinin de yer aldığı Üniversitelerarası Kurul’un doçentlik başvurusu kriterlerinde yaptığı değişiklik yargıya taşındı…

Yusuf Yavuz Türkiye son yıllarda nitelikli beyin göçünü daha çok tartışıyor. Özellikle tıp doktorlarının maruz kaldığı şiddet ve buna bağlı tepkilere iktidarın en tepesinden gelen özendirici açıklamalar gündemden düşmüyor. YÖK’ün aldığı yeni bir karar ise ülke dışına çıkarak mesleğini yapabilmek ve yaşamına yeni bir yön verebilmenin yollarını arayan gençlerin bu arayışını hızlandıracak türden. Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın doçent olmayı bekleyen her alandan doktoralı uzmanlar için doçentlik başvurularında yaptığı değişiklik, bilim ve sanat alanında üniversitelerin merkeziyetçi ve otoriteye bağımlı bir akademisyen tipi yaratmayı öngörüyor. ÜNİVERSİTEDE DERS VERMEYEN DOKTORALILARA DOÇENTLİK ENGELİ YÖK Genel Kurulu’nun 17 Ağustos 2023 tarihinde güncellenen kararına göre bütün temel alanlarda doktora yaptıktan sonra “Dönemlik programlarda dört farklı yarıyılda lisans/lisansüstü ders vermiş olmak” ve “Yıllık programlarda iki farklı yılda lisans/lisansüstü ders vermiş olmak” şartı getirildi. Her iki koşulu yerine getirmiş olan doçent adaylarına bu koşullardan 2’şer puan verilecek. KAMU VE ÖZEL SEKTÖRDE BİLİM YAPILMASININ ÖNÜNE GEÇİLİYOR Ziraat, Orman ve Su Ürünleri temel alanlarında doktorasını yapanlara da doçent olabilmek için en az iki yıl üniversitelerde kadrolu öğretim elemanı olarak görev yapma şartı getiren değişiklik, tıptan mühendisliğe kadar birçok alanda üniversite dışında görev yapan doktoralılar için kısıtlayıcılık anlamına geliyor. Örneğin bir kamu ya da özel sağlık kuruluşunda çalışan tıp doktorları ya da farklı bir disiplinden uzmanlar YÖK’ün bu kararıyla oyun dışı bırakılıyor. Aynı şekilde çeşitli bakanlıklarda ya da özel sektörde istihdam edilen ve ülkeye hizmet etmeye çalışan binlerce doktoralı mühendisin mesleki alanda kariyerinin önü kesiliyor. AYRANDAN İSOTLU DİŞ MACUNUNA TİCARETE SOYUNAN ÜNİVERSİTELER Buna karşın giderek amacının dışına çıkarak “sanayi-üniversite işbirliği” ya da “üniversite-kent el ele, gelecek güzel günlere” türünden sloganlar eşliğinde bilimden uzaklaşan; ayrandan ‘isotlu’ diş macununa birçok ticari ürün üreterek enerjisini bu alanlara yoğunlaştıran onlarca üniversitenin bulunduğu bir dönemde genç bilim insanları adeta ülkeden gitmeye zorlanıyor. DOÇENT ADAYLARI SÜPER MARİO GİBİ PUAN TOPLAMAK ZORUNDA Bu durum bugün ülkedeki zor koşullarda işini yapmaya, geleceğini kurmaya çalışan genç ve nitelikli insanımızın önüne çıkarılan büyük bir engel olarak görülüyor. Üniversitelerin siyasi iktidarın denetimi altına alındığı, rektör atamalarının (Boğaziçi Üniversitesi örneği gibi) yalnızca üniversitelerde değil tüm toplumda tartışma konusu olduğu bir dönemde genç akademisyenlerin doçent olabilmek için rektörlüğün denetimindeki bir profesörün süzgecinden geçmesi gerekecek. Bir başka deyişle, doçent olabilmek için makale, kitap yayını ve bilimsel toplantı gibi başlıklarda bir bilgisayar oyunu kahramanı gibi teker teker puan toplamak zorunda olan doçent adaylarının topladığı puanlar üniversitenin uygun gördüğü bir profesörün onayından geçmek zorunda. Onlarca özgün makaleniz, yüzlerce ulusal ve uluslararası bildiriniz olsa da, eğer iki yıl bir dekanın dizinin dibinde oturup uslu uslu üniversitede görev yapmadıysanız, doçentliği unutun!   