ÖRSAN K. ÖYMEN: CHP’de DEVRİM, TÜRKİYE’DE DEVRİM!

ÖZEL HABER 26.10.2023 - 19:20, Güncelleme: 27.10.2023 - 11:53 10358+ kez okundu.
 

ÖRSAN K. ÖYMEN: CHP’de DEVRİM, TÜRKİYE’DE DEVRİM!

CHP Genel Başkan Aday Adayı Prof.Dr. Örsan K.Öymen ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. CHP’de DEVRİM, TÜRKİYE’DE DEVRİM mottosuyla yola çıkan Örsan K.Öymen’ e gündeme dair merak edilenleri sorduk.

CHP İlke ve Demokrasi Hareketi kurucusu, aynı zamanda  CHP Genel Başkan Aday Adayı Prof.Dr. Örsan K.Öymen ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Kamuoyunda merak edilen soruları sorduğumuz Öymen tüm sorulara açık yüreklilikle cevap verdi. İşte Örsan K.Öymen ile yaptığımız kısa sohbetin detaylar: Merhaba Örsan Bey. İlk sorumuz İstanbul İl Başkanlığı seçimleri ile ilgili olacak. İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu kanadından Cemal Canpolat kaybederken Ekrem İmamoğlu’nun desteklediği Özgür Çelik İl Başkanlığını kazandı. CHP’ de değişim talep eden çoğunluğu da göz önüne alırsak Özgür Çelik’in İl Başkanlığını kazanmasını nasıl yorumlarsınız? -Merhaba. Öncelikle tüm okurlarımızı sevgiyle selamlıyorum. Kendisine başarılar diliyorum, kendisini tebrik ediyorum. Kendilerine “değişimci” diyenler neleri değiştirecek, onu da açık bir biçimde ifade etmeleri gerekiyor. Parti içi demokrasi ve partinin ilkelerine ve özüne kavuşması konusunda ne düşündüklerini açıkça ortaya koymaları gerekir. Eski düzenin parçası olanlar ve eski düzenden sorumlu olanlar düzeni değiştirebilirler mi, bundan emin değilim. Genel Merkezin , belediyelerin, sermayenin olmadığını, düşüncelerinizin, ilkelerinizin, ideolojinizin, davanızın ve bir derdinizin olduğunu, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele etmek için yola çıktığınızı ifade ediyorsunuz. Sn. Kılıçdaroğlu’nun rakiplerini ekarte etmek adına önceki kurultaylarda da yaptığı hamleleri düşünürsek kurultay sürecinde ve sonrasında nasıl bir strateji izlemeyi düşünüyorsunuz? Yapılacak kurultayın demokratik bir kurultay olacağına inanıyor musunuz? -Demokratik bir yarış olmadığı ortada. Birincisi, genel merkez de “değişimci” olduğunu iddia edenler de delege mühendisliği ve delege ağalığı üzerinden bir tasarım yaptılar. İkincisi, medya önceden ayarlandı ve medyanın sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na ve Özgür Özel’e yer ayırması sağlandı. Bu bozuk düzeni  yıkmak artık delegenin elinde. CHP’li Kılıçdaroğlu’na muhalif değişim isteyen seçmenlerin oy verebileceği bir parti ne yazık ki yok. Sol seçmende Atatürkçü, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine bağlı bir muhalefet partisi arayışı var. Kurultay sonrası kazanamadığınız takdirde sol seçmenin taleplerine cevap verecek bir parti kurma düşünceniz var mı? -Bir parti kurma düşüncem yok. CHP kadroları, delegeleri, üyeleri arkamda olursa CHP’de mücadele etme düşüncem var. Genel Başkanlığı kazandığınız takdirde CHP’nin şu an içinde bulunduğu antidemokratik yapıyı değiştirmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz. Blok liste, delege sistemi gibi uygulamalar ne yazık ki demokratik bir CHP önünde büyük bir engel. Örneğin Genel başkanlık süresinin mesela en fazla 2 dönemle sınırlanmasının gereğine inanıyor musunuz? Üst üste birkaç seçim kaybetmek başarısızlık kriteri olarak algılanmalı mı? Bu durumda genel başkanın bırakması için gerekli mekanizmalar oluşturulmalı mı? -Yapacağımız çalışmaları www.chpilkedemokrasi.org web sitemizde özetledik. Hem parti içi demokrasi hem de ideoloji, ilkeler, Türkiye’nin sorunlarına yönelik çözümlerimiz orada ana hatlarıyla yazılı. Özetlemem gerekirse, parti