Merkel’in Anıları ve Türkiye ile AB Arasındaki Göçmen Anlaşması
Merkel’in Anıları ve Türkiye ile AB Arasındaki Göçmen Anlaşması
Almanya'nın eski Başbakanı Angela Merkel, yeni yayımlanan "Özgürlük" adlı kitabında Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki göçmen anlaşmasının detaylarını ve sonuçlarını aktarıyor. Özellikle 2015 yılında başlayan mülteci akınını durdurma çabaları çerçevesinde, Merkel’in bu süreci nasıl yönettiğine dair önemli bilgiler sunuyor.
Almanya'nın eski Başbakanı Angela Merkel, yeni yayımlanan "Özgürlük" adlı kitabında Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki göçmen anlaşmasının detaylarını ve sonuçlarını aktarıyor. Özellikle 2015 yılında başlayan mülteci akınını durdurma çabaları çerçevesinde, Merkel’in bu süreci nasıl yönettiğine dair önemli bilgiler sunuyor.
Yeşim Tütün
Merkel, anlaşmanın temel taşlarını oluşturan 3 milyar Euro’luk mali destekten bahsederek, bu miktarın karşılığında Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik aldığı önlemlerin etkili olduğunu belirtiyor. Kitabında, “Kaçak Suriyelileri durdurma karşılığında, Türklere AB vizesinin kalkması gündeme geldi. Biz bu parayı verdik, Suriyeliler orada kaldı, AB’ye göç yüzde 95 azaldı,” ifadelerini kullanıyor.
2015 yılı itibarıyla, Türkiye üzerinden Avrupa’ya giden kaçak göçmen sayısının günde 7000’e kadar ulaştığını vurgulayan Merkel, Türkiye ile yapılan anlaşmanın ardından bu sayının 3000’e düştüğünü kaydediyor. Bu durum, hem AB ülkeleri için hem de Türkiye için önemli bir kazanım olarak değerlendiriliyor.
Merkel’in kitabında dikkat çeken bir diğer nokta, 22 Ocak 2016’da gerçekleştirilen yeni bir AB-Türkiye Eylem Planı’nın gündeme gelmesi. Bu plan çerçevesinde, Merkel, dönemin Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Brüksel’de bir araya geldi. Burada, Türkiye’nin iade ettiği her kaçak göçmen için AB’nin Türkiye’den bir göçmen almasını öngören bire-bir değişim önerisi gündeme geldi. Bu mekanizmanın kabul edilmesi, hem Yunan Adaları’ndaki yükü hafifletti hem de Avrupa'nın göçmen krizine karşı daha etkili bir duruş sergilemesini sağladı.
Sonuç olarak, Merkel’in kitabı, Türkiye ile AB arasındaki karmaşık ilişkileri ve göçmen anlaşmasının arka planını gözler önüne seriyor. Bu anlaşma, sadece göçmen akışını kontrol etmekle kalmamış, aynı zamanda Avrupa’nın iç politikalarında da önemli değişikliklere yol açmıştır. Ancak, bu durumun uzun vadeli etkileri ve Türkiye ile AB ilişkileri üzerindeki yansımaları hala tartışma konusudur.
Merkel’in anıları, uluslararası diplomasi ve göç politikaları üzerine düşünenler için önemli bir kaynak olmayı sürdürüyor.