İLAHİYAT, HUKUK VE FİLOLOJİ’DE KİTAP YAYININA 20 PUAN Doçentlik başvurularında filoloji, hukuk ve ilahiyat başlıklarında puanlama tablosunda da değişikliğe gidildi. Buna göre ilahiyat ve filoloji alanında ulusal ve uluslararası kitap yayını 20 puan, ulusal ve uluslararası kitapta bölüm yazarlığı ise 5 puan olarak değerlendirilecek. Hukuk alanında ise ulusal ve uluslararası kitap yayını 20, aynı kategoride kitap bölümü yazarlığı ise 10 puan olarak değerlendirilecek. ALTIN PUANA ULAŞMANIN YOLU YÖK ÖDÜLLERİNİ ALMAKTAN GEÇİYOR Doçent adayları için YÖK’ün verdiği ödüller ise altın puan değerinde olacak. Buna göre YÖK Yılın Doktora Tezi Ödülü, YÖK Üstün Başarı Ödülü, TÜBİTAK Bilim Ödülü, TÜBİTAK Teşvik Ödülü, TÜBA GEBİP, TÜBA TESEP ödülleri alan doçent adaylarına 25’er puan verilecek. ÜNİVERSİTELERDE SİYASİ KADROLAŞMA VE UMUT KIRICI DÜZENLEME Doçentlik başvurularında yapılan değişikliklerin uygulanmasına Mart 2024 tarihinde yapılacak başvurular sırasında geçileceği açıklandı. Ekim 2023 dönemi başvuruları için bu koşullar geçerli olmayacak. Ancak getirilen yeni şartlar, yurt içi ve yurt dışında birçok başarılı bilimsel çalışmada imzası olan, özgün ve çığır açıcı çalışmalar yapan, bir başka deyişle ülkenin bilim alanında çıtasını yükseltecek onlarca parlak makale üreten genç bilim insanlarına büyük bir haksızlık. Üniversitelerde oluşturulan siyasi kadrolaşma sayesinde tek bir makale yazıp, bölüm başkanının dizinin dibinden ayrılmadan ve bilim üretmeden kısa yoldan akademik kariyer basamaklarını tırmananlar için sahte bir cennet yaratacak bu düzenleme, binlerce genç bilim insanı için umut kırıcılık anlamına geliyor. EĞİTİM SENDİKALARI DÜZENLEMEYE DAVA AÇTI Ülkesine hizmet etmekle, yurt dışında kendisine yeni bir gelecek arayışına girmek arasında gidip gelen gençlerin tepesinde salınıp duran bu Demokles kılıcının bir an önce kaldırılması gerekiyor. Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen gibi sendikalar, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un bu kararının iptali için Danıştay’da dava açtıklarını duyurdu. Eğitim-Sen, düzenlemenin üst normlara aykırı olacak şekilde ağırlaştırıcı şartlar içerdiğini, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı, akademik özgürlüğü ihlal edecek nitelikte olduğunu savunarak iptalini istiyor. ‘AKADEMİK KARİYER HAKLARINI AÇIKÇA İHLAL’ Aynı düzenlemeyi yargıya taşıyan bir başka sendika olan Türk Eğitim-Sen de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, doçentlik başvurusunda bulunduğu halde eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılan doçent adaylarının başvurularının iptal edildiğine değinerek, “Dava konusu ettiğimiz yeni düzenlemeyle doçentlik başvurusu sonuçlanmamış adayların aynı ya da farklı bilim/sanat alanından yeniden doçentlik başvurusunda bulunamayacakları da hüküm altına alınmıştır. 2547 sayılı Kanun’a, Anayasa’ya ve uluslararası hukuka aykırı, doçent adaylarının hak arama özgürlükleri ile yükseköğrenim ve akademik kariyer haklarını açıkça ihlal eden bu düzenlemeleri yargıya taşıdık” ifadelerine yer verdi. PARTİLİ REKTÖRLER DEVRİNDE AKADEMİK KARİYER YAPMAK   Doçentlik başvurularındaki tartışmalı değişiklikte imzası bulunan Üniversitelerarası Kurul, biri raportör olmak üzere toplam 11 üyeden oluşuyor. Kurul Başkanı, Aralık 2022’de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’ne Rektör olarak