içi eğitim, önseçim, çarşaf liste uygulaması, iki adaya birden imza verebilme, mahalle kongrelerini demokratik bir hale getirme, partiyi üyelere açma, iki genel seçim üst üste kaybeden kişinin bir daha genel başkan olamaması, bunların hepsini uygulayacağız ve gerekli düzenlemeleri yapacağız. İlkeler konusunda da, laikliğin ve sol ekonomi politikalarının uygulanması konusunda her şeyi yapacağız, bu konularda hiçbir taviz vermeyeceğiz. Emperyalizme ve kapitalizme karşı esaslı bir mücadele gerçekleştireceğiz. CHP yönetimin en çok ihmal ettiği bu konuları en kısa sürede toparlayacağız, düzelteceğiz. -Çalışacağınız kadrolar içinde kimler yer alacak? Şu an ki CHP yönetiminde olan, sizin kadronuzda yer alacak isimler var mı? -Parti programında ifade edilen ve herkesin tüzük gereği uymakla yükümlü olduğu cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik/kamuculuk, laiklik, milliyetçilik/ulusçuluk, devrimcilik, sosyal demokrasi, demokratik solculuk ilkelerine sahip çıkan tüm üyeler bizim kadromuzdur. Demokrasi kültürünün bir parçası ve kuvvetler ayrılığının bir ayağı olan görsel ve yazılı basının hem iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi tarafından protokollerle para karşılığı haber yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi partilerin Özgür(!!! )Basınla her ne ad altında olursa olsun haber yaptırma ilişkisi hakkında değerlendirmenizi ala bilir miyiz? -Medyanın görevi kamu hizmeti vermektir, kamuyu nesnel bir biçimde bilgilendirmektir, siyasi parti yönetimlerinin propagandasını yapmak değildir. Bugün medya ahlakı yerle bir edilmiş durumda. AKP yönetimine bağlı ve CHP yönetimine bağlı bir medya varsa, ki var, bunun adı medya değildir. Siyaset-ticaret-medya arasındaki ahlaksız ilişkiler ortadan kalkmadıkça Türkiye’ye demokrasi gelmez. Aynı medya, bize de ambargo uygulayan medyadır. Çünkü biz bu bozuk düzeni yıkmayı hedefliyoruz. Partilerin il/ilçe/belde başkanlarının belediye meclislerinde grup başkanlığı yapması, belediye başkanlarına ve seçilmiş meclis üyelerine bir müdahale ve yetkilerini özgür iradeleriyle kullanmalarını engeller iken öte yanda güncel tartışmaya konu olan belediye başkanlarının il/ilçe/belde kongrelerinde hoş olmayan belediye/parti çatışmalarına tanık olunuyor. Bu konuda düşünceleriniz, tespitleriniz, tenkitleriniz, öngörüleriniz ve önerileriniz nedir? -Belediyelerin görevi kamu hizmeti vermektir, partilerin ilçe ve il siyasetlerine müdahale etmek değildir. Bu uygulamalara son vereceğiz. İlçe başkanı ve il başkanı ilçe merkezi ve il merkezi belediye başkanının üzerinde bir kişidir. Belediye başkanı ilçe ve il başkanının ağası değildir İstanbul il kongresinde mevcut adaylardan eski il başkanlığı yapmış olan Cemal Canpolat’ın bir önceki dönem Canan Kaftancıoğlu ile yarışırken ortaya attığı iddialar Kaftancıoğlunu Akp  iktidarına hedef yapmıştı. Aynı Canpolat’ın son kongrede İBB Belediye başkanı için sarf ettiği sözlerin, itham ve iddiaların da aynı sürece işaret ettiğini düşünüyor musunuz? -Bu tartışmanın bir parçası olmak istemiyorum, çünkü hem tartışmanın kaynağı konusunda kuşkularım var, hem de onların aralarındaki didişmeler beni hiç ilgilendirmiyor. Bunu önemli de bulmuyorum. Sonuçta Kemal Kılıçdaroğlu da, Özgür Özel de, Ekrem İmamoğlu da, hepsi, belediye başkanlarının gücünü siyasetin üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıyorlar. Birisi kullanıyor, öteki kullanmıyor diye bir şey yok. O anlamda Cemal Canpolat ve onun arkasındaki genel merkez yöneticileri de bu konuda masum değiller. Bana sorarsanız İstanbul İl Kongresi’nin en önemli rezaletlerinden birisi, benim, yani