Suay Karaman
Köşe Yazarı
Suay Karaman
 

YERLİ VE MİLLİ DİYEREK

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda Çanakkale’ye bağlı bir ilçe olan Bozcaada, bizim şirin bir adamızdır. Anakaraya 6 km uzaklıktadır, ulaşım özel bir firmanın feribotlarıyla sağlanmaktadır ve ulaşım bu yüzden oldukça pahalıdır. Adanın yüzölçümü yaklaşık 39 km2dir. Türkiye’nin üçüncü büyük adası ve köyü olmayan tek ilçesidir. Adada berrak deniziyle 12 koy bulunmaktadır ve adanın etrafında irili ufaklı 17 adacık vardır. Kış nüfusu yaklaşık 3.300 olan Bozcaada’nın yaz aylarındaki nüfusu yaklaşık 15.000 olmaktadır. Bozcaada’nın ekonomisinde turizm, balıkçılık ve şarap üretimi başı çekmektedir. Turizm özellikle 1990’lı yıllardan sonra hızla gelişmiş ve ilçe ekonomisinde sürükleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Bozcaada açıklarındaki deniz, Ege Denizi'ndeki balıkların mevsimsel olarak göç ettiği yollardan biri olduğu için balıkçılık yıl boyunca yapılır ve deniz ürünleri her mevsim elde edilebilmektedir. Bugün başlıca şarap üretim bölgelerinden biri olan Bozcaada’da 6 adet şarap fabrikası bulunmaktadır. Bozcaada mimarisi, Türk ve Rum kültürlerinin izlerini taşır. Ada merkezi şu anda Cumhuriyet (Rum) ve Alaybey (Türk) Mahallesi olarak iki mahalleden oluşmaktadır. Adanın tamamı doğal ve arkeolojik sit alanı olması nedeniyle şimdilik çarpık yapılaşma görülmemektedir. Bozcaada, 2010 yılında dünyadaki en iyi seyahat dergileri arasında yer alan Condé Nast Traveller Dergisi tarafından dünyanın en güzel ikinci adası seçildi. 2011 yılında aynı dergide Avrupa'nın en iyi 10 adası için okuyucu listesinin zirvesindeydi. 2012 yılında da aynı dergi daha az kalabalık plajları ve konaklama yerleri nedeniyle Bozcaada'yı dünyanın en iyi 8 adasından biri olarak seçti. Bozcaada’da her yıl 2-3 Eylül günlerinde bağbozumu şenlikleri yapılmaktadır. Bozcaada’ya arabalarıyla ve turlarla akın akın gelen yerli turistin yanı sıra az sayıda yabancılar da gelmektedir. Bu şirin adada fiyatlar çok ucuz değil, ada merkezindeki ortalama fiyatlar şöyle: Çupra, Levrek 9€, Kalamar 9€, Bira 4€, Meşrubat 1,5€, İki kişi oda-kahvaltı konaklama 90€. Daha pahalı olan yerler de var. Yunan adalarıyla karşılaştırmak kolay olsun diye fiyatları € olarak yazdık. Yunan adalarındaki fiyatlar, ülkemize göre daha ucuzdur ve bizim ülkemizden daha temiz olduğu da bilinen bir gerçektir. Siyasi iktidarın tümden yanlış politikaları yüzünden ülkemizdeki fiyatlar şişirilmektedir. Bunun yanında haksız kazanç sağlamak isteyenler de bu durumu fırsata çevirmektedir. Halk yabancı ülke görmek için ve fiyatların ucuz olması nedeniyle Yunan adalarına gitmektedir. AKP iktidarının Yunanistan ile anlaşma yaparak kapıda vize uygulamasını başlatması, ülkemizden Yunan adalarına girişi kolaylaştırdı. Vize ücreti 80€ ile 35€ feribot ücreti düşünüldüğünde yemek ve konaklama fiyatlarındaki ucuzluk havada kalmaktadır. Dış ilişkilerde “karşılıklılık” ilkesi gereğince, bizden vize isteyen ülkelerden bizim de vize istememiz gerekirken, yerli ve milli olamayan iktidarlar bu konunun üzerinde durmamaktadır. Halbuki böyle bir uygulama ile ülkemize büyük bir döviz girdisi olacağı gibi, ülkemizin prestijine de önemli bir katkı sağlanacaktır. Bunların yanında Yunanistan bizim 22 adamızı işgal etmişken, ülkemize sürekli kin akıtırken, milli marşlarının sözlerinde Türk düşmanlığı ve nefreti anlatılırken böyle bir ülkeye gidip, döviz kazandırmak pek doğru değildir. İşte yerli ve milli olmak, burada önem kazanmaktadır. Yunan adalarına gidilebilir ama bunları da düşünmek gerekir. Bilinen bir gerçek siyasi iktidarın yerli ve milli söyleminin de içinin boş olduğudur. Yerli ve milli diyerek, hiç üretim yapmadan sadece tüketerek ve özelleştirme adı altında ülkemizin kaynaklarını kurutanlar, bugünkü sürecin sorumlularıdır. İşte yaşadığımız sıkıntılar gerçekten yerli ve milli olamamanın sonucudur. Yerli ve milli olmak ülkeyi sevmekle başlar. Ülkemizde, devletin temel sorunları ile ilgilenip, fikir üretebilecek yurttaşlar yerine genellikle tüketim özentili, bireyci ve çıkarcı kişilikler oluşmaktadır; işte bu durum endişe yaratmaktadır. Her birimiz yeni baştan ve ilk yola çıktığımız noktadan bakarak, yine dünyanın çağdaş, saygın ve kalkınan ülkelerinden olabilme yolunun açılması için yeni bir ‘akıl’ geliştirmek zorundayız. Tüm bu sorunları aşmak için çok çalışmalıyız ve birlik olmalıyız. Serbest piyasa ekonomisi ile bu işlerin düzelmeyeceği belli olmuştur. Ulusal ekonomi ile her konuda ulusal kalkınma gereklidir; üretim şarttır ve özellikle eğitim de şarttır. Eğitim, milli şuurun gelişmesine de katkı sağlayacaktır. Yurt dışını görmenin yeni ufuklar açacağı şüphesizdir; bilgi, görgü, kültür ve dünya görüşü için önemlidir. Ancak her köşesi ayrı güzellikte olan ülkemizi yeterince tanıyor muyuz? Azim ve Karar
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2024 - Salı
Suay Karaman