atanan Prof. Dr. Veysel Eren. Rektör olmasını ardından 25 Ocak 2023 tarihinde Hatay AKP İl Başkanlığını ziyaret eden Eren, 1 Ağustos 2023 tarihinde ise Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına atandı. REKTÖR OLUR OLMAZ KUZENİNİ VE OKUL ARKADAŞINI ATADI Üniversitelerarası Kurul üyeleri arasında 2019’da Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Kastamonu Üniversitesi’ne rektör olarak atanan, göreve başlamasından üç gün sonra da kuzenini üniversite bünyesindeki TÖMER’e müdür olarak, okul arkadaşını ise rektör danışmanı olarak atamasıyla gündeme gelen Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal da yer alıyor.   AKP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLACAĞI GÜNDEME GELEN KURUL ÜYESİ Kurul üyelerinden bir başka isim ise Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Ahmet Kızılay. Kızılay’ın, son genel seçimlerde AKP’den Malatya Milletvekili aday adayı olmak için girişimde bulunduğu ancak olumlu sinyal alamayınca istifa etmekten vazgeçtiği yerel basına yansıyan haberler arasında yer alıyor. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE TARTIŞMALARI BİTİREMEYEN REKTÖR Boğaziçi Üniversitesi’ne atanmasıyla tartışmalar yaratan AKP’li Melih Bulu’nun yerine getirilen Prof. Dr. Naci İnci de Üniversitelerarası Kurul’un üyelerinden biri. İnci’nin atanması da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki tartışmaları sonlandırmaya yetmemişti. TEKXAS’TAN ADANA’YA, AKP İL BİNASINDAN CUMHURBAŞKANLIĞINA   Üniversitelerarası Kurul’un tek kadın üyesi olan Prof. Dr. Meryem Tuncel. Tuncel, ABD Texsas Tech Üniversitesi’nden görev yaptığı dönemde Ağustos 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne atanmış, daha sonra cübbesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmesiyle gündeme gelmişti. Tuncel’in geçtiğimiz hafta AKP Adana İl Başkanlığı’na yaptığı ‘hayırlı olsun’ ziyareti de son üç yıllık görev süresi boyunca yerine getirdiği rutinlerden. DİYANET VAKFININ KURDUĞU ÜNİVERSİTENİN REKTÖRÜ DE KURULDA Kurul Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu ise halen Türk Diyanet Vakfı’nın kurduğu 29 Mayıs Üniversitesi rektörü olarak görev yapıyor. Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Tayyar Altıkulaç’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu üniversitenin yönetiminde eski Diyanet İşleri Başkanlarından Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da yer alıyor. GENÇ BİLİM İNSANLARININ GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREN HABİTAT Türkiye’de akademik kariyer ya da bilimsel çalışma yapmak isteyen gençlerin geleceği işte böylesi bir Kurul’un görmek istediği geleceğe göre şekillendirilmek isteniyor. YÖK’ün, TÜBİTAK’ın ve içinde uzaydan, Antarktika araştırmalarına, tıptan biyolojiye, sosyal bilimlerden sanatsal eğitime, mimariden müziğe birçok alanda oluşturulan akademik gelişim habitatı, özgün ve farklı olanın öne çıkıp gelişmesini engelleyici düzeyde. Rektörlerin AKP’den milletvekili ya da belediye başkan adayı olup olmayacağının toto oynar gibi tartışıldığı Anadolu kentlerinde eğitimin de bilimin de oluşturulan bu siyasi ve zihinsel kıskaçtan kurtarılması gerekiyor.
Yönetiminde AKP’den milletvekili adayları ile Diyanet Vakfı’nın kurduğu üniversitenin rektörlerinin de yer aldığı Üniversitelerarası Kurul’un doçentlik başvurusu kriterlerinde yaptığı değişiklik yargıya taşındı…