bir CHP Genel Başkan aday adayının, Divan başkanı tarafından konuşturulmamaya çalışılmasıydı; konuşmalarda, diğer il kongrelerinin aksine, arka sıralara atılmam ve genel başkan aday adayı olarak değil, eski PM üyesi olarak gecikmeli olarak konuşturulmam ve divan başkanının, kongrede il başkanı adayı olan iki kişinin ortak kararları  doğrultusunda bir konuşma sıralamasının ve konuşmacı seçiminin yapıldığını ilan etmiş olmasıydı. Beni orada konuşturmamaya çalışan güç odakları kimlerdir, arkalarında kimler vardır? Asıl irdelenmesi gereken konu budur. CHP il başkanı adayının CHP İBB Belediye başkanına karşı bu tavrının Akp’nin Ekrem İmamoğlu’na saldırılarıyla örtüşmüyor mu? -Yukarıda yanıt verdim bu soruya. Bolu Belediye başkanını partiden atma gerekçeleri ile, Canpolat’ın makam mevki için CHP İBB belediye başkanı için ortaya attığı iddialar ve suçlamalar arasında fark var mı! Cemal Canpolat’ın disipline verilmesi ve partiden atılması Bolu Belediye başkanı gerçeği noktasında olması gereken midir; bu konu hakkında düşünceleriniz nedir? -Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın disipline sevk edilmesi yanlış bir karardır. Partiden ihraç edilmeyi gerektirecek bir şey yapmamıştır. Biz bu seçimi kazanırsak ve yönetime gelirsek, Tanju Özcan’ın partiye ve evine dönmesi için elimizden geleni yapacağız.  Genel başkan olduğunuz takdirde il, ilçe teşkilatlarının sadece seçim süresinde değil, her zaman aktif bir şekilde çalışması ve 100 yıllık bir partiye yakışır şekilde üye sayısını hızla artırması gereğine inanıyor musunuz? -Üye sayısının artmasından ziyade, üyenin niteliği önemlidir. Her üye parti içi eğitimden geçmeli, parti içi eğitimden geçmeyen üye pasif üye olmalı, parti içi eğitimden geçen üye aktif üye olmalıdır. Aktif/pasif üye Kemal Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü gibi sadece aidat ödemeye bağlanacak bir şey değildir. Bu yaklaşımın hiçbir ideolojik temeli yoktur. Ben bu seçimi kazanırsam ilçe ve il başkanları ve yönetimleri ve tüm üyeler bu partinin en değerli unsurları olacaktır. Bundan kimse kuşku duymasın. Ben onların neler çektiklerini çok iyi biliyorum. Genel merkez bundan sonra onlara ağalık yapan bir merkez olmaktan çıkacaktır, onların sözcüsü olan bir merkeze dönüşecektir. Örgütü hor gören, aşağılayan, küçümseyen, örgüte değer vermeyen, örgüte emir kulu muamelesi yapan bir genel merkez, bir MYK anlayışını tarihe gömeceğiz. Genel merkezde ve TBMM’de siyaset kariyeri yapanların hegamonyasına son vereceğiz. Örsan K. Öymen Kimdir:  Prof. Dr. Örsan K.Öymen, Lisans eğitimini Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Felsefe bölümünde 1987’de tamamladı. Yüksek Lisans derecesini New York Üniversitesi Felsefe bölümünden alan Öymen lisans derecesini aldığı ODTÜ Felsefe bölümünde doktorasını 1999’da tamamladı. Öymen İstanbul’da çeşitli üniversitelerde akademik çalışmalarını sürdü, 2012’den bu yanaysa Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde Prof. Dr. ünvanıyla akademisyen olarak görev yapıyor. Öymen aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinde haftalık politika yazıları yazıyor.Aktif siyasetle de iç içe olan Öymen CHP’nin Parti Meclisi’de de görev aldı. 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri sonrasında, haziran ayında “CHP’de devrim, Türkiye’de devrim” mottosuyla CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’ni kurdu.
CHP Genel Başkan Aday Adayı Prof.Dr. Örsan K.Öymen ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. CHP’de DEVRİM, TÜRKİYE’DE DEVRİM mottosuyla yola çıkan Örsan K.Öymen’ e gündeme dair merak edilenleri sorduk.