YERLİ VE MİLLİ DİYEREK

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda Çanakkale’ye bağlı bir ilçe olan Bozcaada, bizim şirin bir adamızdır. Anakaraya 6 km uzaklıktadır, ulaşım özel bir firmanın feribotlarıyla sağlanmaktadır ve ulaşım bu yüzden oldukça pahalıdır. Adanın yüzölçümü yaklaşık 39 km2dir. Türkiye’nin üçüncü büyük adası ve köyü olmayan tek ilçesidir. Adada berrak deniziyle 12 koy bulunmaktadır ve adanın etrafında irili ufaklı 17 adacık vardır. Kış nüfusu yaklaşık 3.300 olan Bozcaada’nın yaz aylarındaki nüfusu yaklaşık 15.000 olmaktadır.

Bozcaada’nın ekonomisinde turizm, balıkçılık ve şarap üretimi başı çekmektedir. Turizm özellikle 1990’lı yıllardan sonra hızla gelişmiş ve ilçe ekonomisinde sürükleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Bozcaada açıklarındaki deniz, Ege Denizi'ndeki balıkların mevsimsel olarak göç ettiği yollardan biri olduğu için balıkçılık yıl boyunca yapılır ve deniz ürünleri her mevsim elde edilebilmektedir. Bugün başlıca şarap üretim bölgelerinden biri olan Bozcaada’da 6 adet şarap fabrikası bulunmaktadır.

Bozcaada mimarisi, Türk ve Rum kültürlerinin izlerini taşır. Ada merkezi şu anda Cumhuriyet (Rum) ve Alaybey (Türk) Mahallesi olarak iki mahalleden oluşmaktadır. Adanın tamamı doğal ve arkeolojik sit alanı olması nedeniyle şimdilik çarpık yapılaşma görülmemektedir.

Bozcaada, 2010 yılında dünyadaki en iyi seyahat dergileri arasında yer alan Condé Nast Traveller Dergisi tarafından dünyanın en güzel ikinci adası seçildi. 2011 yılında aynı dergide Avrupa'nın en iyi 10 adası için okuyucu listesinin zirvesindeydi. 2012 yılında da aynı dergi daha az kalabalık plajları ve konaklama yerleri nedeniyle Bozcaada'yı dünyanın en iyi 8 adasından biri olarak seçti. Bozcaada’da her yıl 2-3 Eylül günlerinde bağbozumu şenlikleri yapılmaktadır.

