Yörüklerimizin tek bir çadırında duman tütüyorsa, Türk insanı güvendedir!

ÖZEL HABER 05.06.2022 - 00:00, Güncelleme: 05.06.2022 - 00:00 7841+ kez okundu.
 

Yörüklerimizin tek bir çadırında duman tütüyorsa, Türk insanı güvendedir!

Prof.Dr. Tolga Yarman ' son dönemde Yörüklerin üzerinde oynanan oyunlar ile ilgili düşüncelerin sorm..

Prof.Dr. Tolga Yarman ' son dönemde Yörüklerin üzerinde oynanan oyunlar ile ilgili düşüncelerin sormuştuk. Değerli hocamız Tolga Yarman bizi kırmadı ve yoğun işlerinden zaman ayırarak düşüncelerini belrirten bir yazı gönderdi. Yazıda beni onore ettiği için kendisine teşekkür ediyorum: Sevgili Gülbin Aybar: Emekli Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun, üstelik Ukrayna'dan yazdigi ve şu bağlantıdan (https://www.ozgurifade.com.tr/makaleler/e-komd-kur-yb-sabri-sipahioglu-yoruk-toresi-uzerinde-oynanan-oyun-266514/), ulasilabilen yazısını, büyük bir ilgi, aynı zamanda endişe ile okudum...  Gazi'nin, Emekli Komando Kurmay Yarbay Sipahioğlu'nun vurguladığı şu sözünü, bilirdim: - Yörüklerimizin tek bir çadırında duman tütüyorsa, Türk insanı güvendedir! Toroslar, son kaledir! Ama cehaletin sonu yok J)  , aynen öyle, sözün derinliğini kavrayamamış olduğumu itiraf etmeliyim... Butun Universite ve Doktora yıllarımda, yani toplamda sekiz yıl, yurtdışındaydım... Sonra iki evrede toplamda dört yıl, yurtdışı görevlerim oldu. Ülkemi yaşayarak tanımak, ancak daha sonraki yıllarımda mümkün olabildi...  Bu memleketi bize, Cumhuriyetimiz'le beraber hediye eden Atalarımız, tersine, gençlik yıllarını, bu topraklarda biteviye savaşla, sonrasında ise, memeleketimizi, imarla geçirmişler... Biz ne kadar diferansiyel ve integral hesap biliyorsak, onlar su gibi tarih, giderek coğrafya ve strateji öğrenmişler, geliştirmişler, uygulamışlar... "Yörükler"i bir parça araştırdım: Yörükler, Doğu Göktürkleri'nin bir kolu ve Uygur, Kazak, Kırgız ve Türkmen gibi bir Türk boyudur. 745 yılına kadar Orhon, Altay, Tanrı, Sayan ve Aladağlar'da Göktürkler'in kurucu ve asli unsuru olarak göçebe yaşadılar. Göktürk (Kutluk) hakimiyetine son vermesi üzerine Uygurlar'a tabi oldular. (Şuraya bakılabilir: https://semrabayraktar.blogspot.com/2012/11/yorukler-kokeni-ve-tarihcesi.html#:~:text=Y%C3%B6r%C3%BCkler%20Do%C4%9Fu%20G%C3%B6kt%C3%BCrklerinin%20bir%20kolu,vermesi%20%C3%BCzerine%20Uygurlara%20tabi%20oldular.) Buradaki çarpıcı kavram "göçebe" kavramı, elbette... Kışın Mersin civarına inip, yazın Konya'ya kadar uzanan yaylalara çıkmak, yani Toroslar'ı yılda, bir yukarıya doğru, bir aşağıya doğru iki defa geçmek, aman Allahım ne kadar çarpıcı, ne kadar cezbedici, bir yaşam biçimi... Saatte beş kilometreden, günde elli kilometre yürüseniz, beş yüz kilometreyi on günde alabilirsiniz... Şu ki bu düzenli piyade yürüyüşüdür... Kona göçe giden bir topluluk demek ki, Anadolu'nun en güzel mevkilerinde, pınarlarının yanıbaşında, otlaklarının üstünde, tek yönde, yuvarlak iki ay yol alıyor... Kızgın yazın kapıya dayanmasıyla beraber, deniz kenarından arkadaki ferah yaylalara; kış