CHP İlke ve Demokrasi Hareketi kurucusu, aynı zamanda  CHP Genel Başkan Aday Adayı Prof.Dr. Örsan K.Öymen ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Kamuoyunda merak edilen soruları sorduğumuz Öymen tüm sorulara açık yüreklilikle cevap verdi.
İşte Örsan K.Öymen ile yaptığımız kısa sohbetin detaylar:

Merhaba Örsan Bey. İlk sorumuz İstanbul İl Başkanlığı seçimleri ile ilgili olacak. İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu kanadından Cemal Canpolat kaybederken Ekrem İmamoğlu’nun desteklediği Özgür Çelik İl Başkanlığını kazandı. CHP’ de değişim talep eden çoğunluğu da göz önüne alırsak Özgür Çelik’in İl Başkanlığını kazanmasını nasıl yorumlarsınız?

-Merhaba. Öncelikle tüm okurlarımızı sevgiyle selamlıyorum.
Kendisine başarılar diliyorum, kendisini tebrik ediyorum. Kendilerine “değişimci” diyenler neleri değiştirecek, onu da açık bir biçimde ifade etmeleri gerekiyor. Parti içi demokrasi ve partinin ilkelerine ve özüne kavuşması konusunda ne düşündüklerini açıkça ortaya koymaları gerekir. Eski düzenin parçası olanlar ve eski düzenden sorumlu olanlar düzeni değiştirebilirler mi, bundan emin değilim.

Genel Merkezin , belediyelerin, sermayenin olmadığını, düşüncelerinizin, ilkelerinizin, ideolojinizin, davanızın ve bir derdinizin olduğunu, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele etmek için yola çıktığınızı ifade ediyorsunuz. Sn. Kılıçdaroğlu’nun rakiplerini ekarte etmek adına önceki kurultaylarda da yaptığı hamleleri düşünürsek kurultay sürecinde ve sonrasında nasıl bir strateji izlemeyi düşünüyorsunuz? Yapılacak kurultayın demokratik bir kurultay olacağına inanıyor musunuz?

-Demokratik bir yarış olmadığı ortada. Birincisi, genel merkez de “değişimci” olduğunu iddia edenler de delege mühendisliği ve delege ağalığı üzerinden bir tasarım yaptılar. İkincisi, medya önceden ayarlandı ve medyanın sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na ve Özgür Özel’e yer ayırması sağlandı. Bu bozuk düzeni  yıkmak artık delegenin elinde.

CHP’li Kılıçdaroğlu’na muhalif değişim isteyen seçmenlerin oy verebileceği bir parti ne yazık ki yok. Sol seçmende Atatürkçü, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine bağlı bir muhalefet partisi arayışı var. Kurultay sonrası kazanamadığınız takdirde sol seçmenin taleplerine cevap verecek bir parti kurma düşünceniz var mı?

-Bir parti kurma düşüncem yok. CHP kadroları, delegeleri, üyeleri arkamda olursa CHP’de mücadele etme düşüncem var.

Genel Başkanlığı kazandığınız takdirde CHP’nin şu an içinde bulunduğu antidemokratik yapıyı değiştirmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz. Blok liste, delege sistemi gibi uygulamalar ne yazık ki demokratik bir CHP önünde büyük bir engel. Örneğin Genel başkanlık süresinin mesela en fazla 2 dönemle sınırlanmasının gereğine inanıyor musunuz? Üst üste birkaç seçim kaybetmek başarısızlık kriteri olarak algılanmalı mı? Bu durumda genel başkanın bırakması için gerekli mekanizmalar oluşturulmalı mı?

-Yapacağımız çalışmaları www.chpilkedemokrasi.org web sitemizde özetledik. Hem parti içi demokrasi hem de ideoloji, ilkeler, Türkiye’nin sorunlarına yönelik çözümlerimiz orada ana hatlarıyla yazılı.

