FELAKET ÜZERİNE SİYASET…
FELAKET ÜZERİNE SİYASET…
Depremin üzerinden tam bir yıl geçti. Zaman zaman deprem bölgesine gidip bölgede neler oluyor, gelişme var mı? İnsanımız ne yapıyor? Ne yiyor, ne içiyor, nerede kalıyor, moralleri nasıl, umutları var mı? Bu soruların cevabını arıyorum.
Depremin üzerinden tam bir yıl geçti. Zaman zaman deprem bölgesine gidip bölgede neler oluyor, gelişme var mı? İnsanımız ne yapıyor? Ne yiyor, ne içiyor, nerede kalıyor, moralleri nasıl, umutları var mı? Bu soruların cevabını arıyorum.
Erdal Direğin
Sorunları yakından bildiğim için bölge insanına nasıl yardım edebilirim diye dostlarımla birlikte yardım çalışmalarını da gerçekleştirmeye çaba sarf ettim. Bir yıl geçtiğinde 11.kez ihtiyaç sahiplerine yardım götürmüş olduk. Başlangıçtan itibaren kimi zaman yiyecek, kimi zaman giyecek, bazen iç çamaşırı, bazen oyuncak ve bisiklet, yazın vantilatör, kışın elektrik sobası, elbette hijyen malzemeleri ve çok önemsediğim içme suyu…
Bu durumu sık sık dile getirmiştim. Hatta bir yazımda ciddi uyarıda bulunmuş ve başlığı “Vicdanınız Rahat Olmasın” şeklinde atmıştım. Yardımların gitgide azaldığını görmüştük. Peki, bu durum karşısında vatandaşlarımız ne yapsın. Zaten yeterince moralsizler, sorunlarla baş edebilmeleri nasıl mümkün olacak? Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş. Bir gelin bakın bakalım nasıl yaşıyorlar, yerinde gözlemleyin. Sonra evlerinize dönün. Güzel evlerinizde sıcak su ile duşlarınızı alın, güzel güzel kahvaltılarınızı yapın, yemeklerinizi yiyin, hava çok soğuksa, ısıyı biraz daha artırın, sıcaktan bunaldıysanız klimalarınızı çalıştırın. Bunları neden yapıyorsunuz diye kimseyi eleştiremem, fakat biraz vicdan sahibi iseniz milyonlarca depremzede kardeşlerimizin nasıl yaşadığını düşünüp, biz ne yapabiliriz acaba diye sorar mısınız? Elbette yapabilirsiniz, onların yaşadıklarını yaşamayın, kimse yaşamasın. Bölge halkı da böyle dua ve temenni ediyor inanın. “Allah kimseye yaşatmasın!” diyorlar. Fakat unutulmayı da istemiyorlar.
En çok eziyet çekenler, zorluk yaşayanlar yaşlılar, çocuklar ve hastalar. Sıcak olduğunda, yaklaşık 50 derece sıcaklıkta çadırlarda uyumak mümkün değil, kış aylarında -15 derecede ısınmak mümkün değil.
Nasıl olacak peki? Nasıl olacak anlatayım. Sorunun büyük kısmı kırsalda. Yani ilçelerin çeperlerindeki köylerde yaşayan insanlar toprağını haklı olarak bırakmak istemiyor. Yıkılan evlerini ya da hasarlı evlerini bırakamıyorlar. Hayvan bakanlar, ekmeğini topraktan çıkaranlar nasıl terk etsinler topraklarını, çadır kent ya da konteyner kentlerde nasıl yaşasınlar. Bir çoğunun çadır ve konteyner ihtiyaçları da karşılanamadı. Tuvaleti olmayan bölgeler halen mevcut, ya da iki tuvaletin 100 kişi tarafından kullanıldığını düşünün. Merkezlerde olmadıkları için sıcak yemek sorununu çözemeyen yerler de var. Belediyelere her yazımda teşekkür etmiştim. Türkiye’nin her yerinden bölgede aş evleri kurup sıcak yemek dağıtan belediyeler büyük bir iş başardılar. Hangi partiden olursa olsun, hangi belediye yardım ettiyse baş tacıdır.
Depremin bir yılını doldurduğumuzda ise belediyeler artık bölgelerine çekildiler. Aslında nasıl bir algı yapıldı. Sanki deprem bölgesinde hayat normale döndü. Acaba havuz medyasının gösterdiği gibi hayat normale döndü mü?
Hayatın normale dönmesinden kastedilen ne olabilir diye düşünelim. Barınma sorunu giderildi mi? Yeme-içme sorunu sonlandı mı? İş sahası tekrar oluşturuldu mu? Eğitim, sağlıkta sorunlar çözüldü mü? Sosyalleşme için neler yapıldı? Çocukların psikolojik travmaları çözüldü mü? Bunlardan başlayarak gördüklerimi ve bana aktarılanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Samandağlı üçüzler Gazi, Mustafa, Kemal...