aylarının yukarılarda bastırayazmasıyla beraber ise, aşağıya deniz kenarına, ılıman iklime kaçıyorlar... Öyle anlıyorum ki, yılı üçe bölmüşler, yaz (dört ay), kış (dört ay) ve yolda geçen süre (dört ay)... Böyle bir döngü içinde hayatlarını geçiriyorlar... Herşeylerini kendileri imal ederek, sağlayarak... Yemek yemek, süt içmek için, hayvanlarına bakmaları, onları otlatmaları, sularını sağlamaları gerekiyor... Barınma kültürleri olan çadırları, oturmuş... Ancak, bu topraklar binlerce yıldır öyle orduların, üstünden geçtiği topraklar ki, Yörükler, hayat döngülerini sürdürebilmek üzere, kendilerini kusursuz koruyabilmeliler... Erkekleri de kadınları da savaşçı olmak zorunda... Iyi at binmeliler, iyi kılıç kuşanabilmeli, iyi ok atabilmeliler... Işte Gazi'nin ne demek istediği burada ortaya çıkıyor... Yörük çadırında duman tütüyorsa, Türk Halkı güvendedir... "Gezgin bekçileri", Yörüklerimiz Anadolu'nun, bilhassa Güneyimiz'de... Toroslar ki, Anadolu'nun Güney'den Kalesi, Onlar'dan sorulur...  Yörükler, para pul edinmiyorlar... Bir anlamda, "bedavaya çalışıyorlar"... Hayat biçimleri, Onlar'a Onlar'dan, hediye olarak... Stratejinin Büyük Ustası Mustafa Kemal Atatürk bunu elbette şıp diye görüyor ve vecizeleştiriyor...  Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu, Ukrayna'dan, "Aman ne olur, böylesi stratejik bir dokumuz var, onu kavrayalim, bozmayalim, yoksa mazallah Ukrayna'ya döneriz", diyor, oluyor... Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun anlattıklarından, görülüyor ki, Yörüklerimiz'e yeni olarak, göç hatları üstünde sorun çıkartılmış... Turizm için Yörük Festivalleri, tamam da, asıl olan Yörüklüğü korumamız, diyor, Yarbayım... Yörükleri kim istemez? Şu anlattığım resmi kavramamış cahil ya da arka planda olacak, "Aklın", zavallı işbirlikçisi... Rahmetli Kara Kuvvetleri Eski Komutanı Orgeneral Necdet Öztorun (ki O'nu ancak emekli olduktan sonra taniyabildim), bana: - Yabancilar geliyorlar, gidiyorlar, "Şu bürolarınızdaki Atatürk Resimleri'ni indirsenize!", diyorlar, derdi... Onu indirmek demek, Cumhuriyet'i mıh gibi yerinde tutan simgeyi unutmak demektir... O'nun, Cumhuriyet'i mıh gibi yerinde tutan söylemini unutmak demektir... Agizdan yel alsin, Sevr'e kapı aralamak demektir...   Cumhuriyet, öyle bir betonarme yapıttır ki, vidasıyla, civatasıyla oynamaya kalkarsanız, işte yakın geçmişte yaşadık, O hasar görebilir ama yıkılmaz; buna karşılık siz altında kalırsınız!..  ** Sevgili Gülbin Aybar, Emekli Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun yazısı üstüne bir yazı yazmamı istemene teşekkür ediyorum... Sayende yörüklüğü tefekkür ettim, Gazi'nin yörükler için dediklerinden, yörüklerin güzelim hayat biçimlerinden olduğu kadar ve derinlemesine etkilendim... Hissiyatımı, düşüncelerimi aktarabildiysem, ne mutlu bana...  Güzel dileklerle, sevgiler, saygılar sunuyorum... Prof. Dr. Tolga Yarman CHP Kurultay Onur Üyesi ]]>
Prof.Dr. Tolga Yarman ' son dönemde Yörüklerin üzerinde oynanan oyunlar ile ilgili düşüncelerin sorm..