Özetlemem gerekirse, parti içi eğitim, önseçim, çarşaf liste uygulaması, iki adaya birden imza verebilme, mahalle kongrelerini demokratik bir hale getirme, partiyi üyelere açma, iki genel seçim üst üste kaybeden kişinin bir daha genel başkan olamaması, bunların hepsini uygulayacağız ve gerekli düzenlemeleri yapacağız. İlkeler konusunda da, laikliğin ve sol ekonomi politikalarının uygulanması konusunda her şeyi yapacağız, bu konularda hiçbir taviz vermeyeceğiz. Emperyalizme ve kapitalizme karşı esaslı bir mücadele gerçekleştireceğiz. CHP yönetimin en çok ihmal ettiği bu konuları en kısa sürede toparlayacağız, düzelteceğiz.

-Çalışacağınız kadrolar içinde kimler yer alacak? Şu an ki CHP yönetiminde olan, sizin kadronuzda yer alacak isimler var mı?

-Parti programında ifade edilen ve herkesin tüzük gereği uymakla yükümlü olduğu cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik/kamuculuk, laiklik, milliyetçilik/ulusçuluk, devrimcilik, sosyal demokrasi, demokratik solculuk ilkelerine sahip çıkan tüm üyeler bizim kadromuzdur.

Demokrasi kültürünün bir parçası ve kuvvetler ayrılığının bir ayağı olan görsel ve yazılı basının hem iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi tarafından protokollerle para karşılığı haber yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi partilerin Özgür(!!! )Basınla her ne ad altında olursa olsun haber yaptırma ilişkisi hakkında değerlendirmenizi ala bilir miyiz?

-Medyanın görevi kamu hizmeti vermektir, kamuyu nesnel bir biçimde bilgilendirmektir, siyasi parti yönetimlerinin propagandasını yapmak değildir. Bugün medya ahlakı yerle bir edilmiş durumda. AKP yönetimine bağlı ve CHP yönetimine bağlı bir medya varsa, ki var, bunun adı medya değildir. Siyaset-ticaret-medya arasındaki ahlaksız ilişkiler ortadan kalkmadıkça Türkiye’ye demokrasi gelmez. Aynı medya, bize de ambargo uygulayan medyadır. Çünkü biz bu bozuk düzeni yıkmayı hedefliyoruz.

Partilerin il/ilçe/belde başkanlarının belediye meclislerinde grup başkanlığı yapması, belediye başkanlarına ve seçilmiş meclis üyelerine bir müdahale ve yetkilerini özgür iradeleriyle kullanmalarını engeller iken öte yanda güncel tartışmaya konu olan belediye başkanlarının il/ilçe/belde kongrelerinde hoş olmayan belediye/parti çatışmalarına tanık olunuyor. Bu konuda düşünceleriniz, tespitleriniz, tenkitleriniz, öngörüleriniz ve önerileriniz nedir?

-Belediyelerin görevi kamu hizmeti vermektir, partilerin ilçe ve il siyasetlerine müdahale etmek değildir. Bu uygulamalara son vereceğiz. İlçe başkanı ve il başkanı ilçe merkezi ve il merkezi belediye başkanının üzerinde bir kişidir. Belediye başkanı ilçe ve il başkanının ağası değildir

İstanbul il kongresinde mevcut adaylardan eski il başkanlığı yapmış olan Cemal Canpolat’ın bir önceki dönem Canan Kaftancıoğlu ile yarışırken ortaya attığı iddialar Kaftancıoğlunu Akp  iktidarına hedef yapmıştı. Aynı Canpolat’ın son kongrede İBB Belediye başkanı için sarf ettiği sözlerin, itham ve iddiaların da aynı sürece işaret ettiğini düşünüyor musunuz?

-Bu tartışmanın bir parçası olmak istemiyorum, çünkü hem tartışmanın kaynağı konusunda kuşkularım var, hem de onların aralarındaki didişmeler beni hiç ilgilendirmiyor. Bunu önemli de bulmuyorum. Sonuçta Kemal Kılıçdaroğlu da, Özgür Özel de, Ekrem İmamoğlu da, hepsi, belediye başkanlarının gücünü siyasetin üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıyorlar. Birisi kullanıyor, öteki kullanmıyor diye bir şey yok. O anlamda Cemal Canpolat ve onun arkasındaki genel merkez yöneticileri de bu konuda masum değiller.