Yusuf Yavuz

Türkiye son yıllarda nitelikli beyin göçünü daha çok tartışıyor. Özellikle tıp doktorlarının maruz kaldığı şiddet ve buna bağlı tepkilere iktidarın en tepesinden gelen özendirici açıklamalar gündemden düşmüyor. YÖK’ün aldığı yeni bir karar ise ülke dışına çıkarak mesleğini yapabilmek ve yaşamına yeni bir yön verebilmenin yollarını arayan gençlerin bu arayışını hızlandıracak türden.

Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın doçent olmayı bekleyen her alandan doktoralı uzmanlar için doçentlik başvurularında yaptığı değişiklik, bilim ve sanat alanında üniversitelerin merkeziyetçi ve otoriteye bağımlı bir akademisyen tipi yaratmayı öngörüyor.

ÜNİVERSİTEDE DERS VERMEYEN DOKTORALILARA DOÇENTLİK ENGELİ

YÖK Genel Kurulu’nun 17 Ağustos 2023 tarihinde güncellenen kararına göre bütün temel alanlarda doktora yaptıktan sonra “Dönemlik programlarda dört farklı yarıyılda lisans/lisansüstü ders vermiş olmak” ve “Yıllık programlarda iki farklı yılda lisans/lisansüstü ders vermiş olmak” şartı getirildi. Her iki koşulu yerine getirmiş olan doçent adaylarına bu koşullardan 2’şer puan verilecek.

KAMU VE ÖZEL SEKTÖRDE BİLİM YAPILMASININ ÖNÜNE GEÇİLİYOR

Ziraat, Orman ve Su Ürünleri temel alanlarında doktorasını yapanlara da doçent olabilmek için en az iki yıl üniversitelerde kadrolu öğretim elemanı olarak görev yapma şartı getiren değişiklik, tıptan mühendisliğe kadar birçok alanda üniversite dışında görev yapan doktoralılar için kısıtlayıcılık anlamına geliyor. Örneğin bir kamu ya da özel sağlık kuruluşunda çalışan tıp doktorları ya da farklı bir disiplinden uzmanlar YÖK’ün bu kararıyla oyun dışı bırakılıyor. Aynı şekilde çeşitli bakanlıklarda ya da özel sektörde istihdam edilen ve ülkeye hizmet etmeye çalışan binlerce doktoralı mühendisin mesleki alanda kariyerinin önü kesiliyor.

AYRANDAN İSOTLU DİŞ MACUNUNA TİCARETE SOYUNAN ÜNİVERSİTELER

Buna karşın giderek amacının dışına çıkarak “sanayi-üniversite işbirliği” ya da “üniversite-kent el ele, gelecek güzel günlere” türünden sloganlar eşliğinde bilimden uzaklaşan; ayrandan ‘isotlu’ diş macununa birçok ticari ürün üreterek enerjisini bu alanlara yoğunlaştıran onlarca üniversitenin bulunduğu bir dönemde genç bilim insanları adeta ülkeden gitmeye zorlanıyor.

DOÇENT ADAYLARI SÜPER MARİO GİBİ PUAN TOPLAMAK ZORUNDA

Bu durum bugün ülkedeki zor koşullarda işini yapmaya, geleceğini kurmaya çalışan genç ve nitelikli insanımızın önüne çıkarılan büyük bir engel olarak görülüyor. Üniversitelerin siyasi iktidarın denetimi altına alındığı, rektör atamalarının (Boğaziçi Üniversitesi örneği gibi) yalnızca üniversitelerde değil tüm toplumda tartışma konusu olduğu bir dönemde genç akademisyenlerin doçent olabilmek için rektörlüğün denetimindeki bir profesörün süzgecinden geçmesi gerekecek. Bir başka deyişle, doçent olabilmek için makale, kitap yayını ve bilimsel toplantı gibi başlıklarda bir bilgisayar oyunu kahramanı gibi teker teker puan toplamak zorunda olan doçent adaylarının topladığı puanlar üniversitenin uygun gördüğü bir profesörün onayından geçmek zorunda. Onlarca özgün makaleniz, yüzlerce ulusal ve uluslararası bildiriniz olsa da, eğer iki yıl bir dekanın dizinin dibinde oturup uslu uslu üniversitede görev yapmadıysanız, doçentliği unutun!
 

