Doğal bir nehir milyonlar harcanarak nasıl fosseptik çukuruna dönüştürülür?

ÖZEL HABER 15.06.2022 - 00:00, Güncelleme: 15.06.2022 - 00:00 8728+ kez okundu.
 

Doğal bir nehir milyonlar harcanarak nasıl fosseptik çukuruna dönüştürülür?

Yusuf Yavuz Gelin bir kez daha anımsayalım... Bir sular kenti olan Antalya'nın Konyaaltı ilçes..

Yusuf Yavuz Gelin bir kez daha anımsayalım... Bir sular kenti olan Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki ünlü sahile dökülen Boğaçayı, 5 yıl öncesine kadar doğal bir sulak alan görünümündeydi. Binlerce kuşun ve sucul canlının yaşam alanıydı. Endemik bir tür olan Akdeniz martıları da bu bölgenin müdavimiydi. Nehir havzası boyunca onlarca bitki türünü de barındıran Boğaçayı aynı zamanda kent halkına doğal bir rekreasyon hizmeti sunuyordu. Geriye sadece kent için büyük bir şans olan bu doğal alanı korumak kalıyordu. Ancak bölgedeki imar rantını yükseltmek için dönemin belediye başkanı Menderes Türel tarafından 'çılgın proje' olarak duyurulan Boğaçayı Projesi gündeme geldi. Nehrin denize döküldüğü yerden ikinci köprüye kadar olan bölgede 2017'de başlatılan proje, aslında resmiyette sadece bir "Islah" projesiydi ve DSİ'nin siyasete alet edilen iş makineleri ve kamyonları bu işte çalıştırıldı: https://yusufyavuzhaberleri.wordpress.com/.../evet-icin.../ Çalışmanın adı ıslah olsa da, Boğaçayı'nın zemini kazılarak oluşturulan dev havuz kısa sürede alüvyonlarla ve mille dolmaya başladı. Kamu kaynaklarını sorumsuzca harcayarak doğal bir alanın yok edilmesinin faturası kısa sürede ödenmek zorunda kalındı: https://www.odatv4.com/.../cilgin-proje-batakliga-dondu... Onca uyarıya ve itirazlara karşın inatla kentin ortasındaki doğal bir ekosistemin ayarlarıyla oynanmasının faturası öyle ağır oldu ki Türel döneminde yapılan yanlışın faturası yeni belediye yönetiminin çözmekte zorlandığı, giderek de çaresiz kaldığı bir soruna dönüştü. Havaların ısınmasıyla gidere kokuşmaya dönüşmesi muhtemel yosunlaşma konusundaki yetkililerin çaresizliğine çözüm üretme telaşındaki akademisyenler ne diyeceğini şaşırırcasına demeçler vermeye başladı. Üç gün önce İHA'ya demeç veren Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Boğaçayı'nın yosunları sağlık ve biyolojik temizlik işareti" demekten çekinmedi: https://www.iha.com.tr/haber-bogacayinin-yosunlanlari.../ İnsanın aklına "peki o zaman sağlık ve temizlik işaretiyse neden durmadan temizliyorsunuz, bırakın temiz temiz, sağlıklı halde öylece kalsın" demek geliyor. Bir kentte koskoca üniversiteler, belediye, valilik, çevre şehircilik il müdürlüğü, DSİ ve onlarca diğer kurum; kendi gözlerinin önünde, kendi elleriyle hasta ettikleri bir nehrin derdine derman bulamaz haldeler. Bugün de hem Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri hem de Gökoğlu Hoca bu kez de DHA'ya bir demeç vererek bir kez daha yaptıkları çalışmaları anlattılar. Yetkililer, özetle, "Boğaçayı'nın eski haline dönmesi gerektiğini söylüyor: https://www.dha.com.tr/.../kiyi-erozyonuna-neden-olan... Üç gün Önce akademisyen Gökoğlu'nun sağlık ve temizlik göstergesi olarak gösterdiği Boğaçayı'nın yosunları için Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Lokman Atasoy bakın ne diyor: "Güneşin de etkisiyle sucul bitkiler artış gösteriyor. Bunları düzenli kesmek zorundayız. Kesmediğimiz zaman burada alg ölümleri oluyor. Oksijensiz bir ortam olur. Koku problemi ve farklı çevre sorunları meydana gelir. O nedenle ekiplerimiz düzenli temizliyor. 2 teknemiz çalışıyor. Sucul bitki kesme tekneleri. Bunlar kestikten sonra deniz süpürgesiyle bunları çok daha pratik alabiliyorduk. Ama bu yıl deniz süpürgemiz yok. Çünkü çalışabilmesi için en az 1,5 metrelik su seviyesi lazım. Şu anki su seviyesi 40 ile 80 santimetre kadar. Dolayısıyla deniz süpürgesini çalıştıramadığımız için şu an sadece kesme makinelerimiz çalışabiliyor." Aynı yerde DHA'ya konuşan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise "Yosunlanma ekosistem açısından 2 şekilde faydalı. Birincisi deniz ekosistemi açısından, diğeri kendi yatağı için. Yosun, sudaki azotlu bileşikleri gübre olarak kullandığı için biyolojik açıdan suyu temizler, diğer yandan suyu filtrelediği için denize gitmeyi önlüyor. Dolayısıyla yatağın içinde kalmasını sağlıyor. Besin açısından zengin gübreli suyun denize gitmemesi hem de filtrelemesi nedeniyle de Akdeniz'de müsilaj oluşumunu bir bakıma engelliyor. Zamanla bu yosun da ölecek. Dolasıyla belediye bunları temizliyor ve alttan daha taze yosun geliyor. Belediye doğru yapıyor" ifadelerini kullanıyor. Boğaçayı'nın son 5 yılda yaşadığı dönüşüm, Türkiye'de belediyeciliğin ve doğa koruma politikalarının nasıl algılandığının çarpıcı örneklerinden biri. Ancak işin en acı yanı, önceki belediye yönetimi döneminde yaratılan bir sorun karşısında çaresiz kalan yeni belediye yönetiminin, Boğaçayı'nda ikinci etap çılgın projenin uygulanması konusundaki kararlılığı. Bunca yıkımdan ders alınıp, bu kadar çaresizlik dolu açıklamalar yapan belediye yetkilileri bir yana Antalya Büyükşehir Belediyesi Boğaçayı projesinin 2. etabını da uygulamak için çoktan hazırlıklara başladı bile. Tıpkı daha önceki uygulamada olduğu gibi 2. etap çılgın proje de "taşkın koruma" görüntüsü ama imar rantını yükseltecek ikinci pırlanta iddiasıyla yapılacak: https://www.antalya.bel.tr/.../2020/ARALIK/20201207_8.pdf Antalya'da binlerce yıldır doğal yatağında akıp duran ve "dünyaca ünlü" diye takdim edilen Konyaaltı sahilini oluşturan akarsuların başında gelen Boğaçayı, 2,5 milyonluk bir kentin gözleri önünde fosseptiğe dönüştürüldü. Bu anlayışa göre doğal olan hiç bir şeydir, imar rantı her şey... (Yusuf Yavuz) İLGİLİ ARŞİV YAZI, 'BOĞAÇAYI'NDA ASLINDA NEYİ KAYBEDİYORUZ': https://yusufyavuzhaberleri.wordpress.com/.../bogacayind.../ ]]>
Yusuf Yavuz Gelin bir kez daha anımsayalım... Bir sular kenti olan Antalya'nın Konyaaltı ilçes..
Yusuf Yavuz