Bozcaada’ya arabalarıyla ve turlarla akın akın gelen yerli turistin yanı sıra az sayıda yabancılar da gelmektedir. Bu şirin adada fiyatlar çok ucuz değil, ada merkezindeki ortalama fiyatlar şöyle: Çupra, Levrek 9€, Kalamar 9€, Bira 4€, Meşrubat 1,5€, İki kişi oda-kahvaltı konaklama 90€. Daha pahalı olan yerler de var. Yunan adalarıyla karşılaştırmak kolay olsun diye fiyatları € olarak yazdık. Yunan adalarındaki fiyatlar, ülkemize göre daha ucuzdur ve bizim ülkemizden daha temiz olduğu da bilinen bir gerçektir. Siyasi iktidarın tümden yanlış politikaları yüzünden ülkemizdeki fiyatlar şişirilmektedir. Bunun yanında haksız kazanç sağlamak isteyenler de bu durumu fırsata çevirmektedir.

Halk yabancı ülke görmek için ve fiyatların ucuz olması nedeniyle Yunan adalarına gitmektedir. AKP iktidarının Yunanistan ile anlaşma yaparak kapıda vize uygulamasını başlatması, ülkemizden Yunan adalarına girişi kolaylaştırdı. Vize ücreti 80€ ile 35€ feribot ücreti düşünüldüğünde yemek ve konaklama fiyatlarındaki ucuzluk havada kalmaktadır. Dış ilişkilerde “karşılıklılık” ilkesi gereğince, bizden vize isteyen ülkelerden bizim de vize istememiz gerekirken, yerli ve milli olamayan iktidarlar bu konunun üzerinde durmamaktadır. Halbuki böyle bir uygulama ile ülkemize büyük bir döviz girdisi olacağı gibi, ülkemizin prestijine de önemli bir katkı sağlanacaktır.

Bunların yanında Yunanistan bizim 22 adamızı işgal etmişken, ülkemize sürekli kin akıtırken, milli marşlarının sözlerinde Türk düşmanlığı ve nefreti anlatılırken böyle bir ülkeye gidip, döviz kazandırmak pek doğru değildir. İşte yerli ve milli olmak, burada önem kazanmaktadır. Yunan adalarına gidilebilir ama bunları da düşünmek gerekir.

Bilinen bir gerçek siyasi iktidarın yerli ve milli söyleminin de içinin boş olduğudur. Yerli ve milli diyerek, hiç üretim yapmadan sadece tüketerek ve özelleştirme adı altında ülkemizin kaynaklarını kurutanlar, bugünkü sürecin sorumlularıdır. İşte yaşadığımız sıkıntılar gerçekten yerli ve milli olamamanın sonucudur. Yerli ve milli olmak ülkeyi sevmekle başlar.

Ülkemizde, devletin temel sorunları ile ilgilenip, fikir üretebilecek yurttaşlar yerine genellikle tüketim özentili, bireyci ve çıkarcı kişilikler oluşmaktadır; işte bu durum endişe yaratmaktadır. Her birimiz yeni baştan ve ilk yola çıktığımız noktadan bakarak, yine dünyanın çağdaş, saygın ve kalkınan ülkelerinden olabilme yolunun açılması için yeni bir ‘akıl’ geliştirmek zorundayız. Tüm bu sorunları aşmak için çok çalışmalıyız ve birlik olmalıyız. Serbest piyasa ekonomisi ile bu işlerin düzelmeyeceği belli olmuştur. Ulusal ekonomi ile her konuda ulusal kalkınma gereklidir; üretim şarttır ve özellikle eğitim de şarttır. Eğitim, milli şuurun gelişmesine de katkı sağlayacaktır.

Yurt dışını görmenin yeni ufuklar açacağı şüphesizdir; bilgi, görgü, kültür ve dünya görüşü için önemlidir. Ancak her köşesi ayrı güzellikte olan ülkemizi yeterince tanıyor muyuz?

Azim ve Karar

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

12
Kasım
07
Kasım
04
Kasım
28
Ekim
14
Ekim
30
Eylül
16
Eylül
26
Ağustos
19
Ağustos
12
Ağustos
22
Temmuz
15
Temmuz
08
Temmuz
24
Haziran
10
Haziran
27
Mayıs
20
Mayıs
13
Mayıs
29
Nisan
24
Nisan
08
Nisan
01
Nisan
25
Mart
11
Mart
27
Şubat
12
Şubat
06
Şubat
09
Ocak
25
Aralık
18
Aralık
12
Aralık
04
Aralık
26
Kasım
20
Kasım
07
Kasım
30
Ekim
23
Ekim
02
Ekim
28
Ağustos
30
Temmuz
18
Temmuz
10
Temmuz
04
Temmuz
19
Haziran
14
Haziran
30
Mayıs
23
Mayıs
08
Mayıs
30
Nisan
23
Nisan
20
Mart