İLAHİYAT, HUKUK VE FİLOLOJİ’DE KİTAP YAYININA 20 PUAN

Doçentlik başvurularında filoloji, hukuk ve ilahiyat başlıklarında puanlama tablosunda da değişikliğe gidildi. Buna göre ilahiyat ve filoloji alanında ulusal ve uluslararası kitap yayını 20 puan, ulusal ve uluslararası kitapta bölüm yazarlığı ise 5 puan olarak değerlendirilecek. Hukuk alanında ise ulusal ve uluslararası kitap yayını 20, aynı kategoride kitap bölümü yazarlığı ise 10 puan olarak değerlendirilecek.

ALTIN PUANA ULAŞMANIN YOLU YÖK ÖDÜLLERİNİ ALMAKTAN GEÇİYOR

Doçent adayları için YÖK’ün verdiği ödüller ise altın puan değerinde olacak. Buna göre YÖK Yılın Doktora Tezi Ödülü, YÖK Üstün Başarı Ödülü, TÜBİTAK Bilim Ödülü, TÜBİTAK Teşvik Ödülü, TÜBA GEBİP, TÜBA TESEP ödülleri alan doçent adaylarına 25’er puan verilecek.

ÜNİVERSİTELERDE SİYASİ KADROLAŞMA VE UMUT KIRICI DÜZENLEME

Doçentlik başvurularında yapılan değişikliklerin uygulanmasına Mart 2024 tarihinde yapılacak başvurular sırasında geçileceği açıklandı. Ekim 2023 dönemi başvuruları için bu koşullar geçerli olmayacak. Ancak getirilen yeni şartlar, yurt içi ve yurt dışında birçok başarılı bilimsel çalışmada imzası olan, özgün ve çığır açıcı çalışmalar yapan, bir başka deyişle ülkenin bilim alanında çıtasını yükseltecek onlarca parlak makale üreten genç bilim insanlarına büyük bir haksızlık. Üniversitelerde oluşturulan siyasi kadrolaşma sayesinde tek bir makale yazıp, bölüm başkanının dizinin dibinden ayrılmadan ve bilim üretmeden kısa yoldan akademik kariyer basamaklarını tırmananlar için sahte bir cennet yaratacak bu düzenleme, binlerce genç bilim insanı için umut kırıcılık anlamına geliyor.

EĞİTİM SENDİKALARI DÜZENLEMEYE DAVA AÇTI

Ülkesine hizmet etmekle, yurt dışında kendisine yeni bir gelecek arayışına girmek arasında gidip gelen gençlerin tepesinde salınıp duran bu Demokles kılıcının bir an önce kaldırılması gerekiyor. Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen gibi sendikalar, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un bu kararının iptali için Danıştay’da dava açtıklarını duyurdu. Eğitim-Sen, düzenlemenin üst normlara aykırı olacak şekilde ağırlaştırıcı şartlar içerdiğini, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı, akademik özgürlüğü ihlal edecek nitelikte olduğunu savunarak iptalini istiyor.

‘AKADEMİK KARİYER HAKLARINI AÇIKÇA İHLAL’

Aynı düzenlemeyi yargıya taşıyan bir başka sendika olan Türk Eğitim-Sen de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, doçentlik başvurusunda bulunduğu halde eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılan doçent adaylarının başvurularının iptal edildiğine değinerek, “Dava konusu ettiğimiz yeni düzenlemeyle doçentlik başvurusu sonuçlanmamış adayların aynı ya da farklı bilim/sanat alanından yeniden doçentlik başvurusunda bulunamayacakları da hüküm altına alınmıştır. 2547 sayılı Kanun’a, Anayasa’ya ve uluslararası hukuka aykırı, doçent adaylarının hak arama özgürlükleri ile yükseköğrenim ve akademik kariyer haklarını açıkça ihlal eden bu düzenlemeleri yargıya taşıdık” ifadelerine yer verdi.