4 Şubat günü İstanbul’dan yola çıktım. Hatay’dan gelen çağrılara da kulak vererek 11 koli yardım malzemelerini de Defne ‘de ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere getirdim. Kış en az 2.5 ay daha devam edecek. Yağmurlarla birlikte Hatay’ın bütün yolları çamur içinde. Kışlık bot ve kabanlara ihtiyaç varmış. Bunlar ihtiyacı olanlara dağıtıldı. Samandağ’ın bir mahallesinde iki ailemize konuk olduk. Öncelikle “hayatınızda depremden sonra iyi şeyler oldu mu?” sorusuna “kesinlikle hayır” cevabını verdiler. 4 çocuklu bir ailemiz iş olmadığı için çok zordalar. Günlük küçük paralara iş olursa çalışıyor baba. Olmazsa Allah Kerim. Anne baba, konu komşu destekleriyle bugünlere kadar gelmişler. Kısa zamanda düzeleceklerine dair umutları da yok. Benim görüştüğüm tüm insanlar umutsuz, nasıl olsun ki? Yukarıda yazdığım çözülmesi gerekenlerin hiç biri çözülmemiş…
İkinci ailemiz yine Samandağ’dan. Hatay’ın konuksever insanları sizleri misafir etmekten büyük keyif alırlar. Misafir çok değerlidir, baş tacıdır. Mahallelerinde büyük sıkıntının devam ettiği. Su ve Hasta bezinin çok büyük ihtiyaç olduğunu öğrendik. Yine de getirdiğimiz yardım kolisinden 2 koli bıraktık. İçinde çocukların ihtiyaçları var. Ortak söylem merkezi hükümetten hiç yardım almadıkları, hayırsever insanların yardımlarıyla bugünlere kadar geldiklerini, hayatın düzeldiği ile ilgili söylenenlerin doğru olmadığını söylediler. Bir süre sohbetten sonra, yine gelme sözümüzü de vererek yanlarından ayrıldık.
Defne’ye gelmişken Belediye Başkanı İbrahim Güzel beyefendiyi ziyaret etmemek olmazdı. Spor İşleri Müdürü dostum Mithat Mersin ile birlikte başkanın makamına girdik. Yine Defne ve Hatay’ın sorunlarını konuştuk. Bir kez daha aday olmayacağını daha önceden bildiğim Başkan, işlerinin hiç de kolay olmadığını, kısıtlı imkanlarla nasıl normalleşeceğiz diye konuştuktan sonra, yine de olağanüstü çalışarak, diğer kardeş belediyelerin de destekleriyle kenti ayakta tutmaya çalıştıklarını söyledi.
Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel, Gazeteci Erdal Direğin
Bu arada değerli başkanın halen konteyner makam odasında görev yaptığını da hatırlatmak isterim. Bir süre görüştükten sonra, Adana Büyük Şehir Belediyesi, Hatay Büyükşehir Belediyesi, Defne Belediyesi, Odtü Mezunlar Derneği ve (YAGİT) Yaşam Alanları Girişimi Derneği ortaklaştığı Ahşap Ev Projesi teslim törenine katıldık. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş mazeretler bildirip için son anda katılamadılar. Onları temsilen arkadaşlar konuşmalarını gerçekleştirdiler. Değerli Hatay Baro Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın’da bir konuşmalarında, demokrasi ve adalet vurgusu yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hataylıları derinden yaralayan, Hatay’da yaptığı konuşmayı eleştirdi. “Oy verirseniz hizmet gelir” sözü halen Hatay’da konuşulan bir numaralı konu. Bu konuya daha sonra değineceğim.. Başkan İbrahim Güzel, 18 Ahşap Evi hak sahiplerine teslim etti. İmkanlar elverdiğince yapımı devam eden diğer evlerde peyderpey ihtiyaç sahiplerine bedelsiz teslim edilecek. Başını sokacak evlerine kavuşan depremzede kardeşlerime hayırlı olsun diyorum.
Hatay Barosu Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın
Odtü Mezunlar Derneği Baskanı Baki Arslan, Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel, Gazeteci Erdal Direğin Ahşap evlerin teslim töreni
Depremin İlk günlerinden beri Ankara Vişnelik’te bulunan ODTÜ Mezunlar Derneği Binasını adeta yardım toplama üssüne çeviren değerli dostum Başkan Baki Arslan’ı orada görmekten çok memnun oldum. Daha önce gerçekleştirdikleri yardım kampanyalarına, bir de Ahşap Evlerin yapımına katkı koyarak desteklerine devam etmişler, kutluyorum.
Ayrıca Defne Belediyesi ve Tabip Odasının depremde yitirilen Belediye Personeli ve Doktorların anısına Harbiye Mahallesi’nde yüzlerce fidan dikmesini de memnuniyetle karşıladım. Fidan dikimi bugün dahi devam ediyor. Hem Tabip Odası Başkanını, hem de Başkan İbrahim Güzel’i kutluyorum. Ara ara söylediğim gibi iyi şeyler de olmuyor mu? Oluyor elbet, halkını seven ve yanlarında olan yöneticilere çok ihtiyaç olduğu aşikar.
Devam edecek...