Prof.Dr. Tolga Yarman ' son dönemde Yörüklerin üzerinde oynanan oyunlar ile ilgili düşüncelerin sormuştuk. Değerli hocamız Tolga Yarman bizi kırmadı ve yoğun işlerinden zaman ayırarak düşüncelerini belrirten bir yazı gönderdi. Yazıda beni onore ettiği için kendisine teşekkür ediyorum:

Sevgili Gülbin Aybar:

Emekli Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun, üstelik Ukrayna'dan yazdigi ve şu bağlantıdan (https://www.ozgurifade.com.tr/makaleler/e-komd-kur-yb-sabri-sipahioglu-yoruk-toresi-uzerinde-oynanan-oyun-266514/), ulasilabilen yazısını, büyük bir ilgi, aynı zamanda endişe ile okudum... 

Gazi'nin, Emekli Komando Kurmay Yarbay Sipahioğlu'nun vurguladığı şu sözünü, bilirdim:

- Yörüklerimizin tek bir çadırında duman tütüyorsa, Türk insanı güvendedir! Toroslar, son kaledir!

Ama cehaletin sonu yok J)  , aynen öyle, sözün derinliğini kavrayamamış olduğumu itiraf etmeliyim...

Butun Universite ve Doktora yıllarımda, yani toplamda sekiz yıl, yurtdışındaydım... Sonra iki evrede toplamda dört yıl, yurtdışı görevlerim oldu. Ülkemi yaşayarak tanımak, ancak daha sonraki yıllarımda mümkün olabildi... 

Bu memleketi bize, Cumhuriyetimiz'le beraber hediye eden Atalarımız, tersine, gençlik yıllarını, bu topraklarda biteviye savaşla, sonrasında ise, memeleketimizi, imarla geçirmişler... Biz ne kadar diferansiyel ve integral hesap biliyorsak, onlar su gibi tarih, giderek coğrafya ve strateji öğrenmişler, geliştirmişler, uygulamışlar...

"Yörükler"i bir parça araştırdım:

Yörükler, Doğu Göktürkleri'nin bir kolu ve Uygur, Kazak, Kırgız ve Türkmen gibi bir Türk boyudur. 745 yılına kadar Orhon, Altay, Tanrı, Sayan ve Aladağlar'da Göktürkler'in kurucu ve asli unsuru olarak göçebe yaşadılar. Göktürk (Kutluk) hakimiyetine son vermesi üzerine Uygurlar'a tabi oldular. (Şuraya bakılabilir: https://semrabayraktar.blogspot.com/2012/11/yorukler-kokeni-ve-tarihcesi.html#:~:text=Y%C3%B6r%C3%BCkler%20Do%C4%9Fu%20G%C3%B6kt%C3%BCrklerinin%20bir%20kolu,vermesi%20%C3%BCzerine%20Uygurlara%20tabi%20oldular.)