Gelin bir kez daha anımsayalım...

Bir sular kenti olan Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki ünlü sahile dökülen Boğaçayı, 5 yıl öncesine kadar doğal bir sulak alan görünümündeydi. Binlerce kuşun ve sucul canlının yaşam alanıydı. Endemik bir tür olan Akdeniz martıları da bu bölgenin müdavimiydi. Nehir havzası boyunca onlarca bitki türünü de barındıran Boğaçayı aynı zamanda kent halkına doğal bir rekreasyon hizmeti sunuyordu.

Geriye sadece kent için büyük bir şans olan bu doğal alanı korumak kalıyordu.

Ancak bölgedeki imar rantını yükseltmek için dönemin belediye başkanı Menderes Türel tarafından 'çılgın proje' olarak duyurulan Boğaçayı Projesi gündeme geldi. Nehrin denize döküldüğü yerden ikinci köprüye kadar olan bölgede 2017'de başlatılan proje, aslında resmiyette sadece bir "Islah" projesiydi ve DSİ'nin siyasete alet edilen iş makineleri ve kamyonları bu işte çalıştırıldı: https://yusufyavuzhaberleri.wordpress.com/.../evet-icin.../

Çalışmanın adı ıslah olsa da, Boğaçayı'nın zemini kazılarak oluşturulan dev havuz kısa sürede alüvyonlarla ve mille dolmaya başladı. Kamu kaynaklarını sorumsuzca harcayarak doğal bir alanın yok edilmesinin faturası kısa sürede ödenmek zorunda kalındı:

https://www.odatv4.com/.../cilgin-proje-batakliga-dondu...

Onca uyarıya ve itirazlara karşın inatla kentin ortasındaki doğal bir ekosistemin ayarlarıyla oynanmasının faturası öyle ağır oldu ki Türel döneminde yapılan yanlışın faturası yeni belediye yönetiminin çözmekte zorlandığı, giderek de çaresiz kaldığı bir soruna dönüştü.

