YURTSEVERİZ, DEMOKRATIZ, BİR ARADAYIZ… ÜLKEMİZİ SEVİYORUZ…
YURTSEVERİZ, DEMOKRATIZ, BİR ARADAYIZ… ÜLKEMİZİ SEVİYORUZ…
Cumhuriyet İçin Mücadele Birliği ilk bildirisini yayınladı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Laik Sosyal, Demokratik bir Hukuk devletidir.
Cumhuriyet İçin Mücadele Birliği ilk bildirisini yayınladı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Laik Sosyal, Demokratik bir Hukuk devletidir.
Ülkemizde 1980 darbesinden sonra kabuğuna çekilen, korkutulup sesleri çıkamaz hale getirilen Demokratik Kitle Örgütleri bir masa etrafında toplandı. Yaklaşık 1 yıl süren, defalarca yapılan toplantılar sonucu İlkesel olarak mutabakat sağlandı ve 14 Demokratik Kitle Örgütü temsilcilerinin bir araya gelerek kurduğu Cumhuriyet İçin Mücadele Birliği ilk bildirisini yayınladı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Laik Sosyal, Demokratik bir Hukuk devletidir.
Anayasa’nın ilk üç maddesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin niteliklerini, resmi dilini, bayrağını, milli marşını ve başkentini belirliyor. Dördüncü madde ise bu ilk üç maddedeki hükümlerin değiştirilemeyeceğini hükme bağlıyor.
Bu durumda herkesi ortak akla davet ediyoruz. Demokrasiye bağlı kalınıp, ülkemizin muassır medeniyetler seviyesine çıkarma yolundan saptırmadan hem iktidara hem de muhalefete uyarılarımızı sürdüreceğiz.
Bu meclis Anayasa yapamaz. Anayasayı ancak kurucu meclisler yapabilir. Zaten AKP döneminde Anayasanın 134 maddesi değiştirildi. Bugünden itibaren herkesi Anayasaya uymaya davet ediyoruz…
Kamuoyuna yapılan açıklama aşağıdaki gibidir.
CUMHURİYET İÇİN MÜCADELE BİRLİĞİ 1 NO’LU KAMUOYU AÇIKLAMASI
• YENİ YÜZYIL MAARİF MODELİ KABUL EDİLEMEZ, TÜMDEN REDDEDİYORUZ.
Aklı, sorgulamayı, tartışmayı, “varsayımları laboratuvarda deneyle incelemeyi” reddeden, her türlü tutuculuğu, dayatmacı yobazlığı reddediyoruz.
• ÇEDES UYGULAMASINA SON VERİLMELİDİR.
Çocukluğumuzda ailelerimizde, sonrasında okullarımızda, hepimiz, göreneğimizle eğitildik, Ancak ne sınıfa mezar getirdi, hocalarımız, ne de bizi okuldan alıp kabristana götürdü, ne de sınıflarda şeytan taşladık.. Böylesi projeler, nerede planlanıp bize dayatılıyor? Türkiye tuhaf bir karanlığa sürükleniyor. Sonuna kadar karşısındayız.
• ÜLKEMİZE SİSTEMLİ OLARAK DOLDURULAN SIĞINMACILAR VAKİT KAYBETMEKSİZİN ÜLKELERİNE GERİ GÖNDERİLMELİDİR.
Türkiye, kaç milyon daha sığınmacı ve istilacı alırsa, buna dayanabilir ki!... Soframızdaki lokma küçüle küçüle yok oldu. Hastanelerimizde kuyrukta sona kalmış olarak, sağlığımızı kazanamaz hale geldik… Eczanelerimizde, çocuklarımızın, yaşlı büyüklerimizin, ilaçlarını bedava dağıtıyoruz… Bunun yardımsever olmakla alakası yoktur. Bu düpedüz sorumsuzluktur, akılsızlıktır…
• EKONOMİ BOZUK, İNSANLAR GEÇİNEMİYOR, ÇALIŞAN DA, EMEKLİ DE ZORDA, VAKİT KAYBEDİLMEDEN MAAŞLAR HAKKANİYETLE YÜKSELTİLMELİDİR.
Bu acemi politikalarla vatandaşın yaşam hakkı elinden alınıyor. Adeta ülkenin yarısından çoğu açlıkla mücadele ediyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Kaynak yok diyerek bu vahim tablo geçiştirilemez.
• TARIM POLİTİKALARI ACİLEN DEĞİŞTİRİLMELİDİR.. ÇİFTÇİMİZ DESTEKLENMELİDİR.
Tarım da hayvancılık da kasıtlı olarak öldürülüyor. Ülkemiz, başta Avrupa’nın, açık pazarı haline getiriliyor. Kimi, üç beş yandaş ise, “gıda ve hayvan ithalatı” izni verilmiş olarak zenginleşiyor.. Bu çok yönlü hainliktir. Acilen üç beş kartele karşı kooperatifçilik tüm Türkiye’ye yayılmalıdır.
• ÖDENEMEYECEK HALE GELEN VERGİLER İNDİRİLMELİ, BAZILARI KALDIRILMALIDIR. VERGİ ADALETİ SAĞLANMALIDIR.
Yandaş şirketlerin vergi borçlarının silinmesine son verilmelidir. Yeni gelen vergiler ödenemeyecek durumda. Ülkemiz ekonomisini kurutan karadelikler ortadan kaldırılmalıdır.
• KİRALAR KARŞILANAMAYACAK ŞEKİLDE YÜKSEKTİR. ANAYASAL HAK OLAN BARINMA HAKKI KORUNMALIDIR.
Dar gelirli açısından bakıldığında bu fahiş kiralar ödenemeyecek durumdadır. Bir an önce bu kangren haline dönüşen duruma çözüm bulunmalıdır. Başlıca sebep, bozuk ekonomi, mülteciler ve doymak bilmeyen büyük sermayedir.
• SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE GİDER. KEYFİ KAYYIM ATAMALARINA SON VERİLMELİDİR.
Seçilme hakkını kazanıp seçime giren vatandaş muhalif ise türlü gerekçelerle görevden alınıyor. Hemen Kayyum atanıyor. Oysa ki, Belediye Meclis üyeleri arasından bir başkan seçilmesi normaldir. İleri demokrasi naraları atanların böyle davranmaları demokrasiye, “seçimli halk yönetimine” vurulan en büyük darbedir, sınıf tahakkümüdür. Devlet demokratik süreçlerde aday olan vatandaşlarına, tuzak kuramaz.
• ANAYASAYA UYUN.
Türkiye’nin bugün yeni anayasa diye bir sorunu yoktur. Kendi ikide bir anayasa ihlali sergileyen iktidarın, bu gayreti, bir defa, hiç samimi değildir. Önce anayasayı ihlal etmekten vaz geçin, Anayasa Mahkemesinin kararlarının herkesi bağladığını unutmayın… karşılığı en ağır ceza olan anayasayı ihlal fiilinden çıkın!.. En önemlisi de, bu meclis kurucu meclis değildir. BU MECLİSİN ANAYASA YAPMA YETKİSİ YOKTUR…
CUMHURİYET İÇİN MÜCADELE BİRLİĞİ