Buradaki çarpıcı kavram "göçebe" kavramı, elbette... Kışın Mersin civarına inip, yazın Konya'ya kadar uzanan yaylalara çıkmak, yani Toroslar'ı yılda, bir yukarıya doğru, bir aşağıya doğru iki defa geçmek, aman Allahım ne kadar çarpıcı, ne kadar cezbedici, bir yaşam biçimi... Saatte beş kilometreden, günde elli kilometre yürüseniz, beş yüz kilometreyi on günde alabilirsiniz... Şu ki bu düzenli piyade yürüyüşüdür... Kona göçe giden bir topluluk demek ki, Anadolu'nun en güzel mevkilerinde, pınarlarının yanıbaşında, otlaklarının üstünde, tek yönde, yuvarlak iki ay yol alıyor... Kızgın yazın kapıya dayanmasıyla beraber, deniz kenarından arkadaki ferah yaylalara; kış aylarının yukarılarda bastırayazmasıyla beraber ise, aşağıya deniz kenarına, ılıman iklime kaçıyorlar... Öyle anlıyorum ki, yılı üçe bölmüşler, yaz (dört ay), kış (dört ay) ve yolda geçen süre (dört ay)... Böyle bir döngü içinde hayatlarını geçiriyorlar... Herşeylerini kendileri imal ederek, sağlayarak... Yemek yemek, süt içmek için, hayvanlarına bakmaları, onları otlatmaları, sularını sağlamaları gerekiyor... Barınma kültürleri olan çadırları, oturmuş... Ancak, bu topraklar binlerce yıldır öyle orduların, üstünden geçtiği topraklar ki, Yörükler, hayat döngülerini sürdürebilmek üzere, kendilerini kusursuz koruyabilmeliler... Erkekleri de kadınları da savaşçı olmak zorunda...

Iyi at binmeliler, iyi kılıç kuşanabilmeli, iyi ok atabilmeliler...

Işte Gazi'nin ne demek istediği burada ortaya çıkıyor... Yörük çadırında duman tütüyorsa, Türk Halkı güvendedir... "Gezgin bekçileri", Yörüklerimiz Anadolu'nun, bilhassa Güneyimiz'de... Toroslar ki, Anadolu'nun Güney'den Kalesi, Onlar'dan sorulur... 

Yörükler, para pul edinmiyorlar... Bir anlamda, "bedavaya çalışıyorlar"... Hayat biçimleri, Onlar'a Onlar'dan, hediye olarak...

Stratejinin Büyük Ustası Mustafa Kemal Atatürk bunu elbette şıp diye görüyor ve vecizeleştiriyor... 

Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu, Ukrayna'dan, "Aman ne olur, böylesi stratejik bir dokumuz var, onu kavrayalim, bozmayalim, yoksa mazallah Ukrayna'ya döneriz", diyor, oluyor...

Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun anlattıklarından, görülüyor ki, Yörüklerimiz'e yeni olarak, göç hatları üstünde sorun çıkartılmış... Turizm için Yörük Festivalleri, tamam da, asıl olan Yörüklüğü korumamız, diyor, Yarbayım...

Yörükleri kim istemez? Şu anlattığım resmi kavramamış cahil ya da arka planda olacak, "Aklın", zavallı işbirlikçisi...

Rahmetli Kara Kuvvetleri Eski Komutanı Orgeneral Necdet Öztorun (ki O'nu ancak emekli olduktan sonra taniyabildim), bana:

- Yabancilar geliyorlar, gidiyorlar, "Şu bürolarınızdaki Atatürk Resimleri'ni indirsenize!", diyorlar, derdi...

Onu indirmek demek, Cumhuriyet'i mıh gibi yerinde tutan simgeyi unutmak demektir... O'nun, Cumhuriyet'i mıh gibi yerinde tutan söylemini unutmak demektir...

Agizdan yel alsin, Sevr'e kapı aralamak demektir...  

Cumhuriyet, öyle bir betonarme yapıttır ki, vidasıyla, civatasıyla oynamaya kalkarsanız, işte yakın geçmişte yaşadık, O hasar görebilir ama yıkılmaz; buna karşılık siz altında kalırsınız!.. 

**

Sevgili Gülbin Aybar, Emekli Komando Kurmay Yarbay Sabri Sipahioglu'nun yazısı üstüne bir yazı yazmamı istemene teşekkür ediyorum... Sayende yörüklüğü tefekkür ettim, Gazi'nin yörükler için dediklerinden, yörüklerin güzelim hayat biçimlerinden olduğu kadar ve derinlemesine etkilendim... Hissiyatımı, düşüncelerimi aktarabildiysem, ne mutlu bana... 

Güzel dileklerle, sevgiler, saygılar sunuyorum...

Prof. Dr. Tolga Yarman

CHP Kurultay Onur Üyesi

]]>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.