Havaların ısınmasıyla gidere kokuşmaya dönüşmesi muhtemel yosunlaşma konusundaki yetkililerin çaresizliğine çözüm üretme telaşındaki akademisyenler ne diyeceğini şaşırırcasına demeçler vermeye başladı.

Üç gün önce İHA'ya demeç veren Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Boğaçayı'nın yosunları sağlık ve biyolojik temizlik işareti" demekten çekinmedi: https://www.iha.com.tr/haber-bogacayinin-yosunlanlari.../

İnsanın aklına "peki o zaman sağlık ve temizlik işaretiyse neden durmadan temizliyorsunuz, bırakın temiz temiz, sağlıklı halde öylece kalsın" demek geliyor.

Bir kentte koskoca üniversiteler, belediye, valilik, çevre şehircilik il müdürlüğü, DSİ ve onlarca diğer kurum; kendi gözlerinin önünde, kendi elleriyle hasta ettikleri bir nehrin derdine derman bulamaz haldeler.

Bugün de hem Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri hem de Gökoğlu Hoca bu kez de DHA'ya bir demeç vererek bir kez daha yaptıkları çalışmaları anlattılar. Yetkililer, özetle, "Boğaçayı'nın eski haline dönmesi gerektiğini söylüyor: https://www.dha.com.tr/.../kiyi-erozyonuna-neden-olan...

Üç gün Önce akademisyen Gökoğlu'nun sağlık ve temizlik göstergesi olarak gösterdiği Boğaçayı'nın yosunları için Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Lokman Atasoy bakın ne diyor: "Güneşin de etkisiyle sucul bitkiler artış gösteriyor. Bunları düzenli kesmek zorundayız. Kesmediğimiz zaman burada alg ölümleri oluyor. Oksijensiz bir ortam olur. Koku problemi ve farklı çevre sorunları meydana gelir. O nedenle ekiplerimiz düzenli temizliyor. 2 teknemiz çalışıyor. Sucul bitki kesme tekneleri. Bunlar kestikten sonra deniz süpürgesiyle bunları çok daha pratik alabiliyorduk. Ama bu yıl deniz süpürgemiz yok. Çünkü çalışabilmesi için en az 1,5 metrelik su seviyesi lazım. Şu anki su seviyesi 40 ile 80 santimetre kadar. Dolayısıyla deniz süpürgesini çalıştıramadığımız için şu an sadece kesme makinelerimiz çalışabiliyor."

Aynı yerde DHA'ya konuşan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise "Yosunlanma ekosistem açısından 2 şekilde faydalı. Birincisi deniz ekosistemi açısından, diğeri kendi yatağı için. Yosun, sudaki azotlu bileşikleri gübre olarak kullandığı için biyolojik açıdan suyu temizler, diğer yandan suyu filtrelediği için denize gitmeyi önlüyor. Dolayısıyla yatağın içinde kalmasını sağlıyor. Besin açısından zengin gübreli suyun denize gitmemesi hem de filtrelemesi nedeniyle de Akdeniz'de müsilaj oluşumunu bir bakıma engelliyor. Zamanla bu yosun da ölecek. Dolasıyla belediye bunları temizliyor ve alttan daha taze yosun geliyor. Belediye doğru yapıyor" ifadelerini kullanıyor.

Boğaçayı'nın son 5 yılda yaşadığı dönüşüm, Türkiye'de belediyeciliğin ve doğa koruma politikalarının nasıl algılandığının çarpıcı örneklerinden biri. Ancak işin en acı yanı, önceki belediye yönetimi döneminde yaratılan bir sorun karşısında çaresiz kalan yeni belediye yönetiminin, Boğaçayı'nda ikinci etap çılgın projenin uygulanması konusundaki kararlılığı. Bunca yıkımdan ders alınıp, bu kadar çaresizlik dolu açıklamalar yapan belediye yetkilileri bir yana Antalya Büyükşehir Belediyesi Boğaçayı projesinin 2. etabını da uygulamak için çoktan hazırlıklara başladı bile. Tıpkı daha önceki uygulamada olduğu gibi 2. etap çılgın proje de "taşkın koruma" görüntüsü ama imar rantını yükseltecek ikinci pırlanta iddiasıyla yapılacak: https://www.antalya.bel.tr/.../2020/ARALIK/20201207_8.pdf

Antalya'da binlerce yıldır doğal yatağında akıp duran ve "dünyaca ünlü" diye takdim edilen Konyaaltı sahilini oluşturan akarsuların başında gelen Boğaçayı, 2,5 milyonluk bir kentin gözleri önünde fosseptiğe dönüştürüldü.

Bu anlayışa göre doğal olan hiç bir şeydir, imar rantı her şey...

(Yusuf Yavuz)

İLGİLİ ARŞİV YAZI, 'BOĞAÇAYI'NDA ASLINDA NEYİ KAYBEDİYORUZ':

https://yusufyavuzhaberleri.wordpress.com/.../bogacayind.../

]]>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.