PARTİLİ REKTÖRLER DEVRİNDE AKADEMİK KARİYER YAPMAK
 

Doçentlik başvurularındaki tartışmalı değişiklikte imzası bulunan Üniversitelerarası Kurul, biri raportör olmak üzere toplam 11 üyeden oluşuyor. Kurul Başkanı, Aralık 2022’de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’ne Rektör olarak atanan Prof. Dr. Veysel Eren. Rektör olmasını ardından 25 Ocak 2023 tarihinde Hatay AKP İl Başkanlığını ziyaret eden Eren, 1 Ağustos 2023 tarihinde ise Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına atandı.

REKTÖR OLUR OLMAZ KUZENİNİ VE OKUL ARKADAŞINI ATADI

Üniversitelerarası Kurul üyeleri arasında 2019’da Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Kastamonu Üniversitesi’ne rektör olarak atanan, göreve başlamasından üç gün sonra da kuzenini üniversite bünyesindeki TÖMER’e müdür olarak, okul arkadaşını ise rektör danışmanı olarak atamasıyla gündeme gelen Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal da yer alıyor.
 

AKP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLACAĞI GÜNDEME GELEN KURUL ÜYESİ

Kurul üyelerinden bir başka isim ise Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Ahmet Kızılay. Kızılay’ın, son genel seçimlerde AKP’den Malatya Milletvekili aday adayı olmak için girişimde bulunduğu ancak olumlu sinyal alamayınca istifa etmekten vazgeçtiği yerel basına yansıyan haberler arasında yer alıyor.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE TARTIŞMALARI BİTİREMEYEN REKTÖR

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanmasıyla tartışmalar yaratan AKP’li Melih Bulu’nun yerine getirilen Prof. Dr. Naci İnci de Üniversitelerarası Kurul’un üyelerinden biri. İnci’nin atanması da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki tartışmaları sonlandırmaya yetmemişti.

TEKXAS’TAN ADANA’YA, AKP İL BİNASINDAN CUMHURBAŞKANLIĞINA
 

Üniversitelerarası Kurul’un tek kadın üyesi olan Prof. Dr. Meryem Tuncel. Tuncel, ABD Texsas Tech Üniversitesi’nden görev yaptığı dönemde Ağustos 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne atanmış, daha sonra cübbesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmesiyle gündeme gelmişti. Tuncel’in geçtiğimiz hafta AKP Adana İl Başkanlığı’na yaptığı ‘hayırlı olsun’ ziyareti de son üç yıllık görev süresi boyunca yerine getirdiği rutinlerden.

DİYANET VAKFININ KURDUĞU ÜNİVERSİTENİN REKTÖRÜ DE KURULDA

Kurul Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu ise halen Türk Diyanet Vakfı’nın kurduğu 29 Mayıs Üniversitesi rektörü olarak görev yapıyor. Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Tayyar Altıkulaç’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu üniversitenin yönetiminde eski Diyanet İşleri Başkanlarından Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da yer alıyor.

GENÇ BİLİM İNSANLARININ GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREN HABİTAT

Türkiye’de akademik kariyer ya da bilimsel çalışma yapmak isteyen gençlerin geleceği işte böylesi bir Kurul’un görmek istediği geleceğe göre şekillendirilmek isteniyor. YÖK’ün, TÜBİTAK’ın ve içinde uzaydan, Antarktika araştırmalarına, tıptan biyolojiye, sosyal bilimlerden sanatsal eğitime, mimariden müziğe birçok alanda oluşturulan akademik gelişim habitatı, özgün ve farklı olanın öne çıkıp gelişmesini engelleyici düzeyde. Rektörlerin AKP’den milletvekili ya da belediye başkan adayı olup olmayacağının toto oynar gibi tartışıldığı Anadolu kentlerinde eğitimin de bilimin de oluşturulan bu siyasi ve zihinsel kıskaçtan kurtarılması gerekiyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.