Bana sorarsanız İstanbul İl Kongresi’nin en önemli rezaletlerinden birisi, benim, yani bir CHP Genel Başkan aday adayının, Divan başkanı tarafından konuşturulmamaya çalışılmasıydı; konuşmalarda, diğer il kongrelerinin aksine, arka sıralara atılmam ve genel başkan aday adayı olarak değil, eski PM üyesi olarak gecikmeli olarak konuşturulmam ve divan başkanının, kongrede il başkanı adayı olan iki kişinin ortak kararları  doğrultusunda bir konuşma sıralamasının ve konuşmacı seçiminin yapıldığını ilan etmiş olmasıydı. Beni orada konuşturmamaya çalışan güç odakları kimlerdir, arkalarında kimler vardır? Asıl irdelenmesi gereken konu budur.

CHP il başkanı adayının CHP İBB Belediye başkanına karşı bu tavrının Akp’nin Ekrem İmamoğlu’na saldırılarıyla örtüşmüyor mu?

-Yukarıda yanıt verdim bu soruya.

Bolu Belediye başkanını partiden atma gerekçeleri ile, Canpolat’ın makam mevki için CHP İBB belediye başkanı için ortaya attığı iddialar ve suçlamalar arasında fark var mı! Cemal Canpolat’ın disipline verilmesi ve partiden atılması Bolu Belediye başkanı gerçeği noktasında olması gereken midir; bu konu hakkında düşünceleriniz nedir?

-Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın disipline sevk edilmesi yanlış bir karardır. Partiden ihraç edilmeyi gerektirecek bir şey yapmamıştır. Biz bu seçimi kazanırsak ve yönetime gelirsek, Tanju Özcan’ın partiye ve evine dönmesi için elimizden geleni yapacağız.

 Genel başkan olduğunuz takdirde il, ilçe teşkilatlarının sadece seçim süresinde değil, her zaman aktif bir şekilde çalışması ve 100 yıllık bir partiye yakışır şekilde üye sayısını hızla artırması gereğine inanıyor musunuz?

-Üye sayısının artmasından ziyade, üyenin niteliği önemlidir. Her üye parti içi eğitimden geçmeli, parti içi eğitimden geçmeyen üye pasif üye olmalı, parti içi eğitimden geçen üye aktif üye olmalıdır. Aktif/pasif üye Kemal Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü gibi sadece aidat ödemeye bağlanacak bir şey değildir. Bu yaklaşımın hiçbir ideolojik temeli yoktur.

Ben bu seçimi kazanırsam ilçe ve il başkanları ve yönetimleri ve tüm üyeler bu partinin en değerli unsurları olacaktır. Bundan kimse kuşku duymasın. Ben onların neler çektiklerini çok iyi biliyorum. Genel merkez bundan sonra onlara ağalık yapan bir merkez olmaktan çıkacaktır, onların sözcüsü olan bir merkeze dönüşecektir. Örgütü hor gören, aşağılayan, küçümseyen, örgüte değer vermeyen, örgüte emir kulu muamelesi yapan bir genel merkez, bir MYK anlayışını tarihe gömeceğiz. Genel merkezde ve TBMM’de siyaset kariyeri yapanların hegamonyasına son vereceğiz.

Örsan K. Öymen Kimdir:  Prof. Dr. Örsan K.Öymen, Lisans eğitimini Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Felsefe bölümünde 1987’de tamamladı. Yüksek Lisans derecesini New York Üniversitesi Felsefe bölümünden alan Öymen lisans derecesini aldığı ODTÜ Felsefe bölümünde doktorasını 1999’da tamamladı. Öymen İstanbul’da çeşitli üniversitelerde akademik çalışmalarını sürdü, 2012’den bu yanaysa Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde Prof. Dr. ünvanıyla akademisyen olarak görev yapıyor. Öymen aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinde haftalık politika yazıları yazıyor.Aktif siyasetle de iç içe olan Öymen CHP’nin Parti Meclisi’de de görev aldı. 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri sonrasında, haziran ayında “CHP’de devrim, Türkiye’de devrim” mottosuyla CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’ni kurdu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.